Osman AROLAT - Mekan, sektör ve proje odaklı teşvikler (26.06.08) |
26 Haziran 2008 | |
Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Bir günlük ekonomi gazetesinde yazı yazarken, okurlarımıza sürekli kulak vermemiz onların ilgileriyle iç içe olmamız gerekiyor. Bu nedenle bir gün para hareketlerinden, bir gün enflasyondan söz ederken ertesi gün teşvik sistemini ele almamız gerekiyor. Daha az konuda, daha derinliğine yazı yazmayı istemek herhalde bütün yazarların ortak özlemidir. Ama hayat, özlemlerimize ulaşma fırsatını her zaman bizlere vermiyor. Konuları ele alırken bir yandan yazılı ve görsel medyayı izliyoruz. Üretim odağında yer alan dostlarla birlikte oluyoruz. Elde ettiğimiz bilgileri, saptadığımız sorunları eknomiyi yönetenlerle tartışıyoruz. Uzun süredir gündemimizde yer alan tartışma konularından birisi de teşvik sistemi. Mekana dayalı teşvik sistemini geçtiğimiz yıllarda denedik. Bunun nasıl bir çıkmaza neden olduğunu, beklenen sonucu vermediğini yaşayarak öğrendik. Şimdi yeni teşvik tartışmasında "sektöre dayalı teşvik" talep eden yaygın bir kesim var. Bazı uzmanlar da mekana ve sektöre dayalı teşvik sisteminin "genel ve kategorik" olacağını o nedenle teşvikin doğruyu seçip destekleme ilkesine aykırı olduğunu öne sürüyorlar. Bu nedenle teşvik sisteminin "proje odaklı" olmasının zorunluluğu üzerinde duruyorlar. Siyasi irade eski uygulamaların yanlışını görmüş, tartışmalardan ders çıkarmış olmalı ki, yeni teşvik sisteminin "mekana dayalı, sektörel ve proje öncelikli" olacağını telaffuz ediyor. Anladığımız kadarıyla yeni teşvik sistemi bir karma modeli içerecek. Teşvik sisteminde amaç önceden belirlenmiş hedeflere ulaşmak için öncelikleri belirlemektir. Bu yoksul bölgelerde iş ve aş temelli istihdam ağırlıklı olabilir. Gelişmiş bölgelerde katma değer artırıcı teknoloji geliştirici ağırlık taşır. Bu nedenle teşvik sistemi öncelikle "seçici" olmak zorundadır. Seçici olmadan teşvik sistemi olmaz. Mekan, sektörel ve proje odaklı teşviklerin hangi şartlarda daha etkin olacağını tartışmak geniş kapsamlı bir iştir. Biz gelin bunlar arasından birinin "proje odaklı teşvik"in işleyebilmesi için zihnimize takılan bazı noktaların altını çizelim: Önce ülkenin bir üretim ve yatırım stratejisi olmalı. Bir ülke, hangi bölgelerinde hangi yatırımlara öncelik verirse, istihdama katkıda bulunur, gelişmesini daha hızlı yapabilir? Bu alanda kararlı olmalıdır. Bir ülkenin bir sanayileşme politikası hedef ve stratejisi yoksa, hiçbir teşvik sisteminden beklenen sonucun alınması sağlanmaz. İkinci önemli olan, herhangi bir sistemin başarısının "kontrol mekanizması" ile birlikte yürümesidir. Sistemle ilgili ilkeleri ödünsüz olarak kontrol etmek için sadece amaç, politika, hedef ve stratejilerin saptanmış olması yetmez. Sistemin işleyişini güven altına alacak kurumların yaratılmış olması gerekir. Bu kurumların başında da kontrol mekanizması gelir. Ne zaman proje odaklı teşvikten söz etsek, siyasi irade de, bürokrasi de kontrolu yapacak kadroların eksikliğinden, eğitimsizliğinden söz ediyor. Bunu doğru bulmuyoruz. Bir ülke düşünün ki, 50 yılı aşkın bir süre önce Devlet Planlama Teşkilatı'nı kurmuş olsun, o ülkede proje odaklı teşvikleri kontrol edecek kadro eksikliğinden söz etmemek gerekir. Aksi kendi varlık nedeninizi inkardır. Önyargılı olmaya hiç gerek yok. İyi düşünülmesi ve tasarlanması şartıyla, teşvik sistemi işler. Birinci şart, algılanmanın nesnel hayata uygun olması. İkinci şart, gerekli yapıların oluşturulması. Üçüncüsü siyasi zorlamalardan uzak, ödünsüz denetim yapılmasıdır. Önemli zaafımız, gereken denetimle yola devam edememizdir. |