İFLAS KARARININ ZAMANAŞIMINI DURDURACAĞI |
03 Ağustos 2024 | ||||||
İflas kararının verilmesiyle işlemekte olan zamanaşımının duracağı, iflas süresince zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği hk. İstemin Konusu: Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 28.01.2020 tarih ve E:2019/957, K:2020/22 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Dava Konusu İstem: Asıl borçlu ... Plastik Sanayi Anonim Şirketi adına tescilli 27.07.2007 tarih ve 20715 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile 24.07.2006 tarih ve 2006/D1-2212 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici ithali yapılan eşyanın süresinde yurt dışı edilmediğinden bahisle gümrük ve katma değer vergileri, kaynak kullanımını destekleme fonu payı ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesi uyarınca karara bağlanan para cezasının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Mersin 1. Vergi Mahkemesinin 26.09.2019 tarih ve E:2019/209, K:2019/787 sayılı kararıyla; Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine, davalı idarece ödeme emrine ilişkin zamanaşımını kesen veya durduran sebep olarak asıl borçlu şirket adına düzenlenen 06.02.2009 tarih ve 9179, 7234 sayılı ödeme emirleri ile 21.01.2019 tarih ve 3278 sayılı yazı gösterilmiş ise de; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirkete tebliğ tarihi olan 19.02.2009 tarihini izleyen 2010 yılı başından itibaren 5 yıl içerisinde, yani, en geç 31.12.2014 tarihine kadar yalnızca 10.03.2009 tarihli haciz varakasının düzenlendiği, ancak, haczin tatbikine ilişkin bir işlem yapıldığına dair dava dosyasına herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığının görüldüğü, olayda, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 103. maddesinde belirtilen zamanaşımını kesen diğer sebeplerin de bulunmadığı anlaşıldığından, 19.02.2009 tarihinde tebliğ edilen amme alacağının 5 yıl içerisinde yani en geç 31.12.2014 tarihine kadar tahsilatın yapılamaması nedeniyle zamanaşımına uğradığı, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Temyiz Edenin İddiaları: 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 197. maddesi uyarınca zamanaşımının bulunmadığı, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık olmadığı ileri sürülmektedir. Karşı Tarafın Savunması: Savunma verilmemiştir. Karar: Asıl borçlu ... Plastik Sanayi Anonim Şirketi adına tescilli 27.07.2007 tarih ve 20715 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile 24.07.2006 tarih ve 2006/D1-2212 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici ithali yapılan eşyanın süresinde yurt dışı edilmediğinden bahisle gümrük ve katma değer vergileri, kaynak kullanımını destekleme fonu payı ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 238. maddesi uyarınca karara bağlanan para cezasının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu surede ödedikleri vergiler için, asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükümleri yer almıştır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, 2. maddesinde, muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı kuralına yer verilmiştir. Kanun'un 3. maddesinde, bu kanundaki amme alacağı teriminin, 1. ve 2. maddeler şumulüne giren alacakları; amme borçlusu veya borçlu teriminin ise, amme alacaklarını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu ifade edeceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı maddede tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği açıklanmıştır. Aynı Kanun'un mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği; 100. maddesinde ise, amme alacaklarının tahsili için İcra ve İflas Kanunu hükümleri dairesinde amme borçlusunun iflasının istenebileceği kuralına yer verilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 193. maddesinde, iflasın açılmasıyla borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takiplerin duracağı ve iflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği hükme bağlanmıştır. Dava dosyası ile Dairemizin E:2020/1892, E:2021/2806 sayılı dosyalarının birlikte incelenmesinden; İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin E:2008/100 sayılı dosyasında verilen 04.02.2009 tarihli kararla, asıl borçlu ... Plastik Sanayi Anonim Şirketinin iflasına karar verildiği, şirket hakkındaki taahhüt hesabının müeyyideli kapatıldığının, İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği tarafından bölge gümrük müdürlüğüne bildirildiği, ek tahakkuk ve para cezası kararlarının, firmanın adresinden ayrılması nedeniyle tebliğ edilememesi üzerine alacağın sıraya konulmasını teminen iflas müdürlüğüne tebliğ edildiği, iflas müdürlüğünce de alacağın kabul edildiğinin gümrük müdürlüğüne bildirildiği, teminatın irad kaydedildiği, kamu alacağının ödenmemesi üzerine de borç ödemeden aciz belgesinin verildiği, asıl borçludan tahsil edilemeyen kamu alacağının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan istenildiği anlaşılmıştır. Asıl borçlu şirket hakkında 04.02.2009 tarihinde iflas kararının verilmesiyle taraf sıfatı ve dava takip yetkisinin artık müflise değil, iflas idaresine ait olduğu dikkate alındığında, bu tarihten sonraki işlemlerinin şirket nezdinde yapılmasının mümkün olmadığı, ancak işbu dosya kapsamında iflas sürecine ilişkin bilgi ve belgelerin bulunmadığı anlaşılmıştır. Temyize konu kararda, her ne kadar tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacağının davacıdan istenilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmiş ise de; iflas kararının verilmesiyle işlemekte olan zamanaşımının duracağı, iflas süresince zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği, aksi halde, zamanaşımı süresinden fazla süren iflasın tasfiyesinde amme alacağının kendiliğinden zamanaşımına uğrayacağı, 6183 sayılı Kanun'da zamanaşımını kesen haller arasında iflas sayılmasa da iflasın doğal sonucunun zamanaşımı süresinin işlememesini gerektirdiği, alacağın iflas masasına kaydedilmesinin yeterli olacağı hususları göz önünde bulundurulduğunda, yukarıda yazılı gerekçeyle verilen iptal kararında isabet bulunmamıştır. Öte yandan, davacının sorumlu olduğu dönemler ve iflas sürecine ilişkin hususlar da dikkate alınmak suretiyle ödeme emrinin diğer yönlerden hukuka uygunluğu incelenmek suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 28.01.2020 tarih ve E:2019/957, K:2020/22 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. |