Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Sermaye Şirketlerinde Tasfiyeden Dönebilmenin Şartları PDF Yazdır e-Posta
24 Ağustos 2024

Image

I- GİRİŞ

“Tasfiyeden dönme” müessesesi, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda([1]) (ETTK) düzenlenmemiş, ancak öğreti ve Yüksek Yargı tarafından benimsenip tatbik olunmuş ve uygulamanın ihtiyaçları doğrultusunda 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda([2]) (TTK) detaylı bir şekilde tanzim edilmiştir.

Tasfiyeden dönme, tasfiyeye giren bir sermaye şirketinde (anonim veya limited şirkette) genel kurulun alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkartıp, tekrar kâr elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir. Tasfiyeden dönme, nihai bir karardır. Anılan kararla yeni bir hukuki durum meydana gelerek şirket normal ticari seyrine dönmektedir. Tasfiyeden dönme kararı, şirket amacında değişikliğe yol açmakta ve tasfiye gayesini benimsemiş olan şirket, bu pasif gayeden dönerek gelir elde etmeye ve ticari faaliyetler icra etmeye yönelik aktif bir amaca yönelmektedir. Ancak tasfiyeden dönme kararı, bir esas sözleşme değişikliği olmadığından, esas sözleşmede değişiklik yapılması gerekmez([3]).

İşte bu çalışmada, sermaye şirketlerinde tasfiyeden dönebilmenin şartları tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir.

II- TASFİYEDEN DÖNEBİLMENİN ŞARTLARI

Sermaye şirketlerinde tasfiyeden dönülmesiyle ilgili olarak TTK’nın 548/1. maddesinde; Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir.” hükmüne yer verilmiştir. Anonim şirketlere ilişkin olan bu hüküm, TTK’nın 643. maddesinde yapılan atıf dolayısıyla kıyas yoluyla limited şirketler hakkında da tatbik olunur. Bu doğrultuda tasfiyeden dönmenin şartları aşağıda açıklanmıştır.

A- KANUNDA BELİRTİLEN SEBEPLERE DAYALI OLARAK TASFİYEYE GİRİLMİŞ OLMASI

Tasfiyeden dönme, şirketin sadece süresinin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermesi halinde -iflasa ilişkin özel düzenleme hariç- söz konusu olabilir. Bunların dışındaki sona erme halleriyle tasfiyeye girmiş olan sermaye şirketlerinde tasfiyeden dönülemez. Bu durumda; anonim şirketin işletme konusunun gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesi, anonim ve limited şirketlerin esas sözleşmesinde/şirket sözleşmesinde öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin veya kanunlarda öngörülen diğer hallerin gerçekleşmesi, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması veya genel kurulun toplanamaması ya da haklı sebeplerin varlığı nedeniyle mahkeme tarafından şirketin feshine karar verilmesi hallerinde tasfiyeden dönülmesi mümkün değildir. İflas kararı verilmesi nedeniyle sona erme durumu ise aşağıda ayrı bir başlık altında incelenmiştir.

B- PAY SAHİPLERİ ARASINDA ŞİRKET MALVARLIĞININ DAĞITIMINA BAŞLANILMAMIŞ OLMASI

Tasfiyeden dönme kararı, pay bedellerinin veya tasfiye paylarının ortaklar arasında dağıtımına başlanıncaya kadar alınabilir. Bu andan sonra tasfiyeden dönme kararı alınamaz. Zira bu andan sonra alınacak bir karar, sermaye şirketleri hukukunda hâkim olan malvarlığının korunması ilkesine aykırılık nedeniyle üçüncü kişilerin haklarını ihlal edici nitelik taşır. Ortaklar arasında yapılan cüz’i ve anlamsız bir pay bedeli veya tasfiye payı iadesi dahi tasfiyeden dönmeyi imkânsızlaştırır. İfa edilmiş edimlerin geriye verilmesi de geriye dönüşü mümkün kılamaz. Buna rağmen alınan bir tasfiyeden dönme kararı batıldır. Bu takdirde, tasfiye paylarını alan ortakların aldıklarını iade etmeleri veya etmemeleri bir şey değiştirmez([4]). Yeri gelmişken belirtelim ki, tescil istemine, ortaklar arasında pay bedelleri ve tasfiye paylarının dağıtımına henüz başlanılmadığını gösteren delillerin eklenmesi zorunludur.

C- ŞİRKETİN FAALİYETLERİNE DEVAM ETMESİ KARARININ GENEL KURUL TARAFINDAN NİTELİKLİ ÇOĞUNLUKLA ALINMASI

Şirketin tasfiyeden dönmesine, bir başka deyişle şirketin faaliyetlerine devam etmesine karar verme yetkisi genel kurula aittir (TTK md. 548/1). Devredilemez nitelikteki bu yetki, yönetim kurulu veya tasfiye memurları tarafından kullanılamaz.

Tasfiyeden dönme kararı alacak genel kurul; yönetim organı veya tasfiye memurları tarafından davet edilir. Bu gündem maddesi, olağan genel kurul toplantısına davetin içinde yer alabileceği gibi bunun için olağanüstü genel kurul toplantısı da yapılabilir. Toplantı tutanağında, tasfiyeden dönüldüğü hususu açık bir şekilde ifade edilmelidir. Doğal olarak bu kararda, tasfiye memurunun/memurlarının görev sürelerinin sona erdiği de belirtilmelidir. Genel kurul tasfiyeden dönme kararını nitelikli çoğunlukla almalıdır. Zira Kanunda, tasfiyeden dönme kararının sermayenin en az yüzde altmışının (beşte üçünün) oyu ile alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir.

Bu arada ifade etmek gerekir ki, kanun koyucunun tasfiyeden dönmede aradığı nisap, genel kurulun iradi olarak tasfiyeye girmesinde aradığı nisaptan daha hafiftir. Nitekim fesih kararı, anonim şirketlerde sermayenin en az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oylarıyla, limited şirketlerde de temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilmekteyken, her iki şirket türünde de tasfiyeden dönmede aranan nisap sermayenin en az %60’ının olumlu oyudur.

D- SONA ERME İFLASIN AÇILMASIYLA GERÇEKLEŞMİŞSE İFLASIN KALDIRILMASI VEYA KONKORDATO UYGULANMASIYLA İFLASIN SONA ERMESİ

TTK’nın 548/2. maddesinde “Şirket, iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla şirket, iflasın açılması suretiyle sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmış veya konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket yine varlığını devam ettirir. Diğer bir deyişle, bu durumlar zımni birer tasfiyeden dönme hali sayılır.

E- TASFİYEDEN DÖNME VEYA İFLASIN KALDIRILMASI KARARININ TESCİL ETTİRİLMESİ

Genel kurulun tasfiyeden dönülmesine ilişkin kararı, tasfiye memuru/memurları tarafından şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan ettirir. Bu tescil kurucudur. Aynı şekilde iflasın kaldırıldığına ilişkin karar da ticaret siciline tescil ettirilir. Her ne kadar TTK’da iflasın kaldırılmasına dair kararın tasfiye memurları tarafından tescil ettirileceği belirtilmişse de, iflas halinde tasfiye işlemleri iflas idaresi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu([5]) hükümlerine göre yürütüldüğünden tescil işleminin de aynı idare tarafından yaptırılması gerekir.

Öte yandan, tescil başvurusunda; tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararının noter onaylı örneği ve şirketin malvarlığının pay sahipleri arasında henüz dağıtılmaya başlanamadığına ilişkin tasfiye memurları tarafından hazırlanan rapor bir dilekçe ekinde sicil müdürlüğüne verilir. Sicile tescil edilecek hususlar ise şunlardır: Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararı, “Tasfiye halinde” ibaresinin çıkarıldığı şirketin ticaret unvanı, tescil edilmiş temsile yetkili kişilerde yapılacak gerekli değişiklikler.

III- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN TASFİYEDEN DÖNME

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun([6]) 17/1-d maddesinde; tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum (şirket) hakkında tasfiye hükümlerinin uygulanmayacağı, böyle bir durumda, tasfiyeden vazgeçme kararının, bu kararın alındığı dönemin başından itibaren geçerli olacağı, tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannamelerinin, normal faaliyet beyannamelerinin yerine geçeceği, tasfiyesinden vazgeçilen kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülüklerinin, tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır. Bu halde, tasfiyeden vazgeçilmesi durumunda, tasfiye dönemine ilişkin ve geçmişe dönük olarak kurumlar vergisi beyannamesi verilmez, ancak tasfiye döneminde muaf tutulan geçici vergi beyannamesi, tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren verilmeye devam edilir. Örneğin 02.01.2023 tarihinde tasfiyeye giren ve 21.03.2024 tarihli genel kurul toplantısında tasfiyeden dönme (vazgeçme) kararı alan bir sermaye şirketinin, söz konusu genel kurul tarihi itibariyle yeniden geçici vergi mükellefiyeti başlar ve normal beyan dönemi bu kararın alındığı dönemin başından (01.01.2024 tarihinden) itibaren geçerli olur.

IV- SONUÇ

Sermaye şirketlerinde (anonim ve limited şirketlerde) tasfiye, sona erme sebeplerinden birinin ortaya çıkması ile başlayan ve şirketin ticaret sicilinden silinerek tüzel kişiliğinin son bulması ile neticelenen bir süreçtir. Ancak belli şartların varlığı halinde sermaye şirketleri tasfiyeden dönebilir. Bu çerçevede bir sermaye şirketinin süresinin dolması veya genel kurul kararı ile sona ermesi durumunda, ortaklar arasında şirket malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az % 60’nın oyu ile alınması gerekir. Esas sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararını tasfiye memuru tarafından tescil ve ilan ettirilir. Tescil istemine, tasfiye memurları tarafından hazırlanan pay bedellerinin ve tasfiye paylarının ortaklar arasında dağıtılmasına başlanmadığına ilişkin belge de eklenir. Tasfiyeden dönmekle birlikte şirket hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz ve şirketin unvanında “tasfiye halinde” ibaresi kullanılmaz.

Şirket iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen, iflasın kaldırılması veya konkordatonun uygulanmasına son verilmesi nedeniyle iflas sona erdirilmişse bu durumda da şirket faaliyetlerine devam eder. Bir başka ifadeyle, bu hallerde de şirket, tekrar kar elde etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir yapıya kavuşur.

Mustafa YAVUZ*

E-Yaklaşım / Ağustos 2024 / Sayı: 380

 

* Gümrük ve Ticaret Uzmanı

[1] 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu (ETTK), TTK’nın 1533. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

[2] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

[3] Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Adalet Komis­yonu Raporu, Esas No:1/324, S.Sayısı:96.

[4] Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Adalet Komis­yonu Raporu, Esas No:1/324, S.Sayısı:96.

[5] 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 19.06.1932 tarihli ve 2128 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

 

[6] 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 21.06.2006 tarihli ve 26205 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.