Defter Ve Belge İbrazında Zayi Kararı Ve Zayi Belgesinin Yeterliliği |
02 Eylül 2023 | ||||||
Zayi belgesinin varlığı tek başına defter ve belgelerin zayi olduğu sonucunu doğurmayacağı gibi yokluğunun da zayi olmadığını göstermeyeceği, zayi kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği, dolayısıyla defter ve belgelerin otomobilin içinden çalındığı yönündeki normal ve mutad olmayan iddianın mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceği hk. İstemin Konusu: Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 29.04.2021 tarih ve E:2021/610, K:2021/1132 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Dava Konusu İstem: Davacı adına, 2009 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle indirim konusu yapılan katma değer vergileri reddedilmek suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosuna göre 2009 yılının Ocak ila Mayıs ve Temmuz ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Mahkemelerince verilen ara karar üzerine davacı tarafından 2009 yılına ait tasdikli yevmiye defteri, envanter defteri, defteri kebir ve faturaların zayi olduğuna dair İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03.07.2014 tarih ve E:2013/695, K.2014/178 sayılı kararının ibraz edildiği, söz konusu kararın 07.08.2014 tarihinde kesinleştiği dolayısıyla davacının tasdikli defterlerinin zayi olduğu görüldüğünden defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle adına re'sen salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyat kaldırılmıştır. Temyiz Edenin İddiaları: Hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir. Karar: Davacı adına, 2009 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle indirim konusu yapılan katma değer vergileri reddedilmek suretiyle yeniden düzenlenen beyan tablosuna göre 2009 yılının Ocak ila Mayıs ve Temmuz ila Aralık dönemleri için re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı dava açılmıştır. Vergi Mahkemesince verilen ara karar üzerine dosyaya sunulan davacı ... inşaat Limited Şirketi'nin 2009 takvim yılına ait tasdikli yevmiye defteri, envanter defteri, defteri kebir ve faturaların zayi olduğuna dair İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03.07.2014 tarih ve E:2013/695, K:2014/178 sayılı kararı uyarınca davacının tasdikli defterlerinin zayi olması nedeniyle defter ve belgelerin ibraz edilmediğinden bahisle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle tarhiyat kaldırılmıştır. İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03.07.2014 tarih ve E:2013/695, K:2014/178 sayılı değinilen kararında; "Söz konusu şirket ile Serbest Mali Müşavir ... arasında yapılan 15.01.2013 tarihli mali müşavirlik muhasebe hizmetleri defter tutma hizmetleri gibi unsurları kapsayan sözleşme gereği devir teslim tutanağı düzenlenerek şirket sahibi olan ...'un 11.05.2013 tarihinde teslim aldığı defter ve faturaların yeni muhasebecisine mesai saati içinde teslim edemediğinden ... plakalı aracının içinde kaldığı, park halindeyken 11.05.2013 tarihinde sağ ön camının kırılması suretiyle araçtaki teyp ve kişisel eşyalar ile birlikte çanta içerisindeki şirkete ait 2008 ila 2012 yıllarına ait envanter, yevmiye, defteri kebir defterlerinin ve aynı yıllara ait alış satış faturaları ve irsaliyelerin çalındığından bahisle zayi belgesi verilmesi talep edildiği, İstanbul Ticaret Odası kayıtları ve vergi kayıtları getirtilerek davacı şirket hakkında herhangi bir vergi incelemesinin yapılmadığının belirlendiği, 12.05.2013 tarihli olay yeri inceleme görgü ve tespit tutanağı ile ... plakalı aracın camının tamamen kırıldığı, teyp ve radyosunun yerinde olmadığının saptandığı, ...'un 12.05.2013 ifade tutanağı ile de araç içinde bulunan hesap makinesi, teyp, radyo ve çanta ile içindeki anılan şirkete ait 2008 ila 2012 yılları yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri ile bu yıllara ait alış satış faturaların çalındığının beyan edildiği, 07.04.2014 tarihli bilirkişi raporunda; hırsızların aracın sağ ön camını kırarak girdikleri otomobilden teyp, radyo, hesap makinesi ve deri ceket gibi ekonomik değeri olan eşyaları çalmalarının inandırıcı olduğu, ancak ekonomik değeri olmayan ticari defterlerini çalmalarının inandırıcı olmadığı bildirilmiş ise de olayın cereyan ettiği yer ve şartlar itibariyle ele alınması gerektiği, Türk Ticaret Kanunu 82. maddesinin 1. fıkrası gereğince her tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler, yangın, su baskını gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacirin öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde hasımsız dava açması zorunluluğunun yerine getirildiği, ... İnşaat Limited Şirketi'nin 01.12.1989 tarihinde tescil ve ilan ile tüzel kişilik kazandığı, müdür olarak 10 yıllık süre için ...'un seçildiği, şirkete ait ticari defterlerin tasdik yönünden bir eksiğinin bulunmadığı, hırsızlık vakasına ilişkin beyanlarda herhangi bir şüphe duyulmasını gerektirecek bir verinin bulunmadığı, arabanın ön camı kırılarak ekonomik değeri olan eşyalarla birlikte içinde ticari defter ve faturaların bulunduğu kilitli çantanın da çalındığı, bu şekilde yapılan hırsızlık sebebiyle ticari defter ve faturaların zayi olmasının hayatın olağan akışı içinde olduğu kanaatine varıldığı, bu durumda 2008 ila 2012 yıllarına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterleri ile 28.05.2007 teslim tarihli A 39451 ila 39950 sıra numaralı faturalar ve 02.11.2010 teslim tarihli A 70751 ila 71250 sıra numaralı faturaların zayi olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle zayi belgesi verilmesine hükmedilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmıştır. Maddenin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, bu Kanun'a göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tutulmaması veya tasdik ettirilmemiş olması veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi re'sen tarh nedeni olarak sayılmıştır. Kanun'un 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, gerçek mahiyetin, yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan tanık ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia edene ait olduğu belirtilmiştir. 213 sayılı Kanun'un 256. maddesinde defter ve belgelerin vergi idaresinin yetkili makam ve memurlarına ibraz ve inceleme için arz edilmesinin zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır. Kanun'un 13. maddesinin (2) numaralı fıkrasında da vergi ödevinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler mücbir sebep hali olarak sayılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 82. maddesinin (7) numaralı fıkrasında, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği, bu davanın hasımsız açılacağı, Mahkemenin gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebileceği düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Çekişmesiz yargı işleri" başlıklı 382. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (e-1) bendinde, ticari defterlerin ziyaı halinde belge verilmesinin ticaret hukukundaki çekişmesiz yargı işlerinden olduğu belirtilmiş; 388. maddesinde ise Kanun'da aksine hüküm bulunmayan hallerde, çekişmesiz yargı kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği belirtilmiştir. Katma değer vergisi indiriminden yararlanabilmek için, 3065 sayılı Kanun'un 34. maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilme ve bu vesikaların defterlere kaydedilme şartı aranmıştır. Beyan esasına dayalı olan Türk vergi sisteminde, idarece aksi ortaya konulmadığı müddetçe, mükellefler beyanlarının doğruluğu karinesinden yararlanırlar. Bu ilkeden hareketle, beyanları üzerinden yasal haklardan yararlanan mükelleflerin defter ve belgeleri, zamanaşımı süresi içerisinde vergi idaresinin incelemeye yetkili elemanları tarafından her zaman incelenebilir. Böyle bir inceleme için defter ve belgelerin, mükelleften istenildiğinde incelemeye yetkili olanlara ibrazı zorunludur. Defter ve belgelerin haklı bir sebep olmaksızın inceleme ibraz etmeyen mükellefler, beyanlarının doğruluğu karinesinden yararlanamazlar. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendinde, bu Kanun'a göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tutulmamış veya tasdik edilmemiş olması veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara, herhangi sebeple ibraz edilmemesi hali re'sen tarh sebepleri arasında sayılmıştır. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanun'un 13. maddesinde sayılan mücbir sebep hallerinden herhangi birisinin bulunması, vergi ödevinin yerine getirilmesini engelleyecek sebep olarak kabul edildiğinden mücbir sebep halinin varlığının ispatlandığı bir durumda vergi ödevinin yerine getirilmediğinden bahsedilemeyecektir. Vergi Usul Kanunu'nun 13. maddesinde mücbir sebep halinin mutlak surette zayi belgesi ile ispatlanması gerektiği yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi bu konuda Ticaret Kanunu hükümlerine atıf da yapılmamıştır. Bu nedenle, yargı yerlerince, dava dosyasına sunulan zayi belgesi ve/veya diğer deliller göz önüne alınarak defter ve belgelerin mücbir sebep nedeniyle vergi idaresine ibraz edilip edilemediğinin her uyuşmazlıkta ayrı ayrı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir. Mükellefler, defter ve belgelerin zayi olduğu hususunu Ticaret Mahkemesinden alacakları zayi belgesi ile ispat edebilecekleri gibi diğer resmi makamlardan alacakları hukuken geçerli başka belgelerle de ispat edebileceklerdir. Diğer bir ifadeyle zayi belgesinin varlığı tek başına defter ve belgelerin zayi olduğu sonucu doğurmayacağı gibi yokluğu da defter ve belgelerin zayi olmadığı sonucuna götürmeyecektir. Zira, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda zayi belgesi verilmesi istemlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu ve verilen kararların kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği açıkça belirtilmiştir. Davacı tarafından incelemeye ibraz edilemeyen defter ve belgelerin davacıya ait araçtan çalındığı iddia edilmekle birlikte 2008 ila 2012 yıllarına ait yasal defter ve belgelerin değinilen araçta saklanması veya bulundurulmasını gerektiren herhangi bir meşru sebep vergi incelemesi esnasında veya dava aşamasında ortaya konulmamıştır. Bu nedenle davacının, beş yıla ilişkin tüm yasal defter ve belgelerinin binek otomobilde bir çanta içinde bulunduğu ve söz konusu defter ve belgelerin araçtan hırsızlık olayı neticesinde çalındığı yönündeki iddiası, hayatın olağan akışı ve mutad ticari icaplara uygun düşmemiştir. Öte yandan davacı tarafından defter ve belgelerinin zayi olduğuna ilişkin maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen Asliye Ticaret Mahkemesi kararı dışında söz konusu iddianın gerçekliğini ortaya koyabilecek başka bir delil de sunulmamıştır. Bu durumda, olayda normal ve mutad olmayan duruma ilişkin ispat külfetinin davacı tarafından yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğinden ve mücbir sebebin varlığının kabulüne imkan bulunmadığından, katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi suretiyle yapılan vergi ziyaı cezalı tarhiyata karşı açılan davanın yazılı gerekçeyle sonuçlandırılması yolundaki Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi. |