Türkiye’de mukim yabancı sermayeli şirketlerin özellikle kuruluş ve yatırım dönemlerinde ortaya çıkan finansman ihtiyacı, şirketlerin yurt dışında mukim ortağı veya ilişkili şirketi tarafından karşılanabilmektedir. Uygulamada genel olarak rastladığımız kadarıyla bu şekildeki fonlamalarda ilk yıllarda yurt dışındaki ortak veya ilişkili firma tarafından faiz talep edilmemektedir. Böylece Türkiye’de mukim şirket kuruluş döneminde daha fazla finansman yüküne katlanmamış olmakta, operasyonel faaliyetleri için daha fazla kaynak yaratabilmektedir. 

Ancak 07.04.2012 tarihinde Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın verdiği mukteza; yukarıda bahsettiğimiz şekilde finansman ihtiyacı bulunan firmaları KDV yönünden Maliye Bakanlığı ile davalık konuma getirmiştir. Muktezada özetle; şirketin Hollanda’da mukim ortağından kullandığı kredi için herhangi bir faiz talep edilmemesine rağmen KDV Kanunu’nun 27. maddesine göre emsal faiz üzerinden sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanması gerektiği görüşü verilmiştir. Bu kapsamda yer alan ve her ay ödenecek KDV’si bulunan şirketler açısından söz konusu KDV sorumluluğu herhangi bir finansman sorunu yaratmayacaktır. Ancak yurt dışında mukim ortak veya ilişkili şirketten finansman talebinde bulunan şirketler genelde kuruluş ve yatırım döneminde olduğu için devreden KDV’leri bulunan şirketler olabilmektedir. Bu sebeple söz konusu şirketler açısından emsal faiz üzerinden hesaplanarak 2 numaralı KDV beyannamesiyle beyan edilerek ödenecek olan KDV ciddi bir finansman yükü yaratacaktır.

İlgili muktezada açıklanan görüş çerçevesinde vergi müfettişleri tarafından yapılan incelemelerde cezalı KDV tarhiyatı talep eden raporlar düzenlenmiştir. Söz konusu raporlardan bazıları ise dava konusu yapılmıştır. 

İzmir’de dava konusu yapılan raporlardan ikisi için ilk derece mahkeme kararları açıklanmış olup, Vergi Mahkemesi’nin verdiği bir kararda cezalı KDV tarhiyatına muhatap şirketin gerekçeleri kabul edilerek cezalı tarhiyatın iptal edilmesine hükmedilmiştir. Diğer kararda ise ihtirazi kayıtla verilen 2 numaralı KDV beyannamesi için tahakkukun iptali kararı verilmiştir. Her iki mahkeme kararı da incelendiğinde ortak gerekçeler yanında farklı gerekçelerin de yer aldığı görülmüştür.

Her iki mahkeme kararında da yurt dışından kullanılan borçların mahiyetinin tespit edilmesi gerektiğinden bahsedildikten sonra, yurt dışından temin edilen borçlar için faiz ödenmediği veya tahakkuk ettirilmediği gerekçesiyle; ilgili borçlanmanın içeriğinin bir finansman hizmeti olmadığı ve bu sebeple sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanmasına gerek bulunmadığına hükmedilmiştir. 

Ayrıca verilen Vergi Mahkemesi kararlarından birinde; şirket ortağının verdiği borç para için faiz talep etmemesinin ekonomik gereklere uygun olduğu belirtilmiştir. Konu ile ilgili verilen diğer kararda ise yukarıda sıralanan gerekçelere ilaveten alınan borcun uzun süreli olarak işletmede kullanılmasına dikkat çekilmiş ve bu durumun bir borç işlemi olmadığı borç olarak alınsa dahi söz konusu fonların sermayeye dönüştüğüne hükmedilmiştir. Bu nedenle de ilgili işlemin finansman hizmeti olmadığı belirtilmiştir.

İlk derece mahkemenin verdiği kararlar yukarıda bahsedilen gerekçeler çerçevesinde mükellefler nezdinde olumlu olup, Danıştay’daki temyiz süreci sonucunda nihai kararın da benzer yönde çıkacağı ve cezalı KDV tarhiyatlarının iptal edileceği kanaatindeyiz. Hilmi Atağan

http://www.kpmgvergi.com/Blog

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz.