Kurum Kazancının Tespitinde İndirim Konusu Yapılamayan Gidere İlişkin Olarak Hesaplanan KDV’nin De İndirim Konusu Yapılamayacağı |
08 Kasım 2020 | ||||||
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin (b) bendi uyarınca kanunen kabul edilmeyen indirim olarak değerlendirilmesi gereken yurt dışında mukim ilişkili kişilere yapılan faiz ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan katma değer vergisinin 3065 sayılı Katma Değer Vergi Kanunu’nun 30. maddesinin (d) bendi gereğince indirim konusu yapılamayacağı hk. İstemin Özeti: Davacı adına, 2014 yılının Aralık dönemi için ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden katma değer vergisinin kaldırılması ve iadesi istemiyle açılan davada; sahibi olduğu internet sitesinde “açık artırma” adı altında yapılan satışların “müzayede mahallinde yapılan satış” olarak değerlendirilemeyeceğinden bahisle satışlar üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin ihtirazi kayıtla beyan edildiği, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 3/d bendine göre, müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu, 15 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin müzayede mahallinde yapılan satışları düzenleyen (I) işaretli bölümünde; 3065 sayılı Kanunu’nun 1/3-d maddesine göre, cebri icra, izale-i şüyu, ipoteğin paraya çevrilmesi, tasfiye gibi nedenlerle müzayede mahallerinde yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışların katma değer vergisine tabi bulunduğunun belirtildiği, dolayısıyla davacı tarafından “gittigidiyor.com“ adlı internet sitesinde yapılan satışın belirtilen niteliklerde olmaması nedeniyle tahakkuk eden vergide hukuka uyarlık bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca davacı şirketin incelemeye sevk edilerek yurt dışından aldığı borç para nedeniyle ödediği faiz yönünden incelenmesi ve araştırılması sonucunda hazırlanacak rapora göre, söz konusu faize ilişkin katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmesi ya da reddedilmesi gerekirken, davalı idarece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın doğrudan davacı şirketin ihtirazi kayıtlı beyanı esas alınarak tahakkuk yapılmasının hukuka uygun düşmediği gerekçesiyle, tahakkuk eden vergi kaldırılarak iadesine hükmeden Vergi Mahkemesinin kararına yöneltilen temyiz istemini, Kurumlar Vergisi Kanunu’nda açıkça belirtilen kâr payı dağıtımı, 3065 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca katma değer vergisinin konusuna girmediğinden, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda sayılan türde bir teslim veya hizmet olarak nitelendirilemeyeceği; davacının malik gibi hareket etmesi gerekirken sadece satışlara aracılık ettiğinin açık olduğu, ayrıca gerçek satıcıların devamlılık arz eden ve katma değer vergisi doğan satışları nedeniyle vergiyi ödemesi durumunda verginin mükerrer bir şekilde istenilmesi söz konusu olacağından Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Danıştay Üçüncü Dairesi’nin 24.04.2018 tarih ve E. 2016/8645, K. 2018/2225 sayılı Kararı’nın; usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir. Karar: Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan, istemin kısmen kabulüyle Danıştay Üçüncü Dairesi’nin 24.04.2018 tarih ve E:2016/8645, K:2018/2225 sayılı kararının, yurt dışında mukim ilişkili kişilere yapılan ödemeler için sorumlu sıfatıyla hesaplanan katma değer vergisine ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına karar verildikten sonra davalı idarenin temyiz istemi bu yönden yeniden incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11. maddesinin (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderler, (c) bendinde ise transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançlar kurumlar vergisi açısından kabul edilemeyen indirimler arasında sayılmıştır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin (d) bendinde ise, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin indirime konu edilemeyeceği düzenlenmiştir. Dava konusu olayda, yurt dışında mukim ilişkili kişilere yapılan faiz ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan katma değer vergisinin davacı tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edildiği konusu ihtilafsızdır. Kanunen kabul edilmeyen indirim olarak değerlendirmesi yasa kuralı gereği olan yurt dışında mukim olan kişilere yapılan faiz ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan katma değer vergisi yine 3065 sayılı Kanun’un 30. maddesinin (d) bendi uyarınca indirim konusu yapılamayacağından dolayısıyla, davacının ihtirazi kaydına itibar edilmeksizin tahakkuk ettirilen vergide hukuka aykırılık bulunmadığından, Vergi Mahkemesi kararının; dava konusu tahakkukun değinilen kısmının yazılı gerekçeyle kaldırılarak iadesi yolundaki hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesinin kararının; tahakkukun, yurt dışında mukim ilişkili kişilere yapılan ödemeler için hesaplanan katma değer vergisinden kaynaklanan kısmının kaldırılarak iadesine dair hüküm fıkrasının bozulmasına, Daire kararının diğer hüküm fıkrası yönünden ileri sürülen nedenler ise 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinde yazılı sebeplerden hiçbirine girmediğinden, kararın düzeltilmesi isteminin söz konusu hüküm fıkrası yönünden reddine, 492 sayılı Kanun’un 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, oyçokluğuyla karar verildi(*).
(*) KARŞI OY: Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı sebeplerden hiçbirine uymadığından, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz. |