Ahmet Davutoğlu başbakanlığında kurulacak 62. Hükümet bugün netleşmiş olacak. Nihayetinde bir AK Parti hükümeti olacağı için, yeni hükümetten temel politikalarda radikal değişiklikler beklemek gerçekçi olmaz. Fakat her şeye rağmen, yeni hükümet programının güncel sorunları kavraması ve bunlar için çözüm perspektifi sunması beklenir. Bu anlamda sosyal politikalar açısından da Davutoğlu hükümetinin ortaya koyacağı vizyon önemli. Sosyal güvenlik Sosyal politikalarda en önemli sorun alanlarından birisi hâlâ sosyal güvenlik. 2008 yılında yapılan reform, sistemde pek çok başlıkta önemli dönüşüm sağladı. Kurumsal tek çatı ve sağlık sigortasında kapsamın genişlemesi bunlardan bazıları. Fakat hâlâ bazı sorunlar aşılabilmiş değil. Örneğin genel kayıt dışılıktaki düşüşe rağmen tarım kesiminde %80’in üzerinde kayıt dışılık devam ediyor. Kadınlarda bu oran %90’ın üzerinde. Bu durum, kırsal kesimi sosyal sigorta sisteminin dışına iterken, sosyal yardımlara muhtaç ve bağımlı hale getiriyor. Primli rejimde farklı statüler arası hak ve yükümlülük farklılıkları da satır aralarında devam ediyor. Ayrıca bağımsız çalışanların primli rejime uyumunda da sorunlar çözülmüş değil. Birkaç yılda bir çıkarılan af kanunları da sadra şifa olmuyor. Yine atipik çalışanların (ev hizmetleri, gündelikçi, gezici işçiler) sosyal güvenliği de önemli bir problem olarak önümüzde duruyor. Sosyal yardımlar ve hizmetler, en başarılı bulunan ve belki sandığa da en fazla katkı sağlayan politikalar olarak görülüyor. Nakit destekleri, ayni yardımlar ve konut yardımları bunlardan bazıları. Fakat söz konusu primsiz yardımlar, primli sosyal sigorta sistemiyle entegre edilemediği için, etkinliği denetlenemediği gibi toplum üzerinde de dejenerasyona sebep oluyor. İstihdam 2023’e doğru ilerlerken, istihdamda konulan hedeflerin epey uzağındayız. Genel işsizliğin yanı sıra tarım dışı ve genç işsizliğinde oranlar, hedeflerin iki katı seviyesinde. Orta gelir tuzağının en önemli faktörü olan işgücü verimsizliği hâlâ önemli bir sorun. Tüm devlet kurumlarının politikalarını genel istihdam politikasıyla uyumlaştıracak bir stratejiye ihtiyaç var. Maalesef Ulusal İstihdam Stratejisi, şu ana kadar sosyal taraflardan istenen ilgiyi ve desteği bulamadı. Sosyal tarafların genel kabulüne mazhar olamayan bir stratejinin başarılı olması imkânsız. Kamu personel rejiminde çalışma barışı, liyakat sistemi ve ücret-külfet dengesi hâlâ kurulabilmiş değil. Bu durum başarılı personeli devlete küstürürken, siyaset koridorlarında ikbal arayışlarını teşvik ediyor. “Eşit işe eşit ücret” hedefi Sayın Erdoğan’a nasip olmadı, Sayın Davutoğlu’na nasip olur mu bilemiyoruz. Taşeron işçiliği ve sendikasızlık, emek tarafında yüzümüzü yere eğen konuların başında geliyor. Sendikalaşma oranı %10’un çok altında ve sendikalı işçilerin çoğunluğu da kamu sektöründe. Özel sektör bu anlamda dikensiz gül bahçesi. Mevcut sendikaların ahvali ise ayrı bir yazı konusu. Restorasyon şart! 2023’e sosyal politikalarda temel sorunlarını çözmüş, orta sınıfı güçlü ve örgütlü bir toplum olarak gireceksek, 62. Hükümet’e bir hayli iş düşüyor. Pembe bir tablo çizerek, sadece alınan mesafeyi gösterebilirdik. Fakat şimdi alınacak mesafeye bakma zamanı. Madem Sayın Davutoğlu yeni dönemi bir ‘restorasyon’ dönemi olarak ilan etti, en büyük restorasyonun sosyal politikalarda gerçekleşmesi gerekiyor. Önceki gün hükümet programı açıklandı ve en azından genel seçimlere kadar hakim olacak sosyal politika vizyonunu artık biliyoruz. Öncelikle açıklanan paket, ağırlıklı olarak bugüne kadar yapılanları ifade ediyor. Örneğin sosyal güvenlik başlığı altında tamamıyla yapılanlar yazılmış, yapılacaklar ise birkaç cümleyle ifade edilmiş. Aynı yaklaşım diğer alt başlıklarda da görülüyor. Tabii ki yapılanları yok sayamayız. Fakat her hükümet kendi kantarında tartılır. Bu anlamda sosyal güvenliğin bugünkü kronik problemlerini programda göremiyoruz. Örneğin: - Emekliler milli gelirden pay alacaklar mı? - Tarım kesimi sosyal güvenlik kapsamına girebilecek mi? - Emekli aylıkları arasında 2000 yılı sonrasında oluşan uçurum giderilebilecek mi? - Atipik çalışanların sosyal güvencesi için özel politikalar geliştirilecek mi? - Çalıştıkça emekli aylığı düşen 8 milyon kişi için bir çözüm üretilecek mi? gibi soruların cevabı programda yer almıyor. İstihdam ve sendikalaşma İstihdam ve büyümede 2023 hedefleri ısrarla vurgulanıyor. Fakat ücretler genel düzeyi ortadayken ve henüz Ulusal İstihdam Stratejisi üzerinde sosyal tarafların mutabakatı sağlanamamışken bu nasıl olacak bilemiyoruz. Yine sendikalaşma oranında 2023’te AB ortalamalarının yakalanacağı vurgulanıyor. Ancak özel sektörde sendikalaşma %3’lerdeyken ve Ekonomik ve Sosyal Konsey’e üye olmayan sendikalar için üç kat fazla baraj uygulaması varken, AB standartları nasıl gerçekleşecek bilemiyoruz. Öte yandan iş sağlığı ve güvenliği alanında, madenlerde iş güvenliğini düzenleyen 176 sayılı ILO sözleşmesinin onaylanacağı yönünde söz verilmesi olumlu bir adım. Yine iş ve sosyal güvenlik mevzuatına uyum konusunda başarılı işverenlerin ödüllendirilmesi orijinal bir yaklaşımı ifade ediyor. Yine de programın geneline bakıldığında, genel seçimlere kadar kapsamlı bir sosyal politika restorasyonuna girişmektense, vasatın devam edeceği anlaşılıyor. Vatana ve millete hayırlar getirmesini diliyoruz. Torbadan sonra borçlanırsınız Soru: Sadettin Bey, ben 1966 doğumluyum. İlk sigorta girişim 1986 yılında oldu ve 600 gün sigortam var. 1988, 1990 ve 1997 yıllarında üç çocuğum oldu. Benim emekli olabilmem için ne yapmam gerekiyor? En kısa yoldan nasıl emekli olabilirim? Aynur F. Cevap: Değerli okurum, şu an iki çocuğunuz için borçlanma yapabilirsiniz. Torba kanun çıktıktan sonra ise üçüncü çocuğunuzu da borçlanırsınız. Toplamda 2160 gün borçlanabilirsiniz. Önceki priminizle 2760 gününüz olur. Bunun üzerine isteğe bağlı sigortayla 3600 günü tamamlarsanız, 58 yaşınızı doldurduğunuz tarihte emekli olabilirsiniz. SGK’ ya şikâyet edebilirsiniz Soru: Sadettin Bey, babam 1988-1989 yıllarında İzmir’de kapıcı olarak çalışmış. Ancak sadece bir ay sigortası yatmış. Mahkemeye vererek diğer prim günlerini ispatlayabilir miyiz ya da nasıl bir yol izlemeliyiz? Tekin Ö. Cevap: Değerli okurum, mahkeme yoluyla hizmet tespiti için beş yıllık zaman aşımını doldurmuşsunuz. Yani dava açamazsınız. Fakat SGK’ ya şikâyet dilekçesi vererek hizmet tespit talebinde bulunabilirsiniz. Tabii iddianızı destekleyecek bilgi ve belgeler sunmanız şartıyla. Sadettin Orhan http://www.bugun.com.tr/62-hukumette-sosyal-politikalar-2-yazisi-1243057 -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. |