Aralıksız 6 yıldır kesintisiz büyüyen ekonomiye sahip bir ülkede işsizlik oranı yerinde sayar mı? Maalesef sayıyor. İşsizlik oranı, yıllardır resmi rakamlarla yüzde 9-10’larda, gayri resmi rakamlarla ise 2-3 katı oranlarda seyrediyor.

Bu dramatik süreci, ister tarımdan çözülerek şehirlere akın eden işsiz yığınlarla ister çalışma yaşına gelmiş genç nüfustaki hızlı artışla açıklamaya çalışın, sonuç değişmiyor. Hiçbir gerekçe, ne işsizin gizli gözyaşlarını dindirmeye yetiyor ne de onunla göz göze gelme cesaretini iyiden iyiye kaybetmiş anne ve eşlere umut oluyor.

Belli ki, bu ülkenin kamu ve özel yatırımlarına yön verenler, ne yapıp edip bu ülkeye daha fazla fabrika kurmanın yolunu bulacak.

Dört bir yandan çekiştirilen yabancı yatırımcının dikkati çekildiği gibi, gönlünü dışarıya kaptırıp göçünü sarmış yerli yatırımcı, ülkesinde kalmaya, üstelik de yeni yatırım yapmaya ikna edilecek.

Bütün bunlar yapılacak ki; tarlalarından şehirlerdeki kahve köşelerine göç eden çaresizlere de, askerden dönmüş eğitimli ya da eğitimsiz gençlere de, patronların daha az işçiyle daha fazla üretime ulaşma becerilerine yenik düşüp üretim bandının dışına itilmiş kalifiye işsizlere de umut olsun.

4 AY DAHA BEKLEYİN

Dikkatinizi çekmiştir. Son dönemde gazetelerin ekonomi sayfalarında teşviklerle ilgili haberler sıklaştı. Bunun nedeni, önümüzdeki yıldan itibaren uygulanmaya başlanacak yeni teşvik sisteminin büyük ölçüde belirginlik kazanması.

Artık biliniyor ki, 4 yıldır uygulanan mevcut teşvik sistemi gibi ölü doğup beklentileri boşa çıkarmayacak bir kurguyla yeni sistem örülüyor. İş dünyası, yeni yatırım yapmak için yeni sistemin çalışmasını bekliyor.

Merakla beklenen teşvik sisteminin en kritik ayaklarından birini stratejik sektörlerde yapılacak büyük yatırımlar oluşturuluyor. Teşvik edilecek sektörlerin hangileri olduğu ve bu sektörlerde yapılacak hangi büyüklükteki yatırımların destekleneceği haberi “BUGÜN” bu gazetede ayrıntılarıyla yer alıyor. Sektörler, doğru yatırımların Türkiye’ye çekilmesi, ülke ekonomisine uzun süre katkı yapması ve yüksek düzeyde istihdam sağlaması mantığıyla belirlendi. Sistemi kuranların beklentisi büyük:

FABRİKA GÖÇÜNE ŞAŞIRMAYIN

“Polonya, Rusya, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan gibi ülkeler, bizden çok daha cazip teşvikler sunup, bu bölgede yatırım yapacak yatırımcıları kendilerine çekmeyi başardılar. Ancak, bu ülkelere giden yatırımcılar bugün çok pişman. Dev yatırımcılar, koşarak gittikleri bu ülkelerde çok ciddi anlamda kalifiye eleman sıkıntısı yaşıyor.

Mesaiye düzenli gelebilen disiplinli işçi yok denecek kadar az. Olanı da zaten yatırımcılar, birbirlerinin fabrikasından çalıyor. Yatırımcılar artık, kalifiye ve disiplinli eleman yönünden zengin olan Türkiye’nin kıymetini anladı. Biz de yeni teşviklerle, yaşanan bu süreci lehimize çevirmeye çalışıyoruz. ‘Bu ülkeye 50 milyon dolar, 1 milyar dolar yatırım yapın, vergi yükünü yıllarca sırtınızdan atın’ diyoruz.

Önümüzdeki yıldan itibaren komşu ülkelerden fabrika göçü başlarsa kimse şaşırmasın.” Vergiyi peşin alıp bununla işsizlere taksit taksit iş imkanı sunmak mı, yoksa vergiden peşinen vazgeçip (vergi sıfırlanmıyor, indirimli uygulanıyor) işsize peşinen iş kapısı açmak mı? Türkiye şimdi ikinci yöntemi deneyecek.

http://www.bugun.com.tr/yazar.asp?yaziID=38585