Hakan Üzeltürk - Yeni vergiler, eski yergiler (11.03.08) |
11 Mart 2008 | |
Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. Dalga dalga gelen vergiler şu anda ülkemizin gündeminde. TBMM'nin internet sayfasından, gazetelerde yer alan haberlerden, köşe yazılarından bunları okuyabilirsiniz. Zaten hepsini tek tek yazmaya kalksak köşemizi uzun bir süre buna ayırmak gerekir. Bu arada halkın tepkisini azaltmak amacıyla çıkacak Kanun'un yürürlük tarihinde yapılacak oynamalarla bazı yeni vergilerin yerel seçimler sonrasına bırakılmasının da sözkonusu olduğu belirtilmektedir. Bu durumda önce oylar sonra yeni vergiler oyunu bir kere daha sahnelenecek demektir. Tarih boyunca nelerden vergi alabileceğini düşünen yüzlerce yıllık bilgi birikimine sahip insanoğlu, çoğu zaman sadece gelir hevesinin peşinde toplumsal düşünce ve serzenişlere değer vermeden vergiler alınmasına tanıklık etti. Bu uğurda savaşlar, kavgalar, ayaklanmalar, istifalar oldu. Hükümetlerin bitmesine, yeni hükümetlerin kurulmasına tanıklık edildi. İmparatorluklar sarsıldı, devletler yıkıldı, toplumlarda derin ve onarılmaz yaralar açıldı. Vergiler konusunda hik‰yeler, şiirler yazıldı. Bunların hiçbiri yeni gelenlerin yeni vergiler almasına, halkın da yeni sıkıntılar yaşamasına engel olmadı. Olmayacak da. Bu nedenle toplumsal mutabakat önemlidir. Vergiyi abartmadan, makul ölçülerde, adaleti koruyarak, hukuka uyarak ve hepsinden önemlisi halkı düşünerek almak gerekir. Çağımızın dehası Mustafa Kemal Atatürk, vergiler konusundaki hassasiyetini konunun nirengi noktasını bulmadaki ustalığıyla ortaya koymaktadır: "Devlet gelirlerinin artmasını, yeni vergiler konulmasından çok, sürekli bir programla mevcut vergilerin tarh ve tahsil yöntemlerinin ıslahında aramak lazımdır". Bu bahsettiklerimizin her birisi ayrı bir kitaba vesile olabilecek genişlikte. Biz sadece eşsiz dersler çıkarılabilecek bu konuda yazılan birkaç şiiri örnek vereceğiz. Şair Eşref, Neyzen Tevfik gibi eski ustaların yanında Ozan Arif gibi günümüzün şairleri de var. Bunların yanında bir de genç nesil denilebilecek Şahin Yılmaz var. Aşağıdaki şiir ona ait. Bazen bir şiir her şeyi daha iyi ifade edebiliyor. Kendisi de tarih boyunca nasıl vergi alabiliriz diye düşünenlere öneriler getirmiş. Kaynak Paket Nüfusumuz genç ve çocuk, Toy vergisi almak lazım. Biraz hıyar, biraz cacık, Çay vergisi almak lazım. Vergi saldık ota, sapa, Sırada var kürek, çapa, Oğlak, kuzu, enik, sıpa, Tay vergisi almak lazım. Haine övgü düzenden, Parayla haber yazandan, İnsan şeklinde gezenden, Vay... vergisi almak lazım. Zor zamanda kaçanlardan, Boş ver deyip geçenlerden, Hep yanlışı seçenlerden, Oy vergisi almak lazım. Sokaktaki danalardan, Şuradaki analardan, Bu veledi zinalardan, Soy vergisi almak lazım. Medyadaki arsızlardan, Siyasette nursuzlardan, Ülkedeki hırsızlardan, Huy vergisi almak lazım. Dadaşların ciridinden, Vatandaşın tiridinden, Sahte şeyh ve müridinden, Hay vergisi almak lazım. Durma artık olan oldu, Yolunacak kimler kaldı, Sokaklar ayıyla doldu, Tüy vergisi almak lazım. Ha gayret, bu iş olacak, Hazine doldu dolacak, Utanma, kim ne bilecek, Şey vergisi almak lazım. (www.antoloji.com) Bir başka şair Abdurrahim Karakoç ise vergiler konusunda milletvekillerine sesleniyor. Şiirin bir kısmı şöyle: "Çalışa çalışa kuruyor kanım, Vergi şeleğinden (sırtta taşınan yük) çıkıyor canım; Sen insansın amma ben de insanım. Yolunacak kaz belleme mebus beğ. Görevin sırf parmak kaldırmak değil, Biraz da milletin derdine eğil. Meclise hürmet et, ne döv, ne dövül.. Hizmet belle, söz belleme mebus beğ." Çok sayıda yorumda meşhur fıkrada olduğu gibi vergilerini zamanında ödeyen ve mali durumları iyi olmayan vatandaşlar aynı soruyu soruyor: Bunca zamandır bütün ekonomik zorluklara rağmen vergilerimizi ödedik. Geçim derdi içerisinde yarınımızı düşünürken yeni vergiler gelmeye başladı. Artık halkın oynama vakti gelmedi mi? Bu sorunun cevabını bilemem. Ama fıkrada kral "o zaman durum ciddi, başka vergi koymayalım" demişti. |