Ahmet YAVUZ - Vergi dairesi ve defterdarlık ikiliğine acilen son verilmeli |
13 Ağustos 2007 | |
Maliye Bakanlığı; Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla bütçenin gelir kısmını teşkil eden vergileri topluyor, Bütçe ve Muhasebat genel müdürlükleri aracılığıyla toplanan vergilerin harcama planlarını ve harcamaların kayıtlarını muhasebeleştirme işlemlerini yapıyor, Milli Emlak Genel Müdürlüğü vasıtasıyla da devlete ait bütün arsa ve arazileri idare ediyor. Bu görevleri yerine getiren teşkilatın devlet için hayati önemde olduğunu söylemek bir hakikatin ifade edilmesinden başka bir şey değildir. Merkezde Başkanlık ve Genel Müdürlük şeklinde olan yapı taşrada iline göre farklılık arz ediyor. Eskiden bütün illerde bakanlığı temsilen tek kurum il defterdarlığı ve bu kurumun başında da il defterdarı vardı. Eski Gelirler Genel Müdürlüğü'nün Gelir İdaresi Başkanlığı'na dönüştürülmesinden sonra 29 ilde Vergi Dairesi Başkanlığı kuruldu. Başkanlıklara bütün vergi daireleri bağlandı. Bu illerde vergi dairesi başkanlıklarının yanında defterdarlıklar da kaldı. Defterdarlıklarda milli emlak, muhasebe ve il muhakemat müdürlükleri bulunuyor. Böylece illerde Maliye'nin iki üst düzey yetkilisi, temsilcisi oldu. Taşradaki bu ikilik kesinlikle anlamsız. Fonksiyonel açıdan gereksiz. Gayrimenkulün aşırı rantlaştığı İstanbul ve turizm amaçlı otellerin kamu arazilerine kurulduğu Antalya illeri dışında milli emlak bitmiş durumda. Çünkü Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Türkiye genelindeki tüm arsa ve arazileri sorgusuz sualsiz Milli Emlak'ten almış ve almaya da devam ediyor. Defterdarlıklardaki muhasebe işlemleri de Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün geliştirdiği projelerle minimize ediliyor. Yakında bütün kamu çalışanlarının ücretleri Ankara'da tek merkezden hesaplanacak. Böylece taşradaki defterdarlıklarda bulunan muhasebe müdürlüklerinin işleri yarıdan fazla azalmış olacak. Muhakemat müdürlüklerine ise mutlaka el atılmalı. İllerdeki muhakemat müdürlükleri Başbakanlık'a bağlanabilir. Ayrıca devletin dışarıdan avukatlık hizmeti almasının önü de açılmalıdır. Görüldüğü üzere küçülen ve anlamını yitiren birimlerin ayrılarak müstakil bir defterdarlık yapılıp bu yapının üzerine de bir defterdarın atanması israf. Gelir İdaresi başkanlıklarına bakalım. Kurulan Vergi Dairesi başkanlıkları kendi alanlarında odaklaşarak, kayıt dışı ile mücadele ederek toplanan vergileri mi artırdılar? Bu anlamda bir rakam, istatistik bilmiyorum. Bilen ya da gören varsa bana iletirse sevinirim. Bırakın daha fazla vergi toplamayı daha kendilerini mükellefe ve halka tanıtmayı bile başardıkları söylenemez. Vatandaş vergi dairesi başkanını vergi dairesi müdürüyle karıştırıyor. Bırakın vatandaşı, ulusal gazetelerin ekonomi muhabirlerine bile bu ayrım gerektiği kadar anlatılamadı. Vergi dairesi başkanının vergiyle ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamaların teyidi için bile artık vergiyle ilgisi kalmamış defterdarlıkların arandığını söyledi bir dostum. Aynı arkadaş şunu da aktardı: Vergi dairesinin altında çalışan onun yardımcısı konumunda olan grup müdürleri, grup müdürü unvanıyla aradıklarında mükellef telefona çıkmıyormuş. Bu durumda grup müdürleri eski defterdar yardımcısı unvanıyla mükellefleri aratıyorlarmış sekreterlerine. Ancak bu şekilde aranınca mükellefler telefona çıkıyormuş. 'Grup müdürü' unvanının da iyi bir unvan olduğu söylenemez. Bu arada kurumlar arası fazladan yazışmaları da yaşanan tüm olumsuzluklara ekleyelim. Bu karmaşada olan vatandaşa oluyor. Maliye ile ilgili her türlü işleminde yerleşmiş kurum ve marka olan defterdarlıklara müracaat ediyor. Kendisine bu ayrımı anlatan memur akla karayı seçerken vatandaş da anlamış gibi davranarak kurumu terk ediyor. Söz konusu ayrım Maliye'nin taşrada yerleşmiş, güçlü, disiplinli ve istikrarlı imajını kesinlikle olumlu etkilememiştir. Kafalar karışmış, tekliğin yerini ikilik aldı. Bu ikilik denetim için caddelerde dolaşan arabaların üzerindeki yazılara bile yansıdı. Bakanlığın vasıtaları üzerinde eskiden sadece Maliye yazılır ve bundan da herkes defterdarlığı anlardı. Şimdi kimisinde gelir idaresi kimisinde vergi dairesi başkanlığı bazılarında da Maliye yazmaya devam ediyor. Bunlar vatandaşın psikolojisini olumsuz etkiliyor. İç denetçiler alınmasınİki hafta önceki yazımızda vergi denetmenlerinin sorunlarını dile getirmiş, kimi vergi denetmenlerinin de bu sıkıntılı ortamdan kurtuluş yolu olarak iç denetçiliğe geçtiğini eklemiştik. Vergi denetmenlerinden birçok teşekkür e-maili aldık. Ancak iç denetçiler alındılar. Başta şunu belirteyim, iç denetçiliği bilirim. Birçok tanıdığım iç denetçi var ve şu an reel olarak ne yapıp yapmadıklarını gayet iyi biliyorum. Mevzuatları tam tamamlandığında ve kurumlar kendilerini benimsediklerinde çok anlamlı işler yapacaklarını biliyorum. Yazının genelinden bakıp kelimeye takılmazsak iç denetçiliğin denetmenlerce istenilen bir iş olduğunu söylediğimiz kolaylıkla anlaşılır. İç denetçilerle bir gün bu sütunlarda sorunlarını da konuşuruz. Her meslek grubuna, hele daha çiçeği burnunda iç denetçiliğe aynı mesafedeyiz.
|