Veysi Seviğ/Bumin Doğrusöz-Özürlüler asgari geçim indiriminden yararlanabilir (16.04.08) |
16 Nisan 2008 | |
Ücretlerinde sakatlık indirimi yapılan özürlüler asgari geçim indiriminden de yararlanabilir. Özürlüler için sakatlık indiriminden sonra kalan ücret gelir vergisi hesaplamasına esas alınır. Hesaplanan gelir vergisinden de asgari geçim indirimi için öngörülen indirim yapılır SORU: Evli ve üç çocuk sahibi, sakatlık indiriminden yararlanan bir kamu görevlisiyim. Eşim çalışmıyor. Ben sakatlık indiriminden yararlanıyorum. Yapılan ücret ödemelerinden asgari geçim indiriminden de yararlanmam mümkün müdür? Eğer asgari geçim indiriminden yararlanabilirsem, bu indirim bana nasıl uygulanacaktır? Önce sakatlık indiriminden mi yoksa asgari geçim indiriminden mi yararlandırılmam gerekmektedir? YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın "Asgari Geçim indirimi" başlıklı 32. maddesi uyarınca "ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanır." Asgari geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için yüzde 50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için yüzde 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için yüzde 7,5, diğer çocuklar için yüzde 5'tir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgari geçim indirimi; buna göre belirlenen tutarların Gelir Vergisi Yasası'nın 103. maddesinde yer alan tarifenin birinci gelir dilimine uygulanması öngörülen yüzde 15 oranı ile çarpılarak bulunan tutarın onikide birinin hesaplanan aylık gelir vergisinden düşülmesi suretiyle uygulanmaktadır. İndirim tutarının hesaplanmasında mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medeni hali ve aile durumu esas alınmaktadır. İndirim, yukarıdaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak koşuluyla, ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı, çocuklar için eşlerden yalnızca birinin gelirine uygulanmaktadır. Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 265 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin üçüncü bölümünde yer alan açıklamalarda da "asgari geçim indirimi tutarının, ücretlinin aylık hesaplanan vergisinden fazla olması halinde, fazlanın dikkate alınmayacağı, beşinci bölümde ise ücretlinin faydalanacağı azami indirim tutarının, elde ettiği ücret geliri üzerinden hesaplanan gelir vergisi ile sınırlı olduğundan, mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde ücretliye, herhangi bir iade yapılmayacağı" ifade edilmiştir. Yapılan tüm açıklamalar, ücret gelirlerinden varsa öncelikle sakatlık indirimi yapılacak, bundan sonra kalan gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarından, özel durumunuza göre asgari geçim indirimi yapılabilecektir. Bir başka anlatıma göre Gelir Vergisi Yasası'nın 32.maddesinde yer alan sakatlık indirimi öncelikle elde edilen ücret tutarından indirilecek, bundan sonra kalan ücret; gelir vergisi hesaplamasına esas alınacak, hesaplanan gelir vergisinden de asgari geçim indirimi için öngörülen indirim yapılacaktır. Dolayısıyla, her ücretli için asgari ücret üzerinden hesaplanan yıllık vergi tutarını aşmayacak şekilde mahsup edilecek asgari geçim indirimi tutarının, aylık gelir vergisi tevkifatına tabi gelir vergisi matrahı üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarını aşmaması gerekmektedir. Eğer yapılan hesaplama sonucunda indirim konusu yapılacak miktar ücretiniz üzerinden hesaplanan gelir vergisini aşıyorsa, aşan kısım size iade edilemeyeceği gibi hesaplanan gelir vergisini aştığı için aşan kısım indirim konusu yapılamayacaktır. (V.Seviğ) EMSAL KİRA BEDELİ SORU: Benim sahibi olduğum evi eşimin kardeşine ücretsiz olarak tahsis ettiğimde kira vergisinden muaf olabilir miyim? Ben yıllardır evimi eşimin kardeşine kira almadan tahsis etmiş bulunuyorum. YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 73.maddesinde yer alan düzenleme uyarınca aşağıdaki yazılı hallerde emsal kira bedeli uygulanmak, dolayısıyla bu tür kullanımlarda gayrimenkul sahibi beyanda bulunmakla yükümlü tutulamaz. * Boş kalan gayrimenkullerin muhafazaları maksadıyla bedelsiz olarak başkalarının ikametine bırakılması, * Binaların mal sahiplerinin usul, füru ve kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi Söz konusu yasa maddesi ayrıca "usul, füru ve kardeşlerden her birinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutlardan yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli"nin hesaplanmayacağı hususu hükme bağlanmıştır. Buna göre; bir konut, mal sahibinin ana, baba, büyükanne, büyükbaba ya da çocuklarına, torunlarına veya kardeşlerine yalnızca ikametleri için ayrılırsa emsal kira bedeli hesaplanmayacaktır. (V.Seviğ) KAYBOLAN MALLAR SORU: Anadolu'daki müşterim için, müşterimin adına taşıyıcıya teslim ettiğim mallar, malı teslim alan taşıyıcı firmaya ait kamyonun yerine ulaşmaması nedeniyle, müşterim mal bedelini bana ödemediği gibi adresine iadeli taahhütlü göndermiş bulunduğum faturayı da malları teslim almadığını iddia ederek noter mektubu ile iade etti. Malları teslim ettiğimiz kamyon sürücüsünü emniyet kuvvetlerine ve savcılığa bildirmemize rağmen bugüne kadar herhangi bir haber alamadık. Bu durumda ne yapmamız gerekir? YANIT: Söz konusu aracı eğer siz temin etmiş iseniz, bu aracın temini ve malların teslimi aşamasında gerekli araştırmayı yapmamış olmanız dolayısıyla söz konusu malların çalınmasından dolayı sizin kusurlu olduğunuz ve basiretli bir tacir gibi davranmadığınız sonucuna ulaşmak mümkündür. Böyle bir durumda söz konusu malların işletmeden sizin tarafınızdan çekildiği sonucuna varılabilir. Bu bağlamda söz konusu malları teslim almayan müşterinizin, göndermiş olduğunuz faturayı kabul etmeyerek noter mektubu ile size iade etmiş olması kendisini koruması açısından hukuken doğru bir davranıştır. Ancak taşıyıcı firmayı müşteriniz temin etmiş olması halinde durum değişecektir. Ancak bu durumun da sizin tarafınızdan kanıtlanması gerekir. Aksi takdirde söz konusu malların sizin tarafınızdan çekildiği kanaatine varılması halinde adınıza fatura düzenlenmesi gerekecektir. (V.Seviğ) ORTAĞA OLAN BORÇLARIN BEYANI SORU: Açıklamalarınız için çok teşekkür ederim. Kurumlar Vergisinde Form Sorunları" başlıklı yazınızın bir bölümünde "işletmeye yük getirmeyen borçlanmalara tabloda yer verilmeyecektir" diyorsunuz. Bu işlem " ortaklar tarafından şirkete verilen ödünç paralar eğer bir yük getirmiyorsa tabloya yazılmayacaktır" olarak değerlendirilebilir mi? Tekrar teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.(A. Çelik) YANIT: Söz konusu formdaki sorularda örtülü sermayeye ilişkin olarak, kuruma kur farkı, faiz vb. türde maliyeti olan borçlara yer verilmesi yeterlidir. Çünkü bu tür, ortaktan YTL cinsinden ve faizsiz alınan borç tutarı, özkaynağın üç katını aşsa dahi, kanunen kabul edilemeyen bir tutar söz konusu olmayacaktır. Anladığım kadarı ile bu Formun amacı, kurumun ilişkili kişilerini, işlemlerini veya borçlanmalarını tanımak olmayıp, kurumun Kanunun örtülü sermaye veya transfer fiyatlandırması düzenlemelerinin kapsamındaki işlemlerini öğrenmektir. Öte yandan Transfer Fiyatlandırmasına ilişkin Genel Tebliğin 7.1 maddesinde "kurumlar vergisi mükelleflerinin ilişkili kişilerle bir hesap dönemi içinde yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satım işlemleri ile ilgili olarak" söz konusu formun doldurulup beyanname ekinde verileceğinin açıklanması da görüşümüzü doğrulamaktadır. (B Doğrusöz) YARGI KARARLARINDA İNDİRİLEMEYECEK KDV Danıştay 7. Dairesi E.2003/1638 K.2005/3 T.14.1.2005 Hukukta imza kişinin bir yazının altına o yazıyı kendisinin yazıp onayladığını belirten işaret olup, bulunmaması özellikle yazılı şekil kurallarının geçerli olduğu hukuki işlemlerde işlem yapma iradesi olmadığı anlamına gelir. Bu iradenin olmaması ise yazılı metne hukuki değer tanınmasını engeller. Bu nedenle hukuki geçerlilik bakımından beyanname niteliği taşımayan imzasız beyannamenin yasanın öngördüğü süre içinde usulüne uygun verilen beyanname olarak kabulüne olanak olmadığı gibi, VUK'nun 30/1 md. ile KDV Kanunu'nun 42.maddesindeki verilen yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan tebliğlerdeki "beyannamede bulunması gereken unsurlar arasında imzanın bulunması gerekliliği" görüldüğünden imzasız verilen beyannamenin verilmemiş sayılacak olması ayrıca, KDV Kanunu'nun 29/1,3. fıkralarına göre vergi indiriminden yararlanabilmesi için vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak koşuluyla ilgili vesikaların yasal defterlere kayıt edildiği vergilendirme döneminde yapılmış olması gerekmekte olup, indirim hakkının ilgili vergilendirme döneminde kullanılmış sayılabilmesi için, KDV Kanunu'nun 41.md. yazılı zamanlarda beyanname vermesiyle mümkün olması sebepleriyle, ilgili dönem KDV beyannamelerini imzalamamaları sebebiyle beyanname vermemiş kabul edilmeleri zorunlu olan ve bu nedenle dönem matrahı re'sen takdir edilen mükellefler hakkında yapılan tarhiyat isabetli olup, geriye dönerek indirim hakkını kullanmaları da kabul edilemez. Danıştay 9. Dairesi E.2002/5549 K.2004/4908 T.13.10.2004 Yükümlü şirketin 1997 yılına ilişkin defter ve belgelerini yanması sebebiyle ibraz edememesi dolayısıyla aynı yılın ilgili dönemleri için katma değer vergisi indirimlerinin reddedilmesi suretiyle cezalı KDV tarhiyatı yapılmıştır. Dava konusu olayda yükümlü şirketin çıkan yangında defter ve belgelerinin yanı sıra bir kısım malının da zayi olduğu anlaşılmış olup, Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30.maddesinin (c) fıkrasındaki; "zayi olan malların alış vesikalarında gösterilen Katma Değer Vergisinin mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği" hükmü uyarınca, yanan mallara ilişkin KDV indirimlerinin reddedilmesinde isabetsizlik yoktur. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.1998/179 K.1999/179 T.26.3.1999 Davacı kurum hakkında, bir kısım emtia alımlarına ilişkin faturalarının içeriği itibariyle yanıltıcı olduğundan bahisle ilgili belgelerde gösterilen KDV indirimleri kabul edilmeyerek tarhiyat yapılmıştır. İnceleme raporuna göre davacı kurumun emtia alımında bulunduğu eleştiri konusu yapılan beş firmanın faturalarda gösterilen adreslerinde ve vergi dairesi kayıtlarında bilinmemesi ve tanınmaması, belgeler üzerinde ve düzenleyicileri nezdinde yapılan incelemelerde bu belgelerin anlaşmalı matbaaya bastırılmamış olması, üzerindeki mührün sahte olması, vergi dairesi kayıtlarının sahte ve yanıltıcı olduğunun tespit edilmesi, ayrıca davacı kurum yetkilisinin ifadesinde bu emtianın aslında alınmış olabileceğini sanmadığını belirttiğinin anlaşılmış olması sebepleriyle, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgelere dayalı yapılan KDV indirimlerinin kabulü mümkün olmadığından, davacı hakkında yapılan tarhiyatta isabetsizlik yoktur. ÖZELGELERDE KURUMLAR VERGİSİ'NDE İSTİSNALAR 1. Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 26.1.2008 tarih ve 239 sayılı özelgesi; "KVK'nın 5/3. maddesinde, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararların, istisna dışı kurum kazancından indirilemeyeceği kabul edilmiştir. Bununla berber, taşınmaz ve iştirak hisseleri satışından elde edilen kazançlar, anılan Kanunun 5/1e maddesinde belirtilen şartlara riayet edilmesi şartı ile kurumlar vergisinden istisna edilmiş ise de söz konusu kıymetlerin satışından zarar doğması halinde istisna kapsamında bir kazançtan söz edilemeyecektir. Bu açıklamalar gereğince, şirket aktifine kayıtlı taşınmazın satışı nedeniyle oluşan zararın kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilmesi mümkündür." 2. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 10.7.2007 tarih ve 1731 sayılı özelgesi; "KVK'nın 5/3 maddesinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların ve iştirak hisselerinin ve aynı süre ile sahip oldukları kurucu senetlerin, intifa senetlerinin ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı kurumlar vergisinden istisnadır. Bu istisna dar mükellef kurumlar da dahil olmak üzere tüm kurumlara tanınmış bir istisna olmakla beraber, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz satış ve kiralanması olan kurumların bu amaç ile iktisap etmiş oldukları ve elde bulundurdukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazancın istisnaya konu edilmesi mümkün değildir. Ancak, söz konusu kurumların faaliyetlerini yürütmek için kendi kullanımlarına tahsis etmiş oldukları taşınmazların satışından elde etmiş oldukları kazancı kurumlar vergisinden istisna etmeleri mümkündür. Bu hüküm ve açıklamalar gereğince, bina inşaat, taahhüt ve dekorasyon faaliyeti ile iştigal eden şirketin iki yıldan uzun süreden bu yana aktifinde bulunan ve satma amacı taşımaksızın faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis etmiş olduğu gayrimenkulun satışından elde etmiş olduğu kazancın %75'lik kısmı, maddede öngörülen diğer şartlara uymak suretiyle kurumlar vergisinden istisnadır." 3. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 10.10.2007 tarih ve 20611 sayılı Özelgesi; "KVK'nın 5/1e maddesi düzenlemesi gereğince, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satılmasından elde edilen kazançların satışından elde etmiş oldukları kazancın kurumlar vergisi istinasına konu edilmesi mümkün değildir. Öte yandan Kurumlar Vergisi Kanununa ilişkin Tebliğde belirtildiği gibi, menkul kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin doğrudan veya dolaylı olarak diğer şirketlerin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edindiği ortaklık payları söz konusu maddedeki şartları da taşımak kaydıyla istisna uygulamasına konu olabilecektir. Bu hüküm ve açıklamalar gereğince, menkul kıymet ticareti ile uğraşan bir şirketin yüzde 99,99 hissesine sahip olduğu ve hisseleri iki yıldan fazla aktifinizde kayıtlı bulunan bağlı ortaklığının hisselerinin satışından elde edilecek kazancın söz konusu şirketin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edinilmiş olmasından dolayı istisnadan faydalandırılması mümkündür." 4. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 25.1.2008 tarih ve 2337 sayılı Özelgesi; "KVK'nın 5/1ç maddesinde, anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini arttırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibari değeri aşan kısmı (emisyon primleri) kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Maddenin 3. fıkrasında ise, iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların vergiden istisna kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu hüküm ve açıklamalar gereğince, banka tarafından sermaye artışı sırasında çıkarılan payların itibari değeri üzerinde bir bedelle satılması halinde, elde edilen emisyon priminin kurumlar vergisinden istisna olması sebebiyle, halka arz nedeniyle oluşan menkul kıymet ihraç giderlerinin, sadece söz konusu istisna kazanç tutarının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkündür, bankanın kurumlar vergisine tabi diğer kazançlarından indirilmesi ise mümkün değildir." 5. Adana Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 28.11.2007 tarih ve 3390 sayılı özelgesi; "KVK'nın 5/1h maddesinde, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye'de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazançlar kurumlar vergisinden istisna tutulmuştur. Bu hükme göre söz konusu istisnadan yararlanabilmek için, söz konusu işin bizzat ilgili kurum tarafından yapılmış olması gerekir. Bu sebeple, kurumun sahip olduğu iş makinelerini yurt dışında inşaat ve altyapı işi yapan başka bir firmaya, yurt dışında kullanılmak üzere kiralamasından elde etmiş olduğu kazancın kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün değildir." SÖZÜN ÖZÜ Hayatta bir yere varmak kolaydır. Zor olan varılacak yere gitmek için hareket etmektir. TALLEYRAND http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=94856&YZR_KOD=158 |