Yurt dışında bulunan müşterilere verilen tercüme hizmetinin vergilendirilmesi ile yurt dışından alınan tercüme hizmeti için ödenen bedellerden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hk. |
23 Şubat 2012 | ||||||||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, yurt dışında bulunan müşterilerinize internet üzerinden Türkçe, İbranice, Arapça, Farsça, Rusça, Fransızca, İngilizce olarak farklı dillerde tercüme hizmeti verdiğinizi ve bu hizmetin şirket çalışanlarınızca gerçekleştirildiğini belirterek söz konusu hizmet karşılığı yurt dışındaki müşterilerce ödenen bedeller ile yurt dışında bulunan kişi ve kuruluşlardan almış olduğunuz tercüme hizmeti karşılığı ödemiş olduğunuz bedeller üzerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 3'üncü maddesinde, "Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler: 1. Türkiye'de yerleşmiş olanlar;" hükmüne yer verilmiş olup, Aynı Kanun'un "Türkiye'de yerleşme" başlıklı 4'üncü maddesinde, "Aşağıda yazılı kimseler Türkiye'de yerleşmiş sayılır: 1. İkametgâhı Türkiye'de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19'uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir); 2. Bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye'de oturma süresini kesmez.)" hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 65 ve 66'ncı maddelerine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı ve serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler de serbest meslek erbabı olduğu belirtilmiş, Bununla birlikte Kanun'un 94'üncü maddesinde de; "Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar. ... 2. Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç); ... b) Diğerlerinden %20 vergi tevkifatı yapılır." hükümlerine yer verilmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanun'un 1'inci maddesinde sayılan kurumlardan, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirileceği hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar sayılmıştır. Aynı Kanun'un 6'ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinde, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmış olup aynı fıkranın (b) alt bendi ile serbest meslek kazançları tevkifat kapsamındaki kazanç ve iratlar arasında sayılmış, tevkifat oranı ise 03/02/2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %20 olarak belirlenmiştir. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nin "22.2.3. Serbest meslek kazançları" başlıklı bölümünde, dar mükellef kurumların Türkiye'de elde ettikleri serbest meslek kazançlarının, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulacağı açıklamalarına yer verilmiştir. Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları ile ilgili olarak 13/02/2007 tarihinde yayımlanan ÇVÖA/2007-1 sayılı Çifte Vergilendirmeyi Önleme Sirküleri'nde, "Bununla birlikte anlaşmaya taraf diğer ülkede yerleşik (tam mükellef) olanların Türkiye'de elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili anlaşma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır." açıklamalarına yer verilmiştir. Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; -Yurt dışındaki müşterilere verilen tercüme hizmeti, istihdam ettiğiniz personeliniz tarafından gerçekleştirildiğinden söz konusu hizmet karşılığı elde ettiğiniz kazanç ticari faaliyet kapsamında değerlendirilerek kurum kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. -Yurt dışındaki kişi ve kuruluşlardan almış olduğunuz tercüme hizmeti, serbest meslek kazancı olarak değerlendirileceğinden söz konusu tercüme hizmeti karşılığı kişilere yapacağınız ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, kuruluşlara yapacağınız ödemeler üzerinden de Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Diğer taraftan, yurt dışındaki firmanın mukimi olduğu ülke ile ülkemiz arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının bulunması ve bu anlaşmalarda söz konusu ödemelere ilişkin bir hükmün bulunması durumunda, öncelikle bu hükümlerin dikkate alınacağı tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim. (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir. (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir. (***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. |