Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yeni Gelir İdaresi Özelgeleri PDF Yazdır e-Posta
16 Ağustos 2013
Image

Vergi uygulamalarıyla ilgili olarak son dönemde verilen bazı özelgeler.

Vergi Usul Kanunu’nun 413. maddesi çerçevesinde, vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından tereddüt edilen konular hakkında Gelir İdaresinden açıklama (özelge) istenebilmektedir.

Özelge talepleri için başvurular, Vergi Dairesi Başkanlığı bulunan illerde bu birimlere, bulunmayan illerde ise Defterdarlıklara yapılmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı merkezine doğrudan başvurma olanağı yoktur.

Özelge başvuruları, özelge talep formu ile yapılabilmekte, başvurulan birimler tarafından hazırlanan özelge taslağı GİB merkezine onay için gönderilmekte, onay süreci Özelge Komisyonu onayı ile sonuçlanmaktadır. Özelge Komisyonunca onaylanan özelgeler, otomasyon sistemi üzerinden yetkili birimlere aktarılmakta ve yetkili birimce imzalanarak özelge talep eden mükellefe gönderilmektedir.

Onaylanan özelgeler Gelir İdaresinin bütün yetkili birimlerinin görebildikleri bir havuza atılmakta ve özelge havuzunda örneği oluşan özelgeler için merkeze tekrar onaya gönderilmemektedir.

Gelir İdaresince verilen özelgelerden özelliği olması nedeniyle seçilmiş olan bir kısmı zaman zaman Vergi Bültenlerine konu edilmektedir.

Son zamanlarda verilen özelgelerden önemli bazılarının özeti aşağıda yer almaktadır.

1. Kurumlar Vergisi Kanunu

Yurt dışındaki ana firma tarafından Türkiye'deki firmanın faaliyetinin kesintiye uğramaması amacıyla aktarılan bedellerin vergi karşısındaki durumu

(12.02.2013 tarih ve 21 sayılı özelge)

Firmanın bağlı bulunduğu yurt dışı mukimi ana firmadan karşılıksız olarak kullanacağı nakdi desteğin, mahiyeti itibariyle gelir olarak kabul edilmesi ve elde edilen bu gelirin, içinde bulunduğu takvim yılının kurum kazancı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sponsorluk sözleşmesi kapsamında amatör spor kulübüne verilen fizik tedavi hizmetinin vergi kanunları karşısındaki durumu

(04.03.2013 tarih ve 301 sayılı özelge)

Düzenlenen sponsorluk sözleşmesi kapsamında amatör spor kulübüne verilen fizik tedavi hizmeti bedelinin öncelikle fatura düzenlenmek suretiyle gelir yazılması ve söz konusu bedelin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasın (b) bendi çerçevesinde beyannamede ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi matrahından indirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan ilgili dönem kazancının yeterli olmaması halinde indirim konusu yapılamayan tutarın ise izleyen dönemlerde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Derneğin iktisadi işletmesinin kârının derneğe aktarımında gelir vergisi tevkifatı

(06.06.2013 tarih ve 824 sayılı özelge)

Derneğe ait iktisadi işletme tarafından dernek ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yapılacak bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5'ine kadar olan kısmı indirim konusu yapılabilir. Diğer taraftan, yapılacak bağış ve yardımların ilgili yıl kazancının % 5'ini aşan kısmının ise kurum kazancının tespitinde kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Kendisi kurumlar vergisi mükellefi olmayan bir Derneğin, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelir iştirak kazancı niteliğindedir. Bu nedenle Derneğin ihtiyaçları için (demirbaş alımı) iktisadi işletmeden Derneğe para aktarılması durumunda söz konusu tutarlar üzerinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

İktisadi işletmenin dağıtılabilir karını bağlı olduğu Derneğe aktarması kar dağıtımı; Dernek yönünden ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde belirtilen iştirak kazancıdır. Bu çerçevede dağıtılan tutar üzerinden aynı Kanun’un 94. maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca iktisadi işletme tarafından gelir vergisi tevkifatı yapılarak genel usul ve esaslar çerçevesinde muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.

Teknoloji Serbest Bölgesinde yer alan firmaya ABD mukimi firmadan alınan data hattı kullanım hizmetinin vergilemesi

(26.04.2013 tarih ve 624 sayılı özelge)

Türkiye mukimi şirketin ABD mukimi şirketten aldığı "data hattı kullandırma" hizmeti karşılığında yaptığı ödemelerin bilimsel teçhizatı kullanma hakkı karşılığında ödenen bedel kapsamında gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi ve ödemeler üzerinden % 5 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Ancak, iki ülke arasında yapılan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda Anlaşma hükümlerinden yararlanmak isteyen ABD mukimlerinin, ABD'de tam mükellef olduklarını ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiklerini, ABD yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlamaları ve bu belgenin aslı ile noterce veya ABD'deki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir. Mukimlik belgesinin ibraz edilmemesi durumunda ise ilgili Anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümleri uygulanacaktır.

Acenta kuruluş aidatı bedelinin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı

(20.05.2013 tarih ve 735 sayılı özelge)

Bir masrafın genel gider adı altında gider yazılabilmesi için, gelirin elde edilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.

Mesleki teşekküllere yapılan aidat ödemesinin indirim konusu yapılmasında en önemli kriter ticari kazancın elde edilmesinde etkisinin olup olmamasıdır. İşletmenin faaliyetinin devamlılığına doğrudan bir etkisi olmamakla birlikte, mesleki teşekküllere üye olmadan ticari faaliyette bulunulamaması halinde söz konusu teşekküllere ödenen üye kayıt ücreti ve aidat bedellerinin gider olarak dikkate alınabilmesi mümkündür.

Buna göre, Birliğe üye olmadan acentecilik faaliyetine başlayamayacak veya devam edemeyecek olunması halinde, anılan Birliğe ödenen üye kayıt ücreti ile aidat bedellerinin ödendiği dönemde safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkündür.

İki tam yıl süreyle şirket aktifinde bulunan taşınmazların satışından elde edilecek kazancın kurumlar vergisinden istisna olup olmadığı

(22.05.2013 tarih ve 4 sayılı özelge)

İştigal konuları arasında inşaat faaliyeti de bulunan Şirketin, sadece aktifinde iki yıldan fazla kayıtlı bulunan fabrika ve idare binasının satışından elde edilen kazancının şartların varlığı halinde kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkündür. Diğer iki arsa ile tapu senedinde "bina ve arsa" olarak gözüken taşınmazın arsa vasfına haiz olan kısmının satışından elde edilen kazancın istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.

İndirimli kurumlar vergisi uygulaması

(14.05.2013 tarih ve 446 sayılı özelge)

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinin dördüncü fıkrası hükmünün uygulanmasında, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü içinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olduğu hallerde kazanç ayrı hesaplarda takip edilecek, kazancın bu şekilde belirlenmesine imkan bulunmayan hallerde ise kazanç oranlama yapılmak suretiyle tespit edilecektir. Dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanacak kazancın oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın şirketinizce tespit edilmesi esastır.

İndirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın ayrı bir şekilde belirlenmesine imkan bulunmaması halinde, indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yatırım tutarının (ilgili dönemde gerçekleşen yatırım harcamaları tutarının) dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir. Oranlamada sabit kıymetler birikmiş amortismanları düşülmeden önceki brüt tutarları ile dikkate alınacaktır. Sabit kıymet ifadesinden ise Vergi Usul Kanunu’nun 313. maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerekmektedir.

Diğer taraftan mevcut sabit kıymet tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın tespit edileceği geçici vergilendirme dönemleri için, ilgili geçici vergi döneminin son günü; hesap dönemleri için ise ilgili hesap döneminin son günü itibariyle tespit edilecek ve indirimli oran uygulanacak kazancın bulunmasında dikkate alınacaktır.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesinde yer alan "Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır." ifadesi ile kastedilen, sabit kıymetlerin gerekli şartların oluşması halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan yeniden değerlenmiş değerinin dikkate alınması gerektiğidir. Dolayısıyla, gerekli şartların oluşması halinde yapılacak enflasyon düzeltmesi dışında başkaca bir değerleme yapılmayacaktır.

Öte yandan, indirimli kurumlar vergisi; yukarıda açıklandığı şekilde tespit edilen kazanç tutarını aşmamak koşuluyla beyannamede ticari bilanço kâr veya zararına kanunen kabul edilmeyen giderler eklendikten tüm indirim, istisna ve geçmiş yıl zararları düşüldükten sonra kalan safi kazanca uygulanabilecektir.

Dolayısıyla, beyan edilen kazançtan öncelikle yatırım indirimi tutarı indirilecek ve varsa kalan kazanca indirim uygulanabilecektir.

Kamu İhale Kanunu kapsamında ihale başvurusun iptal edilmesi nedeniyle idareye gelir kaydedilen teminat mektubunun indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

(27.06.2013 tarih ve 925 sayılı özelge)

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun "Kabul Edilmeyen İndirimler" başlıklı 11. maddesinin (g) bendinde sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde indirim yapılmasının kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Kamu İhale Kanunu’nun "İhaleye katılamayacak olanlar" başlıklı 11. maddesinde, doğrudan veya dolaylı veya alt yüklenici olarak, kendileri veya başkaları adına ihaleye katılamayacaklar sayılmış bu yasaklara rağmen ihaleye katılan isteklilerin ihale dışı bırakılarak geçici teminatlarının gelir kaydedileceği belirtilmiştir.

Aynı Kanunun "Yasak fiil veya davranışlar" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde de alternatif teklif verebilme halleri dışında, ihalelerde bir istekli tarafından kendisi veya başkaları adına doğrudan veya dolaylı olarak, asaleten ya da vekaleten birden fazla teklif verilmesinin yasak olduğu belirtilerek bu yasak fiil veya davranışlarda bulunanlar hakkında bu Kanunun Dördüncü Kısmında belirtilen hükümlerin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun "İsteklilerin ceza sorumluluğu" başlıklı 59. maddesinde ise "Taahhüt tamamlandıktan veya kabul işlemi yapıldıktan sonra tespit edilmiş olsa dahi, 17 nci maddede belirtilen fiil veya davranışlardan Türk Ceza Kanununa göre suç teşkil eden fiil veya davranışlarda bulunan gerçek veya tüzel kişiler ile o işteki ortak veya vekilleri hakkında Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre ceza kovuşturması yapılmak üzere yetkili Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur." denilmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, yapılan hizmet alım ihalesine iki grup firması adına aynı kişi tarafından teklif verilmesinin Kamu İhale Kanunu’na aykırı olması sebebiyle nakde çevrilerek, Belediye Başkanlığına irat kaydedilen geçici teminat tutarının, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Kurumlar vergisi beyannamesinde iadesi gereken kurumlar vergisi alacağının şirketin harç, idari para cezası ve SSK prim borçlarına mahsubu

(13.05.2013 tarih ve 441 sayılı özelge)

Tevkif yoluyla kesilen vergilerin kurumlar vergisi beyannamesindeki mahsuplar sonunda kalan kısmının, vergi borcu kapsamında değerlendirilen 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre ödenmesi gereken harç borçlarına mahsubunun talep edilmesi halinde, iade talebinin mahsuben iade esaslarına göre yerine getirilmesi mümkündür.

Ancak, 252 seri no.lu Gelir Vergi Genel Tebliğinde, tevkif yoluyla kesilen vergilerin yıllık beyannamedeki mahsuplar sonunda kalan kısmının yalnızca diğer vergi borçlarına mahsubuna imkan tanınmış olup, vergi borcu niteliğinde bulunmayan idari para cezaları ile anılan tebliğde mahsubunun talep edilebileceğine dair herhangi bir açıklamaya yer verilmeyen SSK Prim borçlarına mahsubu mümkün bulunmamaktadır.

Maden Kanunu uyarınca ödenen Devlet Hakkının vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı

(19.02.2013 tarih ve 1 sayılı özelge)

Faaliyetin devamı açısından Maden Kanunu uyarınca ödenmesi gereken "Devlet hakkı" payının, fiilen ödendiği yılın vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Program destekleme ibareli faturalarda yer alan tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı

(14.05.2013 tarih ve 69 sayılı özelge)

Program destekleme bedeli olarak yayıncı radyo ve televizyon şirketlerine ödenen tutarlara ilişkin düzenlenen faturalarda yer alan tutarların, Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

Öte yandan, yayıncı kuruluşun ilişkili kişi konumunda olması halinde, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde yer alan "Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı" hükümlerinin de dikkate alınması gerekmektedir.

Serbest bölgede yer alan bina, makine tesis ve demirbaşların satışından doğan kazançların serbest bölge kazanç istisnasına girip girmeyeceği

(13.05.2013 tarih ve 711 sayılı özelge)

Serbest bölgede üretim faaliyetinde bulunan şirkete ait makine tesis ve demirbaşların satışından elde edilen kazançların, bölgede yürütülen faaliyetlerden elde edilmiş bir kazanç unsuru olarak kabul edilerek, kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkündür. Ancak, satışa konu edilen iktisadi kıymetlerin faaliyet ruhsatında yer alan üretim faaliyetinde bulunmak üzere bölgeye getirildiğinin ilgili makamdan alınacak bir yazı ile tevsik edilmesi gerekir. Satışa konu edilen makine, tesisat ve demirbaşlardan üretim faaliyeti konusu ile ilgili olmayanlar ile bina satışından elde edilen kazancın ise bu istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Öte yandan, şirket aktifinde kayıtlı olan ve serbest bölgedeki üretim faaliyetinde kullanılan binanın satılmasından elde edilen kazancın % 75’lik kısmı, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan şartların sağlanması halinde kurumlar vergisinden istisna tutulabilir.

Türkiye Futbol Federasyonu ile reklam karşılığı yapılan akaryakıt anlaşmasının reklam harcaması olup olmadığı

(20.05.2013 tarih ve 71 sayılı özelge)

Ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilişkisi olmayan veya ilişkisi ölçülemeyen, sosyal amacı öne çıkan harcamalar sponsorluk harcaması, işletmelere doğrudan ticari fayda sağlayan ve kurumun tanıtımını amaçlayan harcamalar ise reklam harcaması olarak kabul edilmektedir.

Buna göre, şirketin Türkiye Futbol Federasyonu ile yapmış olduğu "Resmi Tedarik Sözleşmesi" çerçevesinde; yılda 1 tematik, 2 promosyenel tv ve radyo, gazete, açık hava, mağaza içi reklam imkanı, yurt içinde gerçekleştirilen tüm milli maçlarda Federasyona ait reklam panosu olması halinde şirketin adının yer alması, milli takım basın açıklaması sırasında arkada bulunan basın panosunda şirket logosunun bulunması, Federasyonun resmi internet sitesinde şirket logosunun bulunması, milli takım yurt içi müsabakalarında stat içinde ve dışında şirketinizin tanıtım faaliyeti yapması olanakları tanınması ile şirkete doğrudan ticari fayda sağlamak üzere tanıtımı amaçlandığından, yapılan harcamaların reklam harcaması olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede, sözleşme kapsamında yapılan bedelsiz akaryakıt teslimlerinin öncelikle satış olarak değerlendirilmesi ve tahsil edilmeyen akaryakıt bedelinin de fiilen akaryakıtın teslim edildiği dönemde 193 sayılı Kanun’un 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca gider olarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınması mümkündür.

Ancak, ilgili sözleşme gereğince A Milli Futbol Takımının yurt içinde gerçekleştirdiği maçlar için ücretsiz temin edilen biletlerin değerine isabet eden akaryakıt tutarının reklam veya sponsorluk harcaması olarak değerlendirilmeyerek kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Yetki belgesi için ödenen tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı

(24.05.2013 tarih ve 775 sayılı özelge)

Ticari faaliyet kapsamında uluslararası taşıma yapılabilmesi için gerekli olan ve Ulaştırma Bakanlığından beş yıllık dönemi kapsayacak şekilde alınan R2 yetki belgesi dolayısıyla tek seferde yapılan ödemenin, dönemsellik ilkesi gereğince yetki belgesinin süresiyle orantılı olarak ilgili dönemlerde Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (1) numaralı bendine göre safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Yurt dışında ödenen verginin mahsubu

(25.06.2013 tarih ve 919 sayılı özelge)

Türkiye mukimi şirket tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir işyeri olmaksızın elde edilen gelirleri vergileme hakkı yalnızca Türkiye’ye aittir. Eğer bu faaliyet Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir işyeri aracılığıyla gerçekleştirilirse, bu kazançlar sadece işyerine atfedilen miktarla sınırlı olarak Çin Halk Cumhuriyeti tarafından vergilendirilebilir.

Buna göre, Çin Halk Cumhuriyeti’nde Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının 5. maddesi çerçevesinde bir işyerinin oluşmaması durumunda, söz konusu şirketin ticari faaliyetlerinden dolayı elde ettiği kazançlardan vergi alma hakkı yalnızca Türkiye’ye ait olup, Çin Halk Cumhuriyeti’nin bu kazançlardan vergi alma hakkı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, faaliyetlerin Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir işyeri oluşturacak nitelikte olması durumunda, bu kazançlardan Çin Halk Cumhuriyeti’nin vergi alma hakkı bulunmakta; ancak vergileme hakkı işyerinden elde edilen kazançlarla sınırlı tutulmaktadır.

Çin Halk Cumhuriyeti’nde yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari kazanç elde edilmesi suretiyle vergi ödenmesi durumunda, ödenen bu vergiler, Anlaşma’nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi" ne ilişkin 23. maddesine göre Türkiye’de hesaplanacak vergiden mahsup edilebilecektir.

Bu koşulun yerine gelmediği durumlarda Çin Halk Cumhuriyeti’nde Anlaşmaya aykırı bir vergi ödenmesi durumunda, ödenen bu verginin Türkiye’deki toplam kazançlar üzerinden ödenecek vergilerden mahsup edilmesi söz konusu olmayacaktır.

2. Gelir Vergisi Kanunu

Limited Şirketin sermaye artırımı ve veraset yoluyla edinilen ortaklık paylarına karşılık, Ltd. Şti. nin A.Ş.ye dönüşmesi nedeniyle alınan hisse senetlerinin satılması halinde vergilendirme

(27.02.2013 tarih ve 282 sayılı özelge)

Ortağı olunan limited şirketin sermeye artırımı nedeniyle elde edilen hisse paylarının ve limited şirketin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında anonim şirkete dönüşmesi neticesinde iktisap edilen hisse senetlerinin (geçici ilmühaber) ilk iktisap tarihi olarak limited şirketin sermayesine iştirak edilen tarihin, limited şirketten veraset yoluyla ivazsız olarak intikal eden ortaklık payları karşılığı A.Ş. den alınan hisse senetlerinin ise ivazsız intikal olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Dolayısıyla, limited şirketin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri kapsamında nevi değiştirerek anonim şirkete dönüşmesi sonucunda, limited şirketteki ortaklık payının ve sermeye artırımı nedeniyle elde edilen paylar karşılığı alınan hisse senetlerinden, iktisap tarihinden itibaren iki yıllık süre geçenler ile ivazsız olarak intikal eden limited şirket paylarına karşılık alınan anonim şirket hisse senetlerinin satılmasından elde edilen kazançlar üzerinden değer artışı kazancı hesaplanmaması gerekmektedir.

Rusya’da mukim grup firması tarafından Türkiye’de görevlendirilen personele ödenen ücretlerin vergilendirilmesi

(20.05.2013 tarih ve 72 sayılı özelge)

Konu: Merkezi Rusya’da bulunan bir şirketler grubu üyesi Şirketin, bu gruba dahil personel tedarikçisi şirketler tarafından bordrolanmakta olan personelin, oturma ve çalışma izni alınmak suretiyle geçici süre ile Türkiye’deki şirkette hizmet vermesi ve bu kişilerin hizmet bedelinin merkezi Rusya’da bulunan işveren şirket tarafından Türkiye’deki Şirkete fatura edilmesi halinde;

1- Personelin Rusya’da bordrolanmak suretiyle elde ettiği ücret gelirinin, Türkiye’de vergiye tabi olup olmadığı; tabi ise bu vergilendirme, ilgili personel tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmek suretiyle mi, yoksa şirketiniz tarafından ücret olarak vergilendirilmek suretiyle mi gerçekleştirileceği,

2- Rusya’dan gelen söz konusu iş gücü temin faturasının, sorumlu sıfatıyla (2 no.lu KDV beyannamesi verilerek) KDV tahakkukunu gerektirip gerektirmediği.

Cevap:

Gelir vergisi yönünden

Personelin “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın 4. maddesi çerçevesinde Rusya’da mukim kabul edilmesi durumunda; Türkiye’de çalışan söz konusu personele ödenen ücretlerin Türkiye’de vergilendirilmemesi için söz konusu maddenin ikinci fıkrada belirtilen her üç şartın bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu üç şartın bir arada gerçekleştiği durumda vergileme hakkı yalnızca Rusya’ya ait bulunmaktadır. Şartlardan birinin dahi ihlali halinde ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 95. maddesi hükümleri çerçevesinde Türkiye’nin de vergi alma hakkı bulunmaktadır.

Türkiye’nin de vergi alma hakkı bulunması halinde, personelin elde ettiği gelirin ücret hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve ilgili aylar itibariyle Rusya mukimi firmaya ödenecek tutarlar dikkate alınarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre gelir vergisi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.

Türkiye’nin de bu ücret gelirleri üzerinden vergi alması durumunda yol açılacak çifte vergilendirme, Anlaşmanın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi"ne ilişkin 22. maddenin birinci fıkrası çerçevesinde, ücret geliri için Türkiye’de ödenen verginin Rusya’da ödenecek bu gelire ilişkin vergiden mahsup edilmesi suretiyle önlenebilecektir.

Kurumlar vergisi yönünden

Rusya ile imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının "Serbest Meslek Kazançları"nı düzenleyen 14. maddesinde gerçek kişilerin serbest meslek faaliyetleri düzenlenmiş olup, kurumların serbest meslek faaliyetlerine ilişkin hükümler ise bu maddede düzenlenmemiştir. Bu durumda, tüzel kişilerin (kurumların) Türkiye kaynaklı elde edecekleri serbest meslek faaliyeti kazançlarının vergilendirilmesinde Anlaşmanın "İşyeri"ne ilişkin 5. maddesi ile "Ticari Kazançlar"a ilişkin 7. maddesi hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre, kazancın elde edildiği Türkiye’de serbest meslek faaliyeti kazançları üzerinden vergileme yapılabilmesi için, kazancın Türkiye’de bulunan bir işyeri vasıtasıyla elde edilmesi gerekmektedir. Türkiye’de işyerinin oluştuğu durumda elde edilecek Türkiye kaynaklı kazanç, Anlaşmanın 7. maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde Türkiye’de iç mevzuat çerçevesinde vergilendirilecektir. İşyerinin bulunmadığı durumda ise Türkiye’de vergileme söz konusu olmayacaktır.

Katma değer vergisi yönünden

Rusya’da mukim grup şirketinden alınan personel temin hizmetinden, Türkiye’de yararlanıldığından verginin konusuna giren bu işlem nedeniyle yurtdışındaki firmaya yapılacak ödeme tutarları üzerinden genel oranda (% 18) KDV hesaplaması ve hesaplanan KDV’nin tamamının sorumlu sıfatıyla (2 No.lu KDV Beyannamesi) beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir. Bu şekilde ödenen KDV 1 no.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılabilecektir.

Vakfın emekliliğe yönelik birikimleri ve nemalarının bireysel emeklilik sistemine aktarılması durumunda vergileme yapılıp yapılmayacağı

(13.05.2013 tarih ve 437 sayılı özelge)

Vakıftan yararlananların vergilendirilmiş maaşlarından yaptıkları ödentilerden oluşan birikimler ve Merkez Bankası tarafından ödenen katılma payları, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun geçici 1. maddesine göre emekliliğe yönelik birikim ve taahhüt niteliğinde olduğundan, söz konusu tutarların 31.12.2015 tarihine kadar anılan madde hükmü uyarınca bireysel emeklilik sistemine aktarılması halinde aktarılan tutarlar gelir vergisinden müstesna olacaktır.

Diğer taraftan, bu kapsamda aktarılan tutarların, aktarım sonrasında Gelir Vergisi Kanunu’nun bireysel emeklilik sistemine ilişkin hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerekmektedir.

3. Katma Değer Vergisi Kanunu

Yurt dışındaki ana firma tarafından Türkiye'deki firmanın faaliyetinin kesintiye uğramaması amacıyla aktarılan bedellerin KDV karşısındaki durumu

(12.02.2013 tarih ve 21 sayılı özelge)

Firmanın bağlı olduğu yurt dışındaki ana firma tarafından Türkiye'deki faaliyetin kesintiye uğramaması amacıyla Türkiye’deki şirkete aktaracağı bedeller, Türkiye'de ifa edilen hizmetlerin karşılığı olduğundan, KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre katma değer vergisine tabidir.

Sponsorluk sözleşmesi kapsamında amatör spor kulübüne verilen fizik tedavi hizmetinin KDV Kanunu karşısındaki durumu

(04.03.2013 tarih ve 301 sayılı özelge)

Düzenlenen sponsorluk sözleşmesi kapsamında amatör kulüplere verilecek olan fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ilgili Bakanlık tarafından verilen izin dahilinde yapılıyor olması halinde % 8 oranında, aksi halde genel oranda (% 18) KDV'ye tabidir.

Simidin KDV oranı

(19.03.2013 tarih ve 444 sayılı özelge)

II sayılı listede yer alan simit ve çeşitlerinin toptan ve perakende teslimi % 8 oranında katma değer vergisine tabidir.

Yurt dışından ithal edilen mallarla ilgili yurt dışı satıcı firma tarafından düzenlenen "credit note" ile ilgili KDV düzeltmesi

(18.02.2013 tarih ve 206 sayılı özelge)

Fiili ithal tarihinden sonra yurt dışındaki firmaların alış ıskontosu nedeniyle gönderilen "credit note" belgesine istinaden lehe bir fiyat indirimi yapılması durumunda, yapılan indirimler nedeniyle işlemin matrahında değişiklik vuku bulmakta olup, bu değişikliğin KDV Kanunu’nun 35. maddesi hükümlerine göre düzeltilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, söz konusu malların ithali sırasında ödenen KDV tutarlarının indirim konusu yapıldığı hususu da dikkate alınarak, mal bedelinde meydana gelen değişikliğe paralel olarak indirim tutarları da düzeltilecektir.

Bu düzeltme işlemi, matrahta değişikliğin vuku bulduğu vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesinde fazladan indirilen tutar, "ilave edilecek KDV" satırında beyan edilmek suretiyle yapılacağından, yurt dışındaki satıcı adına fatura düzenlenmesine ve indirim tutarı üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır. Öte yandan, düzeltme sonucu "ilave edilecek KDV" satırında beyan edilen KDV tutarının indirim hesaplarına alınması mümkün bulunmaktadır.

Petrol istasyonu satışında KDV

(22.05.2013 tarih ve 126 sayılı özelge)

Taşınmaz teslimlerinin katma değer vergisinden istisna tutulabilmesi için; satışa konu taşınmazın kurumun aktifinde en az iki tam yıl süreyle kayıtlı bulunmuş olması ve bu kurumun istisna kapsamındaki taşınmazın ticaretini yapmaması gerekmektedir.

Buna göre, satışa konu edilecek taşınmazın şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olması kaydıyla söz konusu satış işlemi KDV den istisna olacaktır. Ancak, taşınmazın şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olmaması halinde şirketinizin faaliyet konuları arasında taşınmaz ticareti yer aldığından söz konusu satış işlemi KDV ye tabi olacaktır.

Bu itibarla, iki tam yıldan fazla bir süredir şirket aktifinde yer aldığı belirtilen akaryakıt istasyonu binası satışı, KDV Kanunu’nun 17/4-r maddesi uyarınca KDV den istisna tutulacaktır.

Ayrıca, eklenti olarak kabul edilen demirbaş ve teçhizatların satılması halinde bunların bedeli üzerinden demirbaş ve teçhizatın tabi olduğu oranda KDV hesaplanacaktır.

Mal alımından vazgeçme neticesinde ödenen cezanın ve yapılan masrafların yansıtılmasının KDV karşısındaki durumu

(29.05.2013 tarih ve 792 sayılı özelge)

Sözleşmeye konu malların tesliminin, alıcı firmanın şantiyesinin bulunduğu ülkede çıkan karışıklık nedeniyle gerçekleşmemesi sonucu, malların temin edildiği satıcı firmaya iade edilmesi nedeniyle ödenen cezai bedeller herhangi bir mal teslimi ya da hizmet ifası karşılığı olmadığından KDV’ye tabi bulunmamaktadır. Aslı KDV’ye tabi olmayan söz konusu cezai bedellerin malları almaktan vazgeçen firmaya yansıtılması amacıyla düzenlenecek faturada da KDV hesaplanmayacaktır.

Öte yandan teslim edilecek malların gümrüğe kadar götürülmesi için yapılan masrafların yansıtılmasında, aslı KDV’ye tabi olan harcamaların aktarılması amacıyla düzenlenen faturalarda harcamanın tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanacak, aslı KDV’nin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların aktarılmasında KDV hesaplanmayacaktır.

Ayrıca, bu aktarma sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde, bu aşan kısım üzerinden genel oranda (% 18) KDV hesaplanacaktır.

İki anonim şirketin ortak olarak iktisap edeceği araç ile ilgili olarak KDV uygulaması

(04.03.2013 tarih ve 316 sayılı özelge)

İki anonim şirket tarafından satın alınan ticari araçla ilgili yüklenilen KDV, şirketler adına ortak olarak düzenlenen belgede her bir şirket adına düşen hisse ve KDV tutarlarının belirtilmesi veya şirketlere hisseleri oranında düzenlenen belgelerde KDV tutarlarının ayrıca belirtilmesi, ayrıca vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılının aşılmaması kaydıyla, belgelerin defterlere kaydedilmesi halinde indirim konusu yapılması mümkündür.

Garanti kapsamında bulunan ürünlerin iade edilmesinin KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni

(04.03.2013 tarih ve 299 sayılı özelge)

Tüketiciler tarafından malların iade edilip bedellerinin geri verilmesinin istendiği durumlarda, satıcı tarafından ödenen bedellerin katma değer vergisi dahil tutarları tüketiciye iade edilir. Satıcıların işlemlerinin düzeltilmesi için iade edilen mal nedeniyle gider pusulası düzenlemesi ve tüketiciden iade edilen mala ait fatura ve benzeri belgeyi gider pusulası ekinde geri almaları gerekir. Gider pusulasında iade edilen malın katma değer vergisi satış bedelinden ayrı gösterilir ve bu miktar indirim konusu yapılmak suretiyle işlem düzeltilir.

İade edilen malın yerine aynı veya başka bir malın verildiği durumlarda ise, satıcı tarafından yukarıda sözü edilen işlemlerin yanı sıra bu defa iade edilen malların yerine verilen yeni malların değerleri dikkate alınarak belge düzenleneceğinden, iade edilen mallar ile yeni verilen mallar arasında değer farkının olup olmaması düzeltme işlemini etkilemez.

Bu çerçevede, ithal ederek nihai tüketiciye satışı yapılan garanti kapsamındaki mallardan tamir edilemeyenlerin yerine nihai tüketiciye yeni bir mal verilmesi durumunda, önceki mala ilişkin olarak tahsil edilen katma değer vergisi dahil tutarlar tüketiciye iade edilir. İşlemlerin düzeltilmesi amacıyla iade edilen mal nedeniyle gider pusulası düzenlenmesi ve tüketiciden iade edilen mala ait fatura ve benzeri belgenin gider pusulası ekinde geri alınması gerekmektedir. Gider pusulasında iade edilen malın katma değer vergisi, satış bedelinden ayrı gösterilerek bu miktar indirim konusu yapılmak suretiyle işlem düzeltilir. Verilen yeni mal için fatura ve benzeri belge düzenlenmesi gerekir. Dolayısıyla iade edilen malların yerine verilen yeni malların değerleri dikkate alınarak belge düzenleneceğinden, iade edilen mallar ile yeni verilen mallar arasında değer farkının olup olmaması düzeltme işlemini etkilemez.

Öte yandan, garanti kapsamında satışı yapılan malın tamir edilerek yeniden tüketiciye teslim edilmesi durumunda, garanti kapsamındaki teslim ve hizmetlerde, teslim veya hizmet nihai tüketiciye garanti verilerek yapılan işleme ait maliyetin bir unsuru olarak başlangıçta işlem bedeli içerisinde tahsil edildiğinden alıcılara bedelsiz olarak yapılan teslim ve hizmetler için KDV hesaplanması söz konusu değildir. Bu nedenle garanti kapsamında bozulan ürünün tamir edilerek alıcılara bedelsiz olarak tesliminde nihai tüketici olan alıcılar adına fatura düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak, tamir bedellerinin garantiyi veren yurtiçindeki ya da yurtdışındaki firmadan tahsil edilmesi sırasında garantiyi veren firma adına fatura düzenlenerek genel hükümler çerçevesinde KDV hesaplanması gerekir.

Diğer taraftan, garanti kapsamında satışı yapılan malın tamir edilemeyerek ithal edilen firmaya bedelsiz olarak iade edilmesi, KDV Kanunu’nun 12. maddesindeki şartların gerçekleşmesi koşuluyla, ihracat teslimi olarak değerlendirilebilir.

Ayrıca, garanti kapsamında değişim yapılmak üzere yurt dışından mal ithali Kanun’un ½. maddesine göre KDV’ye tabi olup, ödenen bu vergi indirim konusu yapılabilir.

4. Vergi Usul Kanunu

Derneğin iktisadi işletmesinin derneğe yaptığı bağışta belge düzeni

(06.06.2013 tarih ve 824 sayılı özelge)

Derneğe ait iktisadi işletme tarafından dernek tüzel kişiliğine yapılacak ayni ya da nakdi bağış ve yardımların makbuz karşılığı yapılması gerekmekte olup ayni nitelikteki bağış ya da yardımların iktisadi işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek yapılması halinde fatura düzenlenmesi ve düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili dernek tarafından bağış ve yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak imzalanması gerekmektedir.

Ayni değerlerin, iktisadi işletme tarafından dışarıdan alınarak genel bütçeli idarelere bağışlanmış olması durumunda ise kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dahilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunması gerekmektedir.

İşyeri kira ödemelerinde banka dekontunun tevsik edici belge olarak kullanılıp kullanılmayacağı

(16.05.2013 tarih ve 89 sayılı özelge)

268 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile getirilen zorunluluk kapsamında tahsilat ve ödemelerin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapılması suretiyle tevsik edilmesi, bu zorunluluğu ortaya çıkaran işlemin mükellefler bakımından Vergi Usul Kanunu’nda sayılan belgelerle tevsik zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.

Diğer bir ifadeyle, banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeler işlemi (hizmeti) değil buna ilişkin tahsilat ve ödemeyi tevsik etmekte, bu işleme ilişkin olarak borçlanılan tutarın ise kiraya verenin mükellef olması halinde düzenleyeceği fatura, mükellef olmaması halinde ise tarafınızca düzenlenecek gider pusulası ile tevsiki zorunlu bulunmaktadır.

Personelin servis hizmetleri sırasında yapmış olduğu harcamalar ile pazarlama personelinin müşteri ziyaretleri için aldıkları hediyelik eşyalara ilişkin belgelerin tevsik edici belge olarak kullanılıp kullanılamayacağı

(15.05.2013 tarih ve 3 sayılı özelge)

Şirketiniz elemanlarının işle ilgili şehir içi seyahatlerinde taksi işleten mükelleflerden alınan perakende satış fişleri hariç, otobüs, minibüs, raylı sistem vb. ulaşım araçları kullanmaları durumunda belge temini zor olduğundan bu tür harcamaların 228. madde kapsamında (gerçek miktarları üzerinden kayıtlara geçirilmesi ve miktarlarının işin genişliğine ve mahiyetine uygun bulunması şartıyla) vesikanın teminine imkan olmayan giderler olarak kabulü mümkün bulunmakla beraber söz konusu harcamalara ilişkin fatura vb. belge temin edilmesi halinde bu belgeler tevsik edici belge sayılacaktır. Ancak şehirlerarası yapılan iş seyahatlerine ilişkin seyahat harcamalarının yolcu bileti ile tevsiki gerekmektedir.

Diğer taraftan, servis hizmeti kapsamında şirket elemanlarının şehir içi ve dışındaki seyahatlerinde yemek ve benzeri harcamalarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilebilmesi için yapılan genel giderlerin matrahtan indirilebilmesi için giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderin keyfi olmaması, yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması gerekir. Ayrıca, bu giderlerin tevsik edici belgelere dayanması (fatura, fatura yerine geçen vesikalar gibi) ve yasal kayıtlarda izlenmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, personelin servis hizmetleri sırasında yapmış olduğu harcamalarla müşteri ziyaretleri için alınan hediyelik eşyalara ilişkin giderler yukarıdaki şartları taşıması halinde kurum kazancının tespitinde indirim unsuru olarak dikkate alınabilecektir.

İki anonim şirketin ortak olarak iktisap edeceği araç ile ilgili olarak VUK uygulaması

(04.03.2013 tarih ve 316 sayılı özelge)

İki ortak olarak satın alınacak araç için düzenlenecek olan faturada, her iki ortak unvanlarının ve adreslerinin yazılması gerekmekte olup bu şekilde düzenlenen söz konusu faturanın alınan araçtaki hisseleri nispetinde ilgili şirketlerin kayıtlarında yer alması mümkündür.

Avukat aleyhine sonuçlanan dava ile ilgili olarak ödenen iş avansının, avukatın azledilmesi durumunda tahsilinin mümkün olmaması durumunda bu bedellerin şüpheli alacak olarak kabul edilerek karşılık ayrılıp ayrılamayacağı

(25.06.2013 tarih ve 917 sayılı özelge)

Ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından yukarıda belirtilen şartları taşıyan alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır

Diğer taraftan, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın söz konusu olması ve bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır. Şüpheli alacak karşılığı ayırıp bunu gider kaydetme imkânının sadece ticari ve zirai işletmelere tanınmış olmasının nedeni ticari ve zirai kazançlarda, elde etmenin tahakkuk esasına bağlanmış olmasıdır.

Bunun sonucu olarak, ticari ve zirai işletme bünyesinde satılan mal ve hizmetin bedeli henüz tahsil edilmeden hâsılata intikal ettirilmekte ve dönem kârının oluşumunu etkilemektedir. Satış bedeli veya hâsılatın henüz alacak aşamasında iken kârın hesaplanmasında dikkate alınmış olması, sonradan bunların işletme tarafından tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda dönem kârının fazla hesaplanması sonucunu doğuracaktır. Bu durumun giderilmesi için, alacağın işletmeye girme ihtimalinin kaybolduğu anda zarar yazılması zorunludur. Kısaca, şüpheli alacağın zarar kaydı, kazanç tespitindeki tahakkuk esasını düzenleyen bir esastır. Buna göre, şüpheli alacağın karşılık ayrılarak zarar yazılabilmesi için kârın oluşumunu etkilemiş, yani daha önce tahakkuk esasına göre hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, avukata verilen iş avansında, hasılat kaydedilen ticari bir alacaktan bahsedilmeyeceğinden, söz konusu ödeme için Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir.

5. Ar-Ge Teşvikleri

5746 sayılı Kanun kapsamındaki proje harcamalarının vergilendirilmesi

(18.06.2013 tarih ve 367 sayılı özelge)

İzmir Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen "Nikel-Bor ve Kobalt-Bor Alaşımlarının Üretiminin Sanayiye Aktarımı" başlıklı proje çalışmasının Ar-Ge ve yenilik faaliyeti niteliğinde olması, onaya ilişkin belgelerde proje konusunun araştırma geliştirme faaliyetlerine ilişkin olduğunun belirtilmesi ve anılan Yönetmelikte belirtilen diğer şartların da sağlanması kaydıyla, proje sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten projenin bitiş tarihine kadar 5746 sayılı Kanun ve anılan Yönetmelik kapsamında Ar-Ge indiriminden ve gelir vergisi stopajı teşvikinden yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.

Diğer yandan, İzmir Kalkınma Ajansı tarafından verilmesi kararlaştırılan nakdi desteğin, 5746 sayılı Kanun uyarınca özel bir fon hesabında tutulması gerekmekte olup, söz konusu destek, kurum kazancının tespitinde gelir, Ar-Ge indirimi tutarının tespitinde de Ar-Ge harcaması olarak dikkate alınmayacaktır.

Ancak bu fonun, elde edildiği hesap dönemini izleyen beş yıl içinde sermayeye ilâve dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğratılmış sayılacaktır.

Ar-Ge faaliyetinde kullanılan taşıtın amortismanı

(14.06.2013 tarih ve 32 sayılı özelge)

KOSGEB tarafından sağlanan Ar-Ge destek tutarı kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınmaz, sağlanan bu destekle yapılan Ar-Ge harcamaları da Ar-Ge indirimine konu edilemez. Ancak, KOSGEB’ten sağlanan destekle yapılan harcamaların yapıldığı yere göre doğrudan gider yazılması ya da amortismana tabi iktisadi kıymet alınması halinde amortisman yoluyla itfa edilmesi gerekir.

Diğer yandan, Ar-Ge faaliyetlerinde kullanılmak üzere amortismana tabi iktisadi kıymet alınması halinde, iktisadi kıymetin maliyet bedeli değil ilgili yılda ayrılan amortisman tutarı Ar-Ge harcaması olarak dikkate alınacaktır. Ancak, proje sonucunda bir iktisadi kıymetin ortaya çıkması halinde, bu iktisadi kıymetin bünyesine girerek tamamlayıcı parçası olan, diğer bir ifadeyle bu iktisadi kıymetten ayrılma imkanı bulunmayan makine ve teçhizat gibi iktisadi kıymetlerin maliyet bedeli Ar-Ge harcaması olarak dikkate alınabilecektir.

Öte yandan, söz konusu amortismana tabi iktisadi kıymetlerin finansmanının bir kısmının şirketçe, bir kısmının da KOSGEB tarafından sağlanan destekle karşılanması durumunda, şirket tarafından karşılanan kısma isabet eden amortisman tutarı (iktisadi kıymetin bünyesine girecek olanlarda maliyet bedeli) Ar-Ge indirimine konu edilebilecek, destek tutarına isabet eden kısım için Ar-Ge indiriminden yararlanılamayacaktır. Destek kapsamında yer almayan diğer Ar-Ge harcamalarının ise Ar-Ge indirimine konu edilmesi gerekir.

Ayrıca, işletmede kayıtlı bulunan taşıtın proje gereği Ar-Ge faaliyetinde kullanılmasının zaruri olması ve Ar-Ge faaliyetinde fiilen kullanıldığının tespit ve tevsik edilmesi şartıyla, bu taşıta ilişkin amortismanların Ar-Ge faaliyetine isabet eden kısmı Ar-Ge harcaması olarak değerlendirilerek Ar-Ge indirimine konu edilebilir. Makam aracı gibi genel amaçlarla kullanılan taşıtlara ilişkin amortismanlar ise bu kapsamda değerlendirilmez.

6. Damga Vergisi Kanunu

(27.09.2011 tarih ve 1645 sayılı özelge)

“Hisse Alım Sözleşmesi"nin şirket aktifinde olan % 5 oranındaki iştirak hissesnin yabancı ülkedeki bir firmaya devredilmesine ilişkin kısmının, satış işleminin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5-1/e maddesi kapsamında olması durumunda, Damga Vergisi Kanunu’na ekli (2) sayılı tablonun IV/35 bölümü gereğince damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ve Damga Vergisi Kanunu’nda sözleşmede yer alan gerçek kişilere ait hisse senetlerinin devrine ilişkin herhangi bir istisna hükmüne yer verilmediğinden, söz konusu sözleşmenin gerçek kişilerin hisse devir tutarları üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

7. Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu

İki anonim şirketin ortak olarak iktisap edeceği araç ile ilgili olarak MTV uygulaması

(04.03.2013 tarih ve 316 sayılı özelge)

Motorlu taşıtlar vergisinin mükellefi, ilgili sicilde adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilenler olmakta, mükellefiyet motorlu taşıtın ilgili sicilde taşıt sahibi adına kayıt ve tescil edilmesi ile başlamakta, motorlu taşıtlar vergisi taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yılın Ocak ayı başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmekte, tahakkuk ettirilen vergi ayrıca mükellefe tebliğ edilmemekte ve vergi tahakkuk ettirilen günde tebliğ edilmiş sayılmaktadır.

Öte yandan, taşıtların ortaklara ait hisse bilgilerinin e-vdo sisteminde kesin olarak bilinmemesi durumunda motorlu taşıtlar vergisi tahakkukunun tamamı taşıta ortak olarak malik bulunanlar adına yapılmaktadır.

Bu itibarla, ortakların hisselerinin kesin olarak belirtilmesi ve hisse oranında tahakkuk verilmesinin istenilmesi halinde, taşıtın bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğünce her bir ortak adına hisse oranı kadar motorlu taşıtlar vergisi tahakkuk ettirilmesi imkânı bulunmaktadır. pwc

Yukarıda özetlenen özelgeler ile diğer çok sayıda özelgenin tam metnine www.gelirler.gov.tr internet adresinin mevzuat bölümünden ulaşabilirsiniz.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.