Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Bir Kuruş Dahi Olsa İlişkili İşlemler Analize Konu Edilmeli midir? PDF Yazdır e-Posta
05 Mayıs 2014
Image

Transfer Fiyatlandırması (TF) mevzuatıyla birlikte gelen dokümantasyon yükümlülüğü pek çok şirketin bu konu üzerine eskisine nazaran daha dikkatli eğilmesine neden oldu. Özellikle, 3 yıl önce TF konusunda özelleşmiş inceleme birimlerinin kuruluşu, artan vergi incelemeleri ve ardından gelen yüksek maliyetli ihtilaflar konunun önem derecesini oldukça artırdı. Böylece mükellefler destekleyici ve ispatlayıcı belge oluşturma konusuna eskisine oranla çok daha fazla zaman ve kaynak ayırmaya başladılar. Mevzuat ile uyumluluk ödevini bir yanda tuttuğumuzda, bazı durumlarda harcanan zaman ve yüksek kaynağın getirdiği fayda ile bu kapsamda katlanılan maliyet arasında ciddi orantısızlıklar olabildiği görülüyor. Söz konusu verim azalışı gerçekte şirketler açısından olduğu kadar, İdare tarafı ve inceleme için ayrılan zaman ve kaynak için de geçerli. Bu nedenle bu yazımızda hangi ilişkili işlemlerin TF analizine konu edilmesi gerektiği hususunu hem mevzuatımız hem dünya uygulamaları çerçevesinde değerlendireceğiz.

Başlıkta yer alan sorunun cevabı için kısaca konuya ilişkin mevzuata baktığımızda alttaki gibi bir sınıflandırma yapabiliriz;

Kimler Hangi İşlemlerini Nasıl Beyan Edecekler?

  • Eğer Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’ne kayıtlı bir şirketseniz, yurt içi ve yurt dışı ayrımı olmaksınız ilişkili taraflarla gerçekleştirilen tüm işlemlerinizi hem TF formunda beyan etmek hem de TF raporu hazırlayarak ayrı ayrı analize konu etmek durumundasınız.
  • Bu kapsamın dışında yer alan şirket ya da dar mükellef kapsamındaki şubeler ise yine yurt içi ve yurt dışı tüm ilişkili taraf işlemlerini TF formunda beyan etmeli; ancak TF raporunda yalnızca yurt dışı ilişkili taraflar ile gerçekleşen işlemlerine yer vermelidir.

İkinci sırada belirtilen uygulamanın temeli, Vergi İdaresi’nin yurt içindeki işlemler konusunda bilgiye daha rahat ulaşabilmesine dayanmakta olup, sonuç olarak pek çok mükellefin TF konusundaki ispata ilişkin rapor hazırlama yükümlülüğü hafifletilmektedir. Ancak bunun, ispat yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, sadece rapor konusunda bir istisna olduğunu ve diğer ispatlayıcı belgelerin ve hesaplamaların hazır tutulması gerektiğini not etmek gerekir.

İlişkili Kişi Tanımı Ne Kadar Geniş?

''Peki kimler ilişkili taraf?'' diye sorduğumuzda, Kurumlar Vergisi Kanunu ve TF Tebliği bu konuya açıklık getiriyor. Doğrudan veya dolaylı en küçük ortaklık bağı dahi- ya da yönetim ve kontrol anlamındaki her ilişki- bu kapsama alınıyor. Örnek olarak; bir kuruma %0,1 oranında iştirak eden bir azınlık ortağının başka bir ülkede dolaylı (zincir) bir şekilde %1 oranında iştirak ettiği başka bir şirket ve onun tüm ortakları dahi ilişkili şirket sayılıyor ve tüm bu şirketlerle yapılan tüm işlemler rapora konu ediliyor. Transfer fiyatlandırması düzenlemelerinin amacı ve çıkış noktasına baktığımızda, “Taraflar eğer bağımsız olsaydı fiyat ne olacaktı?” sorusuna cevap bulmanın ve ilişkililik ile bundan kaynaklı gerçekleştirilen işlemlerin sırf ilişkili taraf olunması nedeniyle şartlarının değiştirilerek fiyatlar üzerinde etki yaratmasının ortadan kaldırılmasının amaçlandığını görebiliriz. Oysa uygulamada bazı işlemlerde etkileme gücü bir yana, şirketlerin –çok dolaylı ilişkiden ötürü–işlem yaptığı tarafların ilişkili şirket olduklarını dahi bilmedikleri ya da sonradan öğrendikleri durumların olduğu görülüyor. Uç bir örnek vermek gerekirse; bilindiği gibi Visa sistemi tüm bankaların ortak olmasıyla kurulmuş bir üyelik birliği sistemidir. Söz konusu yapı elbette birbirinden tamamen bağımsız bankaları ticari açıdan ilişkili taraf yapmıyor ve bankalar, sırf Visa ortaklık ilişkisi nedeniyle birbirlerine bağımsız taraflar ile yaptıkları işlemlerden farklı bir uygulamada bulunmuyorlar. Ancak mevzuatımızdaki oldukça geniş tanımdan, bu sisteme üye olan dünyadaki tüm bankaların ilişkili şirket olduğu ve bankalar arası tüm işlemlerin rapor ve analize konu edilmesi gerektiği sonucu çıkıyor ki bu pratikte imkansız ve gerekli de olmayan bir yük anlamına geliyor.

Dünyada İlişkili Kişi Uygulamaları Nasıl?

Bilindiği gibi Türkiye OECD’nin 20 kurucu üyesinden birisidir. Bu nedenle çoğunluğu OECD üyesi çeşitli ülkelerin mevzuatlarına bakıldığında Kanada, İngiltere, İtalya gibi ülkelerde ilişkili taraf sayılabilmenin ortaklık oranı şartının %40-50 aralığının üzerinde olduğu görülmekte; Almanya, Avusturya, Fransa ve Rusya gibi ülkelerde ise bu sınır %25 olarak belirlenmektedir. Diğer bir deyişle, bu ülkelerde %25’in altındaki ortaklık ilişkileri -yönetim ve kontrol şartı da sağlanmamış ise- bağımsız taraf gibi değerlendirilecek ve işlemler transfer fiyatlandırmasına konu edilmeyeceklerdir. İspanya örneğinde ise; kademeli sistem getirilmiş olup, %25 dolaylı ortaklık ve %5 doğrudan ortaklığın altındaki taraflar ilişkili sayılmamaktadır (Grup şirketleri bu değerlendirmenin dışındadır). Burada temelde gözetilen unsur, bu ortaklık oranlarının altında kalan bir ilişkinin, işlemleri ve dolayısıyla fiyatları etkileme gücü olmayacağının kabulüdür.

Tutar Sınırlaması Var mıdır?

Türk TF mevzuatına göre yukarıdaki şartları taşıyan bir mükellef herhangi bir tutar sınırına tabi olmaksızın tüm işlemlerini raporda açıklamak durumundadır. İşlem tutarının ne kadar küçük ya da etkisiz olduğunun bir önemi yoktur. Başlıkta da belirtildiği gibi uç bir örnek olarak, kapsam dâhilinde 1 kuruş dahi işlem yapılması halinde bunun için rapor hazırlanması gerekecek ve raporda Tebliğ’de belirtilen tüm unsurlar yer alacaktır. Söz konusu mevzuat kapsamında, uygulamada bazen raporlama için katlanılan maliyetlerin asıl işlemin maliyetinin üzerinde olduğu durumlar gözlemlenmektedir.

Dünyada Tutar Sınırlaması Uygulamaları Nasıl?

Yukarıda ilişkili şirketin kapsamında belirttiğimiz gibi, örnek verdiğimiz ülkelerde pek çok işlem bu sınırlar kapsamında ilişkili işlem olarak değerlendirilmemektedir. Buna ilave olarak pek çok ülke üstte açıkladığımız fayda/maliyet değerlendirmesi kapsamında tutar sınırı da getirmektedir. İlk bahsettiğimiz ülkelerden devam edecek olursak bazıları hariç diğer ülkelerin pek çoğunda kendi şartlarına göre çeşitli şekillerde belirlenmiş işlem tutar sınırı olup, bu tutarın altındaki işlemler rapor kapsamından çıkabilmekte ya da topluca ilişkili işlem tutarı belirli düzeyin üzerinde olmayan mükelleflerin rapor hazırlama yükümlülüğü ortadan kalkabilmektedir.

Sonuç ve Değerlendirme

Yukarıdaki açıklamalar ve mevcut mevzuat kapsamında şu an için yurt dışı tüm ilişkili taraflarla yapılan tüm işlemlerin TF raporuna konu edilmeleri gerekmektedir. Diğer yandan yukarıda belirttiğimiz İdare ve şirketler açısından fayda/maliyet değerlendirmesi kapsamında bazı düzenlemelerin yapılmasının gerekli ve yerinde olacağı düşüncesindeyiz. İlişkili taraf tanımı doğrudan Kanun'da yer aldığından burada yapılacak bir değişikliğin “Yasama” suretiyle yapılacağı düşünülse de, tutara ilişkin bir alt sınırın KVK Madde 13/8’de Bakanlar Kurulu’na verilen usul belirleme yetkisine dayanılarak yapılabileceği düşüncesindeyiz. İlişkili taraf sınırı olarak örneğin TTK’da belirtilen azınlık hissedar sınırı olan %10 oranı esas alınmak suretiyle   yukarıda belirtilen sorunlara çözüm üretilebilir. Murat Kılıç

http://kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=264

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti. / www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.