Bumin Doğrusöz - Anonim şirketlerde apel ve ıskat |
27 Ağustos 2007 | |
Anonim şirketlerde pay sahiplerine temel borcunu, taahhüt etmiş oldukları sermaye borcunu ödemek oluşturur. Şirketin kuruluşu veya sermaye artımı sırasında taahhüt edilen sermaye payının, genellikle 1/4'ü peşin ödenir. Pay sahiplerinin kalan sermaye borçlarını ödeme zamanı, ana sözleşme ile kesin olarak belirlenebilir veya bu zamanı bir ihbar ile belirlemek üzere genel kurula yahut yönetim kuruluna da yetki verilebilir. Ana sözleşmede bu konuda herhangi bir hüküm yoksa ödeme zamanını belirleme yetkisi yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, şirket için uygun göreceği bir zamanda, bu ödenmesini isteyebilir. Bakiye sermaye borcunun, ana sözleşmede taksitle veya peşin olarak isteneceğine ilişkin bir hüküm varsa ona göre, yoksa yönetim kurulunun bu konuda belirleyeceği esasa göre ödenmesi gerekir.. APEL Yönetim kurulunun, pay sahiplerini sermaye taahhüt borçlarını ödemeye çağırması “apel” olarak adlandırılmaktadır. Apelin, pay sahipleri arasında eşitsizlik yaratmaması gerekir. Sadece belli kişi veya grup paylara yönelik bir apel yapılamaz. Sermaye borcu, kuruluşta ana sözleşmenin, sermaye artırımında ise iştirak taahhütnamesinin imzalanmasıyla (sermaye artırımına ilişkin ana sözleşme değişikliğinin tescili koşuluna bağlı olarak ) doğar ve bunlarla ne şekilde belirlenmişse o şekilde ifa edilmesi gerekir. Örneğin nakit taahhüdünün, nakit yerine ayrı bir ödeme şekli ile ifa edinmesi mümkün değildir. Yönetim kurulunca pay bedellerinin talebi ilan yoluyla yapılır. Ancak şirketin ana sözleşmesinde, başkaca bir usul öngörülmüşse, bu usule de uyulması gerekir. Sermaye koyma borcu, söz konusu apel ilanı ile belirlenen sürenin sonunda, ilanla talep edilen kısım için muaccel hale gelir. Sermaye koyma borcunun vaktinde yerine getirmeyen pay sahibi, ayrıca herhangi bir ihtara gerek olmaksızın, temerrüde düşer ve temerrüt faizi ödemekle yükümlü olur. Şirket ana sözleşmesinde, temerrüde düşen pay sahibi için, temerrüt faizinin yanı sıra bir cezai şart da öngörülebilir. Ancak, sermaye koyma borcunu ödemeyerek temerrüde düşen ortağa kendiliğinden uygulanacak bir cezai şart öngörülemez. Çünkü cezai şart, temerrüt faizi gibi, apel ile belirlenen sürecin dolması ile kendiliğinde tahakkuk etmez. Cezai şartın istenebilmesi için ayrı bir ihtara ve süreye gerek vardır.
Iskat Sermaye taahhüt borcunu yerine getirmeyen ortağın ortaklıktan çıkarılması, kelime anlamı olarak düşme, düşürülme demek olan “ıskat” olarak adlandırılmaktadır. Iskat, ancak belli bir usulün uygulanması ile mümkün olabilir. Bu usul kuralları uyulması zorunlu emredici kurallardır. Iskat usulü, pay sahibinin taahhüdünü yerine getirmeye yeniden çağrılması ile başlar. Bu çağrı, şirket ana sözleşmesinde belirlenen şekilde ve her durumda Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanacak ilanlarla yapılır. Davet yazısı ayrıca, nama yazılı pay sahibinin adreslerine taahhütlü olarak da gönderilir. Bu metinler pay sahiplerine 1 aylık ödeme süresi tanınması ve bu süre zarfında ödeme yapılmaması halinde pay sahibinin haklarından mahrum edileceğinin ve cezai şartın tahsil edileceğinin ayrıca yazılması zorunludur. Pay sahibi, ihtar ve ilanla tanınmış olan 1 aylık süre içinde taahhüdünü yerine getirmezse o zamana kadar yaptığı ödemelerden mahrum edilerek payı iptal edilir. Eğer payı senede bağlanmışsa ve hisse senedi geri alınamıyorsa, senedin iptaline ilişkin yönetim kurulu kararı, Türk Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve ana sözleşmede ön görülen şekilde ilan edilerek, üçüncü şahısların bu senedi iktisaplarına dayanarak hak iddiaları önlenmiş olur. Bu şekildeki ıskattan sonra, söz konusu pay yönetim kurulunca satışa çıkarılır. Satış sonucu elde edilecek olan gelir fazlalığı, kanuni yedek akçeye eklenir. (TKK. md. 465) Iskat usulü, yalnızca sermaye taahhüt borçlarına uygulanır, pay sahibinin diğer borçları için uygulanması söz konusu olamaz. Yine bu usul ile yalnızca sermaye taahhüt borcu olan paylar iptal edilebilir. Örneğin, temerrüde düşmüş ortağın, daha önceki sermaye artırımlarında veya kuruluş aşamasında elde ettiği ve bedelini tamamen ödemiş olduğu paylarının, sonradan elde ettiği yeni paylardan doğan sermaye taahhüt borçları dolayısıyla iptali mümkün değildir. Yönetim kurulu, ıskat usulü yerine, sermaye alacağını temerrüt faizi ve cezai şart ile birlikte icra kanalı ile tahsil etme yoluna da gidebilir. Ancak hem icra kanalı ile tahsil yoluna gitme, hem de aynı zamanda ıskat yoluna gidilmesi mümkün değildir. Ancak taahhüt borcunu yerine getiren, diğerlerini (faiz, cezai şart vb.) yerine getirmeyen pay sahibine, bize göre ıskat uygulanamaz. Diğer borçlar için, takip yapılabilir. Iskat sonucu şirketin elde edeceği kâr, ticaret hukuku açısından yedek akçe niteliğindedir. Dolayısıyla ıskat primlerinin, yedek akçe rejimine göre, kâr olarak dağıtımına konu edilmesi veya sermayeye eklenmesi mümkündür. http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=76801&ForArsiv=1 |