Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
ARSA DEĞERLERİNE DAVA HAKKI PDF Yazdır e-Posta
11 Temmuz 2017

Image

Emlâk Vergisi Kanunu uyarınca genel beyan dönemi olarak adlandırılan dört yılda bir vergi matrahları belirlenmekte, aradaki yıllarda ise bu matrahlar yeniden değerleme oranının yarısı oranında revize edilerek dikkate alınmaktadır.

Emlak vergisi matrahının belirlenmesinde, takdir komisyonları tarafından belirlenen arsa / arazi metrekare birim fiyatları ile ilgili bakanlıklar tarafından müştereken belirlenen bina inşaat metrekare maliyet bedelleri esas alınmaktadır.

Arsa ve arazi birim değerlerinin takdirine ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 49. maddesinin (b) fıkrasının ilk iki paragrafında takdir komisyonlarınca alınacak kararların, tarh ve tahakkuk işleminin yapılacağı sürenin başlangıcından en az altı ay önce arsa ve arazilerin ilgili bulunduğu ticaret ve ziraat odalarına, mahalle ve köy muhtarlıklarına, belediyelere imza karşılığı teslim edilmesini öngörmüştür. Ayrıca büyükşehir belediyesi bulunan illerde bu teslimatın daha önceden Merkez Komisyonu'na teslim edilmesi ve merkez komisyonunca farklı değer belirlenmesi halinde takdir komisyonlarının bu değerlere göre takdir yapacağı da kanunda hükme bağlanmıştır.

Anılan fıkranın 3. Paragrafında bu şekilde oluşan değerlere karşı açılacak davalara ilişkin düzenleme yer almıştır.

Maddenin sonraki paragrafında ise bu şekilde oluşan (kanundaki tabir ile kesinleşen) değerlerin ilgili belediyelerde ve muhtarlıklarda uygun bir yere asılmak suretiyle tarh ve tahakkukun yapıldığı yılın başından Mayıs ayı sonuna kadar ilan edilmesini de ayrıca hükme bağlamıştır.

Söz konusu fıkrayı paragraflar itibariyle aktarmamın nedeni, yazımın ilerleyen kısmında da görüleceği üzere, yorum bakımından önem taşımasındandır.

2018 yılının genel beyan dönemi olması dolayısıyla takdir komisyonları arsa ve arazi metrekare birim fiyatlarını belirleyerek ilgili belediye ve muhtarlıklara teslim etmişlerdir. Bu konuda bizim gördüğümüz, pek çok belirlemede arsa / arazi birim değerleri uçuk olarak belirlenmiştir. Belediyelere emlâk vergisi geliri temin etmek amacıyla yapılan bu belirlemelerin pek çok mükellefi sıkıntıya sokacağı ve adalet duygusunu zedeleyeceği açıktır.

Öte yandan Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 49. maddesinde (b fıkrası paragraf 3) yer alan “Takdir komisyonlarının bu kararlarına karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları onbeş gün içinde ilgili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilirler. Vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine onbeş gün içinde Danıştay'a başvurulabilir” şeklindeki düzenleme, cümlede sayılanların dışındakilerin (ilgililerin / mükelleflerin) de dava açma haklarına bir sınırlama içermemekle birlikte uygulamada dava açma hakkını sınırlayan şekilde anlaşılmış ve dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin E.2011/38 K.2012/89 sayı ve 31.5.2012 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. Bu iptal kararı sonrasında mükelleflerin de dava açma hakları tartışma ortadan kalkmıştır.

Ancak kanun koyucunun bu alanda bir düzenleme yapmaması, Maliye Bakanlığı'nın da torba kanunlara bu konuda bir madde ekleyerek konuyu açıklığa kavuşturmakta duyarsız kalması sebebiyle davanın ne zaman ne sürede açılması gerektiği konusunda tartışma ortaya çıkmıştır.

Danıştay 9. Dairesi bu konuda E. 2009/796 K. 2012/4683 sayı ve 20.9.2012 günlü Kararında “Mükellef tarafından 2006 yılı birinci taksidine ilişkin olarak adına yapılan emlak vergisi tarh ve tahakkukuna karşı açılan davada, mahkeme tarafından dava açma süresinin tespiti bakımından öncelikle, tarh ve tahakkuk işleminin 1319 sayılı Yasa’nın 11 ve 21. maddeleri uyarınca mükellefe tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması, mükellefe belirtilen şekilde bir tebligat yapılmamışsa davacı adına yapılan tarh ve tahakkuktan ödeme tarihinde haberdar olduğunun kabulü ile davanın esasının incelenmesi gerekmekte olduğundan, temyize konu vergi mahkemesi kararında, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadan, emlak vergisinin yıl başından itibaren 30 gün içinde dava konusu edilmesi gerekirken bu süre geçtikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde yasal isabet bulunmamaktadır” şeklinde karar vererek kendisine hiç bir bildirim yapılmayanların ödeme tarihi itibariyle dava açabileceklerini kabul etmiştir.

Ancak 9. Daire, daha sonra Anayasa Mahkemesi kararından önceki dönemle ilgili bu görüşünü değiştirmiştir.

Daire, tahakkuk işlemi üzerine açılmış davalarda önceki görüş doğrultusunda verilmiş Konya Vergi Mahkemesi'nin kararını E.2014/9127 K.2014/8518 sayı ve 24.11.2014 günlü kararı ile ve Kocaeli 2. Vergi Mahkemesi'nin kararını E.2014/8943 K.2014/8517 sayı ve 24.11.2014 günlü kararı ile bozmuştur.

Oysa Danıştay Dairesi'nin de kararlarında belirttiği gibi, emlak vergisine ilişkin tarh ve tahakkuk işlemi birel işlem olmakla birlikte, arsa / arazi değerlerine ilişkin takdir komisyonu kararları düzenleyici işlem niteliğindedir. Zaten bu yüzdendir ki -Daire kararında da belirtildiği gibi- takdir komisyonu kararlarına karşı açılan davalarda verilecek iptal veya kısmen iptal kararları, aynı mahalle, cadde veya sokakta bulunan bütün emlâk vergisi mükellefleri için -dava açmamış olsalar dahi- sonuç doğurmaktadır. Mükellefler, arsa veya arazi değerlerinden ancak belediyelere müracaatları ile haberdar olmaktadırlar. Ne yazık ki belediyeler emlak vergisi tahakkuklarını dahi kanuna rağmen bildirmemekte, mükelleflerin belediyeye müracaatla öğrenmelerini istemektedirler. Nitekim pek çok kişi tarh olunan emlak vergisi tutarını ve dolayısıyla arsa/arazi birim değerlerini sorma veya ödeme aşamasında öğrenmektedir.

Mükelleflerin bu şekilde öğrendikten sonra birel işlem niteliğindeki tarh / tahakkuk işlemine karşı açacakları davada, bu işleme temel olan (veya esas alınan) düzenleyici işlemin (takdir komisyonu kararının) de hukuksal denetimini talep etmeleri en tabii haklarıdır. Bu hak idare hukukunun / idari yargının özünde vardır. Zaten aksi bir düşünce hukuk devleti ve yargı denetimi ilkeleri ile bağdaştırılamaz.

Örneğin hukuka aykırı olarak yürürlüğe konulan bir disiplin yönetmeliğine karşı dava açmayan bir memur, bu yönetmeliğe göre kendisine bir disiplin cezası verilmesi durumunda, kendisine verilen cezanın hukuki dayanağını oluşturan yönetmelik hükmünün de iptalini talep edebilir ve verilecek bir iptal kararı bütün memurlar için sonuç doğurur. Bu nedenle dairenin, takdir komisyonu kararlarının ilanından sonra dava açılmaması (bir başka mükellefçe de süresinde dava açılmamış olması) halinde, kesinleşmiş olduğundan artık dava konusu yapılamayacağı ve yargı denetiminden geçirilemeyeceğine ilişkin görüşüne katılma olanağı bulamamaktayım.

Dairenin yukarıda andığımız kararlarına karşı Kocaeli ve Konya vergi mahkemelerinin verdiği ısrar kararlarına karşı yapılan temyiz başvuruları ise Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun E.2015/1033 K.2016/165 sayı ve 10.2.2106 günlü ve E.2015/987 K.2015/1002 sayı ve 23.12.2015 günlü kararları ile -AHİM kararlarına da atıf yapılarak son derece ayrıntılı şekilde yargıya erişim hakkı açısından konuyu irdeleyen ve idare hukuku ilkelerinden de bahsedilerek yazılmış Tetkik Hakimi düşüncelerine rağmen- kabul edilerek ısrar kararları bozulmuştur. Böylece Dava Daireleri Kurulu da Danıştay 9. Dairesi'nin görüşünü benimsemiştir. O halde en kısa vadede yapılacak tek şey kalmıştır. Herkesin bir an önce muhtarlıklardan veya belediyelerden kendi caddesi veya sokağı yahut arsa / arazisi için belirlenen birim değerini öğrenmesi ve “nedensiz ve fahiş artış” görülmesi halinde hemen 30 gün içerisinde vergi mahkemesine başvurmasıdır. Burada idareye başvurma, indirim talep etme, kararın gözden geçirilmesini isteme gibi veya hata ve düzeltme yollarına başvurmanın, dava açma süresini durdurmayacağı veya kesmeyeceği de unutulmamalıdır.

Orta vadede ise kanun koyucunun emlâk vergisini usul hukuku yönünden çağdaş bir vergiye dönüştürmesi ve bu karmaşadaki yargıya erişim hakkını açıklığa kavuşturması gerekmektedir.Bumin Doğrusöz

https://www.dunya.com/kose-yazisi/arsa-degerlerine-dava-hakki/371898

Yukarıda yer verilen açıklamalar, konuya ilişkin genel bilgiler içermektedir. Özdoğrular smmm ltd. şti./ www.ozdogrular.com, işbu dokümanın içeriğinden kaynaklanan veya içeriğine ilişkin olarak ortaya çıkan sonuçlardan dolayı herhangi bir sorumluluk iddiasında bulunulamaz. Mevzuatın sık değiştirilen ve farklı anlayışlarla yorumlanabilen yapısı nedeniyle, herhangi bir konuda uygulama yapılmadan önce konunun uzmanlarından profesyonel yardım alınmasını tavsiye ederiz.