TL Üzerinde Yapılan Sahtecilik-Dolandırıcılık, TPKK Kapsamına Girer Mi? |
20 Aralık 2022 | |
“Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 1567 sayılı Kanun”, 20 Şubat 1930 tarihinde kabul edilerek 25.02.1930 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kanun, 1929 yılında ortaya çıkan Büyük Ekonomik Bunalım’a, ulusal bir tedbir olarak, üç yıllık süreyle çıkarılan bir “Kambiyo Kontrol Yasası”dır. Kanun, çıkarılmasından her üç yıl sonra yenilenmiş ve 11.02.1970 tarihinde yayımlanan 1224 sayılı Kanun’la süresiz olarak uzatılmıştır. İlginçtir, 1930 yılında üç yıl için çıkarılan ve 1980 öncesi sürekli eleştirilen söz konusu Kanun, 21’inci yüzyılda halen uygulamadadır. Kanun’un başlığında “Türk Parasının” ifadesi yer almakta olup, “Türk Parasının Kıymetini Koruma”dan bahsedilmektedir. Kamuoyunda, Kanun başlığında yer alan “Türk parası” ifadesinden dolayı sahtecilik, dolandırıcılık da dâhil Türk lirasına karşı işlenen her türlü aykırılara ve suçlara karşı uygulandığı düşüncesi hâkimdir. Ancak 1567 sayılı Kanun’la, “Türk parası”nın içsel ve dışsal değer olarak bilinen iki unsurundan sadece “içsel kıymet”i düzenlenmiştir. Bu düzenleme, ülkemizde o zamana kadar uygulanmayan Kambiyo/Döviz Denetiminin, Kambiyo Mevzuatı’nın temelini oluşturmaktadır Türk lirasının madeni para veya kâğıt para olarak dışsal değerine karşı işlenen sahtecilik ve dolandırıcılık suçları için Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu bir düzenleme içermemektedir. Sahtecilik, dolandırıcılık gibi paranın dışsal boyutu üzerinde işlenen suçlara karşı genel ceza düzenlemelerini içeren TÜRK CEZA KANUNU hükümleri uygulanmaktadır. Bugün 1567 sayılı yasaya ayıklıktan dolayı yaptırımlar “idari para cezaları” şeklinde uygulanmaktadır. 1567 sayılı yasaya aykırılıktan dolayı, daha önce TCK’ya göre yaptırımlar uygulanmakta iken 2008 yılından itibaren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında müeyyide uygulanmasına geçilmiştir. Bu haliyle Kanun, “ekonomik suça ekonomik ceza” ilkesine uygun bir yapıya sahiptir. Madeni veya kâğıt para olarak Türk lirası üzerinde yapılan sahtecilik, dolandırıcılık eylemleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamına girdiğinden 1567 sayılı yasanın Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezalarından farklı “hürriyeti bağlayıcı suçlar” kapsamına giren daha ağır müeyyideleri içermektedir. Bu nedenle Türk Parasının Kıymeti Korunması Hakkında 1567 sayılı Kanun’a aykırılıkları düzenleyen ve 1954 yılında kabul edebilen 6258 sayılı Kanun ile değiştirilen 1’inci maddesi hükmünün bilinmesi önem arz etmektedir. Madde; “Kambiyo, nukut, esham, tahvilat alım ve satımının ve bunlar ile kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları muhtevi her nevi eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle tediyeyi temine yarıyan her türlü vasıta ve vesikaların memleketten ihracı veya memlekete ithalinin tanzim ve tahdidine ve Türk parasının kıymetinin korunması hakkında kararlar alınmasına Cumhurbaşkanı yetkilidir” hükmünü taşımaktadır. Başka bir ifadeyle; kambiyo, nakit, tahvil, hisse senedi alım ve satımının ve bunlar ile kıymetli madenler ve kıymetli taşlarla bunlardan mamul veya bunları içeren her nevi eşya ve kıymetlerin ve ticari senetlerle ödemeyi sağlayan her türlü vasıta ve belgelerin memleketten çıkarılmasının veya memlekete getirilmesinin düzenlenmesine ve sınırlama konmasına ve Türk parasının kıymetinin korunması hakkında kararlar alınmasına Cumhurbaşkanı yetkilidir. Kanun, geçmişte Bakanlar Kuruluna günümüzde Cumhurbaşkanına Türk ekonomisinin dış mali ilişkiler ve yabancı paralarla ilgili tüm ilişkilerin düzenlenmesi, yürütülmesi ve sınırlandırılmasına yetki veren bir düzenleme olduğundan, 1567 sayılı Kanun’a dayalı olarak çıkarılan Türk Parası Kıymeti Korunması Hakkında Kararlarda Türk lirasına karşı işlenen sahteciliğe, dolandırıcılığa veya benzer bir suça/aykırılığa ilişkin bir düzenlemeye rastlamak mümkün değildir. Bülent DEMİRBAĞ
|