Dün yayınlan tebliğde depremden etkilenen çalışanlara yapılan yardımlara ilişkin istisnaların nasıl uygulacağı açıklanıyor.
Af kanununa eklenen bir hükümle, işverenlerce depremden kendisi ve ailesi etkilenen çalışanlara yapılan ayni yardımların tamamı ile nakdi yardımların 50 bin liralık kısmı gelir vergisinden istisna edilmişti.
İstisna 31 Temmuz 2023 tarihine kadar yapılacak ödemeleri kapsıyor.
Çalışanlara yapılan deprem yardımlarının ücret tanımına girmediğini düşünüyorum. Mevcut, genel hükümlere göre gelir vergisine tabi olmaması gerekiyor.
Anlaşılan, değrem yardımlarını istisna edelim derken, vergilendirdiler.
Halbuki, yeni bir hüküm getirmeden, ilgili hükümleri kanunun bütünlüğüne, sistematiğine, tanımlarına daha uygun yorumlayarak bu yardımların gelir vergisine tabi olmadığı açıklanabilirdi.
Her şeyden önce, ayni ve nakdi deprem yardımlarının dayanağı işverenlerin çalışanlarla akdettiği iş sözleşmeleri değil.
‘Sosyal sorumluluk’.
Şirketler eskisi gibi insani refleksler gösteremeyen, içinde yaşadığı topluma, toplumsal olaylara duyarsız kalabilecek hukuki kişiler değil.
Buraya nasıl evrildiği ayrı bir konu, artık şirketlerden daha fazla ‘insan’ gibi davranması, toplumsal duyarlılıklara sahip çıkması bekleniyor.
Olmadığında, müşterileri başta olmak üzere çalışanları, tedarikçileri hatta yöneticileri o şirketlerden uzaklaşıyor. Ekonomik olarak cezalandırılıyor, mevcudiyetleri riske giriyor.
Şirketlerin çalışanlarına deprem nedeniyle yardımda bulunması hukuki bir zorunluluk değil sosyal dayanışmanın gereği olarak ortaya çıkıyor.
Örneğin, depremde evi yıkılan çalışanın iş sözleşmesine göre şirketten yardım talebinde bulunması beklenmez. Sözleşmelerde böyle hükümlere yer verilmiyor.
Çalışana yapılan bir ödemenin ücret kabul edilmesi için öncelikle ‘hizmeti karşılığı verilmesi’ gerekiyor. Kanun bu şekilde, ücretin en temel özelliği.
Ücret geçmişteki hizmetler karşılığı olabileceği gibi gelecekte yapılacak hizmetler için de ödenebilir.
Deprem nedeniyle yapılan yardımların ne geçmiş hizmetler karşılığı ne de gelecekte verilecek hizmetler için olduğunu söylemek mümkün.
İşverenin çalışana yaptığı her türlü ödemenin ücret olduğu kabulü doğru da değil hukuki de değil.
Deprem yardımları gelir vergisinin değil veraset ve intikal vergisinin konusuna giriyor. İstisna bu vergi için gerekiyordu.
Yapılacak yardımların bir istisnayla sınırlanmasının gerekçesi ne olabilir?
Akla yatkını, işverenlerin, deprem yardımı adı altında ödemeler yaparak işletmelerinden para çekebilecekleri düşünülmüştür.
Kötüye kullanmayı denetimle değil, düzenlemelerle önleme gayretimizin bir tezahürü!
Ne olursa olsun, kanundaki ücret tanımı açık. Bu düzenlemeye rağmen, istisna tutarını aşan vergiye tabi ödemeler için yargı yolu denenebilir.A. Ferudun Güngör |