Zamanaşımına Giren Prim Borçları Nedeniyle Gönderilen Ödeme Emrine Ve Yapılan Haciz İşlemine Karşı İtiraz |
18 Eylül 2020 | |
6183 sayılı Kanun’un 58. maddesine göre, SGK’ya olan borçları nedeniyle kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcunun olmadığı veya kısmen ödendiği ya da borcun zamanaşımına uğradığı hususundaki itirazını, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 15 gün içinde alacaklı birimin bulunduğu yerdeki iş mahkemesine yapması gerekiyor. Kanun’da ödeme emrine konu olan ve zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle yapılacak itirazların iş mahkemesine yapılacağı öngörülse de Sosyal Güvenlik Kurumu 2018/32 sayılı Genelgesinde zamanaşımına uğramış borçlarla ilgili itirazların mahkemelerin iş yükünü artırdığı gerekçesiyle, bu yöndeki itirazların sosyal güvenlik merkezlerine de yapılabileceğini açıklamıştır. Anılan Genelge’de özetle zamanaşımına uğramış olmakla birlikte; - İcraya verilmemiş borçlarla ilgili olarak; sosyal güvenlik merkezlerince borçlulara "Borç Bilgilendirme Formu" gönderilerek 15 gün içinde ödeme yapılmasının istenileceği, söz konusu alacak için rızaen yapılacak ödemelerin kabul edileceği ve borçlular tarafından ödeme yapılmaması halinde herhangi bir mahkeme ilamı aranmaksızın zamanaşımına girmiş borcun 6183 sayılı Kanun kapsamında takibi mümkün olmadığından, bu borçların icra servisine gönderilmeyeceği, - İcraya verilmiş borçlarla ilgili olarak; kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun, borcun zamanaşımına girdiği yönünde ödeme emrinin tebliğinden itibaren 15 gün içinde ilgili sosyal güvenlik merkezine itiraz etmesi halinde; borçlunun yargıya gitmesine gerek duyulmaksızın, borcun zamanaşımına girdiğinin Prim Tahakkuk İtiraz Komisyonu tarafından tespiti halinde icra takip dosyasının ilgili servise iade edileceği, ancak Kuruma zamanaşımı defi iddiası ile itiraz edilmesinin mahkemeye dava açma süresini durduran veya kesen bir işlem olarak kabul edilmeyeceği, Açıklanmıştır. Haliyle uygulamada, “Borç Bilgilendirme Formu” veya “Ödeme Emri” ile tebliğ edilen borçların zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle yapılacak itirazın, genelgeye göre ilgili sosyal güvenlik merkezine mi, yoksa Kanun’a göre iş mahkemesine mi yapılması gerektiği yönünde tereddütler yaşanabilmektedir. “Borç Bilgilendirme Formu” ile bildirilen borçların zaman aşımına girmiş olması halinde ne yapmalı? Borcun ödeme emri ile tebliğinden ziyade, bilgilendirme maksatlı bir yazı ile borçluya bildirilmesi halinde, bu yazı 6183 sayılı Kanuna göre zaman aşımını kesen veya durduran bir neden olarak görülmemektedir. Genelge’de de “Borç Bilgilendirme Formu” ile ilgili gönderilen yazı üzerine zamanaşımına girmiş borcun 15 gün içinde ödenmemesi halinde, herhangi bir itirazda bulunulmasına veya borcun zamanaşımına girmiş olduğuna yönelik mahkeme ilamına gerek olmaksızın, icra takip işlemlerine geçilmesinin mümkün olamayacağı açıklanmıştır. Dolayısıyla Borç Bilgilendirme Formlarında yer alan borçların zaman aşımına girmiş olması halinde, bu yazı üzerine borçlularca SGK’ya veya mahkemeye herhangi bir itirazda bulunulmasına gerek bulunmamaktadır. “Ödeme emri” ile tebliğ edilen borçların zamanaşımına girmiş olması halinde ne yapmalı? 5510 sayılı Kanunun 88/19. fıkrasında, Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yerdeki iş mahkemesi yetkili kılınmıştır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 4. maddesinde ise 5510 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulmasının zorunlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Ancak ödeme emrinin iptalinin düzenlendiği 6183/58. maddede, ödeme emrinin iptali isteminde dava açma prosedürü olarak, 15 günlük süre hak düşürücü süre olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 18.1.2018 tarihli E. 2015/23528 - K. 2018/225 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, Kurumca salınan ödeme emrine karşı, 7036 sayılı Kanunun 4/1 maddesinde yer alan düzenlemedeki dava açılmadan önce Kuruma başvuru şartının uygulama yeri bulunmamaktadır. Sonuç olarak, zamanaşımına giren borçlar nedeniyle işverenlerce yapılacak itiraza ilişkin dilekçenin hazırlanması, ilgili SGM’ye gönderilmesi veya elden verilmesi, bu itirazın değerlendirilerek Prim Tahakkuk İtiraz Komisyonunca zamanaşımına girip girmediğinin tespit edilmesi ve sonucunun borçluya tebliğ edilmesi sürecinin 15 günlük süre içinde tamamlanmasının pek de mümkün olamayacağı da dikkate alındığında, ödeme emrine konu borcun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle yapılacak olan itirazın, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde doğrudan yetkili iş mahkemesi yapılmasının çok daha isabetli olacağı düşünülmektedir. Diğer taraftan yine aynı Yargıtay kararında, Kurum borçlusunun süresi içinde ödeme emrinin iptali için dava açmayıp, dava açma süresinde Kuruma itiraz etmesi halinde, bu talebi hatalı merciiye yapılan başvuru olarak kabul edilmiş; Kurumun ret kararı ya da 60 gün içinde cevap vermeyerek zımni ret halinde yine dava açma süresinde yetkili iş mahkemesine dava açması halinde, davanın süresinde açılmış sayılacağına karar vermiştir. Bu bağlamda, ödeme emrine konu olan ve zamanaşımına girmiş borçları nedeniyle 2018/32 sayılı Genelge doğrultusunda dava açmayarak önce Kuruma başvurmuş, ancak red kararının 15 günlük süre geçirildikten sonra bildirilmesi nedeniyle dava açma hakkını kaybettiğini düşünen işverenlerin, anılan Yargıtay kararına göre Kurumun ret kararından sonra ya da 60 gün içinde cevap verilmemesi halinde 60 günlük süreden sonra dava açma süresi içinde dava açmalarının isabetli olacağı düşünülmektedir. Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte zamanaşımına uğramamış olmakla birlikte, sonradan zamanaşımına girmiş borçlar nedeniyle tatbik edilen haciz işlemine karşı ne yapmalı? Ödeme emrine konu borç, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte zamanaşımına uğramamış olmakla birlikte, ödeme emrinin tebliğinden sonra geçen süre zarfında zamanaşımına uğramış da olabilmektedir. 6183 sayılı Yasanın 103/4 üncü maddesine göre, ödeme emri zamanaşımını kesmekte ve bu tarihten itibaren yeni bir zamanaşımı süresi başlamaktadır. Bu nedenle, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte henüz zamanaşımına uğramamış olan borçlarla ilgili olarak ödeme emrinin tebliği ile yeni bir zamanaşımının başladığı nazara alınarak ilk zamanaşımı süresinin dolduğu iddiasıyla zamanaşımı def'inde bulunulması mümkün bulunmamaktadır. 6183/103. Maddede zamanaşımını kesen nedenler tek tek sayılmıştır. Bu nedenlerden birisinin varlığı halinde zamanaşımı kesilmekte, kesilmenin rastladığı tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlamaktadır. Örneğin Kurum borçlusuna 01.12.2009 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş ve ödeme emri tebliğ edildiği tarihte henüz zamanaşımı süresi dolmamış ise 01.01.2010 tarihinden itibaren yeniden 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı bu tarihten itibaren zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir işlem olmaması halinde 01.01.2020 tarihinde borç zamanaşımına uğrayacaktır. Ödeme emrinin tebliğinden sonra zamanaşımına uğramış olan borç için alacaklı tarafından haciz işlemi yapıldığı takdirde, hacze konu borcun tahsil zamanaşımına uğradığına yönelik davaların da yine yetkili iş mahkemesi nezdinde açılması gerekmektedir. Diğer taraftan, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından salınan ödeme emrine 15 günlük hak düşürücü sürede itiraz edilmesi gerekmekle birlikte, ödeme emri tebliğ edildikten sonra zamanaşımını kesen ya da durduran başkaca bir işlemin olmaması nedeniyle borcun geçen zaman içinde zamanaşımına uğramasına rağmen borçlu aleyhine haciz işlemi tatbik edildiği durumda nasıl hareket edileceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda İş Mahkemeleri Kanununun 4. maddesinde yer alan “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır” hükmüne istinaden önce Kuruma başvurulup, sonra dava açılması gerekecektir. Öte yandan haczin kaldırılmasının istendiği bir olayda Yargıtay, haczin kaldırılması talebinin süreye bağlı olmadığına karar vermiştir. Bu bağlamda, 2018/32 sayılı Genelgenin zamanaşımına uğramış borçlarla ilgili itirazların mahkemelerin iş yükünü azaltmak amacıyla çıkartıldığı dikkate alındığında, ödeme emrinin tebliğinden sonra zamanaşımını kesen ya da durduran haller olmadığı için zamanaşımına uğramış borçlar nedeniyle tatbik edilen haciz işlemlerine karşı Kuruma yapılacak itirazlarla ilgili de bir açıklama yapılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir. Esma GÜLBENK - Avukat Eyüp Sabri DEMİRCİ - Sosyal Güvenlik Danışmanı |