Nakit Artırılan Sermaye için Faiz İndirimi Geliyor! |
20 Mart 2015 | |
Gelir Vergisi Kanun Taslağı Ne Aşamada? 2012 yılının son çeyreğinde basına yansıyan açıklamalardan Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan “Gelir Vergisi Kanun Taslağı” nın Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun (EKK) toplantısında değerlendirildiği açıklanmıştı. Taslak, Maliye Bakanı tarafından kamuoyu ile paylaşılırken beklentinin şöyle açıklanmış idi: "Genel çerçeve şu; vergi tabanını genişleteceğiz. Beyanname veren mükellef sayısını artıracağız. Muafiyet ve istisnalara ilişkin çok ciddi bir çalışmamız söz konusu ” O nedenle 6 Kasım 2012 tarihinde Gelir Vergisi Taslağı ile ilgili olarak bir değerlendirme yazısı yazmış ve bir öneride bulunmuş idik . Zira; GVK Taslağı incelendiğinde 01.01.2013 itibarıyla yürürlüğe girecek “finansman gider kısıtlaması” uygulamasına devam edileceği anlaşılmış ve bunun üzerine “ödenmiş sermayeye dayalı itibari finansman gider indirimi” uygulamasının yasa çıkarılmak suretiyle hayata geçirilmesini savunmuştuk. Söz konusu yazımızda benzer düzenlemelerin-daha önce belirttiğmiz Belçika gibi- bazı AB ülkelerince uygulanmakta olması nedeniyle, bu tür bir düzenlemenin AB müktesebatı ile uyumlu olduğunu belirtmiştik . Neden Nakit Artırılan Sermaye için Faiz İndirimi? Mevcut vergi kanunlarında (Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu) yer alan kanunen kabul edilmeyen giderler arasında, 01.01.2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere “finansman gider kısıtlaması” yer almaktadır. Söz konusu uygulamanın gerekçesi, “firmaların finansman ihtiyaçlarını borçlanma yerine öz kaynakları ile finanse etmelerini teşvik etmek” olarak açıklanmıştır. Yasa koyucu “finansman gider kısıtlaması” ile yabancı kaynak kullanımını cezalandırıp sermaye veya öz kaynak kullanmayı teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu uygulama orta vadeli planlar ile açıklanan istihdam artış hedefi olan ve fakat aynı zamanda tasarruf açığı olan Türkiye’de yatırımlarını yabancı kaynak ile yapan girişimcilerin finansman yüklerini artırmaktadır. Bundan dolayı olsa gerek; vergi kanunlarında olmasına rağmen Bakanlar Kurulu ile bir belirleme yapılmadığı için “finansman gider kısıtlaması” uygulanamamaktadır;çünkü bu uygulamanın gerçekleştirilebilmesi için Bakanlar Kurulunca bir belirleme yapılması gereklidir. Anlaşılacağı üzere; yabancı kaynak kullanımını teşvik etmeyen uygulamaya paralel olarak, “nakit sermaye için faiz indirimi” uygulaması bu teklif ile yasamanın gündemine gelmiştir. Söz konusu teklifteki madde gerekçesi incelendiğinde, gerekçenin “bu uygulama ile sermaye şirketlerinde nakit artırılan sermaye üzerinden hesaplanan faizin kurumlar vergisi matrahından indirilerek sermaye artışını teşvik etmek” olduğu anlaşılmaktadır... Bu düzenleme sayesinde hem kurumsal tasarrufların hem de sermaye şirketlerinin ortaklarının kaynaklarını şirketlerine sermaye olarak koymaları teşvik edilmektedir. Buna ilave olarak, sadece sermaye şirketlerine bu imkânın verilmesi ile sermaye şirketleri üzerinden kurumsallaşmanın ve halka açık şirketlerin teşvik edildiği görülmektedir. Teklif Metninde Öne Çıkanlar Neler? Sermaye şirketlerince yararlanılmak üzere, nakit artırılan sermaye için indirim uygulamasında yasa koyucu iradesini aşağıdaki çerçeveye oturtmaktadır.
Yukarıda yer alan açıklamalara göre, söz konusu uygulamadan yararlanamayacak olan mükellefler ve işlemler aşağıdaki gibidir:
Teklif Metnine Öneriler Nakit sermaye artırımına faiz indirimi uygulamasının, kurumsal sermaye birikimi ve sermaye piyasasında faaliyet gösteren şirketlerin sermaye yapılarının güçlenmesi ile tasarruflarının artmasına olumlu katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Ancak bu düzenleme ile ilgili Anayasa’ya aykırılık gündeme gelebilir;çünkü düzenlemenin sadece sermaye şirketlerine tanınması, T.C. Anayasası’nın eşitlik ilkesine aykırılık iddiası içermekte olduğundan, yasama süreci sonunda söz konusu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nde iptali için dava açılabileceği kanaatindeyiz. Buna ilave olarak söz konusu indirimden, vergisiz birleşme ve devirlerde devrolan şirketin devralan kurum nezdinde ticari hayatına devam ediyor olması nedeniyle (kül halinde devir), devrolan şirketin birleşme öncesi nakit sermaye artışlarının devralan kurum tarafında “indirimin hesabında” dikkate alınmamasının doğru olmadığı kanaatindeyiz. Hatırlanacağı üzere, enflasyon düzenlemesinde de devrolan kurumdaki sermaye artışları, devrolan kurumdaki sermaye artış tarihleri esasa alınmak suretiyle enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla, “devir birleşme ve bölünmelerde” söz konusu faiz indirimine imkân tanınmaması uygulamasına katılmıyoruz. Aksi takdirde; bu şirketler devir öncesinde gerçekleştirdikleri nakit artışlar nedeniyle hak kaybına uğrayacaklardır. Diğer bir konu ise, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/1 inci maddesinde düzenlenen “kurum kazancının tespiti sırasında indirimi kabul edilmeyen giderler arasında “öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin” yer almasıdır. Bu nedenle, teklif metni ile ilgili diğer bir önerimiz ise, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/1 –a maddesine parantez içinde “Bu Kanun’un 10’uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendi hariç” şeklindeki bir düzenlemenin ilave edilmesinin daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Ancak teklif metnindeki bu hususlar yasama sürecinde değerlendirilerek giderilebilir. Abdulkadir Kahraman/ http://www.kpmgvergi.com/Blog Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti./Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz. |