Üniversite akademik ve idari personelinin yeni yürürlüğe girecek olan “tam gün” yasası sonrası gelir getirici faaliyet olarak yapabileceği işler |
13 Mayıs 2014 | |
1.Giriş 18 Ocak 2014 tarih ve 28886 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve kamuoyunda “Tam gün” Yasası olarak da adlandırılan 6514 sayılı Kanunla, başta sağlık mevzuatı olmak üzere, 657 sayılı Kanunun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesi ile birçok Kanunda değişiklik gidilmiş, bu çerçevede 2547 sayılı Kanunun 36 ve 58 inci maddelerinde öğretim elemanlarının çalışma statüleri ile bunlara yapılacak ödemeler hususunda önemli değişiklikler yapılmıştır. Diğer taraftan, 2547 sayılı Kanun geçici 59 uncu maddesinde yer alan ve 26.08.2011 tarihinde yürürlüğe giren; “ Yükseköğretim kurumları dışında mesleki faaliyette bulunmak ve meslek veya sanatlarını serbest olarak icra etmek isteyen öğretim üyelerine, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıla kadar ücretsiz izin verilebilir” hükmü Anayasa Mahkemesinin 18.07.2012 tarih ve E.:2011/113; K.:2012/108 sayılı Kararı ile iptal edilmiş ve iptal hükmü 01.7.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla bu hükmün artık bir işlevi kalmamıştır. Bu itibarla, öğretim üyelerinin mesleklerini serbest olarak icra edebilmek için ücretsiz izin kullanma hakları da ortadan kaldırılmıştır. Bu yazımızda 18 Ocak 2014 tarih ve 28886 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve “Tam Gün” yasası olarak bilinen 6514 sayılı Kanundan sonra üniversite personelinin gelir getirici faaliyet olarak yapabilecekleri işler açıklanmaya çalışılacaktır. 2. Yeni Yürürlüğe Giren “Tam Gün” Yasasında 657 Sayılı Kanunun 28 İnci Maddesi Çalışma Yasağı İle İlgili Düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edilen 657 sayılı Kanunun “Ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı” başlıklı 28 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ile ikinci fıkrası 6514 sayılı Kanunla yeniden düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme sonucunda 657 sayılı Kanunun 28 inci maddesi aşağıda gösterildiği gibi olmuştur. “Madde 28- Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kolektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç) Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz. Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır. Eşleri, reşit olmayan veya mahcur olan çocukları, yasaklanan faaliyetlerde bulunan memurlar bu durumu 15 gün içinde bağlı oldukları kuruma bildirmekle yükümlüdürler.” 657 sayılı Kanunun 28 inci maddesi ile Devlet memurlarına getirilen ticari ve diğer kazanç getirici faaliyetlere ilişkin hükümlerini irdelediğimizde, söz konusu maddede, Devlet memurlarının; Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre “Tacir” veya “Esnaf” sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamayacakları, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacakları, ticari mümessil veya ticari vekil ya da kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamayacakları, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerleri açamayacakları, gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamayacakları hüküm altına alınmıştır. 657 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde yer alan, memurların mesleklerini serbest olarak icra edebilmek için muayenehane, büro, ofis gibi yerler açamayacağı hükmü; 2547 sayılı Kanunun 36 ıncı maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan, öğretim elemanlarının üniversitede devamlı statüde görev yapacağı hükmü ve 2547 sayılı Kanunun 36 ıncı maddesinin 6 ıncı fıkrasında yer alan, öğretim üyelerinin mesai saatleri dışında mesleklerini serbest olarak icra edebileceklerine ilişkin hükmün 6514 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılması hususu birlikte değerlendirildiğinde öğretim üyelerinin muayenehane, büro, ofis gibi yerler açma imkânı ortadan kaldırılmıştır. 3. Tabip; Diş Tabibi Ve Tıpta Uzmanlık Mevzuatı Uyarınca Uzman Olan Profesör Ve Doçentlerin Mesai Saatleri Dışında Özel Hastaneler İle Vakıf Üniversitesi Hastanelerinde Çalışabilmelerine İlişkin Düzenleme Yeni yürürlüğe giren 6514 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik neticesinde, tabip ve diş tabibi kökenli profesör ve doçentler ile tıpta uzmanlık mevzuatı uyarınca uzman olan profesör ve doçentlere mesai saatleri dışında çalışma imkânı sağlanmıştır. Bu imkânı sağlayan düzenleme 2547 sayılı Kanunun 36 ıncı maddesine eklenen 7 inci fıkra ile yapılmıştır. Söz edilen 7 inci fıkra şu şekildedir: “Tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim elemanları, kanunlarda belirtilen hâller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi hükmüne tabidir. Ancak bunlardan profesör ve doçent kadrosunda olanlar, her bir anabilim dalındaki kadrolu profesör ve doçent sayısının yüzde 50’sini geçmemek, bir yıla kadar kurumsal sözleşme yapılmak ve geliri üniversite döner sermayesi hesabına kaydedilmek şartıyla ve ilgilinin muvafakati ile mesai dışında özel hastaneler veya vakıf üniversitesi hastanelerinde çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılabileceklerin hesabında küsurat dikkate alınmaz ve çalıştırılacak öğretim üyeleri, Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek yüzde 50’si uygulama, yüzde 50’si de akademik faaliyetlerinden oluşacak önceki yılın performans kriterlerine göre belirlenir. Bu fıkra kapsamında çalıştırılan öğretim üyeleri; a) Aynı anda birden fazla sözleşme ile çalıştırılamaz. b) Aylık sözleşme ücretleri, mesai dışı toplam tavan ek ödeme brüt tutarından az olamaz. c) Altıncı fıkrada sayılan idari görevlerde bulunamaz. ç) 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde ilave ücret alınmak suretiyle hizmet veremez. d) İlgili mevzuata ve sözleşme hükümlerine aykırı davranmaları hâlinde, idari ve disiplin sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla bir yıl, üç yıl içinde tekerrüründe beş yıl süreyle bu kapsamda çalıştırılamaz.” 4. İşyeri Hekimliğinin Aylık 30 Saat Çalıştırılması Yapılan düzenleme ile aynı zamanda Devlet Memurları Kanununda da bir değişikliğe gidilmiştir. Buna göre; memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz. Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır. Özetle kamudaki hekimler muayenehane açamayacaklardır. Ancak 6514 sayılı Kanunun “Tam Gün” Yasası olarak bilinen 21’inci maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 28’inci maddesini ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 36’ıncı maddesini saklı kalmak kaydıyla çalışmalarının önü açılmıştır. 1219 sayılı Tababet Kanunda yapılan değişiklikle, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve yöneticilik görevi bulunmayan hekimler ile aile hekimleri, kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında ve kurumlarının izniyle aylık otuz saati geçmemek üzere iş yeri hekimliği yapabileceklerdir. 5. İş Güvenliği Uzmanı Sertifikası Olanların Kendi Ve Diğer Kamu Kurumlarında 80 Saat Çalışması 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, memurların her türlü ticari faaliyete bulunmasını yasaklamıştır. Ancak, 6331 sayılı Kanunu’nun 8’inci maddesinin 7’inci fıkrası; “Kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı olma niteliğine haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için (200) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme, hizmet alan kurum tarafından yapılır. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde, günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz. Kamu sağlık hizmetlerinde tam süreli çalışmaya ilişkin mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, işyeri hekimlerinin ve diğer sağlık personelinin işyeri sağlık ve güvenlik birimi ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde görevlendirilmelerinde ve hizmet verilen işyerlerinde çalışanlarla sınırlı olmak üzere görevlerini yerine getirmelerinde, diğer kanunların kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaz. Kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelerde gerçekleştirilmiş olan işyeri hekimliği ücreti ödemeleri nedeniyle kamu görevlileri hakkında idari veya mali yargılama ve takibat yapılamaz, başlatılanlar işlemden kaldırılır, bu ödemeler geriye tahsil ve tazmin konusu edilemez.” hükmü bunu sağlamaktadır. İşyeri hekimleri ve iş sağlığı uzmanları İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 8’inci maddesinin 7’inci bendine göre kendi ve diğer kamu kurumlarında ayda 80 saat çalışabileceklerine ilişkin bir düzenleme yer almaktadır. Ancak, kamu kurumları iş sağlığı ve güvenliği kapsamına 01.07.2016 tarihinde gireceği için anılan tarihe kadar kendi ve diğer kamu kurumunda çalışarak maaşlarına ilave ek bir ücret almayacaklardır. 6331 Sayılı Kanun’un 8’inci maddesine göre, iş güvenliği uzmanlığı veya işyeri hekimliği belgesine sahip olan bir kamu görevlisi, asli görevinin yanı sıra kendi çalışmakta olduğu kurumda, kurumun üst yöneticisi tarafından iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi olarak görevlendirilebilir. Burada çalışanın muvafakatine bakılmamaktadır. Kendi kurumu dışındaki bir kamu kurumunda ise çalışanın muvafakati ve üst yöneticinin onayı ile görevlendirilebilir. Ücret ödeme konusunda ise kendi kurumu dışındaki kamu kurumlarında görev yapması halinde ücret ödemesi yapılacağına dair görüş daha ağır basmaktadır. Söz konusu madde, “… hizmet alan kurum…” ibaresi bulunmaktadır. Bununla beraber hizmet alan kurum görevlendirilen personelin kendi çalıştığı kurum da olabilir. Diğer kurumlarda görevlendirme hususunda, 6331 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin gerekçesinde yer verilmemiş olmakla birlikte çalışanın muvafakatinin aranacağı konusunda tereddütler bulunmaktadır. 6. Başka Bir Ülkede Bulunan Vakıf Veya Özel Üniversitelerde Ders Verme Ve Yönetici Olarak Görevlendirme Devlet üniversitelerinde kadrolu olarak görev yapan öğretim üyelerinin 2547 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin son fıkrası hükmüne göre başka bir devlette bulunan vakıf veya özel üniversitelerde ders vermek veya yöneticilik yapmak üzere görevlendirilebilirler. Bunun için; a) Görevlendirmenin yapılacağı, üniversite ile Devlet üniversitesi arasında bir protokol imzalanması, b) Bu protokolde görevlendirilen öğretim üyesine ödenen maaşın brüt miktarının görevlendirmenin yapılacağı üniversitelerce Devlet üniversitesinin bütçesine her aybaşı itibariyle ödenmesinin hüküm altına alınması, Gerekmektedir. Devlet üniversitelerinde kadrolu olarak yapan öğretim üyelerinin 2547 sayılı Kanunun 39’uncu maddesinin son fıkrası hükümlerine göre başka bir devlette bulunan vakıf veya özel üniversitelerde ders vermek veya yöneticilik yapmak üzere yapılan görevlendirmenin bir sonraki yılda veya yarıyılda uzatabilmesi için bir önceki yıldan veya yarıyıldan borcun bulunmadığının Devlet üniversitesi rektörlüğünce Yükseköğretim Kuruluna bildirilmesi gerekmektedir. Bu hükümlerin, öğretim ücretli olduğu Devlet üniversiteleri ile ilgili olarak da uygulanması gerekmektedir. 7. Kamu Kuruluşları Ve Vakıflarda Görevlendirilen Öğretim Elemanları 422 sayılı KHK’nin 2 inci maddesiyle 2547 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin son fıkrası değiştirilerek kamu kuruluşları ve vakıflarda görevlendirilen öğretim elemanlarına görevlendirildikleri kurumlarda yapılacak ödemeler konusu yeniden düzenlenmiştir. Yapılan bu değişikliğe göre, öğretim elemanlarına kendi kurumlarında ödenen aylık ve ödeneklerden başka, görevlendirildikleri kurumlarda görevin kadroya dayalı olması halinde bu kadro unvanı için öngörülen aylık ve ek göstergenin; söz konusu görevin kadrosuz yürütülüyor olması halinde ise ilgililerin kendi kurumlarında aldıkları aylık ve ek göstergenin brüt tutarının % 75’i ikinci görev aylığı olarak ayrıca, ödenecek, ilgilere bu ödeme dışında görevlendirildikleri kurumlarca herhangi bir ödemede bulunulmayacaktır. İlgililere bu şekilde yapılacak ödeme belirlenirken, aylık gösterge tablosunda yer alan gösterge rakamı ile ek gösterge rakamları üzerinden hesaplanan brüt tutarlar dikkate alınacak, taban ve kıdem aylığı ile diğer ödemeler ise hesaplamaya dâhil edilmeyecektir. 8. Polis Akademisi Ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde Ek Ders Ücretli Çalışma Polis Akademisi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevlendirilme yapılarak verilen ders saatlerinin 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunun 11’inci maddesinde belirtilen limitler dâhilinde kabul edilmeyecektir. 2547 sayılı Kanunun 40/c maddesinde “Bu kanun kapsamına girmeyen Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatına bağlı yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı ihtiyacı; bu kurumların tercihan bulundukları şehirdeki diğer yükseköğretim kurumlarından koordine sonucu ismen yapacakları istek üzerine, ilgili rektörlüklerce ( a ) fıkrasındaki esaslara göre karşılanır ifadesi yer aldığından ders limitlerine dahil edilmeyecektir. 9. Yükseköğretim Kurumlarındaki Öğretim Elemanlarının Harp Okullarında Görevlendirilmesi Harp okullarında ek dersle görevlendirilecek öğretim elemanlarının sözleşmeleri, ilgili kuvvet komutanlığı veya kuvvet komutanlığının yetki vereceği makam tarafından onaylanır. 4 Kasım 1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 40’ıncı ve 41’inci maddelerine göre ek dersle görevlendirilecek öğretim elemanlarının görevlendirilmeleri, harp okulu komutanlıkları ile ilgili rektörlüğün veya dekanlığın müsaadesi ile yapılır, kuvvet komutanlığına bilgi verilir. Bu şekilde bir harp okulu ile diğer yükseköğretim kurumları arasında karşılıklı olarak ek ders vermekle görevlendirilen öğretim elemanlarına, Yüksek Öğretim Kanunun 40’ıncı ve 41’inci maddeleri hükümlerine göre ek ödeme yapılır. Yükseköğretim kurumları dışından ek ders vermek üzere temin edilecek öğretim elemanlarına, yapılacak ek ders ücreti ödemesi için ders yükü zorunluluğu aranmaz. 10. Öğretim Elemanlarının Özel Dershanelerinde Çalışma Öğretim elemanlarının özel yabancı dil ve KPSS kurslarında 2547 sayılı Kanun uyarınca görevlendirilmelerine hukuken imkân bulunmamaktadır. 11. Dernek Ve Vakıflarda Çalışma Öğretim elemanları Vakıfların açmış olduğu kurs faaliyetlerinde 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurumu ve Kuruluşları ile ilişkilerine Dair Kanunun 2/(d) ve ( e ) maddeleri ve gerekse Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğünün 03.06.2004 tarih, 2004/15 sayılı Genelgesi uyarınca “ Hiçbir kamu görevlisi, mesai saatleri içinde Vakıf hizmetlerinde çalıştırılamaz. Mesai saatleri dışında çalıştırıldığında kendisine ücret ödenmez. 12. Kamu Kurumlarında Mesainin Tamamı Veya Part Time Çalışma Kamu Kurum ve Kuruluşlarında geçici (örneğin ayda bir veya iki gün) olarak görev yapmakta olan öğretim elemanları üniversitenin asli öğretim elemanı olma niteliğini devam ettirmektedirler. Ancak, bu gibilerden, mesailerinin tamamını görevlendirdikleri kamu kurum ve kuruluşlarında geçirecek şekilde görevlendirilenler, görev yaptıkları kamu kurum ve kuruluşta yürüttükleri görevler için öngörülen mali haklardan da yararlanabilecek, buna karşılık katkıları bulunamadığı için üniversitelerdeki döner sermaye gelirlerinden pay alamayacaklardır. Öte yandan, kamu harcamalarının yapılması sırasında gider kanunlarında bu harcamalara ilişkin açık hüküm bulunması gerekmektedir. Devlet Memurları Kanununda Part-time çalışma öngörülmediğine ve bu tür görevlendirilmelerde ne şekilde ödeme yapılacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediğine göre, öğretim elemanlarının üniversitedeki görevlerini de birlikte yürütmek kaydıyla geçici ayda bir veya iki gün kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilmeleri halinde, görevlendirildikleri kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilmeleri halinde, görevlendirildikleri kamu kurum ve kuruluşlarında yürüttükleri görevleri görevler nedeniyle herhangi bir ödemenin yapılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, geçici süreyle görevlendirildiği kamu kurum ve kuruluşlarınca hiçbir menfaat temin edilmemesi halinde sözü edilen 36’ıncı maddedeki esaslara uyulmak kaydıyla üniversitedeki döner sermaye gelirlerinden pay ödenmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir. 13. Türkiye Bilimsel Ve Teknik Araştırma Kurumunda Çalışma Araştırma Projelerini inceleyen ve incelettiren Araştırma Gruplarına Uzmanlık alanlarına giren konularda rapor hazırlama ve görüş bildirmek, bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmak için 278 sayılı TÜBİTAK Kuruluş Kanununun 294 sayılı K.H.K ile değişik 7 inci maddesi gereğince Başkan tarafından seçilen Grup üyeleri Üniversitelerden seçilmesi halinde bugüne kadar 2547 sayılı Kanunun 36 ve 38 inci maddeleri gereğince görevlendirilmektedir. Grup yürütme komitesi üyelerine ve yalnızca toplantılara katılan editörlere, 15.12.1992 tarihinden geçerli olmak üzere toplantı başına danışma ücreti ödenmekte ve miktarını Başkan tarafından belirlenmektedir. 14. Bir Anonim Şirkette Kurucu Ortak Olan Öğretim Üyelerinin Sırf Bu Sıfatları Nedeniyle Ticari Faaliyet Yasağı Kapsamında Sayılmayacakları Üniversitelerde tam ve kısmi statüde kadrolu olarak çalışan beş öğretim üyesinin meslekleriyle ilgili bir anonim şirketin kurucu üyesi olup, dolayısıyla, eylemlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 28 inci maddesinde öngörülen ticari faaliyet yasağı kapsamına girip giremeyeceği, Türk Ticaret Kanununda esas mukaveleyi tanzim ve imza eden ve sermaye olarak esas mukavelede muayyen parayı veyahut paradan başka bir şey koymayı taahhüt eden pay sahiplerinin kurucu üye sayılacakları belirtilmiş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ticaret ve diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağına ilişkin 28 inci maddesinin birinci fıkrasında da, memurların Türk Ticaret Kanununa göre tacir veya esnaf sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamayacakları, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacakları, ticari mümessil veya ticari vekil veya kolektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamayacakları öngörülmüştür. Türk Ticaret Kanununda tanımlanan kurucu üye sıfatının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 28 inci maddesinde öngörülen memuriyete engel faaliyetlerden sayılmayacağı, ancak, anılan kişilerin anonim şirketin yönetimini üstlenmeleri halinde; ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacakları, ticari mümessil, ticari vekil, idare meclisi üyeliği gibi yöneticilik görevlerini yapamayacakları ve ayrıca, kolektif şirketlerde ortak veya bir komandit şirkette komandite ortak olarak sınırsız sorumluluklar yüklenemeyecekleri gibi yasaklar kapsamına gireceği açıktır. Bu durumda, bir anonim şirkette kurucu ortak olan öğretim üyelerinin sırf bu sıfatları nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesindeki yasak kapsamında sayılamayacaklardır. 15. Kurs, Seminer Ve Benzeri Hizmet İçi Eğitim Etkinliklerinde Ücretle Okutulacak Dersler Hizmet içi Eğitim, Kurs ve Seminer: Yükseköğretim Üst Kuruluşları ile Yükseköğretim Kurumları Personeli Görevde Yükselme Yönetmeliği, Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanları ile Yabancı Uyruklu Elemanları Geliştirme Eğitimi Yönetmeliği, Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, Aday Memurların Yetiştirilmesine Dair Genel Yönetmelik hükümlerine göre yürütülen faaliyetler ile kurs, seminer ve benzeri hizmet içi eğitim etkinliklerini,Ücretli Ders Görevi: Hizmet içi eğitim, kurs, seminer ve benzeri hizmet içi eğitim etkinliklerinde ders vermekle görevlendirilen eğitim görevlilerine verilecek haftalık ücretli ek ders saatlerini, Eğitim Görevlisi: Kurs, seminer ve benzeri hizmet içi eğitim etkinliklerinde ücretli ders görevi verilenleri ifade eder. Eğitim görevlilerinde aranacak nitelikler kurs, seminer ve benzeri hizmet içi eğitim etkinliklerinde görev alacakların; Yüksek öğrenimli olmaları, Uygulanacak eğitim programında yer alan konularda gerekli bilgi, beceri ve öğretme yeteneğine sahip olmaları, Üniversite öğretim elemanlarından görevlendirilen personelin öğretim üyesi, öğretim görevlisi veya okutman olmaları, Üzerinde resmî görevi bulunmayanlardan görevlendirilenlerin, eğitim programlarında yer alan konularda tecrübeye dayalı bilgi, beceri ve öğretme yeteneğine sahip olmaları şartları aranır. Ders görevi: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89 uncu maddesinde; Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dâhil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir. Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit olunur. Ders ve konferans ücretleri: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 176’ıncı maddesinde; (Değişik birinci fıkra: 21/3/2006 – 5473/3 md.) Bu Kanunun 89 uncu maddesine göre kendilerine ders görevi verilenlere, ders saati başına gündüz öğretimi için 140, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18:00'den sonra başlayan öğretim faaliyetleri için 150 gösterge rakamının bu Kanuna göre belirlenen aylık katsayısı ile çarpımından oluşan miktar üzerinden ek ders ücreti ödenir. (Değişik ikinci fıkra: 21/3/2006 – 5473/3 md.) Bu ücretler, özel eğitime muhtaç öğrencilerin eğitim ve öğretim gördüğü kurumlarda görevli öğretmen ve yöneticiler ile bu öğrencilere yönelik olarak açılan özel sınıf öğretmenlerine ve cezaevlerinde görevli öğretmenlere % 25 fazlasıyla ödenir. Bu madde kapsamında ücretle ders vermek üzere yükseköğretim kurumlarından görevlendirilen öğretim elemanlarına 2914 sayılı Kanun hükümlerine göre ek ders ücreti ödenir. Konferans ücreti her yıl bütçe kanunlarında gösterilir. Ücretle okutulabilecek ders saatleri sayısı kurs, seminer ve benzeri hizmet içi eğitim etkinliklerinde ücretli ders görevi alacak olanlardan; Kurum içi personele; günde 5, haftada 25 ve yılda 250 saati, Diğer kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilecek personele; haftada 15 saati, Üniversite öğretim elemanlarına; 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununda belirtilen zorunlu ve isteğe bağlı ek ders saatini, Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfındaki personele; çalışmakta oldukları kurumun ek ders görevi ile ilgili mevzuatında belirtilen zorunlu ve isteğe bağlı ek ders saatini, Üzerinde resmî görevi bulunmayanlara; haftada 25 saati aşmayacak şekilde ek ders görevi verilebilir. Bu Esaslara göre ek ders ücreti ödenebilmesi için ders görevinin fiilen yapılmış olması şarttır. Kurs, seminer ve benzeri hizmet içi eğitim etkinliklerinde yönetici olarak görevlendirilenlerin, fiilen yerine getirdikleri ders görevleri hariç, bu görevleri ek ders görevinden sayılmaz. Ücretli ders görevi verileceklerin tespiti aranan nitelikleri taşıyanlardan kendilerine ücretli ders görevi verilecekler, ilgili kurumun en üst amirinden alınacak makam onayı ile görevlendirilir. Alınacak onayda ders görevi verileceklerin adları ve unvanları, girecekleri ders ve saat sayıları ile ilgili mevzuatı çerçevesinde belirlenen ödenecek ek ders ücreti miktarı belirtilir. 16. Telif Ücreti Almak Devlet memurlarının gelir getirici iş yasağı, başka birinin yanında iş sözleşmesi veya hizmet akdi ile çalışmayı veya Bağ-Kur’lu olacak şekilde kendi adına ve hesabına faaliyet göstermeyi kapsar. Öte yandan, memurlar, telif ücreti karşılığında gelir kazanabilir. Hizmet akdi ile değil istisna akdi (eser akdi) ile çalışma denilen bu durum yasak kapsamına girmez. Bir devlet memurunun resim/tablo yapması, şarkı bestelemesi, senaryo, kitap veya makale yazması, proje veya çizim yapması, web sitesi dizayn etmesi, bir prezantasyon hazırlaması ve sunması, bir proje ya da rapor düzenlemesi, bilirkişi olarak faaliyet göstermesi gibi faaliyetler istisna akdine girer. Bu gibi işleri yapan bir memur, bir işverene bağlı çalışmadığı sürece, ceza almaz. Telif Ücretinden Gelir Vergisi Kesilir. Ancak, bazı kamu kurumlarının ve bazı unvanlardaki personelin bilirkişi olabilmesi için Kurumlarından izin alması gerektiğinin altını çizelim. Bu gibi özel izin gerektiren durumları görmek için, devlet memurunun çalıştığı kurumun ya da çalıştığı kadronun personel yönetmeliğine bakması gerekir. Telif ücreti almayı gerektiren bir iş yapan devlet memurlarının ücretleri ödenirken, ilgililer tarafından gider makbuzu kesilir. Ödenen ücret bu şekilde belgelendirilir. Ödeme sırasında telif ücreti üzerinden gelir vergisi kesilir ve ödeyen tarafından vergi Maliye Bakanlığı’na ödenir.Ancak Anayasa Mahkemesi’nin 16/7/2010 tarihli ve E.: 2010/29, K.: 2010/90 sayılı Kararı ile “Öğretim elemanının görevi ile bağlantılı olarak verdiği hizmetin karşılığında telif ücreti adıyla bir bedel tahsil etmesi halinde 58 inci madde hükümleri uygulanır. ”denilmektedir. Bu durumda telif ücretlerinin önce döner sermayeye yatırılması gerekmektedir. Son yapılan bu düzenleme istisna akdi ile çelişen bir durumdur. Bu konuda görüş sorulmasının gerektiği değerlendirilmektedir. 17. Muhtar Seçilenlerin Çalışması Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76’ıncı maddesinin son fıkrasında; hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensuplarının görevlerinden çekilmedikçe aday olamayacakları ve milletvekili seçilemeyecekleri belirtilmiştir. 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun'un 17 inci maddesinde; milletvekilleri, belediye başkanları, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile muhtarların mahalli idareler seçimlerinde adaylıklarını koyabilmeleri veya aday gösterilebilmeleri için görevlerinden istifa etmek zorunda olmadıkları belirtilmiş, ancak kamu görevlileri, siyasi parti il, ilçe ve belde yöneticileri, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları (subay ve astsubaylar) ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanların adaylığı konusunda bir hükme yer verilmemiştir. Bu durumda kamu görevlilerinin, siyasi parti il, ilçe ve belde yöneticilerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları (subay ve astsubaylar) ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanların yapılacak Mahalli İdareler Seçiminde aday olmaları hususunda 2972 sayılı Kanunun 36’ıncı maddesi ile atıf yapılan 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 18, 19 ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 40’ıncı maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Muhtar seçildikten sonra, hem hizmet akdi ile bir işverenin yanında çalışmaya devam edilebilir, hem de muhtarlık görevi sürdürülebilir. Memurların muhtar olmalarını çalışmalarını engelleyecek bir düzenleme bulunmadığı gibi 5510 sayılı Kanuna göre bu mümkün kılınmıştır. 657 sayılı Kanun 28’inci ve 2547 sayılı Kanun 36’ıncı maddelerinde muhtar olarak çalışmayı engelleyici bir düzenleme olmadığından çalışılabileceği değerlendirilmektedir. Ancak, uygulamada 4/C statüsünde olup da muhtar seçilenlere rastlanmamaktadır. Çünkü muhtarlık genelde tam bir mesai gerektirmektedir. 18. Jüri Üyeliği Ödemesi Genel yönetim kapsamında bulunan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar ve özel kanunlarla kurulmuş fonlar tarafından yapılacak her türlü etüt, plan, proje, güzel sanatlara ve benzeri işlere ilişkin yarışmalarda jüri üyesi veya raportör olarak görevlendirilen 657 sayılı Kanunun 87 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışan personele, her bir asil jüri üyeliği veya raportörlüğü için 1.260.- TL geçmemek üzere Maliye Bakanlığının görüşü alınarak kurumlarınca belirlenecek tutarda ücret ödenir. Bu personelden, Danışman jüri üyeliği görevi yapanlara aynı koşullarla, yukarıda belirtildiği şekilde tespit edilen tutarın ½ si, Yedek jüri üyelerine ön soru-cevap toplantılarına katılmaları halinde yedeği oldukları danışman jüri veya asil jüri üyelerine ödenen tutarın ¼’ü, Asil jüri üyesinin zorunlu bir nedenle çalışmalara devam edememesi halinde kendisine yedek jüri üyesi ücreti, asli jüri üyesinin yerine yerini alacak yedek jüri üyesine de asli jüri üyesi ücreti, Raportör yardımcılarına raportörlere ödenen tutarın 1/5’i ödenir. Anılan jürilerde üye veya raportör olarak görev yapan ve yukarıda belirtilen kapsama girmeyen 657 sayılı Kanunun 87 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışan personel dışındaki kişilere ise, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 23 ve 53 üncü maddeleri uyarınca yayımlanmış olan Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Mühendislik, Kentsel Tasarım Projeleri, Şehir ve Bölge Planlama ve Güzel Sanat Eserleri Yarışmaları Yönetmeliği hükümlerine göre ücret ödenir. Ancak verilecek tutar, bu maddenin birinci cümlesinde belirtilen tutarın iki katından fazla olamaz. 19. Yayın Ücreti Ödenmesi İmkânı Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Ödenecek Telif ve İşlenme Ücretleri Hakkında Yönetmelik uyarınca, kamu kurum ve kuruluşları adına yayınlanan kitap, çeviri, derleme, makale, tebliğ, konferans verenlere yayın ücreti ödenecektir. Bu ücretler kamu görevlileri için bir imkân olabileceği gibi kamu kurumlarınca bu Yönetmelikte belirlenen tutarları aşarak yapılan yüksek meblağlı ödemeler nedeniyle sorunlarda oluşturulabilmektedir. Çeşitli ödeme standartları bulunmuş olsa da genel ödeme için aşağıda bir hesaplama çalışması bulunmaktadır. Bir üniversite dergisinde makale yazan kamu görevlisine her 200 kelime bir sayfa sayıldığında 10 sayfa üzerinden bir ödeme yapılma imkânı gelmiş olursa her sayfa için 210 gösterge rakamı üzerinden 155.- TL tutarında bir ödeme yapılacaktır. 20. Yardımcı Doçentlik, Doçentlik, Profesörlük Atamalarındaki Jüri Üyeliği Ve Ücreti Türkiye’de Doçentlik unvanı Yüksek Öğretim Kurulu’nun akademik organı olan Üniversitelerarası Kurul aracılığı ile yürüttüğü Doçentlik Sınav Süreci sonucu verilmekte. İstenen ön koşulları sağladığına inanan ve doktora derecesine sahip adayların başvuruları iki aşamalı bir sınavla değerlendirilmektedir. Genelde 5 profesörden oluşan jüriler önce adayın eserlerini incelemekte, ardından eserleri yeterli görülen adaylar sözlü sınava alınmaktadırlar. Yapılan bu sınavlarda doçentlik jüri üyelerinin birçoğu haklı nedenlerle sınavlarda görev almaktan kaçınabilmektedirler. Öğretim Üyelerinin üniversitelerindeki dersleri ve tez danışmanlıkları gibi asıl görevlerinin yanı sıra birde, Doçent adayların dosyasını incelemek uzun zaman alan zahmetli ve yoğun emek isteyen bir iştir. Ayrıca, doçentlik sınavına jüri üyesi olarak görevlendirilen öğretim üyelerinin kendi görevli oldukları üniversitelerin dışında başka şehirlerdeki üniversitelerde yapılan sözlü jüri üyeliklerine katılmak için gittiklerinde, kendi görevli oldukları üniversitelerin bütçesinden karşılanmak üzere yolluk yevmiye istediklerinde, 6245 sayılı Harcırah Kanunun 57’inci maddesine aykırı bir durum içerdiği gerekçesiyle Sayıştay denetçileri tarafından sorgu konusu olduğundan, bazı jüri üyelerinin mensubu olduğu üniversiteler tarafından yolluk-gündelik ödenmemesi dahi söz konusu olabilmektedir. Bu nedenlerle jüri üyeleri başka bir ilde yapılan sözlü sınavlardaki masraflarını kendi ceplerinden karşılayarak gitmek durumunda kalabilmektedirler. Bütün bu durumlar göz önünde bulundurularak, 01.06.2012 Tarih ve 28310 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 29.05.2012 tarih ve 2012/1 numaralı “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı’nın 23’üncü maddesi uyarınca; “Madde 23: (1) 04.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 24’üncü maddesi uyarınca yapılan doçentlik sınavlarında jüri üyesi olarak görevlendirilen öğretim üyelerine her bir jüri üyeliği için 4500 gösterge rakamının aynı Kanunun 23, 25 ve 26’ıncı maddeleri uyarınca oluşturulan yardımcı doçent, doçent ve profesör atama jürilerinde görev alan öğretim üyelerine ise her bir jüri üyeliği için 3000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda jüri üyeliği ücreti ödenir. Bir kişiye bu madde kapsamında ödeme yapılacak jüri üyeliği sayısı bir yılda altıyı geçemez. Söz konusu ödemenin yapılmasına ilişkin usul ve esaslar toplu sözleşme metninin Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde Yükseköğretim Kurulunca belirlenir.” Denilmektedir. Buna göre; söz konusu ödemenin yapılmasına ilişkin usul ve esaslar toplu sözleşme metninin Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde hazırlanması öngörülen “Doçentlik Sınav Jüri Üyeleri İle Yardımcı Doçent, Doçent ve Profesör Atama Jürilerinde Görev Alan Öğretim Üyelerine Ödenecek Ücrete İlişkin Usul ve Esaslar” Yükseköğretim Kurulunca hazırlanarak, 01.01.2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. 21. Bilirkişilerin Görevlendirilmesi Maddenin birinci fıkrasında yer alan düzenleme ile mahkemelerde bilirkişi görevlendirmesinde, yargı çevreleri içinde yer aldıkları bölge adliye mahkemeleri adli yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenecek bilirkişi listelerinin gözetilmesi esası hüküm altına alınmıştır. Bilirkişi görevlendirecek olan mahkemenin, yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adli yargı adalet komisyonu tarafından düzenlenen listede, bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişilik yapacak bir kimseyi bulamaması halinde, diğer bölge adliye mahkemeleri nezdinde ki adli yargı adalet komisyonlarında oluşturulmuş olan listelerden buradan da bilirkişi sağlanmasının olanaklı olmaması durumunda ise liste dışında bilirkişi görevlendirmesi esası benimsenmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemeyle bilirkişi listelerinin düzenlenmesine, güncellenmesine ve listede kendisine yer verilmiş olanların liste dışına çıkartılmasına ilişkin usul ve esasların, ayrıntılı bir biçimde, ilgili bakanlıkların da görüşü alınmak suretiyle, Adalet Bakanlığı’nca hazırlanacak olan yönetmelikle tayin edileceği hususu, hüküm altına alınmıştır. Bilirkişiye, sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri ödenir. Bu konuda, Adalet Bakanlığınca çıkarılacak ve her yıl güncellenecek olan tarife esas alınır. Maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin giderlerini ve ücretini talep etme yetkisi ile bu giderler ve ücretin nasıl belirleneceği hususları, hüküm altına alınmıştır. Bilirkişilik ücretinin ve masraflarının objektif ölçülere göre belirlenmesini gerçekleştirmek, bilirkişiliğin bir angaryaya dönüşmesini önlemek (Anayasanın 18 inci maddesinin birinci fıkrası), nitelikli ve konusunda gerçekten uzman ve kişilik özellikleri itibarıyla da daha uygun olan kişileri, bilirkişi olarak hizmet vermeye özendirmek amacıyla, Adalet Bakanlığı’nca, bilirkişi gider ve ücret tarifesinin düzenlenmesi ve tarifenin Bakanlıkça her yıl güncellenmesi esası bu maddede benimsenmiştir. Bazı unvanlardaki personelin bilirkişi olabilmesi için Kurumlarından izin alması gerektiğinin altını çizelim. Bu gibi özel izin gerektiren durumları görmek için, devlet memurunun çalıştığı kurumun ya da çalıştığı kadronun personel yönetmeliğine bakması gerekir. 22. 39’uncu Maddeye Göre Görevlendirilmelerde İstisna olan 39’uncu maddenin 1’inci fıkrası “Öğretim elemanlarının kurumlarından yolluk almaksızın yurt içinde ve yurt dışında kongre, konferans, seminer ve benzeri bilimsel toplantılarla, bilim ve meslekleri ile ilgili diğer toplantılara katılmalarına, araştırma ve inceleme gezileri yapmalarına, araştırma ve incelemenin gerektirdiği yerde bulunmalarına, bir haftaya kadar dekan, enstitü ve yüksek okul müdürleri, on beş güne kadar rektörler izin verebilirler. Bu şekilde on beş günü aşan veya yolluk verilmesini gerektiren veya araştırma ve incelemenin gerektirdiği masrafların üniversite ile buna bağlı birimlerin bütçesinden veya döner sermaye gelirlerinden ödenmesi icap eden durumlarda, ilgili yönetim kurulunun kararı ve rektörün onayı gereklidir.” Şeklindedir. Tebliğin 12’inci maddesinde bu şekilde görevlendirilen öğretim elemanlarına, her ne suretle olursa olsun bir takvim yılı içinde üç ayı geçmemek üzere üniversite yönetim kurullarınca belirlenecek süreler için döner sermaye payı ödenebileceği düzenlenmiştir. Ancak, gidilen yurt içi ve yurt dışında kongre, konferans ve seminer ve bilimsel toplantılar karşılığında ücret alınması durumunda ne yapılması gerektiğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Kişisel görüşümüz seminer ve konferans karşılığında ücret alınmaması durumunda, alınan ücretin döner sermaye yatırıldıktan sonra akademik faaliyet ücreti olarak katılımcıya ödenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. 23. 38’inci Maddeye Göre Görevlendirilenlere 5947 sayılı Kanun ile değiştirilen ve yürürlüğe giren 2547 sayılı Kanunun 38’inci maddesine göre öğretim elemanları ilgili kurumların talebi ve kendisinin muvafakati, üniversite yönetim kurulunun uygun görmesi ve rektörün onayı ile ihtiyaç duyulan konularda, özlük işlemleri kendi kurumlarınca yürütülmek kaydıyla diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında geçici olarak görevlendirilebilir. Bu şekilde görevlendirilenlerin kadrosunun bulunduğu yükseköğretim kurumlarındaki aylık ve diğer ödemeler ile öteki hakları devam eder. Yükseköğretim Kurulu, bağlı birimleri ve Üniversitelerarası Kurul ile adli Tıp Kurumunda görevlendirilenler hariç olmak üzere bu şekilde görevlendirilenler ek ödemeden yararlanmamaktadırlar. Bu şekilde görevlendirilenlere ayrıca ikinci görev aylığı ödenmektedir. Bunun miktarı ise 38. maddenin son fıkrasında şu şekilde düzenlenmiştir.
"Bu madde uyarınca görevlendirilen öğretim elemanları kendi kurumlarından alacakları aylık ve ödeneklerin yanı sıra, görevlendirildikleri kurumda yürüttükleri görev için birinci derecenin dördüncü kademesinde bulunan bir genel müdürün aylık ve ek gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunan tutarı geçmemek üzere ilgili bakan tarafından tespit edilecek miktarı net olarak ikinci görev aylığı şeklinde ayrıca alırlar. Bunlar görevlendirildikleri kurumlarca kendilerine bu suretle yapılan ödemeleri döner sermayelere yatırmak zorunda değildirler. Bunlara görev yapacakları kurumca bu ödeme dışında başkaca bir ödeme yapılmaz." Maddenin atıfta bulunduğu genel müdürün aylık göstergesi 1500, ek göstergesi ise 6400'tür.
24. 41’inci Maddeye Göre Görevlendirmeler Öğretim üyeleri, ihtiyacı olan üniversitenin isteği ve kendi arzusu üzerine ve ilgili yönetim kurullarının görüşü, rektörün önerisi ile Yükseköğretim Kurulu tarafından, istekte bulunan üniversitenin birimlerinde en az bir eğitim-öğretim yılı için görevlendirilebilir. Yükseköğretim Kanunu’nun 41’inci maddesi uyarınca yapılan ve yükseköğretim kurumlarının çeşitli bilim ve sanat dallarındaki öğretim üyesi ihtiyaçlarının karşılanması amacını taşıyan bu görevlendirmeler üniversitelerin rektörleri tarafından Yükseköğretim kurulunun belirleyeceği yerde kullanılmak üzere yapılabilir. Bu şekilde görevlendirilenlere özlük hakları kurumlarından devam etmek kaydıyla görev yapacağı kurumun bulunduğu yer ve özelliklerine göre sadece görev yaptıkları birimden döner sermaye payı ödenir. 2547 sayılı Kanun’a göre haftalık ders yükünü doldurmadıkları sebebiyle kendi üniversitelerinin diğer birimlerde veya o şehirdeki yükseköğretim kurumlarında ders yükünü doldurmak üzere rektör, tarafından görevlendirilen öğretim üyeleri sadece kadrolarının bulunduğu birimden döner sermaye ek ödemesi ödenmektedir. Bu maddeye göre görevlendirilenler görevlendirildikleri kurumda, idari görevleri varsa, idari görev ödeneğini, geliştirme ödeneği varsa, geliştirme ödeneği gibi kendi kurumunda olmayan veya kendi kurumlarında ödenen ödeneklerden yüksek olanı görevlendirildikleri kurum tarafından ödenir. 25. Teknoparklarda Çalışma Üniversite-sanayi işbirliğinin kurumsallaşması, aynı veya değişik sektörde faaliyet gösteren yenilikçi işletmelerin bir araya gelmesinin yarattığı sinerji ile ülkemizde Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması hedeflenerek Bakanlıkça hazırlanan 4691 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, 06 Temmuz 2001 tarih ve 24454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve daha sonra 6170 Sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 12 Mart 2011 tarih ve 27872 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak değiştirilmiştir. Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu Bölgedeki yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31.12.2023 tarihine kadar Gelir ve Kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Bu süre içerisinde bu bölgelerde ürettikleri ve sistem yönetimi, veri yönetimi, iş uygulamaları, sektörel, internet, mobil ve askeri komuta kontrol uygulama yazılımı şeklindeki teslim ve hizmetleri de Katma Değer Vergisi’nden müstesnadır. Bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri 31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden muaf tutulmaktadır. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde istihdam edilen personelin sigorta primi işveren hissesinin % 50’si 5746 Sayılı Kanun kapsamında desteklenmektedir. Öğretim elemanları Üniversite’nin izni ile yaptıkları araştırmaların sonuçlarını ticarileştirmek amacı ile bu Bölgelerde şirket kurabilir, kurulu bir şirkete ortak olabilir veya bu şirketlerin yönetiminde görev alabilirler. Bölgede görevlendirilen öğretim elemanlarının Bölgede elde edecekleri gelirler üniversite döner sermaye kapsamı dışında tutulur. Öğretim elemanları Üniversite Yönetim Kurulu izni ile yaptıkları araştırmalarının sonuçlarını ticarileştirmek amacı ile bu Bölgelerde şirket kurabilmekte, kurulu bir şirkete ortak olabilmekte ve/veya bu şirketlerin yönetiminde görev alabilmektedir. Bölgede yer alan faaliyetlerde idari personel olarak hizmetine ihtiyaç duyulan kamu kurum ve kuruluşları ile üniversite personelinin, yönetici şirkette görevlendirilmeleri sağlanmaktadır. 26. Sonuç ve Değerlendirme Tam gün yayınlanmasından sonra üniversitelerdeki akademik ve idari personelin gelir getirici hangi tür faaliyetleri yapabileceklerine ilişkin bir kargaşa yaşanmaktadır. Bu yazımızda yaşanan bu kargaşaya bir nebzede olsa ışık tutmaya çalışılmıştır. Üniversitelerde çalışan Memur ve Akademik personelin gelir getirici faaliyetlerinin kapsamı çok geniş olduğundan, makalede yer almayan atlanan faaliyetler olabilir. Akla ilk gelen önemlileri açıklanmaya çalışılmıştır. Ayhan GÖKDEMİRDokuz Eylül Üniversitesi SHMO Yüksekokul Sekreteri Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. KAYNAKÇA :
|