Hakan ÜZELTÜRK - Geçmiş zaman olur ki...(25.04.08) |
25 Nisan 2008 | |
Vergiler konusunda yıllar geçiyor ama problemler ve çözümler değişmiyor. Bizden öncekiler gibi bizler de bu problemleri yazmaya devam ediyoruz. Bizden sonrakilerin de aynı şeyleri yazacaklarından hiç şüphem yok. Bununla birlikte bahsedilen problemler çözümlenmiyor. Belki de insanın ve politikacıların doğası gereğince çözümlenemiyor. Geçen gün elime vergilerle ilgili eski gazete sayfaları geçti. Bir tanesinde iki tanıdık sima gördüm. Tam sayfa yazıyı tekrar okudum. Bugün aynı sorunlarla uğraşıldığını ve benzer önerilerin yapıldığını gördüm. Tarih 19 Eylül 1993 Pazar. Cumhuriyet Gazetesi'nden Leyla Tavşanoğlu'nun Pazar Konukları çok bildik iki isim. 1997 senesinde yitirdiğimiz vergi hukukçusu değerli Hocam Prof. Dr. Adnan Tezel ve halen Vergi Konseyi'nde birlikte çalıştığımız mümtaz bir kişi, yeminli mali müşavir Hüseyin Perviz Pur. Adnan Tezel vergi sistemimizle ilgili şu tespitleri yapıyor: 1. Vergi herkesi ilgilendirir. Biz makro bakıyoruz. Diyoruz ki: "Bu yıl şu kadar trilyon vergi toplayacağız. Kimden alırsan al, ama al." Ama makro bakmaktan vazgeçip işi tersine çevirdiğiniz zaman vergi tek tek insanları ilgilendirir. Tek tek insanları ilgilendirdiği zaman çok hassas bir adalet dengesi kurmak gerekir. Belki bu adalet dengesini kurduğunuz zaman mesele daha rahatlayacak. Verginin iki ana ilkesi vardır. Bunun bir tanesi gelirdir. Bu para halktan alınacak. Ama adaletle almak gerekiyor. Hiç kimse isteyerek vergi vermez. Yanındakinin de verdiğini bilmesi lazım. İşte o denge kurulmalı. 2. Maliye, İdare, bu dağınıklık içinde para toplamak zorunda. Bu dağınıklığı, bu mevzuat karmaşasını sürekli kendi lehine kullanıyor. Çünkü yeniden para toplamak zorunda. Sistemin bozulmasının sonuçlarının ne olduğuna da bakalım. Vermeyen vermiyor, veren veriyor. Kimi veren de bu keşmekeş içinde zarara uğruyor. 3. Verginin ilkesi bu. Ödeme gücü. Teori denilen şey havada bulut değildir. Bunların hepsi yazılmış, bilinen şeylerdir. Anayasa da gökten zembille inmemiş. İhtiyaçtan gelmiş. Ödeme gücü ilkesinin içine adalet girer. Gelir vergisi az kazanandan az, çok kazanandan çok almaya dayanır. 4. Vergi meselesi devlet yönetiminin bir aleti. Siyasi otoritenin vergiyi almak istemesi gerekir. Aletler var, ama şirin görünmek için almak istemiyorum. O zaman da borçlanmaya gidiyorsunuz, fon kuruyorsunuz. Ama vergiyi ikinci dereceye düşürüyorsunuz. Onun için İdare bu işi ne kadar yapmak isterse istesin siyasi otoriteden güç almazsa bu işi yapamaz. Hüseyin Perviz Pur'un tespitleri ise şöyle: 1. Hiç kimse vergilenerek vatandaş olma yoluna gitmiyor. Ya da Meclis'teki milletvekillerinden hesap sorar, sokağa çıkar, pankart açar, yürür. Vatandaş olur. Esas hüner, vergi vererek vatandaş olmaktır. Cebinizdeki paradan devlete vergi verebiliyor musunuz, o paraya kıydığınız gün siz vatandaş olmuşsunuzdur. Devletin bunu eğitimle vermesi lazım. 2. Vergiyi etkili biçimde toplamak için birincisi TBMM'deki milletvekillerinin maaş dışı gelirlerinden vergi vermeyi kabul etmeleri gerekir. İkincisi, Maliye Bakanlığı, elemanlarını elinde tutacak biçimde ücret seviyesini yükseltmelidir. Üçüncüsü de Maliye Bakanlığı memurlarının eğitim düzeyinin üniversite mezunlarına çıkarılmasıdır. Bunu yaptığınız zaman Türkiye'de vergi toplarsınız. Görüldüğü üzere, zaman değişiyor, problemler değişmiyor. Bir başka değişmeyen de söylenenlerin hiç dikkate alınmaması. Yoksa vergilerde reform ihtiyacı da olmazdı. Vergi Yarışması Galatasaray Üniversitesi Vergi Hukuku Merkezi tarafından iki değerli vergi hukukçusu Hocamız Prof. Dr. Selim Kaneti ve Prof. Dr. Adnan Tezel anısına 2007 senesinde düzenlenmeye başlanan Vergi Hukuku Yarışması'nın bu seneki konusu "Yeni Türk Ticaret Kanunu Hükümlerinin Vergi Hukukuna Yansıması"dır. Yarışmanın başvuru süresi 31.12.2008 olup, yarışmanın ödülleri birinciye 6.000.-YTL, ikinciye 4.000.- YTL ve üçüncüye 2.000.- YTL'dır. Bilgi için 0212 2274480'den 371 aranabilir. http://www.dunyagazetesi.com.tr/yazar.asp?authId=21
|