Mehmet Özdoğru - Varlık Barışı mı ! Vergi Affı mı ! |
17 Ocak 2009 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
“Gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve taşınmazların kayda alınması ile yurt içinde bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır. Bu Kanun; para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların yurda getirilmesi veya beyan üzerine, cüz’ i bir oranda vergi ödenmek suretiyle kayda alınması ve yapılan bu beyanlardan hareketle inceleme ve soruşturma yapılmamasına ilişkin usul ve esasları kapsar. A. Yurtdışında bulunan varlıkların beyanı Gerçek veya tüzel kişilerin, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla sahip oldukları ve yurtdışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazların bildirimi ve beyanı ile ilgili hükümlere yer verilmektedir. Buna göre, söz konusu kıymetlerin Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelleri, Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar banka veya aracı kuruma bildirilecek ya da vergi dairelerine beyan edilecektir. Kanun, Resmi Gazete’de 22 Kasım 2008 tarihinde yayımlandığı için, Kanun hükmünden yararlanmak isteyenlerin söz konusu bildirim veya beyanı 2 Mart 2009 (Pazartesi) akşamına kadar yapmaları gerekmektedir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açacaklar ve bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü kabul edilecektir. Söz konusu fon tutarı sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamayacak, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmeyecektir. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca göstereceklerdir. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır. B. Türkiye’de bulunan varlıkların (para, menkul kıymet ve gayrimenkullerin) beyanı Gelir veya Kurumlar Vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye’de bulunan ancak 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında, işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarla ilgili hüküm yer almaktadır. Buna göre, söz konusu varlıklar Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar yani 2 Mart 2009 (Pazartesi) akşamına kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilecektir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, beyan tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye ilave edilmesi gerekmektedir. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükelleflerinin yurtiçindeki taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatıracaklardır. Maddede bu mükellefler için diğer şartların aranmayacağına yer verilmiştir. C. Vergi oranı ve ödeme süresi
- Yurtdışı Varlıkların değeri üzerinden % 2, - Yurtiçi Varlıkların değeri üzerinden % 5, oranında vergi tarh edilecektir. Bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmek zorundadır. D. Vergi incelemeleri a) İnceleme ve tarhiyat yapılmayacak haller 5811 sayılı Kanun’un 3. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca; · Gerçek veya tüzel kişilerce, 1.10.2008 tarihi itibarıyla yurt dışında sahip olunan varlıklardan Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar, · Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince Türkiye’de sahip olunan ve beyan edilerek yasal defter kayıtlarına intikal ettirilen varlıklar nedeniyle 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılamayacaktır. Buna göre, yurt içinde ve yurt dışında sahip olunan varlıklardan bildirime ve beyana konu edilenler ile ilgili olarak 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin, bu bildirim ve beyanlardan hareketle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılması söz konusu olmayacaktır. b) Kapsama girmeyen inceleme ve tarhiyatlar 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanun’un yürürlük tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri ile 01.01.2008 tarihinden sonraki dönemlere ilişkin yapılacak vergi incelemeleri Kanun’un 3. maddesinin beşinci fıkrası hükmü kapsamında değildir. Vergi incelemeleri ile ilgili olarak mükellefler nezdinde; · İşe başlama tutanağının düzenlenmesi, · Vergi incelemesi yapılmak üzere mükellefin davet edilmesi, · Yasal defter ve belgeleri isteme yazısının tebliğ edilmiş olması, · Matrah tesisine yönelik tutanak düzenlenmesi · Yasal defter ve belgelerin incelenmek üzere vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmiş olması, durumunda, vergi incelemesine başlanıldığı kabul edilmektedir. Bu çerçevede, 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak Kanun’un yürürlük tarihinden önce başlayan vergi incelemeleri sonucu bulunan matrah farkları üzerinden gerekli tarhiyatlar yapılacak ve bulunan matrah farklarından, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tutarların mahsup edilmesi söz konusu olmayacaktır. c) Bildirim ve beyan dışındaki nedenlerle yapılacak incelemelere ilişkin tarhiyatlar ve mahsup Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi gerekmektedir. Vergi incelemesine yetkili olanlar, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin olarak Kanun’da öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca kontrol edeceklerdir. d) Aynı fiilden kaynaklanan tarhiyatlar ve mahsup Diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde aynı fiilden kaynaklanan matrah farkı bulunması halinde, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar bu matrah farkından mahsup edileceğinden, mahsup tutarı kadar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi tarhiyatı önerilemeyecektir. anılan matrah farklarına yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacak, ceza ve faizleri söz konusu olacaktır. e) Ayrı fiillerden kaynaklanan tarhiyatlar ve mahsup Diğer nedenlerle yapılacak vergi incelemelerinde ayrı fiillerden kaynaklanan matrah farklarının bulunması halinde, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarlar gelir, kurumlar veya katma değer vergisi yönünden bulunan her bir matrah farkından ayrı ayrı mahsup edilecektir. Bu mahsup esnasında, bildirilen veya beyan edilen tutarların bulunan matrah farkları toplamından küçük olması halinde, bu tutarın vergi türüne isabet eden matrah farkı ile oranlanması suretiyle mahsup işlemi gerçekleştirilecektir. f) Ortaklar cari hesabında yer alan borçların durumu İşletmelerin bilançolarında, ortaklar cari hesabında yer alan ortaklara borç tutarlarının Kanun’un 3. maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bankalara işletme adına yatırılmak suretiyle beyan edilmesi halinde, bahse konu borç tutarları bilanço pasifinde açılacak özel fon hesabına kaydedilebilecek ve süresinde sermayeye ilave edilebilecektir. g) Vergi farkları ve diğer vergiler Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde matrah farkından mahsup uygulaması, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlıdır. h) Amortisman uygulaması ve satış zararları Kanun’un 3. maddesinin 6. fıkrası uyarınca, beyan edilen varlıklarla ilgili olarak Vergi Usul Kanunu’nun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Ayrıca bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar da, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir. ı) Sahte Belge düzenleyen ve kullananların Varlık Barışı Kanunu kapsamındaki Durumu
Sahte belge düzenleyenler hakkında yapılan vergi incelemeleri sonucunda matrah farkı ortaya çıktığından bu mükellefler varlık barışı yasasından faydalanabileceklerdir. Diğer yandan sahte belgeyi bilerek kullanalar nezdinde yapılan incelemeler sonucunda katma değer vergisi matrah farkı çıkmasa da gelir yada kurumlar vergisi yönünden matrah farkı çıkmaktadır. Bu mükellefler de en azından gelir yada kurumlar vergisi yönünden varlık barışı yasası hükümlerinden yararlanabileceklerdir. Üçüncü olarak da sahte belgeyi bilmeyerek kullanan mükellef hiçbir şekilde varlık barışı kanunu hükümlerinden faydalanamayacaktır. Çünkü bu mükellefler hakkında gelir yada kurumlar vergisi yönünden matrah yada vergi farkı ortaya çıkmayacaktır. Sonuç, Dünyada yaşanan Ekonomik Krize önlem olarak çıkarılan “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması” ile ilgili yasa Devletimizin menfaatine olsa bile, Kayıtdışı elde edilen bazı kazanımların az oranda vergi ödeyerek Kayda alınması, Şirket Sermayelerine eklenmesi ve ileride olabilecek "vergi incelemeleri" bakımından, "sağlam bir zırh" oluşturmuş olacak.
Tablo, E&Y
|