173 SIRA NO'LU VERGI USUL KANUNU GENEL TEBLIGI |
03 Nisan 1986 | |
Resmi Gazete Tarihi: 03/04/1986
Resmi Gazete No: 19067
Bazı vergi kanunlarında değişiklikler yapan ve 11 Aralık 1985 tarih, 18955 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 3239 sayılı kanunla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun değerleme ve amortisman hükümlerinde yapılan değişiklikler ile aynı Kanunun bazı maddelerinin uygulanması sırasında tereddüt konusu olan hususlar aşağıda açıklanmıştır.
A - DEĞERLEME VE AMORTİSMAN HÜKÜMLERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
1 - 3239 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile, Vergi Usul Kanunu'nun borçların değerlemesine ilişkin 285 inci maddesine son fıkra olarak; "Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler borç senetlerini de aynı işleme tabi tutmak zorundadırlar." hükmü eklenmiştir.
Bilindiği gibi, Vergi Usul Kanununda alacak ve borçların değerlemesinde aynı esaslar kabul edilmiştir. Alacak veya borçlar esas itibariyle mukayyet değerle değerlenmekte ancak vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların değerlemesinde, banka, banker ve sigorta şirketleri dışındaki mükellefler, reeskont uygulama konusunda seçimlik hakkına sahip bulunmaktadırlar.
Vergi Usul Kanununda, belirtilen esaslar aynı olmakla beraber alacakların değerlemesi 281, borçların değerlemesi 285 inci maddelerde ayrı ayrı hükme bağlandığından, mükelleflerce vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar, değerleme gününde reeskonta tabi tutulurken, borç senetlerinin aynı işleme tabi tutulmaması Kanun değişikliğine kadar mümkün bulunuyordu.
Bu defa, Vergi Usul Kanunu'nun 285 inci maddesine eklenen yeni fıkra ile 1.1.1986 tarihinden itibaren, vadesi gelmemiş alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükelleflerin, vadesi gelmemiş borç senetlerini de aynı işleme tabi tutmaları mecburiyeti getirilmiştir.
2 - 3239 sayılı Kanunun 37 nci maddesi ile, Vergi Usul Kanunu'nun 313 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan iktisadi kıymetlerin amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilecek miktarına ilişkin 5.000,- liralık had 100.000.- liraya yükseltilmiştir.
Buna göre, 1.1.1986 tarihinden sonra iktisap edilen ve değeri 100.000,- lirayı aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri 100.000,- lirayı aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilecektir.
Ancak, eskiden olduğu gibi iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınacaktır.
Değeri 100.000,- liranın altında olsa dahi 1.1.1986 tarihinden önce iktisap edilip aktifleştirilerek amortismana tabi tutulan iktisadi kıymetlere, artırılan bu yeni haddin uygulanması mümkün bulunmadığından, tamamen itfa oluncaya kadar amortisman ayrılmasına devam edilecektir.
B - İŞE BAŞLAMA BİLDİRİMİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR:
167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklandığı gibi vergi mükelleflerinin işe başlamadan önce ilgili vergi dairelerine işe başlama dilekçelerini vererek bildirimde bulunmaları gerekmektedir.
Uygulamada şirketler ile nakliyecilik faaliyetinden dolayı mükellefıyet tesis ettireceklerin hangi tarihten itibaren işe başladıklarının kabul edilmesi gerekeceği hususunda tereddütler bulunması nedeniyle aşağıdaki açıklamalarına yapılması gerekli görülmüştür.
a) Ticaret siciline tescili müteakip tüzel kişilik kazanacak şahıs veya sermaye şirketleri, ticaret siciline kaydolunmadan önce veya ticaret siciline kaydolunmak üzere müracaat edildiği gün;
b) Ticari plakalı nakil vasıtası sahipleri;
_ Taşıtın, faturalı olarak plakasız yeni satın alınmasında, trafik şube veya bürolarına tescil ettirilmeden önce,
_ Taşıtın plakalı olarak elden noter senedi ile satın alınmasında, noter senedinin yapılmasından önce veya noter senedinin yapıldığı gün,
İşe başlama bildiriminde bulunacaklardır.
Yazılı bildirimler bizzat ilgili vergi dairesine yapılabileceği gibi bildirimin posta ile taahhütlü olarak gönderilmesi de mümkündür. Bu takdirde bildirmenin postaya verildiği tarih vergi dairesine verilme tarihi kabul edilecektir.
Bu bildirimler üzerine vergi dairesince mükellefiyet tesis edilerek hesap numarası verilecektir. Mükellefiyet tesisinden sonra, ticaret siciline tescilin yapılmamış olması veya yukarda belirtilen hususların gerçekleşmemesi ve ayrıca mükellefiyeti gerektirecek bir durunıun da mevcut olmaması halinde ilgililer vergi dairesine yeniden başvurarak mükellefiyetlerini terkin ettireceklerdir.
C - BELGE DÜZENİNE İLİŞKİN OLARAK UYGULAMADA ORTAYA ÇIKAN TEREDDÜT KONUSU HUSUSLARLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR VE YENİ DÜZENLEMELER:
1 Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinin 5 numaralı bendi 3239 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ilc değiştirilmiş bulunmaktadır. Daha önce yayımlanan 167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genc1 Tebliğinin 6 ncı maddesinde bu değişikliğc ilişkin olarak yapılan açıklamalarda etraflıca izah edildiği üzere; satılan malın alıcıya teslim edilmek üzerc satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının; teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.
Aynı müessesenin muhtelif şube veya kısımlarından herbiri, ayrı ayrı irsaliye kullandığı takdirde bu irsaliyelere şube veya kısımlarına göre şube veya kısmın, isimlerinin yazılması veya özel işaretle seri tefriki yapılması zorunludur. İrsaliyelerin mürekkeple, makina ile vcya kopya kurşun kalem ile doldurularak en az bir asıl bir örnek olarak düzenlenmesi, birden fazla örnek düzenlendiği takdirde, her birine kaçıncı örnek olduğunun işaret edilmesi gerekmektedir.
En az iki nüsha olarak düzenlenecek sevk irsaliyesinin bir nüshası alıcıda, diğer nüshası ise satıcıda kalacaktır. ,
İrsaliyelerde gönderilen malın nev'i ve miktarı ile satıcının veya malı sevk edenin; adı, soyadı, varsa ticaret unvanı, adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve hesap numarasının; müşterinin adı, soyadı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi hesap numarasının (mükellefin diğer işyerine veya satılmak üzere bir alıcıya gönderildiği hallerde malın kime ve nereye gönderildiğinin) bulunması ve bunların satıcı tarafından imzalanması icap etmektedir.
Öte yandan, alım-satımın çeşitli şekillerine göre irsaliye ile ilgili olarak yapılacak işlemler aşağıda ayrı ayrı açıklanmıştır.
a) Alıcıların kimler olacağı ve ne miktarda mal alacakları belli olmayan ve alıcılara iş yerlerinde teslim edilmek üzere, satıcı tarafından kendi nakil vasıtası ile mal gönderilmesi halinde; nakil vasıtasına yüklenen tüın mallar için tek bir sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve düzenlenen sevk irsaliyesinin müşterinin adı ve adresi bölümüne "Muhtelif Müşteriler" ibaresi ile nakil vasıtasının plaka numarası ve sürücünün veya araçta bulunan satışa yetkili kimsenin. adının yazılması mümkündür. Bu tür sevk irsaliyesi ile alıcılara gönderilen ve alıcının talep ettiği miktarda teslim edilen malların faturaları malın teslimi anında düzenlenecek ve bu faturalara sevk irsaliyeşinin numarası kayıt edilecektir. Ayrıca, her satış için sevk irsaliyesi düzenlenmeyccek, ancak, faturaya işyerinde teslim edildiğine ilişkin şerh verilecektir.
Bu şekilde düzenlenmiş sevk irsaliyesi ile sevk edilen mallar için on günlük süre beklenilmeksizin faturanın malın teslimi anında düzenlenmesi zorunludur. Perakende satışlarda ise perakende satış fişinin malın teslimi anında düzenleneceği esasen tabiidir.
Bir işyeri ve deposu bulunmadan pazar takibi veya köy-köy kendi namına taşıtıyla emtia satan kimselerin yukarıda belirtildiği şekilde sevk irsaliyesi düzenlemeleri vc taşıtlarında bulundurmaları, malın teslimi anında ise fatura veya perakende satış fişi düzenlemeleri gerekmektedir.
Diğer taraftan, faturanın malın teslimi anında düzenlenmesi şartıyla önceden tek bir sevk irsaliyesi düzenlenebilmesi imkanı tanınan mükelleflerin, faturayı anında düzenlemeyip daha sonra on günlük süre içinde düzenlemek istemeleri halinde belirtilen kolaylıktan yaralanmaları mümkün bulunmamaktadır. Bu takdirde genel esaslara göre malın sevki anında her alıcı için ayrı birer sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir.
b) Mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (Kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri, yemek, ekmek gibi) ufak hacimli ve değeri 100.000,- lirayı aşmayan malları taşımaları veya taşıttırmaları halinde bu mallara ait faturanın taşıma esnasında taşıtta bulundurulması ve faturanın üzerine "Bu mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmemiştir." şerhinin verilmesi şartıyla ayrıca sevk irsaliyesi aranmıyacaktır.
c) Satılan mallara ilişkin faturaların malın tesliminden önce düzenlendiği ve malın daha sonra sevkedildiği durumlarda; faturayı düzenleyenler faturada malın daha sonra sevk edileceğini belirteceklerdir. Faturada bulunması gereken malın teslim tarihi ve irsaliye numarası ise malın tesliminden sonra alıcı ve satıcı kendilerinde kalan sevk irsaliyesinden faydalanarak faturaya şerh verecekler, fatura ve sevk irsaliyesi arasındaki uyumu sağlayacaklardır.
d) Bazı mükelleflerin başka mükelleflere teslim edilmek üzere üçüncü şahıslara talimat vererek mal sevkettirmesi durumunda sevk irsaliyesi aşağıdaki örnekte açıklandığı şekilde düzenlenecektir.
Örnek : Toptancı (A) müşterisi olan perakendeci (C) ye teslim edilmek üzere imalatçı (B) ye talimat vererek kendi adına mal sevkiyatı yapılmasını istemektedir. Bu örnekte (C) ye karşı esas satıcı (A) dır. (B) ise (A) ya karşı satıcı durumundadır. Ancak, malı (A) yerine (C) ye teslim etmektedir.
Buna göre, 167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6/a maddesinde açıklandığı gibi, malın alıcı (C) ye teslim edilmek üzere (B) tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde (B), bir nüshası kendinde kalacak ve diğer nüshası (C) ye gönderilecek şekilde sevk irsaliyesi düzenleyecek ayrıca kendinde kalan nüshasının bir (örneğini) fotokopisini de (A) ya gönderecektir. Sevk irsaliyesinin müşteriler bölümüne ise "(A) adına (C) ye teslim edilmek üzere" ibaresini yazacaktır.
D - DİĞER HUSUSLAR
|