Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Ahmet Yavuz - Serbest muhasebecilik tarihe karışıyor (28.04.08) PDF Yazdır e-Posta
28 Nisan 2008

Hükümet malî alandaki düzenlemelerine devam ediyor. Daha önce Meclis'e sunulan ve komisyona havale edilen Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilerek tekrar Meclis'e sevk edildi.

1989 yılında yürürlüğe giren şimdiki kanun neredeyse 20 yıldır hiçbir değişikliğe uğramadı. Ancak yaşanan ekonomik gelişmeler ve AB müktesebatına uyum çalışmaları, kanunun yenilenmesi zaruretini ortaya çıkardı. Lakin, yapılması düşünülen değişiklikler, kamuoyunda ciddi manada tartışılacak konulardan oluşuyor. Bunların başında serbest muhasebecilik unvanının kaldırılması geliyor. Kabul edilen tasarı Genel Kurul'dan geçip kanunlaşırsa, bu unvan tarihe karışacak. Serbest muhasebeciler, alacakları eğitim sonrasında 3 yıl içerisinde açılacak sınavla mali müşavir olabilecek. Kanun yürürlüğe girdikten sonra mali müşavirlik için yapılan staj süresi ise 3 yıl olacak.

Düzenlemeyle bağımlı çalışan serbest muhasebecilerin bu işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin serbest muhasebeci mali müşavirlikte geçmiş süre olarak kabul edilmesi sağlanacak. Böylece bu durumdaki kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi hedefleniyor. Ayrıca daha önce bu şekilde çalışarak yeminli mali müşavirlik sınavını kazanmış olup mali müşavirlikte 10 yıllık süreyi tamamlamadığı gerekçesiyle ruhsatı iptal edilmiş olanlar, yeniden sınava girmeden yeminli mali müşavirlik ruhsatı alabilecek. Bu sayede mahkemeye intikal eden birçok olay çözülmüş olacak. Ancak tasarıda öngörülen diğer bir düzenleme birçok uyuşmazlığa sebep olacak gibi. Çünkü tasarı, kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisi bulunan ve meslekî yeterlilik sınavını vermiş memurlar ile belirli konularda profesörlük unvanı almış olanların yeminli mali müşavir olabilmelerini, yeminli mali müşavirlik sınavını kazanma şartına bağlıyor.

Ancak geçici madde ile bu durumdakilerden 10 yıllık süreyi dolduranların müktesep hak gereği sınava girmeden bu belgeyi alabilecekleri hüküm altına alınıyor. Getirilen yeni uygulama ile ortaya ilginç durumlar çıkarabilecek. Mesela aynı sınavla işe başlayan ve sürekli aynı işleri yapan iki kişiden erken başlayan ve 10 yılını dolduran inceleme elemanı sınav muafiyetinden faydalanabilirken, 1 ay geç başlayan ve 9 yıl 11 aydır vergi incelemesi yapan ve yeterlilik sınavını veren eş statüdeki inceleme elemanının sınavsız yeminli mali müşavir olma imkânı ortadan kalkmış olacak. Aslına bakarsanız her meslek ve unvanın eşit şekilde sınavla elde edilmesi hem meslek standardı hem de haksız rekabet açısından olumlu bir yaklaşım.

Ancak vergi inceleme görevi bulunan mesleklerin seçiminde sınavsız serbest muhasebeci mali müşavirlik ya da yeminli mali müşavirlik hakkı elde etme imkânı önemli ölçüde etkili bir faktör. Bu sebeple, müktesep hak yaklaşımının, kanunun yürürlüğe girdiği tarihte söz konusu görevlerde bulunanlar açısından da geçerli olması gerekir. Aksine yapılan düzenleme müktesep hakların gaspı anlamına gelecektir. Ayrıca bu düzenleme Anayasa'da güven altına alınan hukuk devleti ilkesine de aykırı. Hukuk devletinde kişilerin hukukî güvenliği sağlanmalıdır.

Hukuk güvenliği ise, ancak hukuk kurallarının öngörülebilir olması, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesi, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması ile mümkündür. Yukarıda da ifade ettiğim üzere bu düzenleme önceki kuralları ve verilen hakları ortadan kaldıran bir özellik taşıyor. Ayrıca tasarıda odalarda üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapmış olanların, aradan iki seçim dönemi geçmedikçe yönetim kurulu üyeliğine seçilememeleri öngörülüyor.


Veraset Vergisi kalkıyor ama 'intikal' Gelir Vergisi kapsamında

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın açıkladığı, Veraset ve İntikal Vergisi'nin kaldırılması ile ilgili kanun tasarısı, Başbakanlık'a gönderildi. Tasarısından anlaşıldığı kadarıyla verginin sadece 'veraset' tarafı kaldırılacak, 'intikal' kısmı ise Gelir Vergisi kapsamında vergilendirilecek. Son yıllarda, uyum maliyeti yüksek, takibi zor ve verimliliği çok düşük olan veraset yoluyla intikallerin vergiye tabi tutulmaması yönünde bir eğilim oluştu. Ayrıca veraset vergilerinde istisna tutarlarının artırılarak beyanname verme yükümlülüğünün daraltılması, eşe ve çocuklara transferlerin vergi dışı bırakılması yönünde gelişmeler de var.

Bir de, veraset yoluyla intikal eden malların vergiye esas alınacak değerinin tespitinde yaşanan güçlükler, mükellefle idare arasında birçok uyuşmazlığa sebep oluyor. Bu uyuşmazlıklar hem mükellefler hem de idare için, fazladan maliyet ve zaman kaybı anlamına geliyor. Yine, mükelleflerin bu vergi sebebiyle, fiilen intikal eden mallarını uzun yıllar boyunca hukuken tescil ettirmediklerine şahit olunuyor. Bu durum, veraset yoluyla intikal eden malların fiili sahipliği (zilyetliği) ile hukukî sahiplerinin farklı kişiler olması sonucunu doğuruyor, hem sosyal hem de mali anlamda birçok sıkıntıya davetiye çıkarıyor. Üstelik resmî kayıtların zamanında güncellenmemesi kayıt dışı ekonominin hacmini de artırıyor.

Tasarıyla, bunca sıkıntıya rağmen mali açıdan getirisi son derece az olan veraset yoluyla intikallerden alınan verginin kaldırılması, ivazsız suretle vaki intikallerin ise Gelir Vergisi içinde değerlendirilerek Gelir Vergisi'ne tabi tutulması sağlanacak. Yeni uygulamada, karşılıksız intikallerin gelir sayılan tutarı vergiye tabi yedi gelir unsurundan 'sair kazanç ve iratlar' altında Gelir Vergisi Kanunu kapsamına alınacak. Tabii daha önceki uygulamaya uyumu sağlamak için intikallerin tümü gelir olarak sayılmıyor. Bu tür gelirlerde kademeli olarak bir istisna öngörülüyor. Buna göre, herhangi bir suretle karşılıksız olarak intikal eden gelirin 1.000.000 YTL'ye kadar olan kısmının yüzde 50'si, 1.000.001 YTL ile 5.000.000 YTL arasındaki kısmın yüzde 60'ı, 5.000.001 YTL ve üzerindeki kısmın yüzde 70'i, intikalin gerçekleştiği takvim yılında hak sahibinin geliri sayılacak.

Bu arada para ve mal üzerine yarışma ve çekiliş düzenleyenler ile spor müsabakaları ve at yarışlarına dayalı müşterek bahis düzenleyen gerçek ve tüzel kişilerin, ödedikleri ikramiyeler stopaj suretiyle vergilendirilecek.

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=682383