Statü belirsizliği, geçici işçileri mağdur ediyor (22.01.09) |
22 Ocak 2009 | |
Çeşitli kamu kurumlarında 4-C statüsü ile istihdam edilen geçici işçilerin mağduriyeti bitmek bilmiyor. 13 bini aşkın geçici işçi, her yıl işten çıkarılıp Bakanlar Kurulu kararı ile 2 ay sonra tekrar işe alınıyor. Bu yolla devlet işçisine kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünden kurtuluyor. 4-C'lilerin maaşı, aynı işi yapan kadrolu personele göre yüzde 30-40 daha düşük. Lise mezunu bir geçici işçi, asgari geçim indirimi dahil 730 TL alıyor. Aynı statüdeki bir memurun ise maaşı yaklaşık bin 100 lira. Kamudaki bu ayrımcılığın sebebi 4-C'lilerdeki statü belirsizliği. Bu kapsamdaki kişiler ne kamu işçisi sayılıyor ne de devlet memuru. Son 5-6 yıldır hızlanan özelleştirme sonucu Türkiye'ye önemli miktarda yabancı yatırım geldi. Ancak bir taraftan da on binlerce özelleştirme mağduru ortaya çıktı. Devlet, özelleştirilen kurumlarda işsiz kalanlara sahip çıkmak için bu kişileri geçici işçi statüsüyle kamu kurumlarında işe alıyor. Ancak bu yolla bir yönüyle sosyal adalet sağlanırken bir taraftan da yeni mağduriyetler oluşuyor. Her yıl Bakanlar Kurulu kararı ile kamu kurumları için toplam 21 bin 193 geçici işçi kadrosu ilan ediliyor. Fakat çalışma şartlarının kötü olması sebebiyle bunun yaklaşık 13 bini doldurulabiliyor. Devlet her yıl 'kamuya şu kadar geçici işçi alınacak' açıklamasını yapıyor. Oysa gerçekte yeni işe alım söz konusu değil. Çünkü halen çalışan geçici işçilerin sözleşmeleri yıl sonunda feshediliyor. Aynı kişiler, 2 ay sonra tekrar alınıyor. Üstelik girdi-çıktı yapılan bu kişiler kıdem tazminatı hakkını da yitiriyor.
Kamuda emsallerine göre daha düşük maaşla çalışan geçici işçiler, kurumlarının sağladığı havuz, sosyal tesis ve döner sermaye gibi imkanlardan da yararlanamıyor. Fazla çalıştıkları günler için mesai ücreti de verilmiyor. Bakanlar Kurulu'nun 'geçici işçi alımına yönelik kararında' ücretli izin konusunda da farklı uygulamalar göze çarpıyor. Buna göre geçici personele, çalıştıkları her ay için azami 1 gün ücretli izin veriliyor. Bu kişilerin doktor raporu ile kanıtlanan hastalıklarında bile ayda yarım gün rapor hakları bulunuyor. Rapor süresinin 4 ayda 2 günü aşması halinde aşan kısım için ücret ödenmiyor. Bu kişiler ayrıca doğum öncesi ve sonrasında izin kullanamıyor. Yıllardır ayrımcılığa uğrayan geçici işçiler, artık mağduriyetin sonlandırılmasını istiyor. Vahit Çevik isimli 4-C'li işçi, "Her yıl sözleşmemiz feshediliyor. Bizler 10 ay çalışıp 2 ay zorunlu izne gönderiliyoruz. Şimdiye kadar 12 arkadaşımız intihar etti. Ne işçi olduğumuz belli, ne de memur. Nasıl işlerine gelirse öyle yorumluyorlar." ifadelerini kullanıyor. Sosyal güvenlik uzmanları ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun geçici istihdamı düzenleyen maddesi (4-C) kapsamında çalıştırılan personelin aslında birçoğunun kamuda süreklilik arz eden konumda görevlendirildiğine dikkat çekiyor. Bu kişilerin her yıl işten çıkarılmalarının haksızlık olduğunu belirten uzmanlar, "Özelleştirmeden dönenler de şu anda çalıştıkları kurumun genel ve temel hükümlerinden yararlanmalı." diyor. Özelleştirmeden gelen çalışanlara mesai ücreti ödenmemesinin de Anayasa'nın 18. maddesindeki 'angarya yasağına' aykırı olduğuna dikkat çekiliyor. Öte yandan bu kesime kıdem tazminatı hakkının tanınmamasının, İş Kanunu'na muhalefet anlamına geldiği belirtiliyor. Uzmanlar, tüm bu sorunların temelinde geçici işçilerdeki statü belirsizliğinin yattığını, bunun ancak yeni bir yasal düzenleme ile çözülebileceğini aktarıyor.
|