Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Faktoring Şirketi de Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmalı PDF Yazdır e-Posta
18 Nisan 2016

Image

Şüpheli Alacak Karşılığı Uygulamasında Faktoring Şirketleri Neden Mağdur?

“Şüpheli alacak karşılığı uygulaması” ile ilgili düzenlemeler Vergi Usul Kanunu’nda yer alıyor. Düzenlemeye göre, “ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla şüpheli alacak ayrılabilir”. Karşılık ayrılması için aşağıdaki şartların varlığı aranmaktadır. 

• Alacak dava veya icra safhasında bulunmalıdır.

• Şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık, alacağın şüpheli hale geldiği dönem sonu itibaıyla ayrılabilir. 

Türkiye’de faktoring şirketleri, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na göre faaliyet yapıyor olmalarına rağmen, şüpheli alacak uygulamaları açısından VUK’un 323. maddesine göre işlem yapmak zorundadırlar. 

Ancak, şüpheli alacak uygulamasında Vergi İdaresi’nin yaklaşımına göre “hâsılat” kaydedilmeyen bir alacak kaynaklı ayrılan karşılıklar gider olarak dikkate alınamamaktadır. Yukarıda yer alan Kanun maddesinde “hâsılat  yazılma’’ diye bir şart yer almamaktadır. Bu konudaki detaylı açıklama ve görüşlerime daha önce paylaştığım Vergi Blog yazımda yer vermiştim. 

 

Bu yazımda ise; aynı konuya ilişkin çok güncel bir Danıştay Kararı’ndan bahsedeceğim. 

Güncel Yargı Kararı ve Gerekçesi 

Uyuşmazlık konusu olay, 2009 takvim yılı ile ilgilidir. Dava konusu olayda; bir faktoring şirketi 2009 takvim yılına ilişkin olarak faktoring sözleşmeleri kapsamında vadesi gelen alacaklardan tahsil edemediği tutarlar için şüpheli karşılığı ayırmış ve bu tutar için ihtirazi kayıtla beyanname vererek şüpheli alacağa isabet eden kurumlar vergisi tahakkukunun kaldırılmasını istemiştir. Ancak, vergi dairesi söz konusu ihtirazı kayıtla beyanı kabul etmemiştir. Davanın görüldüğü ilk derece mahkemesi olan İstanbul 9. Vergi Mahkemesi Kararı söz konusu kurumlar vergisi tarhiyatını onamıştır. 

Faktoring şirketi tarafından temyiz edilen dava ile ilgili Danıştay 4. Dairesi, 18.2.2016 tarihli Kararı’nı şirket lehine karara bağlamıştır. Oy çokluğu ile karara bağlanmış olan davanın çoğunluk gerekçesi şu şekildedir:

“(…) Davacı şirket, kredili satış yapan firmaların, bu satışlardan doğan alacak haklarını temellük ederek finansal bir faaliyet yürütmektedir. Faktoring anlaşması ile satıcı firmanın gerçekleştirdiği kredili satışlardan doğan alacakların vadesinde tahsili, satıcı firmaya kredili satış tutarının belli oranında kredi verilmesi, müşterilerin mali durumlarının takibi gibi işlemler gerçekleştirmektedir. Faktoring sözleşmelerinin rücu edilebilir nitelikte olması halinde tahsili gerçekleşmeyen alacaklar için müşteriye rücu etme hakkı saklı olmakla beraber eğer şirket, alacağını müşteriden de tahsil edemez ise risk üstünde kalmaktadır. Dolayısıyla, davacı şirketin faaliyet alanı ile ilgili olup, gerek asıl borçludan gerekse müşterisinden tahsil edemeyip icra takibine başladığı faktoring alacaklarının ticari kurallara uygun olarak ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323‘üncü maddesinde belirtildiği şekliyle ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, ticari faaliyetin bir unsuru olan ve takip edilen alçaklara ilişkin olarak Kanun’da öngörülen şüpheli alacak karşılığı ayırma koşulları olayda gerçekleşmiş olup, söz konusu alacakların hasılat olarak kayırlara intikal ettirilmediği gerekçesiyle karşılık ayrılamayacağı ileri sürülerek yapılan tarhiyatta yasaya uygunluk bulunmamaktadır. 

Bu itibarla, davacı şirketin faktoring sözleşmeleri kapsamında temlik ettiği ancak hasılat kaydetmediği alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayıramayacağından bahisle yapılan tahakkuka karşı açılan davayı reddeden Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.”

Karşıt oy gerekçesi ise şu şekildedir:

“(...) Özetle, davacı faktoring şirketinin karşılık ayırdığı alacaklarının müşterisine rücu etmesinden kaynaklanan türde alacaklar olup olmadığı hususu tam olarak raporda belirtilmemiş olmakla birlikte vergi incelme elemanı tarafından hasılata hesaben intikal etmesi yeterli görülmüştür. Bu tutarlar için karşılık ayrılmasının kabulü mevzuata uygun olamamakla birlikte, bu durum (eksik tarhiyat yapılması); diğer alacaklar için karşılık ayrılması ile ilgili tespit edilen matrah farkının hukuka uygunluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Öte yandan, BDDK tarafından getirilen muhasebe sisteminin gereklerine göre kayıtların tutulmasından bahsedilerek ticari kazancın elde edilmesindeki tahakkuk esasına uyulmayarak tahsil esasına göre beyanda bulunulmuş olması hususu ile ilgili olarak vergi inceleme raporunda yapılan tespitler ve ortaya konulan gerekçeler yerinde olup buna istinaden yapılan düzeltme işleminde de herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”

 

Karşıt oy gerekçesinde bahsedildiği gibi bir vergi incelemesi söz konusu değildir. Dava konusu olay ihtirazı kayıtla beyan sonrası açılan dava ile ilgili olup, karşıt oy gerekçesine katılmıyoruz. 

Karar Faktoring Şirketleri için Ne Anlama Geliyor?

Karar, faktoring şirketleri için çok olumlu bir karardır. Yukarıda yer alan karar gerekçesi ile daha önceki Vergi Blog yazımdaki  ayrıntılı değerlendirmeler ve daha önce verilen yargı içtihatları ışığında faktoring şirketlerinin “şüpheli alacak karşılığı” sorununun artık çözülmesini umuyoruz. Aksi takdirde, faktoring şirketlerinin bir kredi kuruluşu olması nedeniyle kaynak maliyetleri artacaktır; çünkü basiretli tacirler olarak faktoring şirketleri bu konuyu ticari bir risk olarak dikkate alacaklar ve  ticari faaliyetlerinde devraldıkları alacaklar ile ilgili “faiz oranları” maliyetleri artacaktır. 

Beklentimiz; Vergi İdaresi’nin artık faktoring şirketlerinin şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına ilişkin müstakar hale gelen yargı kararları nedeniyle bir sirküler yayımlamasıdır.  İdare’nin şüpheli alacak karşılığı ayrılması için “KDV ve avans kaynaklı” alacaklarda olduğu gibi “hasılat” yazma şartını bundan böyle aramayarak İdare ile faktoring şirketleri arasındaki uyuşmazlığa son verilmesini umuyoruz. Aksi takdirde; ihtirazi kayıtla beyanlar ile yargı yoluna başvurulması nedeniyle uyuşmazlıkların artması beklenmelidir. Abdulkadir Kahraman

http://www.kpmgvergi.com/Blog/Pages/FullBlog.aspx?article=572

Bu makalede yer alan açıklamalar, yazarının konu hakkındaki kişisel görüşünü yansıtmaktadır. Makaledeki bilgi ve açıklamalardan dolayı Özdoğrular smmm ltd. şti /Mehmet Özdoğru ve/veya ozdogrular.com./com.tr' ye sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.