Kar Dağıtımının Vergi Yüklerinden Kaçınılarak, Şirketten Faizsiz Borç Para Alınmasının Ortaya Çıkaracağı Vergiler |
![]() |
![]() |
![]() |
24 Mart 2022 | |||||||||||||||||||
ÖZET:Ortakların kar dağıtımı yapmaktan kaçınarak şirketten cari hesap yoluyla para çekmeleri veya diğer nedenlerle cari hesapta borçlu durumda bulunmaları, kurumlar vergisi, kar dağıtım stopajı ve temettü vergisi şeklinde vergisel yükler ve/veya riskler oluşturmaktadır. Bu yazımızda ortak cari hesabının borç bakiye vermesinden kaynaklanan vergi yükleri ve riskleri hakkında, ayrıntıdan kaçınılarak kolay anlaşılır tarzda bilgiler verilmiştir. ANAHTAR KELİMELER :Ortak cari hesabı, örtülü kazanç, kurumlar vergisi, kar dağıtımı stopajı, temettü vergisi, emsal faiz, kasa fazlalığı. 1. GENEL AÇIKLAMA:Bilindiği üzere anonim ve limited şirketlerin kazancı kurumlar vergisine tabidir. (KVK Md 32) Tam mükellef kurum olmayan ortaklara kar dağıtıldığında ayrıca %10 stopaj doğar. (GVK 94/6-b ve 4936 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı) Türkiye’de mukim gerçek kişi ortak, elde ettiği kar payını beyan ederek temettü vergisi öder. (GVK 22/2, 85 ve 86) ÖRNEK: Özelliği olmayan 100 TL tutarındaki 2021 yılı kurum kazancının vergilenişi ve Türkiye mukimi gerçek kişi ortağa kar dağıtımı yoluyla şahsileştirilmesi kapsamındaki bahsi geçen vergiler aşağıda örneklenmiştir (yasal ihtiyatlar ihmal edilmiştir):
Görüldüğü gibi, 2021 yılında elde edilen ve 2022 yılında Türk gerçek kişi ortağa dağıtılan 100 TL’lik kurum kazancındaki toplam vergi yükü yaklaşık (25+7,5+7,5=) 40 TL olup bunun 15 TL’si kar dağıtıldığında ortaya çıkmaktadır. Bazı gerçek kişi ortakların, KAR DAĞITIMI STOPAJINDAN (ve temettü vergisinden) KAÇINMAK İÇİN, kar payı almak yerine, ortağı oldukları ŞİRKETTEN FAİZSİZ BORÇ PARA ALDIKLARI görülmektedir. Ortakların şirkete olan borçlarının büyümesinin bir nedeni de şirketin belgelenemeyen nakit çıkışlarının ortak cari hesabına yazılmasıdır. Bazı şirketlerde, ortak cari hesabına kaydedilmesi gereken nakit çıkışları yapılmadığı için kasa bakiyesi gerçek para mevcudundan yüksek görünmekte ve uygulamada bu durum “kasa şişkinliği” olarak isimlendirilmektedir. Kasa şişkinliği ortakların şirkete olan borcu olarak değerlendirilip buna göre aşağıdaki 2 nolu bölümde belirtiğimiz vergiler istenmektedir. Bu yazıyı hazırlarken gözettiğimiz amaç, KAR DAĞITMAK YERİNE ŞİRKETTEN FAİZSİZ BORÇ PARA ALMAK (veya kasa şişkinliği) ŞEKLİNDE YAYGIN OLARAK GÖRÜLEN UYGULAMANIN, VERGİ KÜÇÜLTÜCÜ VEYA YOK EDİCİ DEĞİL VERGİ ERTELEYİCİ ETKİSİ OLDUĞUNU, BU ERTELEME UĞRUNA KATLANILAN VERGİ YÜKLERİ VE RİSKLERİNİN BOYUTLARINI, BASİT VE KOLAY ANLAŞILIR BİR LİSANLA ORTAYA KOYARAK, KAR PAYI DAĞITMAK YERİNE ŞİRKETTEN BORÇ PARA ALMANIN SONUÇLARININ NET BİR ŞEKİLDE ANLAŞILMASINI SAĞLAMAKTIR. 2. ŞİRKETTEN FAİZSİZ BORÇ PARA ALMANIN SEBEP OLACAĞI VERGİ YÜKLERİ veya RİSKLERİ:2.1.Ortağın Türkiye’de Mukim Gerçek Kişi Olması : Türk gerçek kişi ortak (veya yabancı ortak) şirketin parasını faizsiz kullandığında bu paranın getirmesi gereken emsal (şirket kredi kullanıyorsa kredi faizi düzeyinde) faiz kadar, transfer fiyatlandırması yoluyla kar dağıtımı yapılmış sayılır.
ORTAK BORÇLARININ ŞİŞKİNLİĞİ, hemen fark edilebilen ve kolayca vergi-ceza tarhına konu olabilen yüksek ihtimalli bir risktir. Bu nedenle TAVSİYEMİZ, gerçek kişi ortakların şirkete borçlu duruma geldikleri taktirde her yıl yukarıdaki vergi yüklerine veya risklerine maruz kalacaklarını dikkate almalarıdır. 2.2. Ortağın Yabancı Gerçek Kişi veya Yabancı Kurum Olması : Yabancı (yurtdışında mukim) gerçek kişi veya yabancı kurumun bir Türk Şirketine ait parayı faizsiz kullanması halinde emsal faiz, şirketin vergiye tabi kazancına eklenir. Bu varsayımsal kar üzerinden yıl sonunda brüte götürülerek kar dağıtımı stopajı ödenmesi istenmektedir (ortağın mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında vergi anlaşması var ise, bu anlaşma kar dağıtım stopajı oranının daha düşük olmasını sağlayabilir). Para yurtdışında kullanıldığı için (bu işlemin hizmet ihracı sayılması nedeniyle) KDV doğmaz, Türkiye’de beyanı gereken temettü vergisi ortaya çıkmaz. Ortağın yurtdışında mukim, gerçek kişi veya yurtdışı kuruluş olması ve yukarıdaki örneğe uygun olarak 100 TL tutarındaki Türk Şirketine ait parayı TL borçlusu olarak bir yıl süreyle faizsiz kullanması halinde ortaya çıkacak vergi yükü (veya riski), emsal faizin 20 TL olduğu varsayımına göre, 2021 yılı için 5 TL kurumlar vergisine ilaveten ortağa sağlanan emsal menfaatin brüte götürülmesi sureti ile bulunan matrah üzerinden %10 oran (veya ilgili ülke vergi anlaşmasına göre daha düşük bir oran) ile hesaplanacak kar dağıtımı stopajı toplamıdır. 2.3. Ortağın Türk Kurumu Olması : Bir Türk kurumunun başka bir Türk kurumundan faizsiz TL borç alarak kullanması, emsal faiz üzerinden KDV hesaplanmasını gerektiren bir durumdur. KDV gerektiğine göre, borçlu kurumun KDV indirimi yapabilmesini temin açısından alacaklı şirketin aylık periyotla KDV’li fatura kesmesi ve faiz sıfır olduğu için sadece KDV’nin muhasebeleştirilmesi gerekir. Faizsizlik, transfer fiyatlandırması açısından emsale uygun olmamak anlamına gelir. Emsal faiz, alacaklının kurum kazancına KKEG olarak eklenir. Borçlu şirket açısından bu emsal faiz, örtülü olarak alınmış kar payı sayıldığı için iştirak kazançları istisnasına tabi olup kurumlar vergisi matrahına girmez. CARİ HESAP AFLARI ve CARİ HESAP BORCUNUN AZALTILMA YOLLARI:Kar dağıtımın vergi yüklerinden kaçınılarak, kar dağıtımı yerine borç para alındığı için veya şirketin belgelenemeyen nakit çıkışlarının ortak cari hesabına kaydedilmesi nedeniyle birçok şirkette ortak cari hesapları yüksek miktarlarda borç bakiye vermektedir. Vergi yükü veya vergi riski yaratan bu sorunun giderilmesi amacıyla defalarca af hükümleri getirilmiştir. Af kapsamında birçok firmada kasa fazlalıkları ve ortak borçları sorunu çözülmüş olmakla beraber, af kapsamına girmeyen veya aftan yararlandırılmayan cari hesap bakiyeleriyle, cari hesaplara yapılacak yeni kayıtlar yukarıdaki vergisel yük ve risklerin devamına neden olacaktır. Bu yük ve risklerin önlenmesi için;
4. DİĞER HUSUSLAR :
5. SONUÇ:Ortakların şirkete borçlu durumda bulunmaları, vergi yükleri ve/veya riskleri getirmekte olup, cari hesap borçlarının oluşumunda ve devam ettirilmesinde, söz konusu vergi yüklerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. NOT: Yazarımızın makalesi Vergi Dünyası Dergisinin Şubat 2015 sayısında yayınlanmış olup, yazarımız tarafından sitemiz için 24 Mart 2022 tarihi itibariyle güncellenmiştir. [1] Bu örneğe uyan durumlarda Maliye İdaresi KDV aramaktadır (KDV Kanunu’nun 27 nci maddesi). Fakat bazı uygulamacılar bu durumda KDV aranmaması gerektiğini savunmaktadır. [2] Örneğimizdeki 23,60 TL zaten brüt nitelikte olan bir tutardır. Bunun brüte götürülmesi şeklindeki Maliye İdaresi uygulamasına katılmıyoruz. Stopaja baz olacak rakamın bu örnekte 20 TL mi 23,60 TL mi olduğu da tartışılmaya müsaittir. [3] Örneğimizdeki 20 TL’nin veya 23,60 TL’nin ortak tarafından elde edilmiş kar payı olduğu ve bunun GVK’nun 22/2, 85 ve 86 ncı maddeleri uyarınca beyan edilmesi gerektiği görüşünde olanlar vardır. Bu görüşle hareket edildiğinde vergi yükü daha da artmaktadır. Örneğimize göre bu yük gelir vergisi oranı %40 olarak kabul edildiğinde 26,22 : 2 =13,11x0,40=5,24-2,62=2,62 TL ‘dir. [4] Konuya ilişkin görüşlerimiz Lebib Yalkın Mevzuat Dergisinin Kasım 2009 sayısında yayımlanan “ŞİRKETLERDE SERMAYENİN AZALTILMASI HALİNDE ORTAYA ÇIKABİLECEK VERGİLER” başlıklı yazımızda belirtilmiştir. (www.denet.com.tr/yayınlarımız/makaleler/mehmetmac/2009) 24.03.2022 Mehmet Maç
Kaynak: www.MuhasebeTR.com |