Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Ahmet Yavuz - Engelliler 'gerçek destek' istiyor (12.05.08) PDF Yazdır e-Posta
12 Mayıs 2008

Ülkemizde engellilerin hayat şartlarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi anayasal güvence altına alındığı halde yıllardır bu konuda ciddi adımlar atıldığını söylemek zor. Ancak son yıllarda muhtelif kanunlardaki özel hükümlerle engellilere yönelik bazı kolaylıklar öngörüldüyse de maalesef getirilen desteklerin çoğu kâğıt üzerinde kaldı.

Hâlbuki engellilerin ekonomik açıdan desteklenmesi ve bu kişilerin çalışma ve sosyal hayata katılımlarının sağlanması gerekiyor. Bu amaca yönelik yeni tasarıda engellilerin iş bulmalarını sağlayacak teşviklere yer veriliyor. Düzenlemede 50 veya daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu kaldırılıyor. Terör mağduru çalıştırma mükellefiyeti sadece kamuya yükleniyor. Yapılacak düzenleme ile özel sektöre, çalışanların yüzde 3'ü, kamuya da yüzde 4'ü kadar engelliyi çalıştırma mecburiyeti getiriliyor. Bu madde kapsamında özel sektör işverenlerince çalıştırılan engellilerin hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, Hazine tarafından karşılanacak. Bu teşvik sadece yeni işe girenler değil, eskiden beri çalışan engelliler için de geçerli. İşveren hissesine ait primlerin Hazine'ce karşılanabilmesi için bildirgelerin zamanında verilmesi ve prim ödemelerinin eksiksiz yatırılması gerekiyor.

Vergi kanunlarında engellilere tanınan vergi indirimlerinin başında Gelir Vergisi indirimi geliyor. Ücretli olarak çalışan, serbest meslek faaliyetinde bulunan, basit usulde vergilendirilen engelliler ile bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı ile hizmet erbabı; sağlık kuruluşlarından alınan raporlarda gösterilen engellilik derecesine göre vergi matrahlarından indirim hakkı elde ediyor. Bu sayede daha az miktarda vergi ödemiş oluyorlar. Diğer önemli bir vergi avantajı ise taşıt alımlarındaki vergi indirimi. Özellikle malul ve sakatlar tarafından kullanılmak üzere özel surette imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan binek otomobillerinin 5 yılda bir alımında Gümrük Vergisi, Özel Tüketim Vergisi ve KDV alınmıyor. Ayrıca bu araçlar için Motorlu Taşıtlar Vergisi ödenmiyor. Son olarak Emlak Vergisi muafiyetini de ekleyelim. Engelliler 200 metrekareden küçük tek ev için Emlak Vergisi ödemiyor.

Ancak bu vergisel desteklerin engellileri yeterli derecede tatmin etmesi zor görünüyor. Çünkü bu vergisel avantajlardan faydalanmak oldukça zorlu formalitelere bağlanmış. Ayrıca ÖTV ödenmeden engelli tarafından alınan aracın çalınma, kaza, doğal afet gibi elde olmayan sebeplerle elden çıkması halinde, beş yıl geçmeden ÖTV istisnasından faydalanma imkanı bulunmuyor. Yani engelli veya malul tarafından, bu şekilde kullanılamaz hale gelen araç yerine yeni bir araç alınması halinde eski aracın tescil tarihinden 5 yıl geçmemişse ÖTV ödenmesi gerekiyor. ÖTV ödenmeden alınan bu araçlar engelli dışında birilerine ne zaman satılırsa satılsın alınmayan ÖTV'nin ve 10 yıl içerisinde satılması halinde de Gümrük Vergisi'nin ödenmesi gerekiyor. Bu da teknolojik gelişmelerin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde engellilerin araçlarını elden çıkaramama veya piyasaya göre ucuz satmalarına sebep oluyor. Bu uygulama sebebiyle aslında engellilere tanınan vergisel teşviklerin istisna değil, bir vergi ertelemesi olduğu söylenebilir.

İstihdam teşvikinden kimler yararlanacak?

Geçen hafta istihdamın teşvik edilmesi için yeni düzenlemeler yapıldığından bahsetmiştim. Hafta içerisinde birçok okurum konu ile ilgili düşüncelerini, endişelerini ve merak ettiği noktaları iletti. Bahsettiğim teşvikleri düzenleyen kanun, muhtemelen önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek. Getirilen teşviklerin başında SSK işveren hissesine isabet eden beş puanlık prim tutarının ekim ayından itibaren Hazine tarafından karşılanması geliyor. Ayrıca; bu tasarıyla gençler ve kadınların istihdamının da artması isteniyor. Bundan dolayı, mevcut istihdama ilave olarak işe alınan ve fiilen çalışan her yaştan kadınlar ile 18-29 yaş arası genç erkeklere ait SSK işveren priminin birinci yıl tamamı, ikinci yıl yüzde sekseni, üçüncü yıl yüzde altmışı, dördüncü yıl yüzde kırkı, beşinci yıl yüzde yirmisi İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanacak. Teşvikten faydalanmak için mevcut işçilerin işine son verilerek yeni işçi alınmasına mani olmak için tedbirler de alınmış durumda. Bu yüzden ancak kanun çıktıktan sonra bir yıl içerisinde ilâve istihdam ve kapasite artırıcı şekilde işçi alan işyerleri bu teşvikten faydalanabilecek. Bu kapsamda işe alınacakların kanunun yürürlüğe giriş tarihinden önceki altı aylık dönemde kayıtlı sigortalılar arasında olmaması gerekiyor. Ayrıca kanundan önceki son bir yıllık dönemde işyerine ait prim ve hizmet belgelerinde bildirilen ortalama sigortalı sayısına ilave olarak işe alınan ve fiilen çalıştırılanlar için bu teşvikler uygulanacak. Yani son bir yılda ortalama 10 işçi ile çalışan bir işyerinde, bu teşvikten kadın veya 18-29 yaş arasında genç birisi olmak şartıyla 11. işçi olarak işe giren (ve sonraki işçiler) faydalanabilecek.

Tasarı muhtemel suistimalleri engelleyecek tedbirleri de içeriyor. Şöyle; mevcut bir işyerini devretmek, birleştirmek, işyerini kapatıp yeniden açmak, çalışan sigortalıları bir bütün olarak kaydırmak ve şahıs işletmelerinde işletme sahipliğini değiştirmek gibi ek bir kapasite ve istihdam artışını sağlamayan, sadece SSK primi avantajından faydalanmak amacıyla yapılan işlemlerde bu işlemleri yapanlar teşviklerden yararlanamayacak. Bunun yanında; sigortasız işçi çalıştırdığı tespit edilen firmalar da bu avantajlardan bir yıl süreyle faydalanamayacak.

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=688319