Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
KDV’de Güncel Gelişmeler Işığında Riskler Ve Fırsatlar PDF Yazdır e-Posta
04 Aralık 2024

2024 yılı sonuna doğru yaklaşırken KDV’de güncel gelişmeler ışığında riskler ve fırsatlardan önemli gördüklerimi başlıklar halinde size aktarmaya çalışacağım.

KDV iade hesabında devreden KDV kıyaslaması

Dünya uygulamalarından farklı olarak Türk KDV sisteminde devreden KDV doğrudan iade edilmemektedir. Yalnızca tam istisna, indirimli oran ve tevkifat kapsamındaki işlemlere ilişkin yüklenilen KDV’nin iadesi mümkündür. Bu durum, işletmeler nezdinde iade edilmeyen devreden KDV kadar ilave finansman ihtiyacına ve buna bağlı olarak maliyetlerin artmasına neden olmaktadır.  

KDV Genel Uygulama Tebliği’nde, iade talep edilecek KDV’nin hesabında iade hakkı doğuran işlemler için yüklenilen KDV’nin öncelikle indirim konusu yapılacağı, indirimle giderilemeyen kısmının ise iade hakkı doğuran işlemin gerçekleştiği dönemde iade edilecek KDV olarak dikkate alınacağı düzenlenmiştir. Yüklenilen KDV’nin indirim yoluyla giderilmeyen kısmının ne şekilde hesaplanacağı ise söz konusu Tebliğ’de düzenlenmemişti.

52 seri No.lu KDV Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile konuya açıklık getirilerek, tam istisna kapsamında işlemleri bulunan mükelleflerin, bu işlemler nedeniyle yüklendikleri KDV'nin, yüklenildiği dönem ile iadenin talep edildiği dönem arasındaki KDV beyannamelerinde yer alan devreden KDV ile karşılaştırılmaksızın iadenin talep edildiği dönem beyannamesindeki toplam indirim KDV ile karşılaştırılarak iade taleplerinin sonuçlandırılacağı belirtilmiştir.

Örneğin, makine üreticisi ABC İşletmesi Ağustos/2024 döneminde satın aldığı çelik hammadde için düzenlenen faturada yer alan 20 milyon TL KDV’yi aynı dönemde indirim konusu yapmıştır.  ABC işletmesi Kasım/2024 döneminde 100 milyon TL tutarında makine ihraç etmiş, bu kapsamda yüklenilen toplam KDV 12 milyon TL olarak hesaplanmıştır. Yüklenin KDV tutarının 7 milyon TL’si Ağustos/2024 döneminde satın alınan hammaddeye ilişkin yüklenilen KDV’den oluşmaktadır. ABC işletmesinin, devreden KDV tutarları Ağustos/2024 döneminde 15 milyon TL, Eylül/2024 döneminde 12 milyon TL, Ekim/2024 döneminde 3 milyon TL olarak gerçekleşmiş, Kasım/2024 döneminde toplam indirim KDV tutarı ise 35 milyon TL olarak hesaplanmıştır. 

Tebliğde yapılan düzenlemeye göre, ABC işletmesi 12 milyon TL yüklenilen KDV tutarını, Kasım/2024 dönemi toplam indirim KDV ile karşılaştıracağı için bu tutarın tamamını iade olarak alabilecektir. Tebliğde yer alan düzenlemenin aksine bir değerlendirme yapılması halinde ise Ağustos/2024 döneminde yüklenilen 7 milyon TL’nin 4 milyon TL’sinin Ekim/2024 dönenimde indirim yoluyla giderildiği varsayılarak 12 milyon TL yerine 8 milyon TL KDV iadesi yapılacaktı.

KDV iade işlemleri özelgeye konu edilemediği için verilen görüşler çerçevesinde devam eden uygulama, Tebliğde düzenleme yapılmak suretiyle köklü bir çözüme kavuşturulmuştur. Düzenleme KDV Genel Uygulama Tebliğinin yürürlüğe girdiği 01.05.2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.   

Vadeli ithalatta ödemeye bağlı kur farkında KDV

Gelir İdaresi Başkanlığının 18.04.2014 tarih ve 1029 sayılı özelgesinde özetle, ithal edilen eşyayla ilgili olarak sonradan ortaya çıkan ve vadeli ithalattan kaynaklanan kur farklarına isabet eden KDV'nin, ilgili gümrük idaresine beyan edilerek ödenmesi gerektiği görüşüne yer verilmiştir.  Söz konusu özelgeye (https://www.gib.gov.tr/node/96997) internet adresinden ulaşılabilir.

Söz konusu özelge 2014 yılında verilmiş olmakla birlikte, bugüne kadar gümrük idaresince bu konuda bir işlem tesis edilmemiş, yapılan işlemlere ilişkin bir düzeltme talebi olmamıştır. Diğer taraftan, gümrük müfettişlerince yapılan incelemelerde veya mesleki yayınlarda bu konunun yeniden gündeme taşındığını görmekteyim.

Öncelikle vadeli ithalattan kaynaklanan kur farklarının KDV’ye tabi tutulması isteniyorsa, hem KDV Kanununun 21 inci maddesinin hem de KDV Genel Uygulama Tebliğinin ithalatta matrahı düzenleyen bölümünün değiştirilmesi gerekir.

KDV Kanununun 21/c maddesinde, gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin KDV matrahına dahil olduğu hüküm altına alınmıştır. Bentte geçen “gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar” ifadesiyle yapılan sınırlamanın diğer giderler ve ödemeler için geçerli olduğu ile bağlacıyla ayrılan kur farkı ve fiyat farkını kapsamadığı iddia edilebilir. Ancak KDV Genel Uygulama Tebliğinde bu konuya ilişkin zaten bir değerlendirme yapılmış durumda. İthalatta matrah bölümünde “ve yine gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar oluşan fiyat farkı ve kur farkı gibi ödemeler KDV’nin matrahına dahildir” açıklamasına yer verilmek suretiyle gümrük beyannamesinin tescilinden sonra oluşan kur farklarının açık bir şekilde KDV matrahına dahil olmadığı ifade edilmiştir.

Tebliğin yürürlükte olan bu açık değerlendirmesi karşısında, yukarıda yer verilen özelge dayanak gösterilerek tarhiyat yapılamayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, tüm meslek mensupları, mükellefler ve gümrük idaresinin konuyu yanlış anladığı iddiası yerine konu ile ilgili açık bir düzenleme yapılmasının daha yerinde olacağını düşünüyorum.

KDV iade taleplerinde son tarih 31 Aralık

Tam istisna ve kısmı tevkifat kapsamındaki teslimler ile ilgili iade taleplerinin iade hakkı doğuran işlemin gerçekleştiği dönemi izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar yapılması gerekmektedir. Buna göre, 2022 yılına ilişkin iade taleplerinin en geç 31.12.2024 tarihi itibariyle yapılmış olması ve iade talebine ilişkin tüm bilgi ve belgelerin sisteme yüklenmiş olması gerekiyor.

2023 yılında gerçekleştirilen indirimli oranlara tabi işlemler nedeniyle KDV iade taleplerinin ise 2024 Ocak-Kasım dönemi KDV beyannamelerinin herhangi birinde talep edilmesi, iade talep dilekçesi ve eki belgelerin de 31.12.2024 tarihine kadar sisteme girilmiş olması gerekmektedir.

Bu kapsamda, iade hakkı olduğu halde talep etmeyerek indirim yoluyla giderme tercihinde bulunan bazı işletmeler nezdinde yapılan analizlerde, bu KDV’nin mevcut öngörüye göre hiçbir zaman indirim yoluyla giderilemeyeceği sonucu ortaya çıkabilmektedir. Enflasyonist ortamda devreden KDV’nin finanse edilmemesi adına, iade alacakları KDV’yi kısa ve orta vadede indirim yoluyla gideremeyecekleri anlaşılan işletmelerin iade haklarını kullanmalarını öneriyorum.

Dönem sonunda dikkat edilmesi gereken hususlar

Gelir ve Kurumlar Vergisi uygulamalarında olduğu gibi KDV’de de dönem sonlarında dikkat edilmesi gereken birçok husus bulunmaktadır. Hepsine burada yer veremeyeceğim için çok önemli gördüğüm birkaç hususu vurgulamak istiyorum. 

- KDV Kanunu’nun 29/3 maddesi gereği, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılını izleyen yıl ile sınırlı olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla, 2023 yılına ilişkin olup, netleşmeyi bekleyen, işletmeye henüz ulaşmamış veya deftere kaydedilmemiş fatura ve benzeri vesikaların en geç 31.12.2024 itibariyle yasal defterlere kaydedilmesi gerekiyor. Aksi halde indirim hakkı ortadan kalkıyor. Bu konuda oldukça hatalı ve gözden kaçan işlemlerin olduğu gözlemlendiğinden, bu kapsamda gerekli kontrollerin mutlaka yapılması gerekiyor. Diğer taraftan, süresi içerisinde olmakla birlikte geç gelen faturaların özellikle KDV iadelerinin eksik alınmasına ve süregelen devreden KDV sorununa neden olduğunu söyleyebilirim.

- Özellikle yurtdışına ödenen ve belli bir döneme ilişkin hizmetleri kapsayan faturalara ilişkin sorumlu sıfatıyla yapılacak KDV beyanlarının ilgili faturanın geldiği değil, ilgili olduğu dönemde yapılması cezalı tarhiyat ile karşılaşılmaması adına önem arz etmektedir.

Devreden KDV’yi yönetmek  

Son dönemlerde KDV mevzuatında yapılan değişiklerle indirim hakkının kısıtlanması suretiyle Devreden KDV’nin azaltılmasının amaçlandığını görmekteyiz. Bu kapsamda yapılan düzenlemeler;

- Sorumlu sıfatıyla beyan edilen verginin ödenmesi şartıyla indirimi,

- İthalatta gözetim ve korunma önlemi uygulamaları kapsamında hesaplanan KDV’nin indirim hakkının kaldırılması,

- Faaliyetini bırakan, bölünen veya infisah eden işletmelerin devreden KDV tutarlarının indirim konusu yapılması,

- 5 yıl boyunca indirim konusu yapılamayan KDV’nin gider yazılması,

olarak sıralanabilir.

Yapılan bu düzenlemeler, Devreden KDV konusuna daha dikkatli eğilmemiz konusunda bizi uyarmaktadır. Öncelikle hak etmiş olduğumuz KDV iadelerinin düzenli bir şekilde talep edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, Türkiye’de devreden KDV’nin iade edilmemesi sebebiyle oluşan finansman yükünün bir nebze hafifletilmesi adına, işletmelere yatırım harcamalarına ilişkin bir takım KDV istisnaları sağlanmaktadır. Bu istisnalardan yararlanılması, özellikle devreden KDV tutarını uzun süre indirim yoluyla gideremeyeceği belli olan işletmeler için çok daha elzemdir. Devreden KDV’yi azaltan iade ve istisna uygulamaları, deniz ve taşıma araçlarının temini veya inşasını düzenleyen KDV Kanunu’nun 13/a maddesinde, liman ve havalimanlarının inşasını düzenleyen 13/e maddesinde, makine ve teçhizat yatırımlarını düzenleyen 13/d, 13/m ve geçici 39’uncu maddelerinde, inşaat harcamalarını düzenleyen geçici 37’nci maddesinde yer almaktadır. M. Ali AYAZ

 

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/kdvde-guncel-gelismeler-isiginda-riskler-ve-firsatlar/784187