Muhasebenin Dramı |
07 Temmuz 2022 | |
Muhasebenin ve mevzuatın bir amacı da sonuçlarıyla ekonomiye katkı sağlamak değil midir? Kopyala yapıştır çoklu tekrarıyla karşımıza çıkan; ilave yükle mevcut kusurları temize çektiren, kasa-stok-cari affı, matrah-vergi artırımı, varlık barışı benzeri uygulamalar ile yeterince bozulan mali tablolar, enflasyonun da etkisiyle reelden epey uzaklaştı. Buna, mevzuatın hatalı / eksik yorumlanması, bilgi, deneyim, özen eksikliği ve benzeri halleri de eklersek bazı mali tabloların hali hepten içler acısı. Küresel ve ulusal düzeyde benzeri yaşanmamış bir krizin etkisi altındayız. Tam da böyle bir zamanda, finansal açıdan güçlü olma halini bir yana bırakırsak muhasebesi ve mevzuata uyumu güçlü olanların orta ve uzun vadede doğru belirlemeler yaparak ilerleyebildiğini deneyimleyeceğiz. Hatalı ve/veya eksik içerikli mali tabloların, işletmelere ve ekonominin bütününe verdiği zararı iyi analiz etmek gerekir. Zira işletmelerin finansal kararlarına altlık olacak detay veriler, muhasebeden gelmektedir. Ne var ki, ülkemizde çoğu işletme için muhasebe, en önemsiz, özensiz muamele gören ve dahi gereksiz bulunan bir bölümdür. Ezber edilmiş vergi-beyanname muhasebeciliği terk edilip de yerine etkin bir danışmanlık ve denetim hizmeti ile desteklenen yönetim muhasebesi odaklı bir zemin oturtulamadığı sürece işletmelerin muhasebe sistemi ve mali tablolarının ekonomiye görünmez maliyetini, anlamak da önlemek de çok zor olacaktır. Mali tablo analizi ile kredi ve benzeri kaynağa ulaşılabilir, yatırım ve benzeri kararlar alınabilir, gerçeklikten uzak mali veriler, yöneticiler başta olmak üzere bilgi kullanıcılarının yanlış karar almasına, istenmeyen sonlara neden olabilmektedir Sık tekrarlayan matrah-vergi artımı, af, varlık barışı, Hazine’ye gelir artırıcı etkisiyle kısa vadede kamu yararına gibi görünse de uzun vadede kamunun zararınadır. Muhasebe, varlık amacının ve yazılı kurallarının dışına çıkartıldığı zaman ya vergi kaybına sebep olarak Hazine’ye zarar verir, ya da yersiz ve fazla vergi hesaplaması ile mükellefe zarar verir. Bazı torba düzenlemelerin mali tabloları bozucu etkisi ile ortaya çıkan esas maliyet, görmezden gelinmemelidir. Çoğu firma, geçmişi temize çekmek olarak değerlendirdiği şeye dair katlandığı yükün farkında değil; Kanunen Kabul Edilmeyen Gider olarak dikkate alınan tutarın işlemin yapıldığı dönemdeki yüküyle, şayet tercih edilmişse Geçici Hesap adıyla yıllarca bilançoda ötelenen yükü var. Muhasebeye dair sağlam yapının kurulamayışının ve çoğu işletme tarafından önemsiz görünmesinin en temel nedeni ‘’niye uğraşalım bunca kuralla, yarın zaten bir ‘af’ daha çıkar hallederiz’’ beklentisiyle bu düzenlemeleri amacı dışında fırsat! görüp, yeni kusur yaratan ve bu kural tanımaz bakış açısını karşılıksız bırakmayan, ödül niteliğindeki “son”suz düzenlemelerdir. Bu noktada, mükellefin ödevini yerine getir-e-meyişinin nedeni iyi analiz edilmelidir; verginin oranı mı / çeşitleri mi? mevzuatın karmaşıklığı mı / tutarsızlığı mı? Mali durumu bozuk olduğu için mi? Nasıl olsa af çıkar-barış gelir, düşüncesi ile mi? ödev yerine getirilmemiştir. Bu sorulara cevap bularak hakkaniyetli belirleme yapılması gerekir ki tabi bu işlemler de mali müşavire, muhasebeciye ek görev getirir. Bazı kesimlerin muhasebeye dair en büyük yanılgısından biri, vergi mevzuatında yer alan defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümlere uymanın tek başına yeterli olduğu, bir diğeri ise mali müşavirlik mesleğinin, kayıt tutma ve mali tabloları günü kurtaracak şekilde hazırlayıp, beyanname düzenlemekten ibaret olduğu kanısıdır. Maalesef, genel talep ve beklenti de bu yöne kaymaktadır. Yapılan bazı düzenlemeler, mevzuata uyum düzeyini düşürücü etkisinin yanı sıra muhasebenin de, uygulayıcıları ve bilgi kullanıcıları açısından vergi-beyanname muhasebesinden öteye geçememesine sebep olmaktadır. Mevzuatına uyarlı ve doğru kurgulanmış bir yönetim muhasebesiyle daha başarılı bir vergi muhasebesinin ortaya çıkacağı malumdur. Muhasebe Standartları ve Tek Düzen Hesap Planı belli bir sisteme ve mantığa göre oluşturulmuştur. Bunun dışına çıkıldığında, mali veriler, hedeflenen amacın uzağında, düzenleyicileri açısından usulsüz, kullanıcıları açısından da yanıltıcı olacaktır. Birçok işletme tarafından maliyetli bulunsa da kendi bünyesinde iyi işleyen bir muhasebe sisteminin varlığı ve dışarıdan alınacak danışmanlık - denetim desteği, karşılaşılması olası ceza tutarlarından, yersiz veya fazla ödenen vergi yükünden kurtaracaktır. Mevzuatın gerekçelendirilmesinde bahsi geçen, vergiye uyum, vergide adalet, ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi gibi ibarelerin, muhasebe ve vergi uygulamalarıyla sahada elde edilen sonuçlarla örtüşmesi, ortaya bir tezat çıkartmaması beklenmektedir. Vergiye uyum, vergide adalet; sahanın gerçekleriyle uyumlu, birbiriyle tutarlı, uygulanabilir, sade, anlaşılabilir mevzuat ve bilinçlendirilen mükellef ile sağlanabilir. Kurallara uyanları cezalandırır, kuralsızlığı benimseyenleri ödüllendirir nitelikte olan bazı düzenlemeler yeniden gözden geçirilmelidir. Biz uygulayıcıların da sahada verdiği emek desteklenmeli ve boşa çıkartılmamalıdır. Ancak o zaman vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma bilinci yaygınlaşarak Hazineye katkı sağlanacaktır ve ancak o zaman ilgili mevzuatın gerekçesinde geçen kelimeler tam manasıyla karşılığını bulacaktır. Ceza tutarlarındaki artışla mükellefin uyum düzeyinin artmayacağı yeterince tecrübe edilmiş olsa gerek zira artan ceza tutarları nasıl olsa ileride başka bir affın konusu olmaktadır! Biz mali müşavirler düşünmeden edemiyoruz; Sürekli "matrah, vergi artırımı, kasa, cari, stok affı, varlık barışı" gündeme gelecek idiyse değişim dönüşüm hızına yetişemediğimiz, çoğu zaman anlamakta da zorlandığımız! onca mevzuatı, bilgiyi ne yapalım? Kullanıcılarının nezdinde, tecrübeyi, bilgiyi, emeği değersizleştirmekten başka bir katkısı yok mesleğimize. Birilerinin çalakalem yaptığını temize çekiyor o katkısı ayrı! Kanaatimce, yazıda bahsi geçenler, mesleğimize değer kaybettiren başlıkların açık ara önündedir. Mesleki sorunların kronikliği, maalesef, meslek örgütlerinin sadece seçim zamanı ortaya çıkması, meslek meselelerine hakim olunmaması, ciddiye alınmaması ve daha da önemlisi sorunlarımızın ilgililere gerektiği gibi anlatılamamasından kaynaklanmaktadır. Burada asıl üzücü ve yıpratıcı olan şey, mesleğimizi ilgilendiren ya da mesleğimizin uygulama alanıyla ilgili yasal düzenleme yapılıyorken meslek odalarımızın müdahil ol-a-maması veya gerekli olan bilgi ve belgeyi ilgililere ulaştıramamasıdır. Daha önce ''Muhasebe Sisteminin Ekonomiye Etkisi'' başlıklı yazımda sorduğum soruyu, ilave yaparak yinelemek isterim, belki bu kez bir cevap buluruz! Kayıt dışı ekonominin hazineye yükü rakamlarla ifade edilebilmekteyken hatalı / eksik içerikli, dengesi bozulmuş mali tabloların ve mevzuattaki tutarsızlığın yükü nedir biliyor muyuz? Ayşe Çelikbaş Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Bu e-Posta adresi istenmeyen postalardan korunmaktadır, görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
|