Davayı Kazanan, Memur Eski Görevine Dönemeyecek Düzenlemesi Üniversitelerde Uygulanabilir mi? |
11 Temmuz 2014 | |
1. Giriş Torba Kanun ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinde değişiklik yapıldı. Yapılan bu değişiklik, yargı paketinde düzenlemeler adı altında, 6 Mart 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Devlet memurlarının verimliliğinin çok düşük olduğu yönünde uzun süredir verilen siyasi demeçlerin ardından, memuriyet güvencesini önemli ölçüde etkileyecek bir düzenleme kabul edildi. Yargı paketinde yer alan bu düzenlemeler nedeniyle, memuriyet güvencesi önemli yaralar aldı.
Yazımızın konusu yapılan düzenlemenin üniversitelerde uygulanabilirliğine değinilmeye çalışılacaktır.
2. Torba Yasayla Yapılan Düzenleme
2577 sayılı Kanunda yapılan ve 6 Mart 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme şu şekildedir; MADDE 18 - 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş ve (4) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir." "4. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir." 3. Yapılan Değişiklikler Ne Getiriyor 6 Marttan itibaren, mahkeme kararını kazanan memur, eğer döneceği kadro boş değilse, eski görevine geri dönemeyecektir. Bu düzenleme hem iptal hem de yürütmeyi durdurma davaları için geçerlidir. Bu düzenleme; atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgilidir. Mahkemeyi kazanan memur, eski görevi yerine, kazanılmış hak aylığına eşit başka bir kadroya atanacaktır. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasındaki maaş farkı kendisine geri ödenecektir. Mahkeme kararlarını süresi içinde yerine getirmeyen üst yöneticiye direkt dava açılmayacaktır. Dava, idare aleyhine açılacaktır. -Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının uygulanma şekli değiştirilmiş oldu.
-İptal ya da yürütmenin durdurulması kararı alan kamu görevlileri, dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya atanabilecek. Kadro doldurulmuş ise bu kadroya atanmayacak.
-Kadroya başkası atanmış ise, davayı kazanmış olan kamu personeli aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanacak. Böylelikle yargı kararı uygulanmış olacak.
-Davayı kazanan kamu personelinin, eski kadrosu ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark, aradaki farklılık giderilinceye kadar tazminat olarak ödenecek.
-Mahkeme kararlarını süresi içinde yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında tazminat davası da açılamayacak. Dava sadece ilgili idare aleyhine açılabilecek.
4. Değerlendirme
Kabul edilen bu düzenlemenin;
Görevden alınan veya görevine son verilen ya da naklen ataması yapılan bir memurun eski kadrosuna geri dönmesini zora sokmasına,
Haksız bir işlem ile görevden alınan, görevine son verilen veya naklen atanan memurun, bu işleme karşı açacağı davayı kazanması halinde bile eski görevinin dolmuş olduğu gerekçesiyle bu göreve dönememesine,
Haksız yere görevden alındığı ya da naklen atandığı mahkeme kararıyla ortaya konulmasına rağmen, yapılan haksızlığın giderilmemesine,
Davayı kazanmanın, memura sağlayacağı tek yararın sadece bir süreliğine yeni atandığı kadronun maaşından daha yüksek maaş almasına,
sebep olacağı, değerlendirilmektedir.
Öte yandan, düzenlemenin son fıkrası ise çok önemli başka bir mahsur içermektedir. Buna göre mahkeme kararı ile haklarını almak isteyen memur hakkındaki kararı uygulamayan bürokratlar hakkında tazminat davası açılamayacak. Şu anki duruma göre bir memurun kazandığı mahkeme kararını uygulamayan bürokratlar hakkında tazminat davası açılabiliyor ve bu durum bürokratları mahkeme kararlarını uygulamaya zorluyordu. Ancak kabul edilen bu değişiklik ile artık mahkeme kararlarını keyfi olarak uygulamayan bürokratların sayısının artacağı görünüyor.
5. Yapılan Düzenlemenin Anayasaya Uygunluğu 6 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunda önemli bir hüküm bulunuyordu. Bu hükme göre, kamu görevlisi, hakkında tesis edilen yer değiştirme, göreve son verme, görev ve unvan değiştirmeye dair davayı kazansa dahi eski görevine dönemeyecektir. Bu maddeye göre; Yönetici, memur, il müdürü, ilçe müdürü, polis, öğretmen... fark etmez herhangi bir kamu görevlisi keyfi olarak görevden alınırsa ya da yeri değiştirilirse mahkeme kararı dahi olsa eski kadrosu boş değilse dönemeyecek. İdareye sınırsız takdir yetkisi tanıyan, sorgusuz sualsiz görev yeri değiştirmeyi ve görevden almayı öngören bu maddeye eklenen bir başka fıkra ile de; Kamu görevlisi mahkeme kararını uygulamadığı taktirde o kamu görevlisi hakkında tazminat davası açılamayacak. Devlet aleyhine dava açılabilecek. Bu da demek oluyor ki mahkeme eski görev yerinize iadeye karar vermişse ve eski yeriniz doldurulmuşsa zaten oraya atanamayacak, fakat eski yeri boş olduğunda da bu kez idare kararı uygulamayabilecek. Bu keyfi uygulama nedeniyle cezaya da tabi olmayacak. Öte yandan, 6526 sayılı Kanunun 18. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesinin 1. fıkrasına eklenen cümlenin yürürlüğe girmesiyle birlikte; kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık ve derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Bu değişiklikle; hukuka aykırı olarak görevinden alınan bir kamu görevlisinin yerine aynı kadroya başka bir kişinin atanması durumunda, İdare Mahkemesince verilen kararın uygulanma imkanı da kalmayacaktır. Uygulamada, idare tarafından genelde boşalan kadro veya göreve hemen başka bir kişinin atandığı göz önünde bulundurulduğunda bu düzenlemeyle, yargı kararlarının uygulanması şekli düzeyde kalacaktır. Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrasında; "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirmesini geciktiremez." hükmüne yer verilmiştir. Yapılan değişiklikle bu kuraldan sapılmakta, mahkeme kararlarının gereğinin yerine getirilmesinin zorunlu olduğu yönündeki Anayasal düzenlemenin dışına çıkılmakta, yeni koşullar ileri sürülerek mahkeme kararlarının değiştirilmesinin veya uygulanmamasının yolu açılmaktadır. Böylece, dava yoluna gidilmesinin bir anlamı kalmayacak; dolayısıyla, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu yönündeki Anayasal düzenleme de işlevsiz hale gelecektir. Diğer yandan, 6526 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinin (4) numaralı fıkrasını değiştiren düzenleme, mahkeme kararlarını süresi içerisinde yerine getirmeyen kamu görevlilerine karşı dava açılabilmesini engellemek suretiyle, Anayasa'nın 2. maddesinde ifadesini bulan "Hukuk devleti" ilkesinin varlığı için gerekli olan ve kamu görevlileri tarafından mahkeme kararlarının keyfi olarak yerine getirmemelerinin önündeki koruma mekanizmasından da vazgeçilmesine yol açacaktır. Söz konusu hükümlerin uygulanması halinde, "kuvvetler ayrılığı" ilkesi, "Hukuk devleti" ilkesi, "Kanun önünde eşitlik" ilkesi, "Anayasa'nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" prensibi, "Hak arama hürriyeti", "Kanuni hakim güvencesi", "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu" prensibi", "Mahkemelerin bağımsızlığı" ilkesi ve "Hakimlik ve savcılık teminatı" konularında Anayasa'nın öngördüğü bütün kuralların ihlal edilmiş olacağı ve bu Anayasal ilke ve güvenceler yönünden telafisi imkansız zararların doğacağı çok açık ve kesindir. Öte yandan, Anayasal düzenin, hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması, hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır. Anayasa'ya aykırılıkların sürdürülmesi, özenle korunması gereken "hukukun üstünlüğü" ilkesini de zedeleyecektir. Hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende ise, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden, telafisi imkânsız durum ve zararlara yol açacaktır. 6. Son Torba Yasaya Eklenen Düzenleme Torba tasarıya eklenen hükümlerinden birisi de, görevden alınıp da davayı kazananlara ilişkindir. Hali Hazırdaki Hüküm Madde 28 - 1. (Değişik fıkra: 10.06.1994 - 4001 S.K./13. md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (İptal cümle: Anayasa Mah. 10.07.2013 tarih ve E. 2012/107, K. 2013/90)(**) (Ek 2 adet cümle: 21.02.2014 - 6526 S.K./18. md.) Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir. Torba Tasarıya Eklenen Yeni Hüküm MADDE 82 - 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümleleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği iki yıl içinde; ilgilinin kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanması suretiyle yerine getirilir. "Kamu görevlileri hakkında yapılan bu tür idari tasarruflar; telafisi güç veya imkânsız zararlar doğurmaz." "Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereğini yerine getirmeyen kamu görevlisi hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılamaz; ancak disiplin hükümleri saklıdır." İdari Yargılama Usul Kanununda Şubat ayında bir düzenleme yapılmıştı. Yapılan düzenlemede, görevden alınan davayı kazandığında, eğer döneceği kadro boş ise oraya atanabileceği değilse kazanılmış hak aylığına uygun bir göreve atanacağı hükme bağlanmıştı. Bu yeni düzenlemede ise "boş" şartı kaldırılmaktadır. Davayı kazanan için gerekli işlem 2 yıl içinde kazanılmış hak aylığına uygun bir kadroya atamak suretiyle yapılacaktır. Ayrıca mahkeme kararlarını yerine getirmeyen kamu görevlisi için ceza soruşturması da yapılmayacak. 7. Yapılan Düzenlemeler Üniversitelerde Uygulanabilir mi? Üniversitelerde 1 inci derece 2200 göstergeli kadrolar ayniyat saymanı kadrosu ile sınırlandırılmıştır. Ayniyat saymanı kadrosunun dışında diğer kadrolar (şef, veri hazırlama, memur, vb.) 1 inci derecede kadro bulunmamaktadır. Unvanlı dediğimiz kadrolarda; Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı, Daire Başkanı, Fakülte, Enstitü, Yüksekokul Sekreteri kadrolarıdır. A sınıfı dediğimiz büyükşehirlerdeki en büyük üniversitemizde bu kadroların sayısının toplamı 70 i geçmez. Bir başka değişle üniversitelerde görevden alınabilecek unvanlı kadro sayısı toplamı ancak bu kadardır. İptal ya da yürütmenin durdurulması kararı alan kamu görevlileri, dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya atanabilecek. Kadro doldurulmuş ise bu kadroya atanmayacak. Kadroya başkası atanmış ise, davayı kazanmış olan kamu personeli aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanacak. Böylelikle yargı kararı uygulanmış olacak. Ancak üniversitelerde bu unvanlı kadroların dışında 1 inci derece kadro sadece ayniyat saymanı kadrosuyla sınırlıdır. Bu kadrolarda genellikle doludur. Görevden alınan, yüksekokul fakülte sekreteri, Daire Başkanını ayniyat saymanı kadrosu dışında birinci derece kadro olmadığından, başka kadroya atanamaz.
Diğer taraftan ayniyat saymanı kadroları ve ayniyat saymanlığı 5018 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra görevlerini taşınır kontrol yetkilisine bırakmıştır. Ayniyat saymanı kadrosunun ve kadrodaki görev yapanların yetki görev ve sorumlulukları kalmamıştır. Ayniyat saymanı kadrolarını dolduranların emekli olması veya boşaltılması sonucu bu kadrolara atama yapılmaması gerekmektedir. Maliye Bakanlığı kendi birimlerinde, boşalan ayniyat saymanı kadrolarını atama yapmadan iptal etmektedir. Diğer kamu kurumları içinde benzer uygulama başlanıldığında, üniversitelerde de ayniyat saymanı kadroları kaldırıldığında, unvanlı kadroların (yüksekokul sekreteri, daire başkanı) dışında 1 inci derece atanabilecekleri kadro kalmayacaktır. Görevden alınan fakülte sekreteri, daire başkanı, yüksekokul sekreteri 1 inci derece kadro kalmayınca, unvanlı kadroların dışında başka diğer kadrolara (şef, memur, veri hazırlama) atama yapılamayacaktır. Bir başka deyişle bir daire başkanını görevden aldığında en az yüksekokul sekreteri kadrosuna atanabilecektir. Var olan mevzuata göre, yüksekokul sekreterini görevden aldığında en düşük 1 inci derece kadro olan ayniyat saymanı kadrosuna atandığında, atanan kişinin parasal kaybı olmayacaktır. Çünkü ayniyat saymanı kadrosu ile yüksekokul sekreteri kadrosu arasında parasal olarak 50 – 100 lira arasında bir fark vardır. Bu parasal kayıp çok büyük bir kayıp değildir. Ancak ayniyat saymanı kadrosunun görevi taşınır kontrol yetkilisine verildiğinden, ayniyat saymanı olarak tenzili rütbe yapılan bir kişi kurumda hiçbir iş yapmadan boş oturan bir memur durumuna gelecektir. Kişinin parasal kaybından çok hiçbir iş yapmadan boş oturan bir insan yaratılarak, devletinde kaybı olacaktır. Görevden alınan kişi doğal olarak çalışmayacaktır. Kurumda böyle kişilerin olması, iş yerinde diğer çalışanlarında motivasyonunu düşürecektir. Görevden almak çok kolay gibi görünse de sonuçta yaşanacak bu tür sorunlar daha sıkıcı bir hal alabilecektir. Bunun yerine bu kadrolara atama yapılırken çok iyi düşünülüp doğru kararlar verilmelidir. Şube müdürü kadrolarında olduğu gibi sınavla yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.
Davayı kazanan kamu personelinin, eski kadrosu ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark, aradaki farklılık giderilinceye kadar tazminat olarak ödenecek. Bu durumda bir kadroyu birden fazla kişi işgal etmese bile bir kadronun ücretini birden fazla kişiye ödenmesine neden olacaktır. Bu da kamu zararı demektir. 5018 sayılı kanuna göre de kamu zararına sebebiyet vermek suç teşkil etmektedir.
8. Yapılan Düzenleme Görevden Alma Şeklinde Değil Yükseltme Şeklinde Yapılabilir mi? Görevden alma şeklinde uygulanmak üzere yapılan bu düzenleme görevde yükseltme şeklinde uygulanabilir mi? Buna bir örnek vermek gerekirse. Üniversitenin boş genel sekreter yardımcısı kadronsun olduğunu varsayarsak. Bu boş bulunan genel sekreterlik kadrosuna emekliliği yaklaşan daire başkanları sırayla atayıp aradan 2 veya 3 ay sonra görevden alıp, yerine başka bir daire başkanı atanarak doldur boşalt yapılabilir. Görevden alınan daire başkanı yargı yoluna gidip, açtığı davayı kazandığında, genel sekreter yardımcılığı kadrosuna atamayıp, eski daire başkanlığı kadrosuna atayarak eski kadrosunda kalması sağlanıp, hem de davayı kazandığında, mali haklarını aradaki fark 657 sayılı kanun 91 inci maddesine göre almaya devam edeceğinden, eski görevi olan daire başkanlığını sürdürecek, hem de davayı kazandığı için genel sekreter yardımcılığı maaşı alacaktır. Emekli olmak isterse genel sekter yardımcılığı kadrosundan emekli olabilecektir. Genel sekreter yardımcısı ve daire başkanlığı kadroları bu şekilde kullanılması sonucu bir kadrodan birden çok maaş alır duruma gelebilecektir. Yasa bu şekilde uygulandığında, yapılan uygulamanın uygun olmadığı gerekçesi ile Sayıştay ve devlet personel başkanlığı tarafından tenkit konusu olabilir. Ancak burada tenkit edilmesi gereken bunu uygulayan kurumlar değil, yasal düzenlemeyi yapanların edilmesi gerekmektedir. Yapılan yasal düzenlemede böylesi kullanmaya açık yasal boşluk bırakırlarsa uygulayandan çok buna sebep olanlar sorunludur. Uygulayanlar sadece yasal mevzuatın uygun gördüğü şekilde işlem yapmış olacaklardır. Bir kadronun birden fazla kişi tarafından kullanılmasa da, birden çok kişiye maaş ödenebilmesi mümkün kılınan bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme her ne kadar memurları görevden almak için yapılmışsa da, görevde yükselme olarak da uygulanabileceği değerlendirilmektedir. Sonuç: 6 Marttan itibaren, mahkeme kararını kazanan memur, eğer döneceği kadro boş değilse, eski görevine geri dönemeyecektir. Bu düzenleme hem iptal hem de yürütmeyi durdurma davaları için geçerlidir. Bu düzenleme; atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgilidir. Mahkemeyi kazanan memur, eski görevi yerine, kazanılmış hak aylığına eşit başka bir kadroya atanacaktır. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasındaki maaş farkı kendisine geri ödenecektir. Mahkeme kararlarını süresi içinde yerine getirmeyen üst yöneticiye direkt dava açılmayacaktır. Dava, idare aleyhine açılacaktır. Bu düzenleme memurları görevden almak için yapılmış bir düzenlemedir. Bu düzenlemede görevden alınan memur davayı kazandığında kadronun mali haklarını alacağından, dava kazanılması durumundan aynı kadronun maaşını alan birden çok kişi olabilecektir. Bu durum kamu zararına neden olacaktır. Diğer taraftan düzenleme bu haliyle memurların görevden alınması değil yükseltilmesi olarak da uygulanabilir. Yükselme şeklinde yapılan uygulamalarda yasaya aykırı bir durum bulunmamaktadır. Makale konumuz olan, bu düzenlemenin üniversitelerde uygulanmasının zor olduğu, uygulandığında ise, çalışma barışının bozarak, iş yerlerinde iş motivasyonun düşeceği değerlendirilmektedir. Ayhan GÖKDEMİRDokuz Eylül Üniversitesi SHMYO Yüksekokul Sekreteri Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
KAYNAKÇA
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.
|