05 Mayıs 2014 | ||||||
Beyan edilen değer artış kazancının, satışa konu taşınmazların ivazsız olarak iktisap edilen 1/3 hissesine isabet eden kısmı için verilen düzeltme beyannamesine göre işlem yapılması gerektiği, ilk beyan uyarınca tahakkuk eden gelir vergisi tutarı esas alınmak suretiyle düzenlenen ödeme emrinin 1/3 hisseye isabet eden kısmının “böyle bir borcu olmadığı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hk. İstemin Özeti: Davacı adına tanzim ve tebliğ olunan 18.05.2011 tarihli ve … takip no.lu ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; davacının 1/3 hissesi miras yoluyla tarafına intikal eden gayrimenkulün 1/3 hissesini de 26.10.2007 tarihinde alarak 2/3 hisseye sahip olduğu ve gayrimenkulü diğer hissedarla birlikte % 50 kat karşılığında müteahhide vererek karşılığında 22 daire aldığı, sonrasında 7 dairenin 2/3 hissesini 28.12.2010 tarihinde (…) TL’ye sattığı, değer artış kazancına dair 2010 yılı gelir vergisi beyannamesini 25.03.2011 tarihinde verdiği, ancak Maliye Bakanlığı’nın GVK-76/2011-2 sirküleri uyarınca mirastan gelen paya isabet eden değer artış kazancına vergi hesaplanamayacağı gerekçesiyle 31.03.2011 tarihinde düzeltme beyannamesi verildiği, davalı idarece ilk verilen beyannameye göre tahakkuk eden verginin ödenmediğinden bahisle dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, beyan edilen matrahta ancak açıkça anlaşılabilecek nitelikte vergi hatalarının idarece ya da mükellef başvurusu üzerine düzeltilmesi mümkün olduğundan, açık bir vergi hatası bulunmayan olayda, davacının kendi beyanı ile tahakkuk eden tutarın dikkate alınmasıyla düzenlenen ödeme emrinde yasal isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. Karar: Davacı adına tanzim ve tebliğ olunan 18.05.2011 tarihli ve …. takip no.lu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde ise, “kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabilecekleri öngörülmüştür. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin birinci fıkrasının 6. bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70. maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olduğu belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacının 1/3 hissesi miras yoluyla tarafına intikal eden gayrimenkulün 1/3 hissesini de 26.10.2007 tarihinde alarak 2/3 hisseye sahip olduğu ve gayrimenkulü diğer hissedarla birlikte % 50 kat karşılığında müteahhide vererek, karşılığında 22 daire aldığı, sonrasında 7 dairenin 2/3 hissesini 28.12.2010 tarihinde (…..) TL’ye sattığı, değer artış kazancına dair 2010 yılı gelir vergisi beyannamesini 25.03.2011 tarihinde verdiği, ancak Maliye Bakanlığı’nın GVK-76/2011-2 sirküleri uyarınca mirastan gelen paya isabet eden değer artış kazancına vergi hesaplanamayacağı gerekçesiyle 31.03.2011 tarihinde düzeltme beyannamesi verildiği, davalı idarece ilk verilen beyannameye göre tahakkuk eden verginin ödenmediğinden bahisle dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa konu olayda; 2/3 hissesine sahip olduğu taşınmazını, kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edip elde ettiği bağımsız bölümleri, taşınmazını iktisap ettiği tarihten itibaren beş yıl içinde elden çıkarması halinde oluşmuş ise değer artışına dair kazancını gelir vergisi beyannamesi kapsamında beyan edeceği hususu yukarıda yer bulan 193 sayılı Yasa’nın mükerrer 80. maddesi gereği olmakla birlikte, Yasa hükmünde de ortaya konulduğu üzere ivazsız olarak iktisap edilenlerin bu kapsam dışında kalacağı hususu ihtilafsız olup, bu haliyle satışa konu taşınmazların ivazsız olarak iktisap ettiği 1/3 hissesine isabet eden kısmının gelir vergisi beyanında matrah kısmında yer almayacağı tabiidir. Bu durum karşısında davacı tarafından 31.03.2011 gününde verilen düzeltme beyanı çerçevesinde işlem yapılması yasa gereği iken öncesinde 25.03.2011 gününde vermiş olduğu ilk beyan uyarınca tahakkuk eden gelir vergisi tutarı esas alınmak suretiyle düzenlenen ödeme emrinin 1/3 hisseye isabet eden kısmının “böyle bir borcu olmadığı” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüyle, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti. / www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|