T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)
|
|
|
Sayı
|
:
|
97895701-155[1-2012/172]-387
|
12/03/2013
|
Konu
|
:
|
Şirketin yurtdışı şubesinde çalışan ancak işine son verilen personele ödenen ihbar ve kıdem tazminatlarının vergilendirilmesi
|
|
|
|
|
|
|
Şirketiniz tarafından verilen 18/06/2012 tarihli özelge talep formu ile eklerinde ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, Libya'da bulunan şantiyenin Şirketinizin şubesi olduğu, bu şubeden yapılan harcamaların, vergi ve sosyal güvenlik ödemelerinin Libya'da tahsil edilen hak edişten karşılandığı, şantiyenin bilançosunun merkez kayıtlarından ayrı olduğu, şantiyedeki personelin maaşının Libya'da elde edilen hak edişten Türkiye'ye gelen paydan ödendiği, maaşların Türkiye'deki merkez tarafından işçilerin Türkiye'de bulunan banka hesaplarına havale edildiği, işçi ücretleri dahil şubenin tüm ödemelerinin Türkiye'de gider kaydı yapılmadığı, şubenin cari hesabına kaydedildiği belirtilerek, Libya'daki şantiyede çalışan ancak ülkede meydana gelen olaylar nedeniyle işlerine son verilen personele ödenen kıdem ve ihbar tazminatlarının vergilendirilmesi hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu ile ilgili olarak Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmaktadır.
193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN;
Bilindiği üzere, Türkiye ile Libya arasında akdedilmiş olan bir Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bulunmaması nedeniyle söz konusu özelge talebinde belirttiğiniz hususların iç mevzuatımız çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.
..."
hükmü yer almaktadır.
Gelir Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise, resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşlarının (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisi'ne veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.) Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanunun 94 üncü maddesinde, "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.
1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre,
...
vergi tevkifatı yapılır.
..."
hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, aynı Kanunun 25 inci maddesinde gelir vergisinden istisna edilen tazminat ve yardımlar sayılmakta olup, 7 numaralı bentte belirtilen, "1475 ve 854 sayılı Kanunlara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz);"bunlar arasında yer almaktadır.
1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde,
"Kıdem tazminatı: Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1. İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
2. İşçi tarafından bu Kanunun 16 ncı maddesi uyarınca,
3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyle,
4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
...
Ancak, toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez."
hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca, 1475 sayılı Kanun uyarınca ödenen kıdem tazminatlarının tamamının gelir vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır. Diğer yandan ihbar tazminatlarının ise Gelir Vergisi Kanununun ücret hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmektedir.
488 SAYILI DAMGA VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun "IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar" başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. 2009/15725 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 01/01/2010 tarihinden geçerli olmak üzere Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrasındaki kağıtlar için damga vergisi oranı binde 6,6 olarak belirlenmiştir.
Buna göre, şirketinizin Libya şantiyesinde çalışan ancak bu ülkede meydana gelen olaylar nedeniyle işlerine son verilen personele şirketiniz tarafından yapılacak ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri nedeniyle düzenlenecek kağıtların, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrası uyarınca damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
|