Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Dış Ticaretle Uğraşanlar Dikkat! Maliye Bakanlığı, Yabancı Mahkeme Kararlarına İstinaden Ödenecek Tazminatların Gider Yazılmasına Tenfiz Kararı Şartı Getirdi! PDF Yazdır e-Posta
23 Temmuz 2015

Image

Küresel ekonomiye geçiş, ülke ekonomisinin yurt dışına açılması, uluslararası ticaretin yaygınlaşması vb.ye paralel olarak dış ticaretimizde artmaya başlamıştır. Bu durum ise, ister istemez uluslararası bazı ticaret anlaşmazlıklarını da beraberinde getirmiştir. Firmalarımız sözleşmeden dönme veya vazgeçme nedeniyle sözleşmenin diğer tarafı olan yabancı şirketlerin kendi ülkelerinde açtıkları tazminat davaları ve yüklü miktarlardaki tazminat ödemeleri ile karşı karşıya kalmışlar ve kalmaktadırlar.  

Uygulamada bizim tespit ettiğimiz kadarıyla, bu şekilde ortaya çıkan yurt dışı tazminat ödemeleri, Türkiye'deki mahkemelerden herhangi bir tenfiz kararı alınmaksızın doğrudan yabancı mahkeme/tahkim kurulu kararlarına göre gerçekleştirilmekte ve vergi matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate alınmaktadır. Ancak, Maliye Bakanlığı ise piyasadaki fiili uygulamanın aksine Türkiye'deki mahkemelerden bir tenfiz kararı alınmadan yapılan tazminat ödemelerinin vergi matrahından gider olarak düşülemeyeceği görüşündedir.

 1) Genel Olarak Tazminatların Vergi Matrahının Tespitinde Gider Yazılma Koşulları

Tazminatların gider yazılmasında aranılan şartlar, Kurumlar ve Gelir Vergisi Kanunlarında düzenlenmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun

- 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde de Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı,

- 11. maddesinin birinci fırkasının (g) bendinde, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ve tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı

 hükmü bağlanmıştır.

Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde ise, işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi ticari kazancın tespitinde gider olarak yazılabileceği hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Bu hükümlere göre, ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için;

- İşle ilgili olması,

- Sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi,

- Söz konusu zararın teşebbüs sahibinin kusurundan doğmamış olması

gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri  olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir.

 2) Yabancı Mahkeme/Tahkim Kurulu Kararlarının İç Hukukumuz Bakımından Geçerliliği ve Aranılan Şartlar

 Devletlerin egemenliğinin doğal bir sonucu olarak, bir mahkeme kararı verildiği ülke sınırları içerisinde hüküm ifade etmektedir. Ancak, devletler, diğer devletlerde verilmiş mahkeme kararlarının kendi ülkelerinde uygulanabilmesini bir takım şartlara bağlayarak, kabul edebilmektedirler.

 Ülkemizde de, taraf olunan uluslararası anlaşmalar hariç yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizine ilişkin usul ve esaslar  5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile düzenlenmiş bulunmaktadır.

 Söz konusu Kanunun konumuzla ilgili maddelerine ise önemine istinaden aynen aşağıda yer verilmiştir:

"MADDE 50 – (1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

(2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.

MADDE 51 – (1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.

(2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.

MADDE 52 – (1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. (...)

MADDE 53 – (1) Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:

a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.

b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi.

MADDE 54 – (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:

a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.

b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.

c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.

ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.

MADDE 55 – (1) Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.

(2) Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir.

MADDE 56 – (1) Mahkemece ilâmın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır.

MADDE 57 – (1) Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.

(2) Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.

MADDE 58 – (1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.

(2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.

(3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır

MADDE 59 – (1) Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. 

MADDE 60 – (1) Kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.

(2) Yabancı hakem kararlarının tenfizi, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları yer asliye mahkemesinden dilekçeyle istenir. Taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı takdirde, aleyhine karar verilen tarafın Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa icraya konu teşkil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılır.

MADDE 63 – (1) Yabancı hakem kararlarının tanınması da tenfizine ilişkin hükümlere tâbidir.

(2) Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır."

Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, yabancı mahkeme kararının ülkemizde uygulanabilmesi, ancak ve ancak bu kararın görevli ve yetkili Türk Mahkemelerince tenfiz kararı verilmesiyle mümkün olabilmektedir. Tenfiz davası açılabilmesi için, öncelikle yabancı mahkemelerce verilmiş icrai niteliğe haiz bir mahkeme kararı olması gerekir. Örneğin, tazminat vb. icrai yükümlülükler içeren kararlar. Ayrıca yabancı mahkemenin ülkesi ile Türkiye arasında bu konuda bir ikili anlaşma olması gerekmektedir. Tenfiz kararı ile, yabancı bir mahkemece verilmiş icrai nitelikteki kararlar, Türk mahkemelerince de kabul edilmiş olmakta; Türkiye’de kendiliğinden işleme konulamayacak olan maddi-manevi tazminat gibi yabancı mahkeme kararlarının hükümleri uygulanabilir hale gelmektedir.

Öte yandan, yabancı mahkemelerin verdiği kararların ülkemizde tenfiz edilebilmesinin yanı sıra, yabancı mahkeme ilamının tenfizine gerek olmaksızın tanınması da mümkün olabilmektedir. Yabancı mahkeme kararı infaz hükümleri içeriyorsa, yani Türkiye’de de uygulanması gerekiyorsa tenfiz davası, infaz hükümleri içermiyorsa tanıma davası açılmaktadır. Yabancı bir mahkeme kararının tenfizi o kararın icra edilebilirliği demektir. Tanımada icra değil, o ilamdan kesin delil veya kesin hüküm olarak yararlanma durumu vardır.

Bu çerçevede, yabancı mahkemeler tarafından verilen tazminat kararlarının Türk iç hukuku bakımından da geçerli olabilmesi için, Türkiye’deki yetkili mahkemeler tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Tenfiz kararı, yabancı mahkeme kararını Türkiye’de uygulanabilir hale getirmektedir.  

3) Yabancı Mahkeme/Tahkim Kurulu Kararlarına Göre Ödenecek Tazminatların Gider Yazılabilmesi İçin Tenfiz Kararı Alınması Şart

Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, yabancı mahkemeler tarafından yurt dışındaki şirketlere ödenmesine hükmolunan tazminatların gelir ve kurumlar vergisi matrahına esas safi gelir/kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu mahkeme kararları ile ilgili olarak Türkiye’deki yetkili mahkemelerden tenfiz kararı alınması gerekmektedir. Tenfiz kararı alınmayan yabancı mahkeme kararları, iç hukukumuz bakımından geçersiz olduğundan, bu kararlara istinaden yapılan tazminat ödemelerinin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate alınması kanunen mümkün bulunmamaktadır.

Bu konuda Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, verdiği bir özelgede; “Yabancı Tahkim Kurulu'nun tazminat kararının Türkiye'de geçerli olabilmesi için söz konusu kararla ilgili olarak Türkiye’de yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmekte olup, tenfiz kararı olmaksızın Tahkim Kurulu Kararı’na istinaden üzenlenen uzlaşma sözleşmesine göre ödenen tazminat tutarının ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.” Şeklinde görüş bildirmiştir. Bu özelgenin tam metnine önemine istinaden aşağıda yer verilmiştir.

 

"T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ADANA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

 

 

 

Sayı

:

19341373-125[ÖZELGE-2013/11]-35

28/04/2014

Konu

:

Tahkim Kararına İstinaden Ödenen Tazminatın Kurum Kazancının Tespitinde Gider Olarak Yazılıp Yazılamayacağı.

 

 

 

 

 

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, firmanızın bir yurt dışı firmasıyla ticari mal almak için sözleşme imzaladığı, söz konusu mal alımı için akreditif kredisi verecek olan bankanın piyasa koşullarını gerekçe göstererek krediyi açamayacağını bildirmesi üzerine şirketinizin de mal alımını gerçekleştiremeyeceğini ilgili firmaya bildirmesi üzerine yurt dışı firmanın zarara uğradığını ileri sürerek İngiltere'de aleyhinize dava açtığı, dava sonucunda  mahkemenin ödemenize hükmettiği tazminatın firmanızca ödendiği belirterek, ödenen tazminatın Kurumlar Vergisi Kanunu açısından gider yazılıp yazılmayacağı hususu sorulmaktadır.

 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinde; kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunan sermaye şirketlerinin, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirileceği, 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde de Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi ticari kazancın tespitinde gider olarak yazılabileceği hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fırkasının (g) bendinde ise sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar ve tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı hükmü yer almaktadır.

Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için; işle ilgili olması, sözleşmeye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenmesi ve söz konusu zararın teşebbüs sahibinin kusurundan doğmamış olması gerekmektedir. Mukavelename, ilam veya kanun emri  olmaksızın ödenen tazminatların gider yazılması mümkün değildir.

Yabancı memleketlerde hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların, takibi yapılacak ülkede icra olunabilmesi o ülkedeki yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Tenfiz kararı verecek olan mahkeme, tenfiz şartlarına bağlı olarak tahkim kurulu kararının, kısmen veya tamamen tenfizine veya değiştirerek istemin reddine karar verebilmektedir. Ayrıca, söz konusu tenfiz kararlarının temyiz edilebilme imkanı da bulunabilmektedir.        

Buna göre, yurt dışı firmanın zarara uğradığını ileri sürerek İngiltere'de aleyhinize açtığı dava sonucunda şirketinizin tazminat ödemesi yönündeki Tahkim Kurulu Kararı ile ilgili  olarak Türkiye'de yetkili mahkeme tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmekte olup tenfiz kararı olmaksızın Tahkim Kurulu Kararına  istinaden şirketinizce düzenlenen uzlaşma sözleşmesine göre ödenen tazminat tutarının Gelir Vergisi Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında ilgili dönem kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması  mümkün bulunmamaktadır."

Son Söz;

Yabancı mahkeme kararlarına istinaden tazminat ödemeyle karşı karşıya kalan firmaların özellikle bir hususa dikkate etmelerinde yarar görülmektedir: Yabancı mahkeme kararları tek başına, bu şekilde ödenecek tazminatların gider olarak vergi matrahından düşülebilmesi için yeterli değildir. Yurt dışındaki firmalara belirtilen şekilde ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için; yabancı mahkemeler tarafından verilen tazminat kararları ile ilgili olarak Türkiye’deki yetkili mahkemeler tarafından tenfiz kararı verilmesi gerekmektedir. Tenfiz kararı olmaksızın, sadece yabancı mahkeme kararlarına istinaden ödenen tazminat tutarlarının gider olarak vergi matrahından düşülmesi mümkün bulunmamaktadır. Abdullah Tolu

 

http://toluenymm.com/mukellef-panosu/197-dis-ticaretle-ugrasanlar-dikkat-maliye-bakanligi-yabanci-mahkeme-kararlarina-istinaden-odenecek-tazminatlarin-gider-yazilmasina-tenfiz-karari-sarti-getirdi