Kurumlar Vergisi Matrahı ve Ödenecek Verginin Hesaplanması |
21 Nisan 2014 | ||||||||||||||||
I- GİRİŞ Tekdüzen Hesap Planına göre tespit edilen kâr ticari kâr olup vergi matrahı olan mali kârdan farklı bir tutardır. Bu nedenle kurumlar vergisi mükellefleri kurum kazancı üzerinden ödenecek vergiyi bulurken, vergi matrahı olan mali kârı ayrıca hesaplamak durumundadır. Tekdüzen Hesap Planına göre bilanço düzenlenirken dönem kârı üzerinden ödenecek vergiler hesaplanıp, kayda alınacağından bilanço çıkarılması aşamasında bu hesaplamanın yapılması gerekir. Kurumlar vergisi mükellefleri ticari kârdan hareketle mali kârın tespitine ilişkin hesaplamayı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde de yapmaktadır. Kurumlar vergisi beyannamesi bu esasa göre tasarlanmış olup, ticari kâra yapılan ilave ve indirimlerle kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasını da göstermektedir. II- KURUMLAR VERGİSİ MATRAHININ HESAPLANMASI Ticari kârdan hareketle kurumlar vergisi matrahı olan mali kârın hesaplanması aşağıda tablo halinde gösterilmiştir.
(-)
(=) (Bu aşamada ulaşılan sonuç negatif olursa, bu tutar gelecek yıla geçmiş yıl (-)
(-)
(-)
(-)
(=)
III- KURUMLAR VERGİSİ MATRAHININ HESAPLANMASINDA ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR A- TİCARİ KÂRA YAPILACAK DİĞER İLAVELER Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları hisse senetlerinin itibari değerlerinin üzerinde elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar, kurumlar vergisinden istisna bulunmakta ve bu kazançlar uygulamada emisyon primi olarak adlandırılmaktadır. Emisyon primleri 520- Hisse Senedi İhraç Primleri Hesabında izlenmekte ve gelir tablosuna aktarılmadan bilançoda yer almaktadır. Bu nedenle beyanname üzerinde ticari kâra eklenmeli, daha sonra istisna kazanç olarak indirim konusu yapılmalıdır. KVK’nın 10. maddesi kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurum kazancından yapılacak bazı indirimlerin beyanname üzerinde ayrıca gösterileceğini hükme bağlamıştır. Bu nedenle söz konusu indirim kalemlerinden dönem içinde gider yazılmış olanların ticari kâra eklenmesi ve beyanname üzerinde ayrıca indirim konusu yapılması gerekmektedir. KVK’nın 10. maddesi dikkate alındığında bu kapsamda ticari kâra eklenecek kalemlerin sponsorluk harcamaları ile beyaname üzerinde indirim konusu yapılacak bağış ve yardımlar olduğu ortaya çıkmaktadır. B- TİCARİ KÂRDAN YAPILACAK İNDİRİMLER Senetsiz borçlar hesaplanan reeskont faiz gelirleri mali kâra dahil edilmez. Bu nedenle söz konusu gelirlerin ticari kârdan indirilmesi gerekir. Ayrıca önceki dönemde senetsiz alacaklar için hesaplanan reeskont faiz giderleri, takip eden dönem başında gelir kaydedilir. Bu tür faiz gelirlerinin de ticari kârdan indirilmesi gerekir. Tekdüzen Hesap Planına göre, karşılık giderleri iptal edildikçe “644-Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabı” aracılığıyla “690-Dönem Kâr veya Zararı Hesabı”na alacak kaydedilir. Tekdüzen Hesap Planı uyarınca ayrılıp VUK’da öngörülmeyen karşılık giderleri ayrıldıkları dönemde ticari kâra eklenerek vergilenir. Bu tür karşılıklar iptal edildikleri ve 644-Konusu Kalmayan Karşılıklar Hesabına kaydedildikleri dönemde ticari kâra dahil olacaklarından mükerrer vergilemeyi önlemek için bu dönemde ticari kârdan indirilmelidir. Tekdüzen Hesap Planı kıdem tazminatlarının karşılık ayrılarak giderleştirilmesini öngörmektedir. Ancak vergi kanunları kıdem tazminatlarında gider kaydını sadece ödeme halinde kabul etmektedir. Tekdüzen Hesap Planına göre kıdem tazminatları karşılık ayrılarak giderleştirilmişse, ödeme aşamasında tekrar gider kaydı muhasebe tekniği olarak mümkün olmamaktadır. Daha önceden ayrılan kıdem tazminatı karşılıkları kanunen kabul edilmeyen giderler olarak mali kâra dahil olacağından, karşılık ayrılmış kıdem tazminatlarından yıl içinde ödenen tutarların ayrıca ticari kârdan indirilmesi gerekir. Kâr dağıtımında personele verilen temettü ücret olarak değerlendirilmekte ve ilgili olduğu dönemin kazancından indirilebilmektedir. Ancak yapılan ödemelerin ilgili dönemin kayıtlarına intikali fiilen mümkün olmamaktadır. Bu nedenle personele dağıtılan temettü tutarının kurumlar vergisi beyannamesinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır. C- DÖNEM FAALİYET SONUCU ZARAR OLSA DAHİ İNDİRİLECEK İSTİSNA KAZANÇLAR İstisnalar, vergiye tabi olmakla birlikte, muhtelif gerekçelerle vergilemeye konu edilmeyen kazançlardır. Kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar KVK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş olup, KVK dışındaki bazı kanunlarda da bir kısım kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesine ilişkin hükümler bulunmaktadır. Kurumun faaliyet sonucu zarar olsa veya istisna uygulaması sonucunda zarar oluşsa dahi uygulanacak olan istisnalar yukarıdaki tabloda gösterilmiştir. D- ZARAR MAHSUBU Zarar mahsubu KVK’ nın 9. maddesinde düzenlemiştir. Zarar mahsubu, zarar olsa dahi indirilecek istisna kazançlar düşüldükten sonra pozitif bir tutar kalırsa yapılabilir. Kurum kazancından mahsup edilebilecek zararları aşağıdaki gibi gruplandırmak mümkündür: - Kurumların kendilerine ait geçmiş dönem zararları, - Devir veya tam bölünme hallerinde devralınan veya bölünen kurumların zararları, - Yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar. KVK’nın 9. maddesinde kurumların, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararları indirim konusu yapacakları hükme bağlanmıştır. Mahsup edilecek zarar tutarları, ilgili yılların kurumlar vergisi beyannamelerinde oluşan mali zararlardır. Yine 9. maddede devir halinde devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları ile tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarının da devralan kurumlarca mahsup edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu halde zarar mahsubu devralınan veya bölünen kurumun devir veya bölünme tarihindeki öz sermayesi ile sınırlı olup, devir işleminin KVK’nın 20. maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde, tam bölünme işleminin de aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamında gerçekleştirilmesine bağlanmıştır. Ayrıca son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması ve devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi koşulları da aranmaktadır. KVK’nın 9. maddesinde, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan zararların da Türkiye’deki kurum kazancından mahsup edilmesine imkan tanınmıştır. Ancak, kazançları Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen faaliyetlere ilişkin yurt dışı zararlar bu uygulamanın dışında tutulmuştur. Ayrıca, 6111 sayılı Kanun’un 6, 7, 8 ve 9. maddeleriyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi vermek mecburiyetinde olan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri ile katma değer vergisi mükelleflerine 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yılları için matrah ve vergi artırımından yararlanabilme imkanı tanınmıştır. Bu imkandan yararlanan mükellefler için matrah artırımında bulunulan yıllarda beyan edilen zararların mahsubuna bazı sınırlamalar getirilmiş ve 6111 sayılı Kanun’un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, “Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’si, 2010 ve izleyen yıllar kârlarından mahsup edilmez.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre; matrah artırımında bulunulan yıllara ait olup indirim konusu yapılamamış geçmiş yıl zararlarının yarısının mahsubu söz konusu değildir. E- KURUM KAZANCININ BULUNMASI HALİNDE UYGULANACAK DİĞER İNDİRİMLER KVK’nın 10. maddesinde kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimlerin yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. · Ar-Ge İndirimi: KVK’nın 10/1-a maddesinde mükelleflerin işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdikleri araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 100’ü oranında hesaplanacak Ar-Ge indiriminin beyanname üzerinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır. Bu indirime ilişkin uygulama esasları 1 seri numaralı KV GT’de açıklanmıştır. Ayrıca 5746 sayılı Kanun ile AR-GE indirimi farklı esaslarda yeniden düzenlenmiş ve bu halde uygulama esasları Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Mükellefler bu iki düzenlemeden birini seçip uygulayabilme hakkına sahiptir. AR-GE indirimi kazanç bulunması halinde uygulanacak indirimler arasında sayılmakla birlikte KVK’ nın 10/1-a maddesinde matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarın, sonraki hesap dönemlerine devredeceği hükme bağlanmıştır. Aynı yönde bir hüküm 5746 sayılı Kanun’da da yer almaktadır. Ayrıca bu halde devreden indirim tutarının yeniden değerleme oranında artırılması da söz konusudur. · Sponsorluk Harcamaları: KVK’ nın 10. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı, profesyonel spor dalları için % 50’si beyanname üzerinde gösterilerek dönem kazancından indirilebilmektedir. · Bağış ve Yardımlar: Kurumlar vergisi mükelleflerinin beyanname üzerinde indirim konusu yapabilecekleri bağış ve yardımlar KVK’nın 10. maddesinin birinci fıkrasının (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde düzenlenmiştir. Ayrıca kurumların indirim konusu yapabilecekleri bağış ve yardımlar KVK’ nın 10. maddesiyle de sınırlı değildir. KVK dışında bazı kanunlarda da yapılan bağış ve yardımların gider yazılacağı veya indirim konusu yapılacağına dair hükümler bulunmaktadır. Bağış ve yardım tutarının beyanname üzerinde indirilmesi ile gider olarak dikkate alınması arasında fark vardır. Beyanname üzerinde yapılan indirim dönem kazancı ile sınırlıdır ve kazanç yeterli değilse bağış ve yardımın indirilemeyen tutarı gelecek dönemlerde dikkate alınmaz. Gider yazma halinde ise bağış ve yardım nedeniyle dönem zararı da oluşsa, bağış ve yardımın tamamı gider olarak dikkate alınır ve oluşan zarar tutarı zarar mahsubu yoluyla gelecek dönemlerin kazancından indirilebilir. Bağış ve yardım indirimi, beyanname üzerinde zarar mahsubu yapıldıktan sonra pozitif bir tutarın kalması halinde ve bu tutardan AR-GE indirimi ve sponsorluk harcamaları da düşüldükten sonra kalan tutarla sınırlı olarak uygulanabilir. KVK’nın 10. maddesine göre, indirim konusu yapılabilecek bağış ve yardımlara ilişkin esaslar aşağıda özetlenmiştir. · Kurum Kazancının Yüzde Beşi ile Sınırlı Olarak İndirilebilecek Bağış ve Yardımlar: KVK’ nın 10. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının % 5’ine kadar olan kısmı indirim konusu yapılabilir. Kurum matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecek bağış ve yardımların hesabında %5 oranının uygulanacağı kurum kazancı, zarar mahsubu dahil giderler ile iştirak kazançları istisnası düşüldükten sonra, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki [Ticari bilanço kârı - (iştirak kazançları istisnası + geçmiş yıl zararları)] formülüne göre hesaplanan tutardır. · Eğitim ve Sağlık Tesisleri ile Dini Tesislere İlişkin Bağış ve Yardımlar: KVK’nın 10. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, aynı fıkranın (c) bendinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izin ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamının dönem kazancından indirilebileceği hükme bağlanmıştır. · Kültür ve Sanat Faaliyetlerine İlişkin Bağış ve Yardımlar: KVK’nın 10. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendine göre; genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler, köyler, Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen, bent hükmünde sayılan kültür ve sanat faaliyetlerine ilişkin harcamalar ile makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların % 100’ü kurum kazancından indirilebilir. · Bakanlar Kurulu’nca Yardım Kararı Alınan Doğal Afetler Dolayısıyla Yapılan Bağışlar: KVK’nın 10. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde Bakanlar Kurulunca yardım kararı alınan doğal afetler dolayısıyla Başbakanlık aracılığıyla makbuz mukabili yapılan ayni veya nakdi bağışların tamamının kurum kazancından indirilebileceği hükme bağlanmıştır. Söz konusu indirimden yararlanılabilmesi için bağışın Başbakanlık aracılığıyla ve makbuz karşılığında yapılmış olması gerekmektedir. · Türkiye Kızılay Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine Yapılan Bağışlar: 5904 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle KVK’nın 10. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (f) bendi hükmüyle iktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneği’ne makbuz karşılığı yapılan nakdi bağış ve yardımların tamamının kurum kazancından indirilmesine imkan tanınmıştır. 6322 sayılı Kanunla 15.6.2012 tarihinden geçerli olmak üzere bent hükmüne “ve Türkiye Yeşilay Cemiyetine” ibaresi de eklenmiştir. Böylece iktisadi işletmeleri hariç söz konusu cemiyete makbuz karşılığı yapılan bağış ve yardımların tamamının kurum kazancından indirilmesi mümkün hale gelmiştir. · Girişim Sermayesi Fonu: 6322 sayılı Kanunla VUK’a eklenen 325/A maddesiyle girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına sermaye olarak konulması veya girişim sermayesi yatırım fonu paylarının satın alınması amacıyla kurumlar vergisi mükelleflerine ilgili dönem kazancından girişim sermayesi fonu ayırma olanağı tanınmıştır. 6322 sayılı Kanunla KVK’nın 10. maddesine eklenen (g) bendi ile de VUK’un 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu ayrılan tutarların beyan edilen gelirin % 10’unu aşmayan kısmının kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirim konusu yapılabilmesi hükme bağlanmıştır. Girişim sermayesi yatırım fonu tutarının indirim konusu yapılabilmesi için; ilgili yılda ayrılan fon tutarının beyan edilen gelirin % 10’unu ve toplam fon tutarının öz sermayenin % 20’sini aşmaması ve bu iki şartın birlikte gerçekleşmesi, fonun ayrıldığı yılın sonuna kadar Türkiye’de kurulmuş veya kurulacak olan ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun düzenleme ve denetimine tabi girişim sermayesi yatırım ortaklıklarına veya fonlarına yatırım yapılması ve ayrılan fon tutarının ilgili yıl kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmesi gerekmektedir. Girişim sermayesi fonu ilgili dönem kazancından ayrılacak ve pasifte özel bir fon hesabına alınacaktır. Fon hesabına alınma işlemi, izleyen hesap döneminin başından itibaren kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir. Bu şekilde dönem kazancından ayrılan fon tutarı, beyanname üzerinde indirim konusu yapılacaktır. · Türkiye’den Yurt Dışında Mukim Kişi ve Kurumlara Verilen Hizmet Kazançlarına İlişkin İndirim: 6322 sayılı Kanunla KVK’nın 10. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ğ) bendi ile 15.6.2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye’de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %50’sinin beyan edilen kurum kazancından indirilebileceği hükme bağlanmıştır. Bu indirime ilişkin uygulama esasları 7 Seri No.lu KV Genel Tebliği’nde açıklanmıştır. F- YATIRIM İNDİRİMİ Zarar mahsubu dahil giderler ile tüm indirim ve istisnalar düşüldükten sonra, kazanç bulunması halinde varsa yatırım indirimi uygulanacaktır. Yatırım indirimi de uygulandıktan sonra ulaşılan tutar kurumlar vergisi matrahı yani mali kardır. Yatırım indirimi uygulama esasları sürekli değiştirilerek 1963 yılından 31.12.2005 tarihine kadar uygulanmış, 5479 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmış, aynı kanunla GVK’ya eklenen geçici 69. madde ile yatırımları devam eden mükellefler yönünden üç yıllık süre sınırlaması getirilmiştir. Ancak geçici 69. maddede yer alan bazı hükümler Anayasa Mahkemesi’nde iptal davasına konu edilmiş ve dava söz konusu hükümlerin bir bölümünün iptali ile sonuçlanmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra 6009 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile GVK’nın geçici 69. maddesinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. 6009 sayılı Kanunla indirim uygulamasında yıl sınırlaması kaldırılmakla birlikte, yararlanılacak yatırım indirimi tutarı indirim uygulanacak kazancın % 25’i ile sınırlandırılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi 6009 sayılı Kanunla getirilen sınırlamayı, Kararla(1) iptal etmiş, Karar Resmi Gazete’de yayımlanıncaya kadar da yürürlüğünü durdurmuştur(2). Maliye Bakanlığı bu karar üzerine, internet vergi dairesinin e-Beyanname bölümünde, Anayasa Mahkemesi’nin İptal ve Yürürlüğü Durdurma Kararına göre yatırım indiriminden yararlanılması yönünde düzenlemeler yapmıştır. Böylece 2011 ve izleyen yıllarda gelir ve kurumlar beyannamelerinde yatırım indiriminden % 25 sınırlaması olmaksızın yararlanılması mümkün hale gelmiştir. IV- KURUMLAR VERGİSİNİN HESAPLANMASI VE ÖDENECEK VERGİNİN TESPİTİ Kurumlar vergisi matrahı bulunduktan sonra vergi oranı matraha uygulanarak kurumlar vergisi hesaplanacak, hesap edilen vergiden dönem içinde ödenen vergiler mahsup edilerek, ödenecek vergi tutarına ulaşılacaktır. Kurumlar vergisi oranı % 20’dir. Ancak bazı kurum kazançlarının indirimli oranla vergilendirilmesi söz konusudur. Ödenecek kurumlar vergisinin tespitine ilişkin işlemler aşağıda özetlenmiştir.
(-)
(=)
Yatırımlardan elde edilen kazançlara uygulanacak vergi oranı, yatırım için öngörülen indirim oranı esas alınarak belirlenecektir. Yatırım aşamasında kurumun diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazanç varsa belirlenen hadler dahilinde indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkündür. Aksi halde sadece yatırım faaliyete geçtikten sonra yatırımdan elde edilen kazançlar nedeniyle indirimli vergi oranı uygulanabilir. KVK’ nın geçici 4. maddesi kapsamındaki kazançlara ise %75 oranında indirimli vergi oranı (% 5 olarak) uygulanmaktadır. Ödenecek kurumlar vergisi tespit edilirken, beyanname üzerinde hesaplanan vergiden, dönem içinde yurt dışında ve yurt içinde ödenen vergiler mahsup edilecektir. KVK’ da vergilerin mahsubuna ilişkin esaslar 33 ve 34. maddeler ile geçici 1. maddede düzenlenmiştir. Yurt içinde ödenen vergiler dönem içinde kesinti yolu ile ödenen vergiler ile geçici vergiden oluşmaktadır. 5520 KVK’ nın 15. maddesinde tam mükellefiyette, 30. maddesinde ise dar mükellefiyette vergi kesintisi düzenlenmiştir. Ayrıca menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasası araçlarından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde GVK’ nın geçici 67. maddesi uyarınca kesinti yapılması söz konusu olup, bu maddeye göre kesinti yapılan gelirlerden KVK uyarınca ayrıca kesinti yapılmayacaktır. Bu çerçevede kurum kazançlarında vergi kesintisinin halen KVK’ nın 15 ve 30. maddeleri ile GVK’ nın geçici 67. maddesine göre yapılması söz konusudur. Kurumlar vergisi mükellefleri vergi kesintisi yanında cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsuben geçici vergide ödemek zorundadır. Dönem içinde ödenen geçici vergi hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir. Yurt dışında ödenen vergiler, yabancı ülkelerde elde edilerek Türkiye’de genel netice hesaplarına intikal ettirilen kazançlar için mahallinde ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler ile KVK’ nın 7. maddesinin uygulandığı hallerde, yurt dışındaki iştirakin ödemiş olduğu gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergileri kapsamaktadır. Ayrıca tam mükellef kurumların doğrudan veya dolaylı olarak sermayesi veya oy hakkının % 25’ine sahip olduğu yurt dışı iştiraklerinden elde ettikleri kâr payları üzerinden Türkiye’de ödenecek kurumlar vergisinden, iştiraklerin bulunduğu ülkelerdeki kâr payı dağıtımına kaynak oluşturan kazançlar üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergilerin kâr payı tutarına isabet eden kısmının da mahsubu mümkün bulunmaktadır. Mehmet Emin AKYOL* Yaklaşım / Nisan 2014 / Sayı: 256 http://www.yaklasim.com/TodayWriters.aspx?wid=4050&cid=22133 * Vergi Başmüfettişi (E. Baş Hesap Uzmanı) (1) Anayasa Mahkemesi’nin, 09.02.2012 tarih ve E.2010/93, K.2012/20 sayılı Kararı. (2) İptal Kararı, 18.02.2012 tarih ve 28208 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti. / www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|