Bir şirketin vergi borcundan dolayı şirket müdürünün/yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna gidilebilmesi için:
Şirkete ait olduğu ileri sürülen borcun, şirket nezdinde hukuka uygun bir surette tarh, tebliğ ve tahakkuk etmiş olması, borç re'sen veya ikmalen tarha dayanıyorsa şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin usulüne uygun şekilde şirkete tebliğ edilmiş ve bu tebliğ sonrasında dava edilmemiş veya açılan davada tarhiyatın hukuka uygun olduğuna karar verilmiş olması,
Usulüne uygun surette tahakkuk ettirilen vergi/ceza borcunun ödenmesi için şirket adına ödeme emri düzenlenmiş ve hukuka uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olması,
Ödeme emri tebliğine rağmen borcun şirketçe ödenmemiş olması,
Borcun ödenmemesi üzerine şirket hakkında kapsamlı bir malvarlığı araştırması yapılarak haczi mümkün ve borcu karşılar bir varlığının, alacağının olup olmadığının saptanmış olması,
Haczi mümkün bir unsurun bulunması halinde bunların haczedilmesi ve satılarak paraya çevrilmesi yoluna gidilmesi,
Gösterilen tüm bu çabalara rağmen borçların, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceğinin somut bir şekilde tespit edilmesi, karar altına alınması,
Tüm bu koşullar sağlandıktan sonra kanuni temsilciye usulüne uygun bir şekilde ödeme emri düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.
Bunlar yanında, içtihatlarla kabul edildiği üzere bir şahsın kanuni temsilci sıfatıyla takip edilebilmesine başlanırken; borcun ortaya çıkış sebebi, ilgili olduğu dönem ve vadesi dikkate de alınmalı ve doğrudan kusuruyla bu borcun doğmasına ve/veya ödenmemesine sebep olan temsilci hakkında işlem yapılmalıdır. Eğer tahsil edilmeye çalışılan amme borcu, doğrudan başka bir kanuni temsilcinin eyleminden/ihmalinden kaynaklanmış ise borcun yalnızca o yasal temsilciden aranması gerekir.
Yine içtihatlarla kabul edildiği üzere, şirketin yeni yönetimi, birikmiş vergi borçlarını bir yapılandırma kanunu kapsamında taksitlendirmiş ancak ödememişse eski müdürlerin artık sorumluluğu kalmayacaktır.
??Elbette borçların tarh ve tahsil zamanaşımına da uğramamış olması gerekmektedir. Takibe konu alacağın tarh/tebliğ/tahakkuk safhalarında bir hukuka aykırılık varsa; örneğin, re'sen tarh edilmiş bir vergiye veya cezaya ait ihbarnamenin usulüne uygun bir tebligatla tüzel kişi mükellefe tebliğ edilmemiş olması halinde ortada tarh zaman aşımı süresi içerisinde usulüne uygun bir şekilde tarh ve tebliğ edilmiş ve bu itibarla hukuka uygun bir şekilde tahakkuk etmiş bir amme alacağınından söz edilemeyeceği de açıktır. Bunun gibi, amme borçlarının tahsili için şirket adına ödeme emri düzenlenmemiş ise veya tanzim edilen ödeme emri usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemiş ise bu amme alacaklarının, tahsil zaman aşımı hükümleri nedeniyle artık şirketten ve/veya müdür veya ortaklardan takip ve tahsili de mümkün olmayacaktır.
Av. Mustafa Kemal GÖZE
Vergi Avukatı | Vergi Danışmanı
|