İş Kazalarına Karşı Personelin Sigorta Ettirilmesi Maksadıyla Yapılan Ödemeler İle İş Kazası Geçiren Personelin Hastane Masraflarının Gider Kaydedilip Edilemeyeceği |
14 Kasım 2022 | |||||||||||||||||||||||||
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, işyerinizin faaliyet kodu açısından tehlikeli sınıf kategorisinde yer aldığı, işyerinizde çalışan işçilerin devamlı iş kazası geçirdikleri ve tedavilerinin özel hastanede yapıldığı, tedavi masraflarının şirketiniz tarafından ödendiği, bu maliyeti azaltmak maksadıyla işyerinizde çalışan tüm personele şirketiniz adına grup ferdi kaza poliçesi düzenlendiği, bu poliçe bedelinin şirketiniz tarafından ödendiği, ayrıca fabrika binaları için de yangın, deprem gibi doğal afet ve benzeri durumları içeren sigorta poliçesi yaptırıldığı belirtilerek, söz konusu poliçe bedellerinin ve hastane masraflarının gider olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço esasında ticari kazancın tespiti" başlıklı 38 inci maddesinde, "Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce: 1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir; 2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur. Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur." hükmü yer almaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safı kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (2) numaralı bendinde, hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatlarının (Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir. Bir masrafın genel gider altında masraf yazılabilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık ve güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir. Aynı Kanunun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmü yer almıştır. Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, "Sigortanın Türkiye'de kâin ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50'si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler (İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Cumhurbaşkanı bu bentte yer alan oranları yarısına kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya ve belirtilen haddi, asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir.)" hükmü yer almaktadır. Diğer taraftan, 23/10/2012 tarih ve GVK-85/2012-7 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Anılan Kanunun 94 üncü maddesinde, tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı belirtilmiştir. Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; - Şirketiniz tarafından, çalışanlarınız adına yaptırdığınız grup ferdi kaza sigorta poliçeleri için ödediğiniz bedeller ücret kapsamında olduğundan, söz konusu poliçe bedellerinin öncelikle ücretin matrahına ilave edilerek Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince gelir vergisi tevkifatı yapılmak suretiyle vergilendirilmesi ve aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi çerçevesinde gider olarak dikkate alınması, - İş yeriniz için yaptırdığınız yangın, deprem ve doğal afetlere yönelik sigorta poliçe bedellerinin ise aynı Kanunun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi çerçevesinde gider olarak dikkate alınması, - İş kazası geçirmesi nedeniyle hastanede tedavi edilmesi zarureti olan personelin, tedavi masraflarının (sigorta şirketi tarafından karşılananlar hariç) şirketiniz tarafından karşılanması ve şirketiniz adına düzenlenecek belgelerle tevsik edilmesi kaydıyla, ücret ile ilişkilendirilmeksizin Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi uyarınca doğrudan gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim. (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir. (**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır. |