Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
İşçi maliyeti en çok tekstili zorluyor (06.12.08) PDF Yazdır e-Posta
06 Aralık 2008

Küresel krize karşı alınan önlemlerin yetersiz kalması, daralan pazar, azalan siparişler ve satışlardaki düşüş şirketleri küçülmeye ve daha az üretmeye yöneltti. Kriz döneminde işverenin ve işçilerin ortak korkusu işsizliği daha da artması. Ancak görünen o ki kabuslar gerçek oluyor. Reel sektörde yaşanan darboğaz çalışanları da etkiledi. Hesaplamalara göre son bir yılda Türkiye'de yaklaşık 500 bin kişi işsiz kaldı. Bu rakam sendikalı işçilerin de yüzde 10'unu oluşturuyor. Kriz binlerce çalışanı etkilerken çalışanların işletmelerin satış maliyeti ve faaliyet giderleri içinde aldığı pay ise yüzde 1-10 arasında değişim gösteriyor. Hükümetten beklediği desteği alamayan reel sektör küresel krizin etkilerini hafifletebilmek için çıkış yolu arayışlarına işten çıkarmayı da almak zorunda kalıyor. Oysa kriz işsizlerinin daha da artmasının engellenebilmesi için Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) ve Türkiye Devrimci İşçiler Konfederasyonu (DİSK) krizin etkilerinin azaltılması için bir an önce önlemlerin alınmasını bekliyor.

 

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören şirketlerin bilançolarından yapılan hesaplamaya göre çalışanların giderleri satış maliyeti ve faaliyet giderleri arasında oldukça küçük bir pay tutuyor. Özellikle en çok işten çıkarmanın ve ücretsiz iznin yaşandığı otomotiv sektöründe bu oran yüzde 1,16-2,19 arasında değişiyor. Yan sanayi ile birlikte yaklaşık 250 bin kişinin istihdam edildiği sektör ise tam bir darboğazda. Kasımda satışlarda yüzde 58,5 daralma yaşandığı sektörün Avrupa ülkelerinin bir bir resesyona girmesi bir numaralı pazarını kaybetmesine neden oldu. Bıçak gibi kesilen siparişlere bir de ithalata bağımlılık eklendiğinde sektörde işler daha da zorlaştı. Üretim araları, ücretsiz izinlerin yanı sıra otomotiv sektöründe işten atmalar da yaşanıyor. Otomotiv sektöründe işten çıkarmaların oranının yüzde 30-40'a vardığı belirtilirken aralık ayında ise sadece 8 gün çalışmayı planlayan bir çok şirket bulunuyor.

 

En tehlikeli sektör tekstil

Emek yoğun üretimde başı çeken tekstilde ise oran da yükseliş gösteriyor. Tekstilde çalışanların faaliyet giderlerine ve satış maliyetine oranı da yüzde 6-9,5 arasında değişiyor. Çin ile rekabet yüzünden bir kaç yıldır zor günler yaşayan tekstil sektöründe sorunlara küresel krizin eklenmesi çalışanlar için alarm veren sektörlerin başına da tekstili geçirdi. Maliyetin diğer sektörlere göre yüksek olması eğer gerekli önlemler alınmazsa önümüzdeki günlerde en yoğun işten çıkarmalara sahne olacak sektörün de tekstil olduğunu işaret ediyor. Tekstilde yaklaşık 2.5 milyon kişi istihdam ediliyor. Tekstil işkolunda örgütlü TEKSİF sendikasının verilerine göre krizin etkileri yoğunlaştığından beri yaklaşık 200 bin tekstil çalışanının işsiz kaldı. Ayrıca 1500 civarında fabrika ve atölye faaliyetine son verdi. Ancak kayıtdışı çalışmanın da en yoğun olduğu sektörlerin başında da yine tekstil geliyor. Bu durum tekstilde yaşanan işten çıkarmaların ve tesis kapatmaların sayısının çok daha fazla olduğu anlamına geliyor.

 

2008 yılı içinde bir kaç ay otomotiv sektörünü ihracat liderliği koltuğundan indiren demir çelikte ise çalışan giderlerinin oranı yüzde 2,4-3,7 arasında değişiyor. Fiyatlardaki gerileme, küresel krizin inşaat projelerini erteletmesi demir-çelik sektörüne hem iç hem de dış pazarda zora soktu. Maliyetlerin görece daha düşük olduğu demir-çelik de de sık sık şirketlerin üretime ara verdiği ve durdurduğu haberleri geliyor. Demir-çelik tesisleri ve haddehanelerin merkezi Aliağa'da üretim yüzde 40 gerilerken üç vardiya iki vardiyaya düşürüldü. Sektörde doğrudan çalışan 5-6 bin kişi bu durumun sıkıntısını üzerinde hissederken bu sektörde işlerin kötü gitmesi liman, gemi söküm, denizcilik, taşımacılık gibi sektörleri de etkisi altına alacak. Bu durum ise 25-30 bin işçinin olumsuz etkilenmesi anlamına geliyor. Yıllık ortalama 23 milyon ton üretimin yapıldığı sektörde bunun 7 milyon tonu iç pazara veriliyor. Küresel kriz nedeniyle siparişlerin kesilme tehlikesi 16 milyon tonluk ihracatı ve binlerce çalışanı tehdit ediyor.

 

Çimento sektörü de 2007 ve 2008'in gözde sektörleri arasında. Yaklaşık 13 bin kişinin istihdam edildiği sektör inşaat projelerindeki durgunluktan olumsuz etkilendi. Çimentoda çalışanların maliyeti ise yüzde 2,5 civarında. Bu yıl için yüzde 2-4 arasında bir büyüme tahmini yapan sektör 2009 yılı için umutlarını ise devletin yapacağı projelere bağladı. Şu an sektörde üretime ara veren şirketler de bulunuyor. Aralık ayında bu sektörde de üretim araları verilerek çalışanların ücretsiz izne gönderilmesi muhtemel.

Gıda sektörü 2007'de İstanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük sanayi kuruluşu listesinde istihdamda birinci sırayı aldı. Yüzde 19,8'lik paya sahip olan sektör hammadde konusunda ithalata bağlı çalışmadığı için en fazla katma değer yaratan sektörler arasında da yer alıyor. Türkiye'de gıda sektöründe faaliyet gösteren firma sayısının 23 bin 276 adet olduğu tahmin ediliyor. Kayıtdışının yoğun olduğu sektörde istihdam edilenlerin sayısının da 639 bin kişi olduğu belirtiliyor. Sektörde şu an krizin etkisiyle stoksuz çalışılıyor. Talepte yaşanan daralma da sektör temsilcilerine göre ister istemez işten çıkarmalara neden olacak ve üretime ara verilecek.

 

Enerjide işler iyi görünüyor

Enerji sektörü krize rağmen yatırımların hız kesmeyeceğinin sürekli dile getirildiği nadir sektörler arasında. Hükümetin de nükleer santral başta olmak üzere bir çok enerji projesi bulunuyor. Geçen aylarda özel sektörün yapımını üstlendiği onlarca santralda temel atma töreni gerçekleştirildi. Bu durum enerji sektöründe çalışanlar için de bir umut ışığı olarak öne çıkıyor. Ayrıca Türkiye'de gelecek 10 yıl içerisinde en çok yatırım ve istihdamın gerçekleşeceği 15 sektör arasında enerji sektörü birinci sırada yer alıyor. Bu sektörde çalışanların maliyeti yüzde 1,3-10 arasında değişiyor. İşletme büyüdükçe çalışan maliyeti geriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre bu sektörde 97 bin kişi istihdam ediliyor.

 

Yöneticilerin yoğunlukta bulunduğu holding çalışanlarının maliyeti ise değişiklik gösteriyor. Holdinglerin yapılanmalarından kaynaklı olduğu belirtilen bu durumda çalışan maliyeti yüzde 0,41-28,4 arasında değişiyor.

 

Rekabetin kızıştığı telekom sektöründe ise maliyetler yüzde 6 civarında. Ancak gelecek yıllarda ciddi büyüme oranlarının beklendiği sektör istihdam oranında da üst sıralara çıkmaya aday. Üçüncü nesil ihalesi ve numara taşıma rekabetiyle yatırımların arttığı sektörde gelecek yıllarda istihdamın yurtdışına da yönelmesi bekleniyor.

 

TARAFLAR DEĞERLENDİRDİ

 

TİSK

ESNEK ÇALIŞMA YAYGINLAŞTIRILMALI

Türkiye işveren Sendikaları Konfederasyonu'nun hazırladığı rapora göre sektörlerdeki gelişmeleri inceleyecek ve tedbirler önerecek "Sektör Gözlemevleri" kurulmalı. Kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan, bankalara borçlarını ödeme olanağı olmayan şirketlerle, zorlanan ancak borçlarını ödeyebilecek durumdaki şirketler arasında bir öncelik sıralaması yapılarak, bu şirketlerin kurulacak bir Varlık Yönetimi Şirketi aracılığıyla ayakta kalmaları sağlanmalı. Reel sektörde geçici bir zaman dilimi için temerrüde düşme riskini taşıyan dövizli banka kredisi borçlularına özel vade uzatım olanakları tanınmalı. Zora giren şirketlerin işçi çıkarmalarının önüne geçebilmek amacıyla İşsizlik Sigortası Fonu'ndan belli koşullarda ve sürelerde yararlanılması için gerekli düzenlemeler yapılmalı. İşçi çıkarılması kaçınılmaz olan şirketler açısından da kıdem tazminatları İşsizlik Fonu'ndan ayrılacak karşılıklarla oluşturulacak bir "Borç Fonu" aracılığıyla ödenmeli.

 

Reel sektörde ihracat ve istihdam önceliğine sahip sektörlere ve firmalara kamu kaynaklarından kredi sağlanmalı.

 

TİSK krizin reel sektöre etkisinin belli bir gecikme ile oldukça sert gerçekleşeceğini öngörüyor. Bu etki de talep daralması ve işsizlik şeklinde olacak. Bu olumsuz etkiyi en aza indirmek için kamu uzun yıllardır ihmal ettiği enerji ve demiryolu gibi altyapı yatırımlara hız vererek talebin artmasına ve işsizliğin azalmasına katkı sağlamalı. Öte yandan, özellikle enerji alanında yapılacak yatırımlar, işletmelerin temel sorunlarından biri olan enerji maliyetlerinin azaltılmasına da yardımcı olacak. Yeni yatırımlara cezalandırıcı etki yapan uygulamalardan vazgeçilerek kurumlar vergisi muafiyeti uygulanmalı.

Krizin en büyük tehlikesi, işsizlik artışı olacak. İşverenler, rakip ekonomilerde geçerli olan güvenceli esneklik yöntemlerinden yararlanamıyor. İş Kanunu'nda değişiklik yapılarak özellikle yeni istihdam imkanı sağlayacak "özel istihdam büroları aracılığıyla dönemsel çalışma" yasalaştırılmalı; belirli süreli iş sözleşmesi yapmayı kısıtlayan mevcut şartlar gevşetilmeli; alt işveren kullanmayı imkansız hale getiren yasal düzenlemeler AB uygulamaları paralelinde değiştirilmeli.

 

İşletmeler üzerinde ciddi yük oluşturan sosyal kalemler (kıdem tazminatı, sosyal güvenlik yükü vb..) bir kez daha gözden geçirilmeli.

 

Asgari ücret belirlenirken dikkate alınan 16 yaş altı ve üstü kriteri, 23-24 yaş altı ve üstü kriteri haline getirilmeli. Böylece genç işsizlere yönelik önemli bir iyileştirme gerçekleştirilmiş olacak.

 

DİSK Süleyman Çelebi

ÇALIŞMA SÜRESİ 40 SAATE DÜŞÜRÜLMELİ

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Süleyman Çelebi'ye göre krizin etkilerinin azaltılması için öncelikle Başbakan'ın sorunu kabul etmesi şart. Çelebi şöyle konuştu: "Başbakan krizin inişte olduğunu söylerse, Türkiye'de etkisi sınırlı derse bu sorun çözülmemiş demektir. Yokmuş gibi görüp üzerinin kapatılması sorunun çözümü konusunda hiç bir adımın atılmadığının göstergesi. Bir şey yapmadan sorunlar bitiyorsa sanal bir yaklaşım ortaya konuluyor. Sürece ilişkin yapılması gereken şudur, öncelikle çalışma sürelerinin kısaltılması gerekiyor. Avrupa'da sendikalar konfederasyonu haftalık çalışma sürelerinin 25 saate indirilmesi için çalışıyor. Biz de haftalık 40 saate indirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çalışma süreleri şu an günlük 8 saat gibi görünüyor ama bu doğru değil. İşyerlerinde 11-14 saat çalışılıyor. İlk olarak ciddi, inandırıcı şekilde çalışma süresi 40 saate indirilmeli. Bunun olması halinde işsizlik oranında bizim hesaplamalarımıza göre yüzde 30-35 düzelme yaşanacak. Bununla birlikte işçi maliyetleri üzerindeki yükün de kalkması lazım. 40 saate inerken de sigorta primi yükünü, enerji maliyetlerini indirmek lazım. Diğer ülkelerin aldıkları tedbirler arasında bunlar yer alıyor.

Bu tedbirlerin maliyet yaratmaktan öte iyileşme sürecini hızlandıracaktır. Vergi kaybı olacak gibi görünse de vergi daha reel olarak iyileşecek, işyerleri kayıtiçinde olacaktır.

Ayrıca arz talep dengesinin sağlanması lazım. Üretim diyoruz ama bu üretimin reel olarak kime ulaşacağı önemli. Şu anki ücretlerle insanlar geçimini sağlayamazken tüketim nasıl artacak. Ücretlerin baskılandığı sistemle üretim bir şey ifade etmeyecektir. Bu yüzden asgari ücret üzerindeki baskıyı kaldırarak iyileşme yapılması çok değil en azından açlık sınırı düzeyine getirilmesi gerekiyor.

 

Üçüncü önemli şey ise kredi ve kredi kartları borçlarının gerçekten ödenilebilir hale getirilmesi için faizlerinin dondurularak bu konuda vadeli sistem yaygınlaştırılması olacaktır."

 

SEKTÖRLERDE ÇALIŞAN MALİYETİ

 

DEMİR-ÇELİK

Hesaplamaya göre sektörde çalışanın maliyeti 2,4-3,7 arasında değişiyor. Sektör ihracatı kasımda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 16,43 geriledi. Ekimde sektörde üretim daralması ise yüzde 21,8'e ulaştı.

 

TEKSTİL

Sıkıntı çeken sektörde çalışan maliyetleri yüzde 6,2-9,4 arasında değişim gösteriyor. Sektörün kasım ayında ihracatındaki düşüş yüzde 26,15'e ulaştı. Ekim ayı verilerine göre üretimdeki gerileme ise yüzde 18,1.

 

OTOMOTİV

İhracatın lokomotifi otomotivde maliyetler yüzde 1,16-2,19 olarak belirleniyor. Kasımda otomotiv ihracatındaki düşüş yüzde 37,90 ile rekor kırdı. Sektörün üretiminde daralma ise ekimde yüzde 15,9 oldu.

 

ÇİMENTO

Üretim maliyetinin yüzde 2,5-2,7 arasında değiştiği çimento sektöründe Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre kasımda ihracat yüzde 13,95 geriledi. Çimento üreticilerinin 2008 yılı için büyüme tahminleri ise yüzde 2-4 arasında değişiyor.

 

ELEKTRİK-ELEKTRONİK

İhracat sıralamasında ilk 5 arasında bulunan sektörde çalışan maliyeti yüzde 9,9 civarında. Bu sektörün kasım ayındaki ihracat düşüşü ise yüzde 23,71'i buldu. Sektörde bir süredir gözlenen üretim daralması ise ekimde yüzde 16,9'a ulaştı.

 

GIDA

İstanbul Sanayi Odası'nın 500 büyük şirket verilerinde istihdam liderliğini elinde bulunduran sektörde maliyetler yüzde 3,5-9,4 arasında değişiyor. Sektör iç talepteki daralmaya paralel olarak üretimde gerileme beklentisinde.

 

 

HESAP NASIL YAPILDI

Hesaplamanın yapılması için İMKB'da işlem gören şirketlerin bilançolarından yararlanıldı. Çalışanların giderleri tanımı için işletmelerin çalışanın istihdamı için yaptığı ücretler, elektrik, servis, eğitim, sigorta, yemek, demirbaş, kira ve elektrik gibi tüm harcamaları ele alındı. Bu giderler toplanarak çalışanların gideri elde edildi. Ve bu miktarın işletmenin satış maliyeti ile faaliyet gideri içinde ne kadar yer tuttuğu bulundu.

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=112108