Skip to content

Narrow screen resolution Wide screen resolution Auto adjust screen size Increase font size Decrease font size Default font size default color brick color green color
Bu krizde işsizliğin profili değişti (06.03.09) PDF Yazdır e-Posta
06 Mart 2009

Merkez Bankası'nın işsizliğin bu yılın ilk çeyreğinde tarihi zirveler yapacağını açıklaması sürpriz değil. Düşen üretim rakamları, kullanılmayan kapasiteler, sık sık durdurulan fabrikalar ve her fırsatta kapı önüne konulan sayısı arttıkça işsizlikte önümüzdeki dönem yeni rekorlara imzalar atılabilir.

 

Talepteki azalmaya bağlı hızla düşen enflasyon, ekonomideki daralmanın beklentilerden daha da sert olacağına işaret ediyor. Bu yıl ekonominin yüzde 4 küçüleceği tahminlerine yakın zamana kadar dudak bükenler şimdi kara kara düşünüyor. Sadece ihracattaki yüzde 20 gerilemenin bile büyüme hızını 3.5 puan düşürebileceğini hesap etmiş Prof. Fatih Özatay. Bunun üzerine iç talepteki daralma ve yüzde 90'ı özel sektöre ait bu yıl ödenecek 106 milyar dolar dış borç nedeniyle büyüme için kaynak bulunamayacağı gerçeğine de dikkat çekiyor. Belki bir süre sonra yüzde 20 işsizlik tahminleri bile iyimser olacak.

 

2001'den farklı

2001 krizinde işsiz kalanların başında bankacılar geliyordu. Yaklaşık 40 bin bankacı bankası battığı ya da küçülme politikaları sonucu kendini kapı önünde bulmuştu. Reklam gibi hizmet sektörü de en fazla etkilenenler arasındaydı. Reklamcılık deyince oyuncudan figürana, film çekiminden dijital baskıya, tabela ve dış cephe yapımından matbaaya kadar çok geniş bir kitlenin bu sektörden ekmek yediğini unutmamak gerek. Bu arada bu kitlenin devam ettiği restoran, bar, mağaza gibi günlük yaşamlarında hizmet aldıkları ilgili kuruluşların da işlerinin bozulduğunu söylemeye gerek yok.

 

Şu an yaşanan krizde finans sektörü henüz sarsılmadı. O nedenle işsizlerin de profili değişti. Şimdi ihracata bağlı sektörlerde çöküş yaşanıyor. Otomotiv ve yan sanayi bunların başında geliyor. Otomobilde iç pazarın yüzde 38 daraldığı, ihracatın yarı yarıya azaldığı bir ortamda otomobil sektöründe işsiz sayısı hızla artıyor. Zaten son birkaç yıldan beri can çekişen tekstil sektöründe de durum çok farklı değil.

 

İşsizler ordusuna son krizde en fazla asker veren sektörlerden birisi de inşaat. Konut satışlarının düşmesiyle camdan çeliğe, boyadan elektrik, su tesisat malzemelerine kadar yaklaşık 400 sektörün lokomotifi olan inşaat ve ilgili sektörlerin yarattığı işsizliğin boyutları ürkütücü olabilir. Yılda yaklaşık 750 bin kişinin işgücüne katıldığı Türkiye'de işsizliği azaltmak için en az yüzde 9- 10 büyüme hızı öngörülür. İşsizlik seviyesini aynı oranda tutabilmek için gerekli yıllık büyüme oranı ise yüzde 7 olarak hesaplanır. Bırakın büyümeyi, ekonominin yüzde 4 küçüleceği bir ülkede işsizliğin ulaşacağı boyutlar ve bunun yaratacağı sosyal sonuçları bu günlerde sohbet ettiğim pek çok kişi düşünmek bile istemiyor.

 

Bütün bu tehlikelere karşı bizde henüz tedbirler paketi yok. Dış kaynak girişi için IMF ile anlaşma ümük sıktırmama bahanesiyle seçim sonrasına ertelenmiş görünüyor. Sonrasında anlaşma olur mu olmaz mı o da belli değil.

 

Bankalardaki ateşi bir türlü söndüremeyen ABD bile hiç olmazsa insanlara hızla iş yaratabilmek için 50 milyar dolarlık bir paketi devreye soktu. Yolları yenileme, tamirat gibi küçük ulaşım projeleriyle yaklaşık 400 bin kişiye iş yaratılacak.

 

FED Başkanı Bernanke, kredi mekanizması kilitlenmiş ülkede sistemin yeniden çalışabilmesi için 1 trilyon dolarlık ödünç verme programının tahminlerden çok daha önce devreye gireceğini açıkladı. Yeni program, tüketicileri otomobil kiralamadan ihtiyaçları olan diğer ürünleri satın almaya kadar her alanda finanse etmeyi amaçlıyor. Bu ay sonuna doğru başlayacak program nisan ayında işyerlerini de içine alacak şekilde hızla genişleyecek.

 

36 ay sonrasını gören var mı

Obama yönetimi şimdi bir yanardağ gibi patlayan ekonomik krizin açtığı kraterin dibini görmeye çalışıyor. Citigroup, Bank of America, AIG sigorta gibi batırılamayacak kadar büyük devlerin içine sürekli para koyarak finans sektörünün iki yılda rayına oturacağı hesap ediliyor. Ekonomideki iyileşmenin de bundan sonra başlayacağı düşünülüyor. Bu veriler, -adı karamsara çıksa bile- en doğru tahminleri yapan Roubini'nin "krizden 36 ayda çıkılacak" tahminleriyle uyuşuyor.

 

Türkiye'de ekonomi yönetimi acaba 36 ay sonrası için ne düşünüyor. İşte bütün mesele burada.

 

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=118307&KTG_KOD=480