Kriz dengeleri değiştirdi Körfez ülkeleri, Hindistan ve Çin kurtarıcı rolünde (12.11.08) |
12 Kasım 2008 | |
Eskiden krizler gelişen ülkeleri etkiler, gelişmiş ülkeler önlem alırdı. Küresel kredi krizi ise en çok gelişmiş ülkeleri etkiledi. Şimdi kasaları dolu olan Çin ve Suudi Arabistan gibi ülkelere kurtarıcı gözüyle bakılırken, gelişen ülkeler de dünya sahnesinde gelişmiş ülkelerin rolünü çalıyor. En gelişmiş ekonomi olan ABD'den başlayıp diğer sanayileşmiş ülkeleri de etkileyen küresel finans krizi dünyanın alışıldık düzeninin sorgulanmasına yol açıyor. Gelişmiş sanayi ülkelerinin oluşturduğu G-8 grubunun sorunların çözümü konusunda bugüne kadar güven veren bir liderlik gösterememiş olması, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan finansal sistemin ihtiyaçlara cevap vermediği ve yeni bir yapılanma gerektiği çağrıları, İngiltere Başbakanı Gordon Brown'ın Körfez ülkelerinden İngiltere'ye yatırım yapmalarını istemesi, Çin'in dev döviz rezervlerine bir kurtarıcı gözüyle bakılması, G-8 ile birlikte gelişen ülkeler tarafından oluşturulan G-20 grubunun 15 Kasım'da ABD'nin başkenti Washington'da yapılacak olan zirvesi gibi gelişmeler, gelişen ülkelerin dünyanın geleceğini belirlemede artık daha çok söz sahibi olmaya başladıklarının bir göstergesi. G-8 beklenen liderliği göstermekten uzak kaldı Yakın zamanlara kadar uluslararası sorunların çözümünde gözler ABD, Japonya, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Rusya'dan oluşan G-8 ülkelerine dikilirken, küresel kredi krizi karşısında yeni bir yön belirlemek için aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Çin, Hindistan, Brezilya Meksika, Güney Afrika gibi gelişmekte olan ülkelerin katkıları bekleniyor. Bu da gelişmekte olan ülkelerin gelişmesini tamamlamış olan ülkelerden rol çalacağı, dünyanın geleceği ile ilgili kararlar konusunda artık daha geniş bir uzlaşı ortamı aranacağı anlamına geliyor. Gelişmekte olan ülkelerin en göze çarpanları BRIC grubu olarak bilinen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin. Bu gruptaki Rusya eski bir süper güç olan Sovyetler Birliği'nin mirasını kullanarak çoktan G-7'ye katılıp grubun adının G-8 olarak değişmesine neden oldu. 1 milyar 300 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin nükleer silah sahibi bir Birleşmiş Milletler Daimi Güvenlik Konseyi üyesi olarak büyük öneme sahip. 2030'lu yıllarda dünyanın en büyük ekonomisi olmaya hazırlanan ve büyüme hızı yüzde 9'a düşen ekonomisini canlandırmak için 600 milyar dolarlık teşvik paketi duyuran Çin, 1.9 trilyon dolara ulaşan rezervleriyle bugünkü kredi sıkışıklığında en önemli kurtarıcılardan biri olarak görülüyor. Batılı ülkelerin liderleri Çin'e IMF ve Dünya Bankası'na daha fazla katkıda bulunması çağrısı yapıyor. Çin bundan sonraki dönemde kürüsel ısınmayla mücadele, Ortadoğu sorunu, Afrika'da yoksulluğu bitirme ve savaşların sona erdirilmesi gibi konularda çok daha etkin bir rol oynayabilir. Hindistan ve Brezilya gelişen ülkelerin öncüsü 1 milyar 200 milyonluk nüfusuyla Çin'den sonra dünyanın en kalabalık ülkesi olan Hindistan son yıllarda gelişmiş ülkeler arasındaki farkı hızla kapatmaya başladı. Batılı ülkelerden birçok siyasi lider ve şirketlerin yeni yöneticileri bir zamanlar Çin'e yaptıkları gibi Hindistan'a seferler düzenleyip kendi durgun pazarlarında azalan gelirlerini bu ülkedeki yatırımlarıyla yeniden artırmayı düşünüyor. Latin Amerika'nın en büyük ülkesi olan Brezilya da uluslararası alanda etkisini her geçen gün biraz daha fazla hissettirmeye başladı. Brezilya ve Hindistan, Dünya Ticaret Örgütü'nün hayata geçirmeye çalıştığı Dünya Ticaret Anlaşması kapsamındaki görüşmelerde gelişmiş ülkelerle yaşanan sorunlarda gelişmekte olan ülkelere öncülük ediyor. BRIC ülkeleri geçen hafta ortak bir açıklama yaparak uluslararası kuruluşlarda reform çağrısında bulundu. Bu çağrı gelişmekte olan ülkelerin küresel ekonominin yapısını değiştirme konusunda kendileri için belirledikleri yeni rolü şimdiden oynamaya başladıklarını gösteriyor. Herkesin gözü Körfez ülkelerindeki petrodolarlarda Irak savaşı sonrasında petrol fiyatlarının hızla yükseldiği dönemlerde kasalarını dolduran Körfez ülkeleri son yıllarda hem kendi ülkelerinde hem de yurtdışında yaptıkları yatırım hamleleriyle dikkatleri üzerlerine çekerlerken, kredi sıkıntısı çeken Batılı ülkelerin ilgi odağı haline geldiler. Bir zamanlar bu tür yatırımlara korumacı bir yaklaşım göstererek engellemeye çalışan Batılı ülkeler şimdi bu ülkelerin parasını çekebilmek için birbiriyle yarışıyor. İngiltere Başbakanı Gordon Brown beraberinde 27 kişilik iş adamı heyetiyle birlikte kasım başında Körfez ülkelerinde bir tura çıkarak İngiltere'ye yatırım yapmaları yönünde çağrıda bulundu.
G-8'in daha verimli olabilmesi için Türkiye'nin de aralarına girme şansı bulunduğu belirtilen G-15'e dönüştürülmesi gerektiği yorumlarının yapıldığı bu dönemde, G-20 grubunun 15 Kasım'daki zirvesi küresel dengelerin yeniden belirlenmesi açısından da büyük önem taşıyor. G-20 grubu, Türkiye, ABD, Hindistan, Japonya, Brezilya, Rusya, Almanya, Arjantin, Fransa, Suudi Arabistan, Meksika, Güney Afrika, İngiltere, Güney Kore, İtalya, Çin, Kanada, Avustralya, Dünya Bankası ve IMF'den oluşuyor. http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=110346&KTG_KOD=482 |