Trafik İş Kazasında İşçinin Sorumluluğu |
18 Kasım 2022 | |
İşçiler işlerini yaparken işverenin sağladığı makineleri kullanmakta, ham maddeyi işlemekte, verdiği araçla işleri yapmakta, telefonla iletişim kurmakta ve hatta arabayla işe gidip gelmektedir. Özellikle işçilerin kullandıkları araçların zarar riski çok yüksek olduğu için, trafik iş kazası niteliği taşıyan kazalarda sorumluluğu belirlenmesi ve işçinin sorumlu olduğunun tespiti halinde işçiden zarar tutarının istenmesi özel incelemeyi gerektirmekte, işverenin tek taraflı değerlendirmeleri yanlış sonuçlara gidilmesine sebep olabilmektedir. Özen borcu İşçiler kural olarak işverenlerinin yönetimleri altında faaliyet gösterdiklerinden, işin yapılması sırasında doğan zararlardan sorumlulukları sınırlıdır. Çünkü işin görülmesi sırasında işin doğası gereği veya dışsal nedenlerden birçok zarar doğabilmektedir. İşçiye yükletilemeyen bu tür zararlardan işçinin sorumlu tutulması adalete uygun görülmemiş, işverenin işleten olması nedeniyle, işletmesel zararlardan sorumlu olması gerektiği kabul edilmiştir. Fakat sınırlı da olsa çalışanların da sorumluluğu bulunmaktadır. İş görme borcu işçinin sadece çalışmasını değil çalışırken özen göstermesini de gerektirir. Çalışanın gerekli özeni göstermemesi nedeniyle yani kusurlu olarak zarar vermesi halinde, sorumluluğu doğabilecektir. Önlemler incelenmeli İşçinin işini özenli yapıp yapmadığının tespiti çoğu zaman ayrıntılı bir araştırmayı gerektirir. Sorumluluğun tek işçide olduğu durumlarda zararın tek bir işçinin özensizliğinden kaynaklandığının ispatı daha kolaydır. Fakat trafik gibi birden çok unsurun bir araya geldiği, kullanılan aracın teknik yapısının karmaşıklığı halinde bu durum daha zordur. Yargıtay da verdiği bir kararında sadece işçinin kullandığı aracın çöp kamyonu olmasından kaynaklı teknik özellikli bir araç olması nedeniyle hızını bu özellikli araca ve yol durumuna göre ayarlaması gerektiğinden hareketle verilen kararı yetersiz bulmuş, durumun iş sağlığı ve güvenliği kurallarından hareketle incelenmesi gerektiğini vurgulamıştır. Olayda trafik bilirkişisinden alınan raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı, iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişi tarafından 6331 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek dosyadaki delillerin irdelenip değerlendirilmesi gerektiği, işçinin kaza sebebiyle iş sözleşmesini ihlal edip etmediği, hangi ölçüde ihlal ettiği, kusur durumu ve kusur oranı bağlamında bir değerlendirilme yapılması gerektiği, bir iş sağlığı ve güvenliği uzmanı bilirkişiden rapor alındıktan sonra dosyadaki tüm delillerle birlikte sonuca gidilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bunun anlamı, kazanın oluşumunda alınmamış bir iş sağlığı ve güvenliği önlemi bulunması halinde işçinin tek başına sorumlu tutulamayacağıdır. Fesih nedeni Çalışanın işine gerekli özeni göstermemesi, kendisine uyarı verilmesinden, işten çıkarılmasına kadar birçok disiplin cezasının uygulanması sonucunu doğurabilir. İşçinin işverene 30 günlük ücreti ile karşılanamayan bir zarar vermesi işveren açısından tazminatsız bir işten çıkarma sebebidir. Eğer zarar bu boyuta ulaşmıyor fakat düzenli olarak küçük zararlar veriliyorsa, bu durum işveren açısından yine bir fesih nedeni olmakla birlikte işçiye tazminatlarının ödenmesi gerekir. Böyle bir durumda işçinin işe iadesi söz konusu olmayacaktır. Çalışanın işverene verdiği zararı çalışanın ücretinden doğrudan kesmesi hukuka aykırı olabilecektir. Doğrudan kesinti ancak işverenin dava açıp işçinin bu zararı kasten verdiğini ispatlaması halinde mümkündür. Eğer kasten verilmiş bir zarar yoksa ki çoğu durumda zarar kasten verilmez ya da kasten verilmiş olsa bile işveren dava açmamışsa çalışanın ücretinden kesinti yapabilmesi ancak çalışanın yazılı onayının alınmasına bağlıdır. Onay verilmedi diye işverenin bu zararı tahsil edemeyeceği düşünülmemelidir. İşveren işçi aleyhine icra takibi başlatarak uğradığı zararı tazmin ettirebilir. İcra ve dava masrafları nedeniyle çalışan verdiği zarardan daha yüksek para ödemek zorunda kalabilir. Cem Kılıç
|