Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Kendimizi vurmazsak krizden güçlenerek çıkarız (10.10.08) PDF Yazdır e-Posta
10 Ekim 2008

Merkez Bankası eski Başkan Yardımcılarından, ekonomist Zekeriya Yıldırım küresel piyasalarda yaşanan krizinin başladığı nokta ile geldiği nokta arasında büyük bir fark olduğunu söyleyerek, “ Türkiye kriz ortamı içinde kitle psikolojisine kapılıp kendini topuğundan vurmazsa bu krizden çok daha güçlenerek çıkar” dedi.

Gayrimenkul risklerinin yönetilmesi ve teminatlandırılmasında uzman bir kuruluş olan Amerikan İngiliz ortaklığı First Title Plc’nin Türkiye’de Zekeriya Yıldırım’ın da kurucusu olduğu FU Gayrimenkul Danışmanlık şirketine ortak olması dolayısıyla düzenlenen basın toplantısında konuşan Zekeriya Yıldırım küresel kriz ortamında Türkiye ekonomisini değerlendirdi.

Toplantıya First Title Türkiye Genel Müdürü Mustafa Özdemir ve FU Gayrimenkul Danışmanlık A.Ş: Yönetim Kurulu Başkanı Jale Kuleli de katıldı. Yıldırım, First Title’ın 100 yılı aşkın süredir mülkiyet ve tapularla ilgili riskler alanında hizmet veren bir kuruluş olduğunu belirterek “ Böylesi bir kriz ortamında First Title’in Türkiye’de yatırım yapması ve FU’ya yüzde 38 ortak olması yabancı sermaye iştahının devam ettiğinin de bir göstergesidir” dedi.

"TÜRK BANKALARI SAĞLAM, BALON İŞLERE GİRMEDİLER"

Zekiriya Yıldırım, küresel kriz karşısında Türkiye’nin durumunu değerlendirirken, Ağustos sonu itibariyle Türkiye bütçesinin fazla verdiğini, enflasyonda kısmi yükselişler olmasına karşın enflasyonun tek haneli rakamlarda olduğu belirterek, şöyle dedi:

"Dünyada krizin kaynağı olan bankalar. Türkiye’de ise bankalar çok sağlam durumda. Yasal olarak yüzde 8 düzeyinde sermaye yeterliliği şartı olmasına karşın BDDK’nın da baskısıyla bizde bu rasyo yüzde 12 gibi çok iyi düzeyde. Türk bankalara Amerikan ve Avrupalı bankalar gibi balon işlere girmedi. Batılı bankalarda aktif kalitesi nerdeyse buharlaşmış durumda. Türk bankaları ise aktif kalitesinde iyi. Bir banka aktif kalitesi bozulunca batar zaten"

"KRİZ PSİKOLOJSİNİ İYİ İDARE ETMELİ HALKA OLAYLARI İYİ ANLATMALI"

Yıldırım, Türkiye ekonomisini, dışarıdaki gelişmelerden tümüyle bağımsız düşünmenin mümkün olmadığını,ancak krize girmesi için de hiçbir neden olmadığının altını çizerek “ Kriz psikolojisinden kendimizi bir ölçüde soyutlamamız gerekiyor. Küresel ekonomideki krizde kitle psikolojisi de önemli etki yapıyor. Eğer biz bu kitle psikolojisini yenersek, sürü psikolojisinden kendimizi arındırabilirsek ve kendi kendimizi topuğumuzdan vurmazsak krize kesinlikle girmeyiz.Kriz psikolojisini iyi idare etmek gerekiyor.Hükümetin halka özellikle ekonomide, finans sistemde Türkiye’nin sağlam yönlerini iyi anlatması lazım” diye konuştu.

Makro planda Türkiye ekonomisinin sağlıklı bir rotaya girmesi için yapılacak çok iş olduğunu hatırlatan Zekeriya Yıldırım şu değerlendirmeyi yaptı:

“Gelir tarafında gelir kalitesini arttırıcı önlemlerin alınması gerekiyor. Reel sektörün verimliliğinin arttırmak ve temelleri biraz daha sağlamlaştırmak durumundayız.Bunun için de mikro reformlara hız verilmeli.”

"HÜKÜMET MÜDAHALELERİ REKABETİN BİR PARÇASI HALİNE GELDİ"

Yaşanan kriz ortamında rekabet şartlarının daha da acımasız hale geldiğine işaret eden Zekeriya Yıldırım, rekabetin artık sadece özel sektör kuruluşları arasında değil hükümetlerin müdahalesi nedeniyle daha karmaşık hale geldiğini belirterek “ Hükümetler kendi ekonomilerini kurtarmak ve krizden çıkarmak için ekonomik hayata daha yoğun müdahale yapmaya başladılar. Batı ekonomilerinde şimdiye kadar böyle bir müdahale yoktu, bunun başlamış olması dünyadaki rekabet koşullarının değişmesi açısından çok önemli bir gelişmedir” dedi.

"BARDAĞIN DOLU TARAFINDA TÜRKİYE İÇİN İYİ ŞEYLER"

Kriz nedeniyle Avrupa’da durgunluk ihtimalinin güçlendiğini kaydeden Yıldırım şunları söyledi:

“Bu gelişme Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatını olumsuz yönde etkileyebilir. Dolayısıyla Türkiye’nin iç talebi biraz daha canlandırması gerekebilir. Özel tüketim vergisi başta olmak üzere bazı indirimler düşünülebilir.Türkiye’nin son yıllarda satın alma gücünün iki katın üzerinde arttığını kabul etmek gerek. Petrol fiyatları inişte. Bu sayede en önemli sorunumuz olan cari açığın da aşağı çekileceğini öngörüyoruz. Bu nedenle olaylara sadece olumsuz psikolojiyle değil bardağın dolu tarafını görerek bakmak lazım.”

LİKİDİTE BİTMEDİ

Dünyada yaşanan krizin likidite kaynaklı olmadığını, bankalar arasındaki güven krizinin yoğunlaşmasının krizde önemli etken olduğunu söyleyen Yıldırım “ Küresel finans piyasalarında likidite bitmemiştir.Olay bankaların birbirine para satmaması ve bu konuda aralarında ciddi bir güven krizinin ortaya çıkmasıdır. Şimdi likidite daha az kişi ve kurumun elinde toplanmış durumda. Biz böyle bir krizi 2001 krizinde yaşadık. Bankalar birbirine gecelik para vermez hale gelmişlerdi. Sağlam durmamız lazım.Yabancı sermaye, biz sağlam durmayı başarırsak Türkiye’ye ilgi göstermeye devam edecektir” diye konuştu.

TÜRKİYE'DE KONUT KREDİLERİ BÜYÜYECEK

Zekeriya Yıldırım, küresel kriz ortamında anlık, günlük değerlendirmelerden kaçınmak gerektiğinin altını çizerek, konut kredileri ve mortgage pazarının Türkiye’de büyümesini sürdüreceğini söyledi. Yıldırım’ın bu konudaki değerlendirmesi şöyle : “ Krizin sürekli telaffuz edildiği geçen bir yılı aşkın sürede Türkiye’de konut kredileri büyümeye devam etti. Haziran 2008 sonuyla toplam bireysel krediler 75 milyar YTL’ye çıkarken, bu rakamın 36 milyar YTL’si konut kredileri oldu. Mortgage kredisi kullanan kişilerin sayısı da 567 binden 730 binlere ulaştı. Türkiye’de konut sahipliği oranı Avrupa’ya göre yüksekte. Türkiye’de 16 milyon hane var. Bu rakamın dörtte biri konut sahibi olsa mortgage pazarının 4-5 milyon kişiye hizmet verebilir hale geleceği açık”.

TOKİ sistemiyle kişileri konut sahibi yapmanın bir yerde tıkanacağını belirten Yıldırım, “TOKİ de bir noktada bankalarla beraber kredi mekanizmalarını kullanarak finansman sağlamak durumunda. Kaldıraçsız bu işi yürütmek artık zordur” dedi.

"FIRST TITLE ORTAKLIĞI TÜRKİYE’YE İNANCIN BİR GÖSTERGESİ"

First Title Türkiye Genel Müdürü Mustafa Özdemir de FU Gayrimenkul ile ortaklıklarının iki hafta önce gerçekleştiğini belirterek “Bu ortaklık ABD’de mortgage sisteminden kaynaklanan uluslar arası finansman krizinin derinleştiği bir dönemde First Title’ın FU’ya ortaklık kararı almasında Türkiye ekonomisine duyduğu güvenin yanı sıra Türkiye gayrimenkul piyasasının gelişme potansiyeline olan inancı da etkili oldu” değerlendirmesini yaptı.

First Title’ın tapu sigortaları ve tapu işlemleri konusunda faaliyet gösterdiğini ifade eden Mustafa Özdemir “First Title 1889 yılında kurulan First American Corporation’un bünyesinde yer alıyor. First American Corp’un 2006 sonu itibariyle dünyada 2 bin 100’den fazla ofisi ve 8.5 milyar dolar yıllık geliri bulunuyor. Aynı zamanda New York Menkul Kıymetler Borsası’na kayıtlı Fortune 500 şirketidir” bilgisini verdi.

FU Yönetim Kurulu Başkanı Jale Kuleli de Türkiye’de 75 ili kapsayan bir ağ üzerinden 159 hukuk bürosu ve 288 avukat kapasitesi ile hizmet verdiklerini, tapu inceleme ve güvence sistemleri geliştirmede 10 banka ve çok sayıda finans kuruluşu ile çözüm ortağı olarak çalıştıklarını belirtti.

http://www.hurriyet.com.tr/sondakika/10090270.asp?mnID=10090270