Almanya'da Mukim Şirkete Ödenecek Kâr Payının Vergilendirilmesi |
09 Mayıs 2021 | |
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü) Sayı: 49327596-125[KVK.2014.ÖZ.10]-109905 Tarih: 13.07.2020 Konu: Almanya'da Mukim Şirkete Ödenecek Kâr Payının Vergilendirilmesi İlgi: İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin sermayesinin % 100'ünün Almanya mukimi …….. unvanlı şirkete ait olduğu, Şirketinizin şirket ana sözleşmesi gereğince her yıl ana merkeze kâr dağıtımı yaptığı belirtilerek, ilgili ülkeyle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının da dikkate alınarak, Almanya'da bulunan ana merkeze yapılacak kâr dağıtımında hangi oranda gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hususunda Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmaktadır. I. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulunmayanların, yalnız Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği; üçüncü fıkrasında, dar mükellefiyette kurum kazancının hangi gelir unsurlarından oluştuğu sayılarak (a) bendinde Türkiye'de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançların, (d) bendinde ise Türkiye'de elde edilen menkul sermaye iratlarının kurum kazancı olarak vergilendirileceği; dördüncü fıkrasında ise bu maddede belirtilen kazanç ve iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi konusunda Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendine göre, dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından menkul sermaye iratlarının Türkiye'de elde edilmiş sayılması için sermayenin Türkiye'de yatırılmış olması gerekmektedir. Aynı Kanunun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde de, kaynağı ne olursa olsun Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısmı menkul sermaye iradı olarak tanımlanmıştır. Öte yandan, Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların maddede sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış olup, aynı maddenin altıncı fıkrasında ise yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "5.12.3.5.1. Kâr paylarının dağıtılması halinde vergi kesintisi" başlıklı bölümünde; "Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3'üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki istisna hükmünün, kâr dağıtımına bağlı olarak yapılacak vergi kesintisine etkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu bölgelerde elde ettikleri kazançları dağıtmaları halinde, dağıtılan kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15'inci maddesinin ikinci fıkrası ve 30'uncu maddesinin üçüncü ve altıncı fıkraları uyarınca vergi kesintisi yapmaları gerekmektedir." açıklamalarına yer verilmiştir. Buna göre, serbest bölgede faaliyet gösteren şirketiniz tarafından elde edilen kurum kazancının ana merkezinize aktarılan tutarları üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin altıncı fıkrasına göre tevkifat yapmanız gerekmektedir. II. ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASI YÖNÜNDEN: "Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığını Önleme Anlaşması"nın "Diğer Gelirler" başlıklı 21 inci maddesinin 2 nci fıkrasında; "... 2. 6 ncı maddenin 2 nci fıkrasında tanımlanan gayrimenkul varlıklardan elde edilen gelir hariç olmak üzere, bir Akit Devlet mukimi olan söz konusu gelirin lehdarı, diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunursa veya bu diğer Devlette yer alan sabit bir yer vasıtasıyla serbest meslek faaliyetinde bulunursa ve gelirin ödendiği hak veya varlık ile bu işyeri veya sabit yer arasında etkin bir bağ bulunmaktaysa, bu gelire 1 inci fıkra hükümleri uygulanmayacaktır. Bu durumda, olayına göre 7 nci veya 14 üncü madde hükümleri uygulanacaktır." hükmü yer almaktadır. Anlaşmada açıkça kavranmayan gelirlerin vergilendirilmesinde, 21 inci madde hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir. Almanya mukimi şirketin, Türkiye'de bulunan şubesi vasıtasıyla ticari faaliyetini yürüttüğü anlaşılmaktadır. Şubenin ticari kazançlarının, Anlaşmanın 7 nci maddesi kapsamında Türkiye'de kurumlar vergisine tabi tutulduktan sonra kalan tutarın ana merkeze aktarılması sırasında vergilendirmenin ne şekilde yapılacağı yönünde Anlaşmanın önceki maddelerinde açıkça bir düzenleme yer almadığından, bu husus yukarıda bahsedilen 2 inci fıkra kapsamında değerlendirilecektir. Diğer taraftan, Anlaşmanın "Ayrım Yapılmaması" başlıklı 23 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasında ise; "... 3. Bir Akit Devlet teşebbüsünün diğer Akit Devlette sahip olduğu işyerinin bu Devlette vergilendirilmesi, bu diğer Devletin aynı faaliyetleri yürüten teşebbüslerinin tabi olduğu vergilemeye göre daha az lehe olmayacaktır. Bu hüküm, bir Akit Devletin sadece kendi mukimlerine şahsi veya ailevi durumları dolayısıyla, vergileme amaçları bakımından uyguladığı şahsi indirimleri, vergi ve matrah indirimlerini diğer Akit Devlet mukimlerine de uygulamak zorunda olduğu yönünde anlaşılmayacaktır. ..." hükmü yer almaktadır. Anlaşmanın 23 üncü maddesinde yer verilen bu düzenleme ile bir devletin teşebbüslerinin, diğer devlette, bu diğer devletin teşebbüslerinden aynı koşullarda karşılaştıkları vergilemeden ve buna bağlı mükellefiyetlerden daha ağır bir vergilemeye tabi tutulmayacakları güvence altına alınmaktadır. Anlaşmanın 10 uncu maddesinin 2/a bendi hükmü dikkate alındığında Türkiye'de mukim olan bir şirketin, kendisinin en az %25 sermaye payına sahip Almanya'da mukim gerçek lehdarlara yapılacak temettü ödemelerinde Türkiye'nin en fazla %5 vergi alma hakkının bulunduğu görülmektedir. Bu hükümler çerçevesinde, Almanya mukimi şirketin, Türkiye'de bulunan şubesinin tamamına sahip olduğu dikkate alındığında Türkiye'de bulunan şubenin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktarılan tutar üzerinden Türkiye'de yapılacak vergilemede, iç mevzuatımızdaki % 15 oranı yerine % 5 oranının dikkate alınması gerekmektedir. Anlaşma hükümlerinin iç mevzuata göre değişiklik getirdiği durumlarda, Anlaşma hükümlerinden yararlanabilmek için adı geçen Almanya mukimi şirketin Almanya'da tam mükellef olduğunu ve tüm dünya kazançları üzerinden bu ülkede vergilendirildiğini Almanya yetkili makamlarından alınacak bir belge ile kanıtlaması ve bu belgenin aslı ile noterce veya bu ülkelerdeki Türk Konsolosluklarınca tasdik edilen Türkçe tercümesinin bir örneğinin vergi sorumlularına veya ilgili vergi dairesine ibraz etmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. |