Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Yabancı plakalı araç kiralamada KDV tevkifatı PDF Yazdır e-Posta
27 Mart 2015

Başlık

Yabancı plakalı araç kiralamada KDV tevkifatı hk.

Tarih

27/03/2015

Sayı

49366803-

Kapsam

T.C.

KIRIKKALE VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

49366803-

27/03/2015

Konu

:

YABANCI PLAKALI ARAÇ KİRALAMADA KDV TEVKİFATI

         

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Kaletepe Vergi Dairesi Müdürlüğünün ........ vergi kimlik numarasında ........ ünvanı ile uluslararası taşımacılık faaliyeti yaptığınızı, kendi araçlarınıza ek olarak taşımacılık faaliyetlerinizde kullanmak üzere Türkmenistan'da faaliyet gösteren ........... adlı firmadan yabancı plakalı 58 (ellisekiz) adet araç (TIR) kiraladığınızı belirterek, katma değer vergisi uygulamaları (tevkifat ve sorumluluk) ve kiralanan araçlara yapmış olduğunuz masrafların gider yazılıp yazılamayacağı, ayrıca kiralanan araçlarla yapmış olduğunuz yurtdışı taşımacılık faaliyetleri nedeniyle KDV Kanununun 32 inci maddesi uyarınca, 14 üncü madde kapsamında KDV iadesinden yararlanılıp yararlanamayacağınız hakkında Defterdarlığımız görüşü sorulmaktadır.

KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanların, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesi hükümlerine göre bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir; işletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41'inci maddeleri hükümlerine uyulur.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin ticari kazancın safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 272 nci maddesinde; "Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.

(Bir geminin iktisap tarihindeki süratini fazlalaştırmak, yolcu ve eşya yükleme ve barındırma tertibatını genişletmek veya değiştirmek suretiyle iktisadi kıymetini devamlı olarak artıran giderlerle bir motorlu kara nakil vasıtasının kasa veya motorunun yenisi ile değiştirilmesi veya alımında mevcut olmayan yeni bir tertibatın eklenmesi için yapılan giderler maliyet bedeline eklenmesi gereken giderlerdendir.)

Gayrimenkuller kira ile tutulmuş ise veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının işletme hakkı verilmiş ise, kiracı veya işletme hakkına sahip tüzel kişi tarafından yapılan bir ve ikinci fıkralardaki giderler bunların özel maliyet bedeli olarak ayrıca değerlenir. Kiracının veya işletme hakkına sahip tüzel kişinin faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler de bu hükümdedir."

hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, kiralama yoluyla edinilen ve işte kullanılan araçlar için şirketinizce yapılan masrafların, Gelir Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen madde hükmü kapsamında safi kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabilmesi mümkündür. Ancak kiralama yoluyla edinilen ve işte kullanılan araçlara ilişkin olarak yapılacak normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışındaki harcamaların iktisadi kıymet için yapılan değer artırıcı nitelikteki giderlerden olması nedeniyle özel maliyet bedeli olarak aktifleştirilmesi ve Vergi Usul Kanunun 327 nci maddesi hükümleri çerçevesinde itfa edilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun birinci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği; üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (ç) bendinde de taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise maddede belirtilen kazanç ve iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması konularında 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında dar mükellef kurumların iş yeri ve daimi temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı, ikinci fıkrasında ise dar mükellefiyete tabi kurumların ticari veya zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratları hakkında Gelir Vergisi Kanununun bu kazanç ve iratların tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, ancak, bu kazanç ve iratların Türkiye'de yapılmakta olan ticari veya zirai faaliyet kapsamında elde edilmesi halinde, kurum kazancının bu maddenin birinci fıkrasına göre tespit edileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin beşinci fıkrasına göre dar mükellefiyete tabi olanlar açısından gayrimenkul sermaye iratlarının elde edilmesi, gayrimenkulün Türkiye'de bulunmasına ve bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye'de kullanılması veya Türkiye'de değerlendirilmesine bağlanmıştır. Bu maddenin 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 7 nci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Tebliğinin "III- Dar mükellefiyet esasında verginin tarhı ve ödenmesi" başlıklı bölümün alt bölümlerinde dar mükelleflerin vergilendirilmesine ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup, 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile gayrimenkul sermaye iratlarından yapılacak kesinti oranı, 3226 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarında %1, diğerlerinde %20 olarak belirlenmiştir.

Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı hüküm altına alınmış olup alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında, ilişkili kişilerin kurumların kendi ortakları, kurumların veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumlan ifade ettiği, üçüncü fıkrasında ise emsallere uygunluk ilkesinin tanımı yapılarak emsallere uygunluk ilkesinin ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade ettiği, altıncı fıkrasında da tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazancın Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında, bu maddedeki şartların gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, daha önce yapılan vergilendirme işlemlerinin taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltileceği ve bu düzeltmenin yapılması için örtülü kazanç dağıtan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edebilmek için;

- Bir kurum tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının yapılmış olması,

- Söz konusu kurumun bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması,

- Bu mal veya hizmet alım ya da satımında "emsallere uygunluk ilkesi"ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması

gerekmektedir.

1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğin "4- Emsallere Uygunluk İlkesi" başlıklı bölümünde bu ilkeden ne anlaşılması gerektiği ayrıntılı biçimde açıklanmıştır. Öte yandan, aynı Kanunun "Kabul edilmeyen indirimler" başlıklı 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların kurum kazancının tespitinde gider olarak indiriminin kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Özelge talep formunuzun incelenmesinden, şirketiniz ile Türkmenistan'da bulunan ........ adlı şirketin ilişkili kişi kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla, ilişkili kişiler arasında gerçekleşen kiralama işlemi transfer fiyatlandırmasına konu bir işlemdir ve bu işlemdeki bedelin emsallere uygun olması gerekmektedir. Emsallere uygun bedelin tespitinde, anılan madde hükmünde belirtilen ve 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde ayrıntıları açıklanan yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanının kullanılacağı tabiidir.

Diğer taraftan, Şirketinizin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bir bedelle kiralama işlemi yapması durumunda, ilişkili kişiye transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan bu kazancın kurum kazancının tespitinde gider olarak indirimi mümkün olmayacaktır.

Ayrıca, ''Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması'' 01.01.1998 tarihinden itibaren uygulanmaktadır.

Türkiye mukimi Şirketinizin, Tükmenistan mukimi ''..........'' adlı firmadan araç (tır) kiralama faaliyeti karşılığında, söz konusu firmaya yapacağı kira ödemelerinin anılan Anlaşmanın ''Gayrimaddi Hak Bedelleri''ni düzenleyen 12 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Söz konusu Anlaşmanın ''Gayrimaddi Hak Bedelleri''ni düzenleyen 12 nci maddesinin 1, 2 ve 3 üncü fıkraları;

"1.Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir.

2. Bununla beraber, sözkonusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayrimaddi hak bedeli elde eden kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak edelinin gayrisafi tutarının yüzde 10 unu aşmayacaktır. Akit Devletlerin yetkili makamları bu sınırlamanın uygulama şeklini karşılıklı anlaşma ile belirleyeceklerdir.

3. Bu maddede kullanılan "gayrimaddi hak bedelleri" terimi, sinema filmleri, radyo ve televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, sanatsal veya bilimsel her nevi telif hakkının, her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin kullanımı veya kullanma hakkı ile sınai, ticari veya bilimsel teçhizatın veya sınai, ticari veya bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanımı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar."

hükümlerini öngörmektedir.

Buna göre, Şirketinizin Türkmenistan mukimi firmadan yabancı plakalı araç kiralaması karşılığında yapacağı ödemelerin, Anlaşmanın 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrası kapsamında gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi ve Türkiye'de doğan ve Türkmenistan mukimi firmaya yapılan bu ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden anılan Anlaşmanın 12 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca Türkiye'de % 10 oranını aşmayacak şekilde vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Ancak, söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir.

Diğer taraftan, Anlaşma hükümlerine göre Türkiye'de vergi ödenmesi durumunda ödenen bu vergiler, Anlaşmanın ''Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi''ne ilişkin 22 nci maddesinin 2 nci fıkrası çerçevesinde Türkmenistan'da hesaplanacak vergiden mahsup edilebilecektir.

Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için Türkmenistan mukimi söz konusu şirketin Türkmenistan'da tam mükellef olduğunun ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğinin Türkmenistan yetkili makamlarından alınacak bir belge (mukimlik belgesi) ile kanıtlanması ve bu belgenin aslı ile noterce veya Türkmenistan'daki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi gerekmektedir.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

-1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin; 1/2 nci maddesinde, her türlü mal ve hizmet ithalatının; 1/3-f maddesinde de, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV'ye tabi olduğu,

-4/1 inci maddesinde, hizmetin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği,

-9/1 inci maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığının vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği,

-14/1 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 24/12/1984 gün ve 84/8889 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında deniz, hava, kara ve demiryolu ile yapılan yük ve yolcu taşıma işlerinin vergiden müstesna olduğu,

-30/d maddesinde, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV'den indirilemeyeceği,

-32 nci maddesinde, bu kanunun 14 üncü maddesi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin Maliye Bakanlığı'nca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı,"

hükümleri yer almaktadır.

Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "I-C/2.1.2.Tam Tevkifat Uygulaması" başlıklı bölümünde, bu bölüm kapsamındaki işlemlerde, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin tamamının, mal veya hizmetin alıcıları tarafından tevkifata tabi tutulacağı belirtilmiştir.

Aynı Tebliğin (I/C-2.1.2.1.) bölümünde, ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanların Türkiye'de yaptığı hizmetler ile bunların yurt dışında yaptığı ancak Türkiye'de faydalanılan hizmetlerin KDV'ye tabi olacağı, bu gibi hizmet ifalarında mükellef, esas olarak hizmeti ifa eden olmakla birlikte, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunmadığından KDV'nin tamamı, hizmetten faydalanan yurt içindeki muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödeneceği belirtilmiştir.

Ayrıca, uluslararası taşımacılık faaliyeti nedeniyle yüklendiğiniz katma değer vergisinin iade edilip edilemeyeceği hususu ile ilgili olarak Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin "II/C Taşımacılık İstisnası" başlıklı bölümünde;

KDV Kanununun 14/1 maddesine göre, transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık işlerinde, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek taşıma işleri vergiden müstesnadır. Bu hükmün verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 24/12/1984 tarih ve 84/8889 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında deniz, hava, kara ve demiryolu ile yapılan yük ve yolcu taşıma işleri KDV'den istisna edilmiştir.

İstisna kapsamına; yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye'den geçerek yabancı bir ülkede sona eren, yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye'de sona eren ve Türkiye'de başlayıp yabancı bir ülkede sona eren taşıma işleri girmektedir.

İstisna kapsamına giren taşıma faaliyetlerinin tamamının veya bir kısmının başka taşımacılara yaptırılması halinde, gerek taşıma işini yaptıran firmaya karşı muhatap olarak işi yüklenen organizatör firmanın, gerekse ikinci derece yüklenici olarak fiili nakliyeyi gerçekleştiren firmanın bu faaliyetleri istisna kapsamına girdiğinden her iki faaliyet de vergiye tabi olmayacaktır. Ancak ikinci derece yüklenicinin taşıma faaliyetinin Türkiye içinde başlayıp bitmesi halinde, bu işler KDV'ye tabidir.

denilmektedir.

Bu açıklamalara göre, taşıma faaliyetinde kullanacağınız tırların şirketinizce kiralanması işleminin KDV'den istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle şirketinizin uluslararası taşımacılık faaliyetinde kullanmak üzere Türkmenistan mukimi ............ adlı firmadan yapacağı kiralama bedeli üzerinden hesaplanan KDV'nin, Şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla tevkif edilerek 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilmesi ve ödenmesi gerekmektedir. Şirketinizce 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen verginin aynı döneme ilişkin 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılması da mümkün bulunmaktadır.

Buna göre, Şirketinizin Türkmenistan-Türkiye ve Türkiye-Türkmenistan veya yukarıda belirtilen uluslararası taşımacılık kapsamındaki taşıma işlemi Kanunun 14 üncü madde hüküm kapsamında KDV'den istisna tutulacak olup, bu işleme ilişkin yüklenilen tır kira bedelleri üzerinden hesaplanan KDV'nin, aynı Kanunun 32. maddesi hükmüne göre iade alınması da mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, Şirketinizin emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bir bedelle kiralama işlemi yapması durumunda, ilişkili kişiye transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan bu kazancın kurum kazancının tespitinde gider olarak indirimi mümkün olmadığından, Kanunun 30/d maddesi uyarınca yüklenilen KDV'nin indirime konu edilmesi de mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.