Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Hukuki Yorum Gerektiren Hususların Düzeltme Şikayet Kapsamında Olmadığı PDF Yazdır e-Posta
07 Temmuz 2024

Danıştay 4. Daire

Tarih : 08.05.2023

Esas No : 2020/1827

Karar No : 2023/2540

VUK Md. 118, 122, 124

HUKUKİ YORUM GEREKTİREN HUSUSLARIN DÜZELTME ŞİKAYET KAPSAMINDA OLMADIĞI

Açık ve bariz vergilendirme hatası içermeyip hukuki yorum gerektiren hususlara ilişkin ileri sürülen iddiaların düzeltme şikayet kapsamında değil, hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu ve söz konusu iddiaların ancak süresi içerisinde açılacak bir davada dikkate alınabileceği hk.

İstemin Konusu: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 12.11.2019 tarih ve E:2019/1009, K:2019/2732 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Dava Konusu İstem: Davacı şirket tarafından 2015/11 dönemi için ihtirazi kayıt ile beyan edilen katma değer vergisi düzeltme talebinin reddi işleminin iptali istemiyle açılan davada İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin 31.05.2017 tarih ve E:2016/828, K:2017/1312 sayılı kararıyla verilen merciine tevdi kararı üzerine şikayet başvurusunun zımnen reddedilmesi işleminin iptali ile yersiz ödenen tutarın tecil faiziyle iadesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: İstanbul 1. Vergi Mahkemesince verilen 08.11.2018 tarih ve E:2017/2560, K:2018/3283 sayılı kararda; davacı şirket tarafından, ortağı olduğu anonim şirketin sermaye artışına karar verilmesi nedeniyle hissesine düşen miktarın 1/4'ü olan kısmının ödendiği, daha sonra Mahkeme kararı ile sermaye arttırım kararının iptal edilmesi üzerine, nakit sermaye artışına ilişkin ödenen bu miktarın yasal faiziyle birlikte iadesinin yapıldığı, söz konusu faiz ödemesinin davacının sermaye artışı nedeniyle ortağı olduğu şirkete verdiği nakit tutarının haksız yere kullanılmış olmasından kaynaklı zararın telafisine yönelik olduğu kabul edildiğinden, faiz ödemesinin hizmet karşılığı olmaması nedeniyle katma değer vergisine tabi olmayacağı, 213 sayılı Kanun'un vergi hatalarını düzeltme ve reddiyat başlıklı bölümünde yer alan hükümlere göre ise verginin konusunda yapılan hataların vergi hatası kapsamında olduğu göz önüne alındığında, katma değer vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu işlemin iptaline ve yersiz tahsil edilen tutarın iadesine ilişkin kısmı yönünden hukuka uygun olduğu ve davalı iddialarının, kararın bu kısmı itibarıyla kaldırılmasını gerektirir nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından istemin bu kısma yönelik olarak reddine karar verilmesi gerektiği; dava konusu faiz istemi yönünden de, davacının, düzeltme başvuru tarihi olan 22.01.2015 tarihinden önceye ilişkin faiz talebinde hukuka uyarlık bulunmadığından, Mahkeme kararının bu tarihten önceki döneme ait hükmedilen faiz yönünden kaldırılması ve bu tarihten önceki döneme yönelik faiz istemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davalı istinaf isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, kararın kısmen kaldırılarak bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları: Kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Karşı Tarafın Savunması: Cevap verilmemiştir.

Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesinde, vergi hatasının, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olduğu belirtilmiş, 117. maddesinde, hesap hatalarının; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olması olduğu, 118. maddesinde de vergilendirme hatalarının; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata, vergilendirme veya muafiyet döneminde hata olduğu tahdidi olarak sayılmak suretiyle düzenlenmiş; 118. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde, mevzuda hata, açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlandıktan sonra, 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, 124. maddesinde ise, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri hükümlerine yer verilmiştir.

Buna göre, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak, hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yoluna başvurulmak suretiyle dava konusu edilebilmesi mümkündür. Aksi takdirde, her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi söz konusu olur ki, bunun da 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma sürelerine ilişkin 7. maddesinin düzenlenme amacına uygun düşmeyeceği tartışmasızdır.

Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından, ortağı olduğu anonim şirketin sermaye artışına karar vermesi nedeniyle hissesine düşen miktarın 1/4'ü olan kısmının ödendiği, daha sonra Mahkeme kararı ile sermaye artırımının iptal edilmesi üzerine ödenen sermaye artırım tutarının faiziyle davacıya iade edildiği, iade edilen 24.990.870,00 TL üzerinden hesaplanan ve davacı şirkete ödenen 5.709.045,66 TL faize ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen 2015/11 dönemi katma değer vergisi beyannamesinin verildiği, daha sonra ödenen 1.027.628,22 TL katma değer vergisinin düzeltilerek iadesinin Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü'nden istenildiği, idarece söz konusu talebin reddi üzerine açılan davada, İstanbul 1. Vergi Mahkemesinin E:2016/828 ve K:2017/1312 sayılı "mercine tevdi" kararı üzerine 13.08.2017 tarihinde Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'na şikayet yoluyla yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali ve yersiz ödenen tutarın tecil faiziyle iadesi istenilmiştir.

Olayda, davacının düzeltme ve şikayet başvurusunda ileri sürmüş olduğu iddiaların açık ve bariz bir vergilendirme hatası içermeyip hukuki yorum gerektirdiği görüldüğünden, uyuşmazlığın düzeltme şikayet kapsamında değil, hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu ve söz konusu iddiaların ancak süresi içerisinde açılacak bir davada dikkate alınabileceğinden, Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, temyize konu İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesinin 12.11.2019 tarih ve E:2019/1009, K:2019/2732 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, oyçokluğuyla karar verildi.(*)

(*)            KARŞI OY: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; altmış gün içerisinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştay'da, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde idarece verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi sayabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren (mahkemesine göre dava açma süresi içinde) dava açılabileceği öngörülmüştür.

Olayda, davacı şirket tarafından, ortağı olduğu anonim şirketin sermaye artışına karar vermesi nedeniyle hissesine düşen miktarın 1/4'ü olan kısmının ödendiği, daha sonra Mahkeme kararı ile sermaye artırımının iptal edilmesi üzerine ödenen sermaye artırım tutarının faiziyle davacıya iade edildiği ve iade edilen 24.990.870,00 TL üzerinden hesaplanan ve davacı şirkete ödenen 5.709.045,66 TL faize ilişkin olarak da ihtirazi kayıtla verilen 2015/11 dönemi katma değer vergisi beyannamesinin verildiği anlaşılmış olup, daha sonra verilen beyannameye istinaden ödenen 1.027.628,22 TL katma değer vergisinin düzeltilerek iadesi Beyoğlu Vergi Dairesi Müdürlüğü'nden istenilmiştir.

 

Bu halde davacının başvurusunun yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca hakkında idari davaya konu olabilecek bir işlem ve eylemin yapılması niteliğini taşıyan bir başvuru olarak ele alınması gerektiği açık olup kararın bozulması ve Vergi Dava Dairesince davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı araştırıldıktan sonra esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.