Tebligatın Yeniden Yapılmasında Münasip Süre |
08 Aralık 2024 | ||||||
Vergi Usul Kanunu'nun 102. maddesinin beşinci fıkrasında tebligatın yeniden yapılması için öngörülen münasip sürenin, Kanun'un 14. maddesi uyarınca on beş günden az olamayacağı hk. İstemin Konusu: İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin 27.10.2021 tarih ve E:2021/2416, K:2021/2907 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Dava Konusu İstem: Davacı adına, 2013 yılına ait kurumlar vergisi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizi, 2013 yılının tüm dönemlerine ilişkin geçici vergi, vergi ziyaı cezası, gecikme faizi ile 2013 yılının Ocak ila Mayıs, Ekim, Kasım dönemlerine ilişkin özel usulsüzlük cezasının tahsili amacıyla düzenlenen 14.03.2019 tarih ve 464 takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 10. Vergi Mahkemesinin 30.06.2020 tarih ve E:2019/2313, K:2020/1313 sayılı kararı: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 14. maddesinde şu kurala yer verilmiştir: "Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir. Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder." Aynı Kanun'un 7061 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle değiştirilen 101. maddesi ise şu şekildedir: "Bu Kanuna göre bilinen adresler şunlardır:
Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır. İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır. İşyeri adresi olmayanlara tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır." Anılan Kanun'un 7061 sayılı Kanun'un 17. maddesiyle değiştirilen 102. maddesinin ilgili kısımları şu şekildedir: "... Bu Kanun'un 101. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan adrese tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır. ..." Davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrine konu vergi ve cezalara ilişkin ihbarnameler şirket müdürü ...'in MERNİS sisteminde kayıtlı adresine tebliğe çıkarılmış, muhatabın adreste bulunamaması nedeniyle tebliğ evrakı 19.10.2018 tarihinde iade edilmiştir. Akabinde anılan ihbarnameler aynı adrese tekrar tebliğe çıkarılmış, tebliğ pusulası 22.10.2018 tarihinde kapıya yapıştırılarak tebliğ edilmiştir. Vergi ve cezalara karşı dava açılmaması üzerine söz konusu vergi borçlarının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emri düzenlenmiştir. Olayda, 213 sayılı Kanun'un 14. maddesinde sürelerle ilgili açık bir hüküm bulunmaması durumunda idarece 15 günden az olmamak üzere tebliğ süresinin belirleneceğine dair kurala rağmen davacı adına düzenlenen ödeme emrinin dayanağını oluşturan ihbarnameler 3 gün arayla iki kez tebliğe çıkarılmıştır. Bu durumda davacı hakkında düzenlenen ihbarnameler usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğinden zamanaşımına uğrayan borçların tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ödeme emrini iptal etmiştir. Davalının istinaf istemini İnceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin 18.11.2020 tarih ve E:2020/2779, K:2020/2009 sayılı kararı: Vergi Dava Dairesi, istinaf istemine konu vergi mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istemi reddetmiştir. Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 18.05.2021 tarih ve E:2021/1738, K:2021/2676 sayılı kararı: Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, davacının faaliyette bulunduğu adreste davacıya ulaşılamadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle davacı adına düzenlenen defter ve belge isteme yazısı, kanuni temsilcisi ...'in MERNİS adresinde tebliğ edilmiştir. Ayrıca anılan raporda, davacı şirketin vergi mükellefiyetinin, 29.11.2013 tarihi itibarıyla bağlı olduğu vergi dairesi tarafından re'sen terkin edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan ihbarnameler davacı şirketin kanuni temsilcisi olan ...'in MERNİS adresine 19.10.2018 tarihinde tebliğe çıkarılmış, adı geçen şahsın geçici olarak adreste olmadığı ve bulunmadığı hususu tebliğ alındısına şerh düşülerek tebliğ evrakı 19.10.2018 tarihinde iade edilmiştir. Aynı adrese 22.10.2018 tarihinde ikinci kez çıkarılan tebliğ evrakı 485 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan düzenlemelere uygun bir şekilde kapıya tebliğ pusulasının yapıştırıldığı hususu şerh düşülerek tebliğ edilmiştir. Diğer taraftan, davacı şirket adına düzenlenen dava konusu ödeme emri de kanuni temsilcinin yeni ikametgâh adresinde 02.11.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı idarece davacı şirketin adreste olmadığı tespit edildikten sonra dava konusu ödeme emri dayanağı olan İhbarnamelerin şirket kanuni temsilcisinin bilinen adresinde tebliğ edildiği, hatta halen şirketin bir adresi bulunmaması nedeniyle ödeme emrinin de kanuni temsilcinin adresine tebliğ edildiği anlaşıldığından belirtilen gerekçe ile verilen mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kararda hukuki isabet görülmemiştir. Daire bu gerekçeyle Vergi Dava Dairesinin kararını bozmuştur. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin 27.10.2021 tarih ve E:2021/2416, K:2021/2907 sayılı ısrar kararı: Bölge İdare Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir. Temyiz Edenin İddiaları: 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinde düzenlenen münasip sürenin mükellefe verilen bir süre olmadığı, anılan münasip sürenin tebliğe ilişkin işlemlerde bekleme süresi niteliğinde olduğu bu nedenle dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. Karşı Tarafın Savunması: Cevap verilmemiştir. Karar: Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalının temyiz isteminin reddine, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. Vergi Dava Dairesinin 27.10.2021 tarih ve E:2021/2416, K:2021/2907 sayılı ısrar kararının onanmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.(*)
(*) KARŞI OY: 213 sayılı Kanun'un 102. maddesinin beşinci fıkrasında, tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebligatın çıkarılacağı hüküm altına alınmakla süre ile ilgili olarak idareye takdir yetkisi tanındığı, dolayısıyla 15 günlük asgari sürenin olayda uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle, ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ilişkin ihbarnameler usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden, dava konusu ödeme emrinin hukuka uygunluğu diğer yönlerden incelenmek üzere, ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz. |