Akif Akarca - Yıllık kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmesi- zarar mahsubu ve özel durumlar |
11 Nisan 2008 | |
Sermaye şirketleri (Anonim, limited ve eshamlı komandit şirketler) ile kazançları kurumlar vergisi beyanına tabi diğer kurumlar her yıl elde ettikleri kazançlarını, hesap dönemlerinin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın 1-25. günlerinde verirler. Kurumların hesap dönemi genelde takvim yılı ile aynıdır. Ancak, bazı kurumlar işlerinin niteliğine göre, Maliye Bakanlığı'ndan, kendilerine 12 aylık özel hesap dönemi tayin edilmesini isteyebilirler. Beyannamenin verilmesi ve ödeme Hesap dönemi takvim yılı olan kurumların yıllık kurumlar vergisi beyannamelerini nisan ayının 25. günü akşamına kadar vermeleri gerekir. Maliye Bakanlığı'nca özel hesap dönemi verilenler dönemin kapandığı ayı izleyen 4. ayın 25. günü akşamına kadar beyannamelerini verirler. Örneğin özel hesap dönemi 01 Nisan 2007-31 Mart 2008 olan bir kurum kurumlar vergisi beyannamesini temmuz ayının 25. günü sonuna kadar vermelidir. Beyannamelerin elektronik ortamda gönderilmesi Bilindiği gibi Gelir İdaresi'nce, tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin beyannamelerini elektronik ortamda göndermeleri zorunlu hale getirilmiştir. Aktif toplamları 3.807.000 YTL, veya net satışları 7.613.000 YTL'sini aşmayan ve bu neden beyannamelerini SM veya SMMM'lere imzalatmak durumunda olan kurumların e-beyannameleri, aracılık yetkisi almış meslek mensupları aracılığı ile gönderilir. Yukarıda belirtilen net satış tutarı veya aktif toplamı haddini aşan iş hacmine sahip mükellefler beyannamelerini doğrudan kendileri verebilirler. Ayrıca YMM'lerle tam tasdik sözleşmesi bulunan mükellefler de hiçbir hadde ve sınırlamaya tabi olmadan beyannamelerini kendileri gönderebilirler. Vergilerin ödenmesi Mükellefler verdikleri beyannamelerde hesapladıkları kurumlar vergisinden yıl içinde ödedikleri geçici vergi ve diğer kesintileri düştükten sonra geriye kalan kurumlar vergisini beyannameyi verdikleri ayın son günü akşamına kadar öderler. Zararların mahsubu Ticari kardan mali kara geçiş Bilindiği gibi kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde, ticari bilançoda yer alan vergi öncesi kurum kazancı (ticari bilanço kar veya zararı) rakamından hareket edilerek vergi hesaplanır. Ancak ticari esaslara göre çıkarılan ticari bilançolarda yer alan kurum kazancı vergisel standartlardan çeşitli nedenlerle farklı olabilir. Bu farklılıkların beyanname üzerinde matraha eklenerek veya matrahtan düşülerek düzeltilmesi, yani vergi mevzuatına uygun hale getirilmesi gerekir. Yaygın olarak karşılaşılan kanunen kabul edilmeyen giderler ve vergiye tabi olmayan gelirler ticari bilanço karına (zararı) eklenerek veya düşülerek mali bilanço karı ya da zararına ulaşılır. İşte beyan edilen kurum kazancından düşülecek geçmiş yıl zararları, bulunan bu mali zararlardır; geçen yıllara ilişkin ticari bilançolardaki karlar değil. Geçmiş yıl zararlarının mahsubu Geçmiş yıl zararlarının mahsubu ile ilgili düzenleme, 2004 yılına kadar, kurum kazancının tespitinde indirilecek giderler arasında yer almıştır. 5228 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasında "zarar mahsubu ve diğer indirimler" başlığı altında ayrı bir madde de düzenlenmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nda ise zarar mahsubu diğer indirimlerden ayrılarak tek başına 9. maddede düzenlenmiştir. 03/04/2007 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan (1) seri no'lu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliği ile de uygulamaya açıklık getirilmiş, ülke içi ve ülke dışı faaliyetlerden doğan zararların mahsubunda izlenecek yıl daha belirli hale gelmiştir. Ülke içi faaliyetlerde zarar mahsubu Kurumların bir vergilendirme döneminde ülke içi faaliyetlerinden doğan zararları, gelecek yıllarda elde edecekleri kazançlardan mahsup edilebilir. Ancak mahsup imkanı zararlı yılı izleyen beş yılda elde edilen kurum kazançları ile sınırlıdır. Beşinci yıldan sonra mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır. Ayrıca kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin zararlar ayrı ayrı gösterilmelidir. Kurumlarda devir ve tam bölünme halinde zarar mahsubu Kurumların devri veya tam bölünmesi halinde, varlıkları devralan kurumlar, devralınan veya bölünen kurumların zararlarını aşağıda esaslar çerçevesinde mahsup edebilirler. - Devir halinde devralınan kurumların devir tarihi itibariyle öz sermaye tutarlarını geçmeyen zararları, - Tam bölünme halinde bölünen kurumun öz sermaye tutarını geçmeyen zararları devralan kurumun kazançlarından mahsup edilebilir. Mahsup uygulamasında yukarıda belirtilen genel uygulamalarda ayrıca göz önünde tutulmalıdır. - Devralınan veya bölünen kurumların son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri kanuni süresinde verilmiş olmalıdır. - Devir ve bölünme dolayısıyla zarar mahsubu yapacak olan, devir alan, kurumun aynı faaliyete devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam etmesi şarttır. Devralınan veya bölünen kurumların faaliyetlerini devam ettirmeleri gerekir. Devir ve bölünme halinde hangi yıl zararının önce mahsup edileceği, hangi hesap dönemine ait olduğu, devralan kurumların beyannameleri ekinde ayrıca bildirilmek şartıyla, mükelleflerce serbestçe belirlenebilecektir. Bilindiği gibi kurumların kısmi bölünmeleri de mümkündür. Ancak bu durumda devreden kurumun geçmiş yıl zararlarının kısmen de olsa, devralan kurumca gelecek yıllarda elde edeceği kurum kazancından indirilmesi söz konusu olmaz. Mahsup imkanı sadece tam bolünme hallerinde kabul edilmiştir. Ülke dışı faaliyetlerden doğan zararların mahsubu ve belgelenmesi Türkiye de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, kurumların ülke dışı faaliyetlerinden kaynaklanan zararları da beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla, gelecek yıllarda kurum kazançlarından mahsup edilebilir. Her yıla ilişkin yurtdışı zararları da ayrıca beyanname üzerinde gösterilmelidir. Türkiye de indirimi kabul edilen yurtdışı zararlar ilgili ülkede de mahsup edilebiliyor ya da gider yazılabiliyorsa Türkiye'deki kazanç tespitinde, yurtdışı zarar mahsup ya da gider yazımı öncesi tutarlar esas alınacaktır. Yurt dışı zararların mahsubunda belgelendirme ve denetim raporu gereği Kurumların yurtdışı faaliyetlerinden doğan zararlarını, Türkiye'de beyan ettikleri kazançlardan indirebilmeleri için faaliyette bulundukları ülkenin vergi kanunlarına göre beyan ettikleri vergi matrahlarını (zarar dahil), her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisini haiz kuruluşlara incelettirip rapora bağlatmaları ve bu raporun aslı ile birlikte tercüme edilmiş bir örneğini Türkiye'deki ilgili vergi dairesine vermeleri şarttır. Ayrıca, söz konusu denetim kuruluşlarınca hazırlanan rapor ekinde yer alacak vergi beyannameleri ile bilanço ve gelir tablosunun, yabancı ülkedeki yetkili makamlara onaylatılması gerekir. Faaliyet bulunulan yabancı ülkede denetim yetkisini haiz bir denetim kuruluşunun olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesi ve eki bilanço ile gelir tablosunun yabancı ülkenin yetkili makamlarından alınacak veya onaylatılacak birer örneğinin, mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve tercüme edimleş bir örneğinin ilgili vergi dairesine verilmesi gereklidir. Mükelleflerin yurtdışı zararlarını mahsup edebilmeleri için maddede belirtilen esaslara göre hazırlanmış son beş yıla ilişkin raporlarını ilgili vergi dairesine ibraz etmiş olmaları gerekir. Ancak mükelleflerin söz konusu raporları ilgili vergi dairesine ibraz etmemiş olmaları halinde ise bu dönemlere ilişkin raporların, zararın mahsup edileceği ilgili dönemde ibraz edilmesi de yeterli olacaktır. Şube faaliyet zararlarının genel sonuç hesaplarına intikal ettirilme zamanı Yurtdışı faaliyet sonuçlarının Türkiye'deki genel sonuç hesaplarına intikal ettirilme zamanı 1 no'lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde açıklanmıştır. Yurtdışındaki şubelerin faaliyet sonuçları, faaliyette bulunulan yabancı ülkenin mevzuatına göre hesap döneminin kapandığı tarih itibariyle, ilgili ülke mevzuatına göre tespit edilen faaliyet sonucu Türkiye'de de aynı tarih itibariyle genel sonuç hesaplarına kaydedilecektir. Örneğin, şubenin bulunduğu ülke mevzuatına göre şube zararı 31/12/2007 tarihi itibariyle kapanan hesap döneminde beyan ediliyorsa Türkiye'de de aynı tarih esas alınacaktır. Yurtdışı faaliyetinden doğan karlar, Türkiye'de genel sonuç hesaplarına hangi para cinsinden intikal ettirilmişse, zararların da aynı para cinsinden intikal ettirilmesi gerekir. Diğer indirimler ve zarar mahsubu Ticari kara vergi kanunları uyarınca indirimi mümkün olmayan giderlerin eklenmesi ve vergi kanunları ile vergiden istisna tutulan gelirlerin bulunan tutardan düşülmesi ile geçmiş yıl zararlarının indirilebileceği mali kara ulaşılır. Mahsup süresi 5 yılla sınırlı olduğundan öncelikle geçmiş yıl zararları, en eski yıldan başlayarak indirilir. Geçmiş yıl zararlarının mahsubundan sonra kalan tutar pozitifse bu tutardan yatırım indirimi AR-GE indirimi, kooperatifler risturn istisnası, bağış ve yardımlar gibi indirimler düşülür. Bu indirimlerin de tamamlanması ile kurumlar vergisine tabi kurum kazancına ulaşılır. Yatırım indirimi istisnasının kaldırılması ile ilgili yasal düzenlemeler sırasında, Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 69. maddesi ile önceki yıllarda kullanılamamış mevcut yatırım indirimlerinin vergiye tabi kurum kazanandan indirilmesinde 2008 yılı sonunda sona eren 3 yıllık süre sınırlaması getirilmiştir. Bu durumda, geçmiş yıl zararlarında mahsup süresi 5 yıl, yatırım indiriminde 3 yıl olduğundan, öncelikle yatırım indiriminden yararlanılması daha uygun olacaktır. Bu görüşü engelleyen yasal bir düzenleme yoktur. Ancak Maliye Bakanlığı'nca konunun açıklıkla belirtilmesi yararlı olacaktır. |