Arsa karşılığı edinilen bağımsız bölümlerin satışının KDV’ye tabi olmadığı |
14 Mayıs 2014 | ||||||
Sahip olunan arsaların kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi ile müteahhide verilmesi sonucu elde edilen bağımsız bölümlerin satışının, ticari amaç dışında sahip olunan servetin değerlendirilmesine yönelik olduğunun, diğer bir ifade ile servetin nitelik değiştirmesinden ibaret olduğunun kabulü gerektiği ve gayrimenkullerin satışından elde edilen kazanç ticari kazanç olarak nitelendirilerek davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı hk. İstemin Özeti: 2006 ila 2009 takvim yılları arasında gayrimenkul satışlarının ticari amaçlarla devamlılık gösterecek şekilde yapıldığı, katma değer vergisi mükellefiyetinin tesis edilmediği ve beyannamelerinin verilmediği ileri sürülerek takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden davacı adına 2006/2. dönemi için re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Vergi Mahkemesinin kararıyla; 2006 ila 2009 yılları arasında birden fazla taşınmaz satışı yaptığı hususunun tespiti üzerine adına mükellefiyet kaydı yapılan davacının, faaliyette bulunduğu yıllar için beyanname vermemesi nedeniyle katma değer vergisi matrahının tespiti için takdir komisyonuna sevk edilmesinin yerinde olduğu, takdir komisyonu tarafından taşınmazların satış tutarı esas alınmak suretiyle belirlenen matrah üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek bozulmasını istemektedir. Karar: 2006 ila 2009 takvim yılları arasında gayrimenkul satışlarının ticari amaçlarla devamlılık gösterecek şekilde yapıldığı, katma değer vergisi mükellefiyetinin tesis edilmediği ve beyannamelerinin verilmediği ileri sürülerek takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden davacı adına 2006/2. dönemi için re’sen salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler” başlıklı 1. maddesinin 1. bendinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanunu’nda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde ticari kazanç, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazanç olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma ek olarak bazı faaliyetlerden doğan kazançlarında ticari faaliyet sayılacağı belirtilmiş, 4 numaralı bendinde gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerden elde ettikleri kazancın ticari kazanç sayılacağı öngörülmüştür. Bu düzenlemeye göre gayrimenkul alım satım faaliyetinin ticari faaliyet sayılabilmesi için bir organizasyon içinde devamlı olarak yapılması gereklidir. Dosyanın incelenmesinden, davacının değişik tarihlerdeki taşınmaz satışlarının değerlendirilmesi amacıyla Vergi Dairesi Müdürlüğüne gelmesi sağlandıktan sonra Haziran 2010 tarihli tutanak düzenlenmiştir. Tutanak ile yıllar itibariyle davacının taşınmaz alım ve satış tarihleri belirlenmiştir. Takiben davacının 2006 ila 2009 yılları arasında ticari bir organizasyon ile taşınmaz alım ve satışı ile uğraşarak ticari faaliyette bulunup taşınmaz teslimleri yapmasına rağmen katma değer vergisi mükellefiyetini tesis ettirmediği ve beyannamelerini vermediği açıklanarak mükellefiyetinin tesis edildiği ve re’sen takdir yoluyla belirlenen matrah üzerinden 2006/2. dönemi için re’sen katma değer vergisi salındığı ve vergi ziyaı cezasının kesildiği, vergi ve cezanın kaldırılması amacıyla açılan davanın ise reddedildiği anlaşılmaktadır. Ancak, davacının satışını yaptığı taşınmazların büyük bir çoğunluğu 746/14 ve 2052/4 ada parselde yer alan taşınmazlara ilşikindir. Bu taşınmazların ise davacının sahip olduğu arsaların kat karşılığı inşaat ve satış vaadi sözleşmesi ile müteahhide verilmesi sonucu elde ettiği bağımsız bölümler ve arsa sahibi olması nedeniyle yaptığı devirler olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, alım ve satışların ticari amaç dışında sahip olduğu servetin değerlendirilmesine yönelik olduğu ve diğer bir ifade ile servetin nitelik değiştirmesinden ibaret olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Esasen davacının ticari amaç ile taşınmaz alım satımı yaptığına yönelik bir inceleme ve tespitte yapılmamıştır. Bu durumda, davacının gayrimenkullerin satışından elde edilen kazanç ticari kazanç olarak nitelendirilerek davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti. / www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|