Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Adi Ortaklık Adına Tescil İşlemi Yapılmayan Aracın İşletme Aktifine Nasıl Kaydedileceği İle Yapılan Giderlerin GV ve KDV Karşısındaki Durumu PDF Yazdır e-Posta
18 Aralık 2023

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

   

Sayı

:

E-40392771-130[4-2023-120-61]-128545

18.12.2023

Konu

:

Adi ortaklık adına tescil işlemi yapılmayan aracın işletme aktifine nasıl kaydedileceği ile yapılan giderlerin GV ve KDV karşısındaki durumu.

 

İlgi

:

23.11.2023 tarihli özelge talep formu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; noter tarafından ortaklık adına tescil edilmediğinin bildirilmesi üzerine adi ortaklardan biri adına alınan sıfır binek aracın ticari faaliyette satış dağıtım amaçlı olarak kullanılacağı belirtilerek, söz konusu araca ait giderlerin deftere kaydedilip kaydedilemeyeceği ve alımda ödenen ÖTV ve KDV'nin gider olarak yazılıp yazılamayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, ticari kazancın tespitinde nelerin gider olarak indirilebileceği sayılmış olup, söz konusu maddenin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde, kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlara ait giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı (söz konusu bende 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Kanunla eklenen düzenleme gereğince, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla %70'i indirilebilir.) hükme bağlanmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında da; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerinin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılmayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, adi ortaklığın amacı, ortakların sorumlulukları, sermayesi, borçları ve alacakları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, Kanunun 620 nci maddesinde adi ortaklık, iki veya daha çok kişinin emeğini ya da malını bir amaca ulaşmak için birleştirdikleri bir sözleşme türü olarak tanımlanmaktadır. Adi ortaklık tüzel kişiliği haiz olmayıp Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre kurulmakta ve son bulmaktadır.

Bunun yanı sıra, Türk Borçlar Kanununun 638-642 inci madde hükümleri kapsamında iştirak halinde mülkiyet esasına göre faaliyet sürdüren adi ortaklıklar, elde ettikleri gelirin vergilendirilmesi açısından bağımsız bir ünite olarak kabul edilmemektedir. Ticari faaliyette bulunan adi ortaklıklarda her bir ortağın payına düşen kazanç ayrı ayrı ticari kazanç sayılmaktadır. Ortaklar kendi paylarına düşen karlarını ticari kazanç olarak münferiden beyan etmek zorundadırlar. Ancak adi ortaklık KDV yönünden vergi mükellefi, gelir stopaj yönünden ise vergi sorumlusu olarak kabul edilmektedir.

Buna göre, tüzel kişiliği olmayan adi ortaklığınız adına Noterde tescili yapılamayan aracın ortaklardan biri adına alınması durumunda, araç sahibi ile ortaklığınız arasında kiralama sözleşmesi düzenlenmesi ve aracın yalnızca ortaklığınız faaliyetlerinde kullanılması şartıyla araca ait giderlerin, Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan hükümler kapsamında, indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1 maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye'de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu,

29/1 maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV' den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV'yi indirebilecekleri,

-30/b maddesinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV'nin indirim konusu yapılamayacağı,

30/d maddesinde ise Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV'nin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV'den indirilemeyeceği

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin "İndirilemeyecek KDV" başlıklı (III/C-2.1/b) bölümünde;

"2.1. Genel Açıklama

...

b) Kanunun (30/b) maddesine göre, faaliyetleri; kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması, taksicilik işletmeciliği yapılması veya binek otomobillerinin çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobillerinin alışlarında ödenen ve faturalarda ayrıca gösterilen KDV indirim konusu yapılabilir. Buna göre, binek otomobillerini yukarıda belirtildiği şekillerde işleten mükellefler bu amaçla kullanılan binek otomobilleri ile ilgili olarak indirim hakkından yararlanabilir."

açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca KDV Kanununun (1/3-f) maddesine göre, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiraya verilmesi işlemleri KDV'nin konusuna girmektedir. Buna göre, motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentilerinin kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmış olup söz konusu mal ve hakların kiraya verilmesi işlemi, ticari, sınaî, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde verilen bir hizmet olmasa dahi KDV'ye tabi olacaktır.

Buna göre, başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyeti bulunmayan ortağınızın özel mülkiyetindeki aracı kiraya vermesi KDV Kanununun 1/3-f maddesi kapsamında KDV'ye tabi olacak, bu kiralama hizmetine ait KDV kiracı tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No.lu KDV beyannamesiyle beyan edilmek suretiyle indirim konusu yapılabilecektir.

Kiraya verenin başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyetinin bulunması durumunda söz konusu aracın ortağı bulunduğu adi ortaklığa kiraya verdiği araç dolayısıyla fatura düzenlenmesi gerekmekte olup, bu durumda kiracı tarafından ödenen KDV indirim konusu yapılabilecektir.

Sonuç olarak, adi ortaklığınız adına tescili yapılamayan aracın, ortaklardan biri adına alınması, araç sahibi ile ortaklığınız arasında kiralama sözleşmesi düzenlenmesi ve aracın yalnızca ortaklığınız faaliyetlerinde kullanılması şartı ile söz konusu aracın giderlerine ilişkin (yakıt, tamir vb.) yüklenilen KDV'nin ortaklığınız tarafından indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, kiraladığınız binek otomobilin yedek parça ticaretiniz kapsamında kullanımı "binek otomobillerin çeşitli şekillerde işletilmesi" olarak değerlendirilemeyeceğinden söz konusu aracın iktisabında yüklenilen KDV'nin, 3065 sayılı KDV Kanununun (30/b) maddesi uyarınca indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

 

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.